Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 32
  • Öğe
    Internet Addiction and Its Impact on Physical Health
    (Trakya Üniversitesi, 2018) Güzel, Nazlıcan; Kahveci, İrem; Solak, Nilay; Cömert, Murat; Turan, Fatma Nesrin
    Aims: Internet addiction, a recently emerged term in medical literature, has significant physical effects on the young generation. In this research, controversial effects of internet addiction on physical health have been investigated among the students of Trakya University School of Medicine, who constitute a part of the population at risk. Methods: The study included 327 medical students. The correlation between internet addiction and physical complaints associated with internet usage and its relation with gender, purpose and duration of internet usage were investigated. The data were obtained by using surveys and Internet Addiction Scale. To evaluate the data; descriptive statistics, Correlation, Mann-Whitney U tests, Cronbach alpha methods and survey with 16 questions were used for statistical analysis. Results: There is a statistically significant difference in terms of Internet Addiction Scale score between internet addiction and physical complaints such as headache, feeling of stiffness, backache, neck pain and insomnia. Internet Addiction Scale score and time spent on the internet showed a statistically significant correlation. Conclusion: Increase in internet usage leads to many physical health problems, which may cause serious and permanent damage to physical health. Therefore, the required attention must be given to this subject especially for the benefit of younger generations
  • Öğe
    The Relationship Between Chronotypes and Physical Activity in Healthy Young Medical Students
    (Trakya Üniversitesi, 2018) Acet, Oğuzhan; Girit, Çağrı; Kaya, Şennur; Süt, Necdet; Vardar, Selma Arzu
    Aims: The aim of this study is to determine the relationship between circadian rhythm and physical activity in students of Trakya University School of Medicine ranging from 1st to 5th grade. Methods: Horne amp; Östberg’s Morningness-Eveningness questionnaire and International Physiological Activity Scale were used to compare physical activity and chronotype features of 1st to 5th grade students of Trakya University School of Medicine. Pearson Chi-Square and Kruskal-Wallis tests were used to evaluate the results of the study. Results: This study included 351 medical students, of whom 143 were male and 208 were female. The mean age of the study population was 20.79 ± 1.9. There were 32 (9.1%) morning-type, 234 (66.5%) intermediate-type and 85 (24.4%) evening-type volunteers. Out of all, 102 (29.0%) were inactive, 177 (50.3%) minimal active and 73 (20.7%) active. There was no significant relationship between physical activity and chronotype differences between the study groups. Conclusion: The findings of this study showed no relationship between physical activity and chronotype in healthy young medical students. Circadian preference may not be considered as an effective factor for daily physical activity.
  • Öğe
    Investigation of Exercise Dependency Attitude in Cyclists
    (Trakya Üniversitesi, 2016) Bardakçı, Mert; Temen, Alparslan; Ek, İlker; Süt, Necdet; Vardar, Selma Arzu
    Aims:The aim of this study is to determine the relation between exercise dependency, exercise dependency frequency and sportive habits correspondent to cycling.Methods: There were 165 voluntary participants between the ages of 18 and 62. They have filled out Exercise Dependency Scale-21 and by dint of the scale they have been categorized into 3 following groups: “Dependent”, “Non Dependent Symptomatic” and “Non Dependent Asymptomatic”. The participants’ medical conditions and traits of cycling were determined by an evaluation form and compared in between the groups. For the data acquired, Kruskal Wallis test was used for the comparison in between the groups; Mann-Whitney-U test was used to compare the data of two groups. This study was approved by the local ethics board. Results: When the data analyzed with Exercise Dependency Scale-21, it was determined that there were 9 (5.5%) people who were “dependent”, 107 (67.8%) people who were “non dependent symptomatic” and 49 (29.7%) people who were “non dependent asymptomatic”. The weekly cycling time in the last year was found more in the dependent (19.6±15.5) group and the symptomatic (11.6±11.1) group than the asymptomatic (7.8±7.4) group (respectively p=0.017 and p=0.015). Weekly cycling frequency was found more both in the dependent (6.8±3.6) group and the symptomatic (5.9±12.5) group than the asymptomatic (3.5±3.3) group (respectively p=0.005 ve p=0.044). Furthermore the last year’s weekly cycling frequency of dependent group was higher than the symptomatic group (p=0.0016). In this study, there is no significant difference depending on the consumption of alcohol and cigarettes.Conclusion:In this study, exercise dependency of the cyclists is determined to be 5.5%. According to the Exercise Dependency Scale-21, the weekly exercise duration and frequency of the dependent group were higher than the symptomatic and the asymptomatic groups. Therefore, consumption of alcohol and cigarettes by the groups were similar, thus exercise dependency is not coherent with the consumption of alcohol and cigarettes
  • Öğe
    Airborne Fungal Concentrations of Morning and Evening in East Patch of Edirne City Using Two Sampling Methods
    (Trakya Üniversitesi, 2007) Ökten, Suzan Sarica; Asan, Ahmet; Sabuncuoğlu, Yıldız; Yavuz, Ebru
    Eylül- Kasım 2002 tarihleri arasında sabah ve akşam saatlerinde havayla taşınan fungusların konsantrasyonlarının değişimlerini belirlemek amacı ile ayda üç kez olmak üzere fungal örnekleme yapılmıştır. Bu amaç için iki metot uygulanmıştır. Örnekler, Yerçekimine Dayalı Petri Plak Metodu ile, Rose Bengal Streptomisin agar içeren petri plakları 15 dakika havayla temas ettirilerek ve Volumetrik bir örnekleyici kullanarak alınmıştır. Alternaria, Aspergillus, Cladosporium, Penicillium, Rhizopus, Scopuloriopsis, Trichoderma, Ulocladium cislerine ve Dematiaceae familyasına ait 9680 koloni gözlenmiştir. Bunlardan Cladosporium, Alternaria ve Penicillium cisleri Yerçekimine Dayalı Petri Plak Metodu için 120, 149 ve 4, Volumetrik örnekleme için de 3133, 2733 ve 1134 koloni sayıları ile baskın cinsleri oluşturmuşlardır. Değişkenlerin normal dağılıma uygun olup olmadıklarını belirlemek için Kolmogorow-Simirnov testi uygulanmıştır. Daha sonra yapılan Korelasyon analizi sonucunda Volumetrik metotla izole edilen cinslerin sabah ve akşamki koloni sayıları arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur (r= 0.489 ). Yerçekimine Dayalı Petri Plak Metoduna göre izole edilen cinslerin sabah ve akşamki koloni sayıları arasında da yine anlamlı bir ilişki bulunmuştur (r= 0.667). Her iki metoda göre izole edilen cinslerin sabah ve akşamki koloni sayıları istatistiki olarak analiz edilmiş ve aralarında bir ilişki olduğu saptanmıştır (r= 0.486 ve r= 0.761).
  • Öğe
    Intensive care cost analysis of patients with acute exacerbations of chronic obstructive pulmonary diseases from two university hospitals
    (2010) İnal, Mehmet Turan; Memiş, Dilek; Yelken, Birgül Büyükkıran; Süt, Necdet
    Amaç: Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) dünya çapında ölümlerin ana nedeni olup, mortalite hızı sürekli yükselmekte ve önemli sosyoekonomik yük oluşturmaktadır. Bu çalışmada iki farklı üniversite hastanesi yoğun bakım ünitesinde KOAH akut alevlenmesi olan hastaların maliyetlerinin incelenmesi hedeflenmiştir. Gereç ve Yöntemler: 1 Ocak 2005 ile 15 Haziran 2008 tarihleri arasında KOAH akut alevlenmesi nedeniyle tedavi olan 156 hasta (128 erkek ve 28 kadın) analiz edilmiştir. Bulgular: Hastaların ortalama yaşı 68.2 olarak bulunmuştur. Ortalama hastanede kalış süresi 10.4 gün olarak saptanmıştır. Sağ kalan ve ölen hastaların maliyetleri birbirlerinden farklı bulunmuştur. Sağ kalanlar ve ölen hastalar arasında yatak ücreti, laboratuar ücreti, radyoloji ücreti ve konsültasyon ücretleri dışındaki diğer tüm tedavi maliyetlerinde istatistiksel farklılık saptanmıştır. Sonuç: KOAH akut alevlenmesi olan hastaların tedavi maliyetlerinin Türk sağlık sistemi içinde hatırı sayılır yer oluşturduğunu düşünmekteyiz.
