Fen Bilimleri Enstitüsü Tez Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 2813
  • Öğe
    Yem katkılı maddeleri ve bu konudaki gelişmeler
    (Trakya Üniversitesi, 2000) Kırım, Ersen; Polat, Cemal
    ÖZET Bu çalışmada, yem teknolojisinde kullanılan tüm yem katkı maddelerine, bunların gereksinimlerine ve kullanımlarına değinilmiştir. Yem katkı maddelerine neden ihtiyaç duyulduğu, hangi şartlarda kullanılmaları gerektiğinden bahsedilmiştir. Öyle ki her katkı maddesinin kullanılabilirliği farklıdır, bu kullanılabilirlik ile yarayışlılık artacaktır. Bu yüzden bu çalışmada yem katkı maddelerinden en iyi yararlanabilmek için tüm detaylara değinilmiştir. Anahtar Kelimeler. Antibiyotikler, Yem Katkı Maddeleri, Vitaminler, Minarelleri, Hormanlar, Enzimler, Kosidisyonlar
  • Öğe
    Yemlik enzimlerin kanatlı yemlerinde kullanım olanakları üzerine bir literatür araştırması
    (Trakya Üniversitesi, 1999) Düzgün, Aysun; Akyürek, Hasan
    ÖZET Bu çalışmada, kanatlı rasyonlarına ilave edilen yemlik enzimlerin olası etkilerini saptamak amacıyla etlik piliçler ve yumurtacı tavuklar üzerinde yürütülen denemeler gözden geçirilmiştir. Denemelerin ortak sonuçlan açısından gerekli kararlar alınmıştır. Yemlik enzim ilavesi, performans parametrelerinde önemli iyileşmeler meydana getirmekte ve bu yanıtların her biri tahıllardaki suda çözünebilir antibesleme faktörlerinin yoğunluğu ile kullanılan enzimin miktarı tarafından etkilenmektedir. Enzim ekleme sonucunda yemin metabolik enerji (ME) içeriği artmakta olup yanıtlar (1) enzimin bileşenleri (EMG>BCT), (2) hedef yem maddesinin türü (kolza küspesi>buğday, arpa>soya fasulyesi küspesi) ve (3) kanatlının yaşma (etlik piliçler>yumurtacı tavuklar) bağımlıdır. Enzim ilavesi ham selüloz ve yağın sindirilebilirliğini de arttırmaktadır. Böylece, besin maddelerinden yararlanma gelişmektedir. Bununla beraber, yemlik enzim ekleme dışkı/yem oranını azaltmakta ve azot birikimini arttırmaktadır. Yemlik enzimlere ek olarak fitaz, bitkisel kaynaklardaki fitat fosfordan fosforun serbest hale geçmesini geliştirmektedir. Bundan dolayı, fosfordan yararlanma artmakta ve dışkıdaki fosfor miktarı azalmaktadır. Bu çalışmanın sonuçlan, eklenen enzimin miktarı ile yem arasında basit ilişkilerin olduğunu göstermiştir. Eğer enzim kullanımım etkileyen faktörler yerine getirilirse, yemlik enzimler kanatlı yemlerinde etkin bir şekilde kullanılabilirler. Ve, elde edilen gelişmelerle sonuçlanmaktadır. Anahtar kelimeler: enzimler, antibesleme faktörleri, kanatlı rasyonları, kullanım, gözden geçirme.
  • Öğe
    Yeni peteklerle çok yıllık eski peteklerde yetiştirilen işçi arılarının bazo morfolojik özelliklerinin belirlenmesi ve karşılaştırılması üzerine bir araştırma
    (Trakya Üniversitesi, 1996) Oskay, Devrim; Öğün, Sabahattin
    Bu çalışmada, Lüleburgaz'dan alınıp Tekirdağ koşullarında yetiştirilen bir arı kolonisinde üç dönem boyunca yeni ve eski petekte yetiştirilen işçi arıların yavru ve tarlacı olduktan sonra ekonomik önemi olan bazı morfolojik karakterlerinin karşılaştırılması yapılmıştır. Bal arılarının nektar toplaması ile doğrudan ilişkisi olan dil uzunluğu ölçümleri üç dönem boyunca, yeni ve eski petekte yetişmiş yavru işçi arılar arasında istatiksel olarak önemli çıkmıştır (P < 0,001). Fakat aynı karakter için yeni ve eski petekte yetişmiş olan tarlacı arılar arasındaki fark önemsiz bulunmuştur (P> 0,005). Yine işçi arıların polen toplama kapasitesi ile hızlı uçması ve vücut büyüklüğü ile ilişkili olan femur, tibia, metatarsus uzunluğu, toplam bacak uzunluğu, corbikular alan, 3+4 tergit genişliği ve kanat uzunluğu karakterlerinin ölçümleri üç dönem boyunca yeni ve eski petekte yetişmiş yavru ve tarlacı olmuş işçi arılar arasındaki fark istatistiksel olarak önemli çıkmıştır (P<0,001). Metattarsus genişliği, kanat genişliği karakterleri, üç dönem boyunca yeni ve eski peteklerde yetişmiş yavru ve tarlacı olmuş işçi arılar arasındaki fark istatistiksel olarak önemsiz çıkmıştır (P>0,005). Canlı ağırlık ölçümleri üç dönem boyunca yeni ve eski petekte yetiştirilen yavru işçi arılar arasında istatistiksel olarak önemli çıkmıştır (P<0,001).