  • Öğe
    Dirençli diyabetik nöropatik ağrıda puls elektromanyetik alan tedavisinin etkinliği
    (2010) Feyzioğlu, Pervin; Özdemir, Ferda; Güldiken, Sibel; Balcı, Kemal; Süt, Necdet
    Amaç: Diyabetik periferik nöropati, diyabetin en sık görülen ve özürlülüğe neden olan komplikasyonudur. Nöropatik ağrı sıklıkla çoklu farmakolojik tedaviye dirençlidir ve bu ajanların yan etkileri kullanımlarını sınırlar. Nöropatik ağrı tedavisinde farklı alternatif tedaviler araştırılmaktadır. Nonfarmakolojik tedavilerin sistemik yan etkileri düşüktür. Bu rasgele seçilmiş, plasebo kontrollü çalışmada, dirençli diyabetik nöropatik ağrıda puls elektromanyetik alan tedavisinin etkinliği araştırıldı. Hastalar ve Yöntemler: Çalışma, rasgele ayrılan, 25 puls elektromanyetik alan tedavisi (PEMF) ve 25 plasebo grubunda olmak üzere 50 hastayla tamamlandı. Tedavi grubundaki hastaların her iki ayağına on ardışık gün ve günde 1 saat PEMF uygulandı. Olguların tedaviden önce, sonra ve 6. haftadaki kontrollerinde vizüel analog skala ve nöropatik ağrı skala değerlendirmeleri yapıldı. Elektronöromiyografi tetkikleri, tedaviden önce ve 6. hafta kontrollerinde değerlendirildi. Bulgular: Çalışmanın sonucunda, vizüel analog skala ile yapılan ağrı değerlendirmesinde tedavi sonunda %53, kontrol değerlendirmesinde %67 iyileşme saptandı. Nöropatik ağrı skalası farklı verilerinde saptanan düzelme, tedavi grubunda plasebo grubuna göre istatistiksel olarak anlamlıydı. Sinir ileti hızı çalışmalarında iki grup verileri arasında anlamlı istatistiksel fark saptanmadı. Sonuç: Puls elektromanyetik alan tedavisi, ağrı skorları ve polinöropati semptomları üzerindeki olumlu etkileri ile diyabetik nöropatik ağrı tedavisinde alternatif bir seçenek olarak düşünülebilir.
  • Öğe
    High C-reactive protein and amylase levels as prognostic markers in non-pancreatic severe sepsis patients
    (2009) Şahin, Sevtap Hekimoğlu; Memeiş, Dilek; Süt, Necdet
    Amaç: Kritik hastalarda sepsis ilerleyen multi organ yetmezliği ile ilişkilidir. Ağır sepsiste ilave biyogöstergeler, yüksek riskli hastaların etkili tedavi seçiminde ve prognozun belirlenmesi mücadelesinde başarılı olmak için gereklidir. Bu araştırmada ağır sepsisli hastalarda sağkalım için belirleyici faktörler olarak serumda C-reaktif protein (CRP) ve amilaz değerlendirildi. Hastalar ve Yöntemler: Çalışmaya ağır sepsis kriterlerini sağlayan 95 hasta (42 erkek, 53 kadın) dahil edildi. APACHE II skorları, serum CRP ve amilaz düzeyleri hastaların yoğun bakım ünitesine kabul edildiğinde, iki gün sonra ve yoğun bakım ünitesinden taburcu edildiği gün veya kaybedildikleri gün alındı. Bulgular: Amilaz ve ortalama CRP düzeyleri ile APACHE II skorları yaşamını kaybeden hastalarda, sağ kalan hastalardan anlamlı derecede yüksekti. Sonuç: Serum amilaz ve CRP, ağır sepsisli hastalarda sağkalımı belirleyicidir. Yüksek amilaz ve CRP düzeyleri ağır sepsisli hastaların risk değerlendirmesinde ve gelecek çalışmalarda yüksek riskli hastaların sınıflandırılmasında değerli araçlar olarak görülebilir.
  • Öğe
    Histopathological and biochemical examinations of the effects of bipolar electrocauter and quantum energy surgical device both of which are thermal affected surgical devices on rabbit liver
    (2009) Kayapınar, Ramazan; Yöntem, Mustafa; Perk, Cem; Çelik, Sevinç; Hüseyin, Gülara; Çiftçi, Şentürk; Turan, Fatma Nesrin
    Amaç: Quantum Energy Surgical Device (QESD) kinetik enerji verilerek plazma haline dönüştürülen yüksek kuantum enerjili argon gazı atomlarının dokulara uygulanması prensibi ile çalışan yeni bir termal cerrahi cihazdır. Bu çalışmada tavşan karaciğerinde QESD ve bipolar elektrokoter (BEC) ile yapılan kısmi hepatektomilerde toplam ameliyat süresi, hemostaz, kesit yüzeyindeki histolojik değişimler ve bu süreçte oluşabilecek serbest radikallerin incelenmesi amaçlandı. Hastalar ve Yöntemler: Onar tavşanda BEC ve QESD ile kısmi hepatektomi yapıldı. Ameliyat anında (akut grup) ve ameliyattan 7 gün sonrası (kısa süre grup) elde edilen materyaller ışık mikroskopisi ve elektron mikroskopisi için ve serbest radikallerin ölçümleri için hazırlandı. Bulgular: QESD ile yapılan uygulamalarda BEC'e kıyasla kanamanın çok daha az olduğu ve operatif prosedürlerin daha kısa sürede tamamlandığı saptanmıştır. Histopatolojik incelemelerde kesit yüzeylerinde her iki grupta da termal travmayla ilişkin farklı değişiklikler saptanmakla birlikte, hemostaz etkinliği yönünden ve oluşan hasar bakımından ve yara iyileşmesi bakımından QESD'in üstünlüğü ortaya çıkmıştır. Serbest radikallerin QESD'de daha az oluştuğu görülmüştür. Sonuç: Bu sonuçlar QESD'in operasyon süresi, hemostaz etkinliği ve yara iyileşmesi bakımından BEC'e kıyasla daha üstün olduğunu ortaya koymuştur. Serbest radikallerin her iki cihazda da kabul edilebilir düzeyde olduğu görülmüştür.
  • Öğe
    Evaluation of cytological alterations in normal-appearing oral mucosal epithelia of smokers and non-smokers via AgNOR counts and nuclear morphometry
    (2008) Usta, Ufuk; Berberoğlu, Ufuk; Helvacı, Ercüment; Altaner, Şemsi; Süt, Necdet; Özdemir, Çiğdem
    Amaç: Sigara içen ve içmeyen kişilerde normal oral mukozaya ait epitel hücrelerindeki proliferatif aktivite AgNOR boyama tekniği ve nükleer morfometri ile değerlendirildi. Hastalar ve Yöntemler: Yaymalar 50-70 yaş arasında sigara içen ve içmeyen, 40’ar hastanın normal görünümlü ağız taban mukozasından elde edildi. İyi tespit edilmiş nükleuslu ilk 50 skuamöz epitel hücresinde AgNOR’lar sayıldı ve bilgisayarlı görüntü analizi ile nükleer alanlar hesaplandı. Bulgular: İstatistiksel olarak sigara içmeyen grupta nukleus başına düşen ortalama AgNOR sayısı (3.47± 0.30) sigara içenlerden daha azdı (4.22±0.39, p<0.001). Ayrıca sigara içenlere ait hücre çekirdeklerinin alan ortalamaları (94.32±10.08) içmeyenlerden daha yüksek bulundu (87±9.4, p<0.05). Beş taneden fazla AgNOR’a sahip olan nukleusların ortalama sayısı sigara içmeyen ve içenlerde sırasıyla %14.6 ve %36.8 olarak bulundu. Sonuç: Bulgularımız sigara içiminin oral proliferatif lezyonların oluşmasında önemli bir risk faktörü olduğunu ve bu lezyonların taranması için oral eksfolyatif sitolojinin tercih edilebilecek bir yöntem olduğunu ortaya koymaktadır.
  • Öğe
    Do dietary calcium ıntake and hormone replacement therapy affect bone mineral density in women?
    (2008) Özdemir, Ferda; Kabayel, Demirbağ Derya; Türe, Mevlüt
    Amaç: Bu çalışmada, kadınların diyetle kalsiyum alım düzeylerinin ve hormon replasman tedavisi (HRT) alma durumlarının menopoz sonrası kemik mineral yoğunluğu (KMY) ile ilişkisi araştırıldı. Hastalar ve Yöntemler: İki yüz menopoz sonrası kadın (ort. yaş 58.89±8.51; dağılım 42-83) geriye dönük olarak değerlendirildi. Menopoz yaşı, menopoz süresi, HRT alıp almadığı ve diyetle kalsiyum alım düzeyleri kaydedildi. Kemik mineral yoğunluğu değerlendirmesi, lomber omurga ve femurdan Dual enerji X-ray absorbsiyometri (DEXA) cihazı kullanılarak yapıldı ve T skorları belirlendi. Bulgular: Hastaların yaşı ve menopoz süresi ile KMY arasında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde negatif ilişki vardı. Hormon replasman tedavisi alanlarda, almayanlara göre KMY değerleri daha yüksekti. Diyetle kalsiyum alımı günlük 1000 mg’dan daha fazla olan kadınlarda omurga ve femur KMY değerleri, kalsiyum alımı 600 mg/gün ve 600-1000 mg/gün olan kadınlardan anlamlı derecede daha yüksekti. Sonuç: Menopoz sonrası kadınlarda diyetle alınan kalsiyum düzeyi ve HRT alım durumunun KMY açısından bir belirteç olabileceği düşünüldü.