  • Öğe
    Yumurtalama zamanının kimi yumurta özellikleri üzerindeki etkisi ve çeşitli kabuk kalite ölçütleri arasındaki ilişkinin incelenmesi
    (Trakya Üniversitesi, 1998) Yılmaz, Muharrem; Aksoy, Tülin
    ÖZET YUMURTLAMA ZAMANININ KİMİ YUMURTA ÖZELLİKLERİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİ VE ÇEŞİTLİ KABUK KALİTE ÖLÇÜTLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ Bu çalışmada öncelikle yumurtlama zamanının yumurta ağırlığı ile kabuk niteliği üzerindeki etkisinin araştırılması hedeflenmiştir. Bunun yanısıra, yumurta kabuk ağırlığının hesaplama yolu ile bulunma olasılığı da incelenmiştir. Ayrıca yumurta niteliğine ait çeşitli ölçütler arasındaki ilişki irdelenmiştir. Bu amaçla, kafeste barındırılan 64 adet kahverengi (77 haftalık yaşta)ve 80 adet beyaz (57 haftalık yaşta) yumurtacı tavuk deneme meteryali olarak kullanılmıştır. Yumurtalar günde 3 kez (saat 09-, 12- ve 15- 'de) kodlanarak toplanmıştır. Toplanan yumurtalarda yumurta ağırlığı, özgül ağırlık ve kabuk ağırlığı saptanmıştır. Kabuk oranı, birim yüzey alanı başına düşen kabuk ağırlığı (BYKA) hesaplanmış ve yumurta ağırlığı ile özgül ağırlık değerleri kullanılarak formül yardımıyla kabuk ağırlığı hesaplanmaya çalışılmıştır. Denemede ele alınan ölçütler üzerinde yaşın ve toplama sıklığının etkisi varyans analiz tekniğine göre değerlendirilmiş olup, ölçütler arası ilişkiler korelasyon katsayısı yardımıyla test edilmiştir. Dikkate alınan yaşlar birbirine yakın olduğundan yaş faktörünün etkisi önemli düzeyde olmamıştır. Özellikle kahverengi yumurtacılarda, en yüksek yumurta ağırlığı günün ilk toplama saatinde elde edilmiştir (P <0.05). Kabuk ağırlığı bakımından da 09- 'da daha yüksek değerler saptanmıştır. Hesaplanan kabuk ağırlığı ile gerçek kabuk ağırlığı arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur (r =.6612 ile r =.8521 arasında değişmiştir, tümünde P <0.01). Ayrıca yumurta ağırlığı ile gerek özgül ağırlık gerekse kabuk oranı arasında negatif bir ilişki olduğu; özgül ağırlığın kabuk ağırlığından çok kabuk oranı ve birim yüzey kabuk ağırlığı ile daha yakından ilişkili olduğu sonucuna varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Yumurtlama zamanı, yumurta niteliği, kabuk kalite ölçütleri, yumurta tavuğu, yaş.