  • Öğe
    Plasma oxidizability test may not reflect oxidant status in patients undergoing coronary heart surgery
    (2008) Eskiocak, Sevgi; Ege, Turan; Taşkıran, Ali
    [Abtract Not Available]
  • Öğe
    Sağlık alanında karar vermede döngüsel süreçlerin kullanımı: bir Markov model uygulaması
    (2007) Süt, Necdet; Türe, Mevlüt; Şenocak, Mustafa
    Amaç: Çalışmada Markov modelin kavramsal yapısına açıklık getirilerek, sağlık alanında karar verme ve kestirimde bulunmada kullanımının örnek bir model ile gösterilmesi amaçlandı. Çalışma Planı: Markov model kuramını irdelemek için hipotetik bir çalışmayla, St. Jude toplam terapi XIIIB protokolünün akut lenfoblastik lösemideki etkinliğine ilişkin örnek bir model kurgulandı. Başlangıç durumu remisyon olan 10000 denemelik bir kohort benzetim çözümlemesi düzenlenerek 10 döngü sürecinde olguların remisyonda kalma beklentisi hesaplandı. Bulgular: Olayların zamanlaması önemli olduğunda, zaman aşımı karar probleminde risk yaratıyorsa ve olaylar birden fazla kez tekrar edebiliyorsa (nüks gibi), Markov model söz konusu olayları tahmin etmede kullanılabilir bir modelleme türüdür. Kurguladığımız örnek modelin sonucu olarak, St. Jude toplam terapi XIIIB protokolü ile tedavi gören herhangi bir olgunun 2. döngüde relapssız remisyonda kalma olasılığının %43 olduğu ve bu döngüden sonra artan bir hızda düştüğü bulundu. Sonuç: Markov modeller yardımıyla klinik stratejilerin maliyet, etkinlik ve yaşam kalitesi ölçütleri sentez edilerek, bunların sonucunda yaşam beklentisi, kalite düzeltmeli yaşam beklentisi ve yaşam maliyeti hesaplanabilir.
  • Öğe
    Küçük hücreli ve küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastalarda serum total ve lipide bağlı siyalik asidin marker olarak önemi
    (2007) Gökmen, Selma Süer; Kazezoğlu, Cemal; Tabakoğlu, Erhan; Altıay, Gündeniz; Güngör, Özgül; Türe, Mevlüt
    Amaç: Küçük hücreli ve küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastalarda serum total siyalik asit (TSA) ve lipide bağlı siyalik asit (LSA) düzeyleri incelendi ve hastaları sağlıklı bireylerden ve birbirinden ayırmada bu parametrelerin marker olarak rolü irdelendi. Hastalar ve Yöntemler: Çalışmaya henüz hiç kemoterapi ve/veya radyoterapi almamış 102 küçük hücreli dışı ve 57 küçük hücreli akciğer kanserli toplam 159 erkek hasta ve 35 sağlıklı erkek gönüllü dahil edildi. Serum TSA analizinde Warren yöntemi, LSA analizinde Katopodis yöntemi kullanıldı. Bulgular: Küçük hücreli ve küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastaların serum TSA ve LSA düzeyleri sağlıklılara göre anlamlı olarak yüksekti (p<0.001), ancak bu iki hasta grubu arasında bu açıdan anlamlı farklılık bulunmadı. ROC (Receiver operating characteristic) analizinde, küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastaları sağlıklılardan ayırmada TSA'nın özgüllüğünün, LSA'nın ise duyarlılığının daha iyi olduğu görüldü. Öte yandan, küçük hücreli akciğer kanserli hastaları sağlıklılardan ayırmada LSA'nın daha duyarlı olduğu saptandı. Sonuç: Serum total ve lipide bağlı siyalik asit, küçük hücreli ve küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastaları sağlıklılardan ayırmada biyokimyasal marker olarak önemli rol oynayabilir.
  • Öğe
    Relatif risk ölçütünün odds oranı, atfedilen risk ve tedaviye gerekli sayı ölçütleriyle karşılaştırılması
    (2007) Süt, Nejdet; Şenocak, Mustafa
    Çalışmada relatif riskin (RR) kuramsal özellikleri ile diğer risk ölçütlerinin (odds oran› “OO”, atfedilen risk “AR” ve tedaviye gerekli sayı “NNT-number needed to treat”) kuramsal özelliklerine açıklık getirilmesi, RR ve diğer ölçütler arasındaki ilişkilerin irdelenmesi ve RR’nin tıbbi karar vermede kullanımına ilişkin baz kısıtlılıklara değinilerek çözüm önerilerinin ortaya konması amaçlandı. Çalışma Planı: iki yüz kişilik türetilmiş bir örneklem üzerinde olası tüm RR, OO, AR, NNT değerleri ve %95 güven aralıkları hesaplandı. Ayrıca, gerçek klinik verilere dayalı örnek bir uygulama yapıldı. Bulgular: Farklı klinik durumlar için RR’nin aynı değeri aldığı bulundu. Atfedilen risk ve NNT gibi mutlak risk ölçütleri klinik değışim oranıyla paralel değişim gösterdiler. Sonuç: Relatif riskin çok farklı klinik durumlar için aynı değeri alabilmesi söz konusu ölçütün değerlendirmesinde sorun yaratmaktadır. Bu nedenle RR değerlerini yorumlarken, RR’ye ek olarak klinik değişim oranıyla paralellik gösteren AR ölçütünün göz önünde bulundurulması yararlı olabilir.
  • Öğe
    Tıp öğrencilerinin sigara ve alkol kullanımının frontal lob kişilik ölçeği ve ilişkisi
    (2006) Türe, Mevlüt; Kurt, İmran; Aktürk, Zekeriya
    Amaç: Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinin sigara ve alkol kullanma alışkanlıklarıyla demografik özellikler ve Frontal Lob Kişilik Ölçeği’nden (FLKÖ) elde edilen dorsolateral, orbital ve medial/singulat puanlar arasında ilişki olup olmadığı araştırıldı. Çalışma Planı: Tıp Fakültesinin I-IV sınıflarında okumakta olan 513 öğrenciye açık ve kapalı uçlu 32 soru ve 43 maddelik FLKÖ’den oluşan anket uygulandı. Bulgular: Öğrencilerin %22.9’unun sigara, %40.6’sının alkol kullandığı görüldü. Cinsiyet, yaş, barınma yeri, anne-babanın eğitim düzeyi, okuldaki başarı düzeyi, ailesiyle sorunlarını paylaşma düzeyi, arkadaşlarının sigara içme konusundaki ısrarı ve orbital puan değişkenlerinin sigara kullanımı; cinsiyet, barınma yeri, babanın eğitim düzeyi, alkol kullanan arkadaş sayısı, arkadaşlarının alkol kullanma konusundaki ısrarı, dinin önem düzeyi ve orbital puan değişkenlerinin ise alkol kullanımı üzerinde anlamlı etkileri olduğu bulundu. Sonuç: Bulgularımız, FLKÖ’nün madde kullanımı- nı belirlemede uygulanabilir bir anket olduğunu ve orbital puanların sigara ve alkol kullanımını etkiledi ğini göstermektedir.
  • Öğe
    The effect of health status, nutrition, and some other factors on low school performance using induction technique
    (2006) Türe, Mevlüt; Aktürk, Zekeriya; Ömürlü, İmran Kurt; Dağdeviren, Nezih
    Amaç: Bu çalışmada Lojistik Regresyon (LR) ve Chi-squared Automatic Interaction Detection (CHAID) yöntemleri kullanılarak bazı faktörlerin (beslenme, sağlık göstergeleri, riskli davranışlar, kişilik özellikleri, aile göstergeleri, vb.) okul başarısı üzerindeki etkileri araştırıldı. Çalışma Planı: Çalışma örneklemi, 2003 yılında Edirne’de okuyan 12150 öğrenciden oluşan çalışma evreninden, tabakalı örneklemeyle rasgele seçilen 873 ortaokul ve lise öğrencisinden oluşturuldu. Bulgular: Duyarlılık, doğruluk ve özgüllük oranları CHAID için sırasıyla %61.19, %67.70 ve %74.25; LR için sırasıyla %50.00, %64.29 ve %75.69 bulundu. Babanın eğitim düzeyi CHAID yönteminde en önemli faktör olarak bulundu. Aynı yöntemle, sigara kullanımı, ev ödevi için ayrılan süre ve beslenme faktörleri, başarısızlığı tahmin eden diğer önemli faktörler olarak saptandı. Sonuç: Sınıflandırma ağacı algoritması, okul başarısının kontrolü için risk analizi ve hedef belirlemede kullanılabilir bir yöntemdir. Bu çalışmanın sonuçları, ortaokul ve lise öğrencilerinin eğitimiyle ilgili kişilere bir kılavuz olarak katkıda bulunabilir.
  • Öğe
    Akciğer kanserli hastalarda eritrosit arginaz aktivitesi
    (2005) Gökmen, Süer Selma; Yıldız, Reyhan; Tabakoğlu, Erhan; Altıay, Gündeniz; Yavuz, Ebru; Gülen, Şendoğan
    Amaç: Bu çalışmada, akciğer kanserli hastalarda kanda eritrosit arginaz aktivitesi ve hücre tipi ve ekstrapulmoner metastazın bu aktiviteye etkisi incelendi. Hastalar ve Yöntemler: Çalışmaya akciğer kanserli 46 hasta (ort. yaş 63.1) ve sağlıklı 29 birey (ort. yaş 57.2) alındı. Eritrosit arginaz aktivitesi Geyer ve Dabich yöntemi ile ölçüldü. Ayrıca, küçük hücreli akciğer kanserli 15 hasta, küçük hücreli dışı akciğer kanserli 31 hasta, ekstrapulmoner metastazı olan 23 hasta ve metastazı olmayan 23 hastanın eritrosit arginaz aktiviteleri karşılaştırıldı. Bulgular: Sağlıklı kontroller ile karşılaştırıldığında, akciğer kanserli tüm hastaların (p<0.01), küçük hücreli akciğer kanserli hastaların (p<0.05), küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastaların (p<0.01), ekstrapulmoner metastazı olan (p<0.01) ve olmayan (p<0.01) hastaların eritrosit arginaz aktiviteleri anlamlı derecede yüksek bulundu. Öte yandan, küçük hücreli ve küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastalar arasında ve metastazı olan ve olmayan hastalar arasında eritrosit arginaz aktivitesi yönünden anlamlı farklılık görülmedi. Sonuç: Akciğer kanserli hastalarda eritrosit arginaz aktivitesinde sağlıklılara göre anlamlı bir artış olduğunu; ancak, hücre tipi veya ekstrapulmoner metastazın bu artış üzerinde etkisi olmadığını söyleyebiliriz.
  • Öğe
    Tıp öğrencilerinde alkol kullanımını etkileyen faktörlerin belirlenmesinde yapay sinir ağları ile lojistik regrasyon analizi'nin karşılaştırılması
    (2005) Ömürlü, İmran Kurt; Türe, Mevlüt
    Amaç: Bu çalışmada, öğrencilerin alkol kullanımını etkileyen faktörler lojistik regresyon analizi (LR) ve yapay sinir ağları (YSA) ile incelendi ve bu yöntemlerin alkol kullanan ve kullanmayan öğrencileri ayırmadaki etkinlikleri ROC (Receiver Operating Characteristic) eğrisi yöntemiyle karşılaştırıldı. Çalışma Planı: Çalışmada, 2003-2004 eğitim-öğretim yılında Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin 1-4 sınıflarında okuyan öğrencilere Frontal Lob Kişilik Ölçeği ve alkol kullanma alışkanlıklarını belirlemeye yönelik bir anket uygulandı. Bulgular: Lojistik regresyon analizinde, ders dı.ındaki zamanlarda bar, disko, kafe ya da kahvehaneye gitme (OR=1.920; p<0.05), dinin önem düzeyi (OR=0.454; p<0.001), alkol kullanan arkada. sayısı (OR=2.441;p<0.001), alkol kullanması için arkada.ların ısrar düzeyi (OR=1.557; p<0.01) ve dürtüsellik (OR=1.826; p<0.001)değişkenlerinin öğrencilerin alkol kullanımı üzerinde etkili oldukları bulundu. Lojistik regresyon analizi ile YSA’lar karşılaştırıldığında, hiperbolik tanjant-hiperbolik tanjant fonksiyonlu ve hiperbolik tanjant-lojistik fonksiyonlu YSA’ların ROC eğrisi altında kalan alanlarının farklı olmadığı, fakat bu modellerin diğer modellerin alanlarından daha büyük oldukları görüldü. Sonuç: Bu çalışmada YSA’ların LR’ye göre avantaj ve dezavantajları göz önünde bulundurularak amaca göre sınıflandırma ve modelleme çalışmalarının yürütülmesi gerektiği, LR yönteminin önemsiz değişkenlerin elenmesi için YSA’da bir ön eleme yöntemi olarak kullanılabileceği sonucuna varıldı.
  • Öğe
    Türkiye'de 1990-1996 yılları arasında görülen meningokoksik menenjit olgularının Fourier Analizi ile incelenmesi
    (2000) Türe, Mevlüt; Özdamar, Kazım
    Amaç: Bu çalışmada, toplumumuzda bildirimi zorunlu bulaşıcı hastalıklardan olan meningokoksik menenjitin periyodik kalıplarının minimum hata ile belirlenmesinde Fourier Analizi'nin (FA) geçerliliği incelendi. Gereç ve Yöntem: Türkiye'de 1990-1996 yılları arası bildirimi zorunlu olan hastalıklardan meningokoksik menenjit olguları ele alındı ve bu hastalığın mevsimsel ve periyodik zaman kalıpları FA ile belirlenmiştir. Bulgular: Menenjit olguları nüfusa göre standardize edilmiş ve trend analizi sonucunda standardize edilmiş değerlerin eksponansiyel olarak azalma gösterdiği bulunmuştur (y=237.24e-0.014×; t=-10.82; r = -0.77; p<0.001). Varyans Analizi (ANOVA) sonucunda 7 periyodisitenin anlamlı olduğu bulunmuştur. 1993 yılına kadar menenjit olgu bildirimleri yüksek seyrederken 1993 yılından itibaren olgu bildirimlerinde belirgin bir düşme gözlenmiş, 1996 yılında durağanlaşmıştır. FA sonucunda 1993 yılında menenjit bildirimlerinde diğer yıllara göre belirgin bir artış olduğu gözlenmiştir. Menenjit olgularının kış ve ilk bahar aylarında (Ocak, Şubat, Mart ve Nisan) epidemi yaptığı, yaz ve sonbahar başlarında (Temmuz, Ağustos, Eylül ve Ekim) olgu bildirimlerinin enaz düzeye indiği gözlenmiştir. Sonuç: Toplumda görülen bulaşıcı hastalıkların mevsimsel ve periyodik dalgalanmaları FA ile en az hata ile açıklanmaktadır.
  • Öğe
    Nonlinear Principle Components Analysis (NLPCA) to Determine Preferences of Academic Staff: Preference Maps
    (2002) Türe, Mevlüt; Süt, Necdet; Yavuz, Ebru; Ömürlü, İmran Kurt; Türe, Hülya
    Bu çalışmada, Trakya Üniversitesi Fakültelerinde görev yapan 936 akademik personele 86 soru içeren anket uygulanarak, tercihlerini belirlemek için "Fakültenizin eksiklikleri nelerdir?" sorusu analiz edildi. Cevaplar, 1'den (en çok tercih edilen) 6'ya (en az tercih edilen) kadar sıralandı. Tercihlerin belirlenmesinde Doğrusal Olmayan Temel Bileşenler Analizinin sıralı çözümü kullanıldı. İki boyutlu çözümlemede birinci boyutun varyansın %73.24'ünü, ikinci boyutun varyansın %26.75'ini açıkladığı bulundu. Açıklanan toplam varyans %99.99'dur. Birinci ve ikinci boyutlardaki Cronbach á katsayıları da sırasıyla 0.93 ve 0.45 olarak bulundu. Sıralı çözümün sonucuna göre, Mühendislik-Mimarlık ve Ziraat Fakültelerinin en çok laboratuara, İktisadi İdari Bilimler ve Fen-Edebiyat Fakültelerinin en çok kütüphaneye gereksinimleri olduğu bulundu. Daha iyi bir eğitim için fakülte yöneticileri bu eksiklikleri gidermelidirler.