  • Öğe
    Yumurta tavuklarında nişasta olmayan polisakkaritleri (NOP) hidrolize edici enzimlerin kullanımı
    (Trakya Üniversitesi, 1999) Şamlı, Hasan Ersin; Şenköylü, Nizamettin
    vn ÖZET Buğday, kanatlı beslemede protein ve enerji kaynağı olarak kullanılan en önemli yem hammaddelerinden biridir. Bu çalışmada Nişasta Olmayan Polisakkaritleri (NOP) hidrolize edici enzimlerin buğdaya dayalı yumurta tavuğu rasyonlarında kullanımının etkileri araştırılmıştır. Araştırmada 2 farklı kışlık buğday çeşidi (Alidos, Caprimus) kullanılarak 4 farklı düzeyde enerjiye sahip (bazal, %3 Düşük Enerji*, %6 Düşük Enerji, %9 Düşük enerji) yemlere enzim eklenmesinin etkileri gözlenmiştir. Bu iki buğday varyetesi farklı viskoziteye sahiptir. Performans denemesinde kullanılan enzim, yumurta tavukları için üretilen Trichoderma mantarından elde edilen ksilanaz aktiviteli Avizyme 2300 olup, yumurta tavuk performans değerleri ile kirli yumurta sayısı ve yumurta sarısı kalitesi üzerine olan etkileri araştırılmıştır. Performans denemesine paralel olarak yapılan metabolizma denemesi ise 2 farklı enerji düzeyi (bazal ve %9 Düşük enerji)ve 2 kışlık buğday çeşidi (Alidos, Caprimus) kullanılarak yine Trichoderma mantarından elde edilen ksilanaz aktiviteli Avizyme 2300 kullanılarak ileal yağ ve protein sindirilebilirliği, dışkı ve sindirim içeriği viskoziteleri ve metabolik enerji belirlenmiştir. Araştırmada enzim ilavesi ile performans değerlerinde istatistik olarak bir ilerleme sağlanmam akla birlikte besin madde sindirilebilirliğinde ve metabolik enerjide belirgin bir ilerleme sağlanmıştır. (*Düşük enerji: Enzim ilavesi ile Metabolik Enerji de meydana gelebilecek artış nedeniyle buğdaydan gelen enerji %3-6-9 daha düşük olarak formüle edilmiştir.) Anahtar kelimeler: Enzim, yumurta tavuğu, buğday, NOP SUMMARY Wheat is one of the most important cereal that is used in poultry diets. In this study the effect of enzymes that hydrolyse the non-starch polysaccharides in wheat based layer diets was investigated. To test the effects of supplemental enzymes 4 different energy levels were implemented (control, -3, -6 and -9% respectively) in two different wheat varieties (Alidos and Caprimus). Wheat varieties differed in viscosity. An enzyme preparation (Avizyme 2300, Finfeeds Int., UK) with xylanase activity obtained from Trichoderma fungus was used and laying performance dirty eggs percentage and yolk colour were examined. A metabolism assay was also carried out in parallel to the laying performance trial and two energy levels (control and -9%), two winter type wheat varieties (Alidos and Caprimus) and the enzyme preparation (Avizyme 2300) were used. In this assay, ileal fat and protein digestibility, excreta and gut content viscosities and the metabolizable energy values of the test feeds were determined. Enzyme supplementation did not significantly effect laying performance, however some improvement was detected in nutrient digestibility and energy metasaboliability. Key words: Enzyme, Laying Hens, wheat, NSP XC ¥,":¦:;¦ ''UKUttULU
  • Öğe
    Ticari kahverengi yumurtacı tavuklarda farklı düzeylerdeki kireç taşı parçacıklarının serpme ile verilmesinin yumurta verim performansına etkileri
    (Trakya Üniversitesi, 1992) Dinçel, Ergün; Şenköylü, Nizamettin
    ÖZET kahverengi ticeri yumurtacı tavuklarda -farklı 6n- zeyle.rdeki kire o tası parçacıklarının serpme ile verileni nin yumurta verim performansına etkilerini arattırmak ama cıyla bir deneme düzenlenmiştir. T>x> amaçla 5S haftalık 3000 adet VFelp Line kahverengi ticari yırnurt acı kullanıl- m "? <1 1 1 "^ Deneme on hafta sürmüş ve kalsiyumun derişik üç düşeyi (f>3.5, ;'3.3,ve '/'4*I)*nden oluşan karma y e < iler dört muamelede denenmiştir. ^«3. 5 kalsiyum düşeyi, tamamı yemle karşılanan ve ?'2\si yemle ^1.5 serpme ile karşılanan olmak üzere 2 muamelede denenmiştir. Hazırlanan karma yemler ad » 1 i i > -i tv'Ti nlarıp> uv "tH anmış tır. Pn denene ts.ma-i",rla ^an^a ha"lı deneme desenine u'rgvıu, 3 tekerr'.vrlü 4 muamele olarak düz enlenmiş t i??. Beneme süresince tavuklara verilen teme! deneme yemi, "/?.1.6 ham protein, 2000 kc al/kg ME içermiştir. İlave Ca günde bir defa olmak üzere saat 16. 00* da verilmiştir» Deneme sonunda, Eontrol-I (î'3u5 0-a yemle), Kont-» rol-2 ('.'2 0 a yemle, #1.5 3 a serperek), ?'3. 3 (?-2 0a yemle, «ol, 5 C!a serparek) ve J-H.I (?'2 Oa yemle, ?'-2. 1 Oa serperek) rHizsTİ erinrig kal si^um i oe^en veml e^le bes3 fanen °'rnnlarda. yam tüketimleri sırasıyla İTO. 6 g, ÎI6.6 g, TI5"9.g ve T15i:? g olmuştur. Fon t rol- 2 ile ^''3.^ vf; '/M»! gru^lsrı ara cında önemli bir farklılık bulımm^zke'i, 'hu gruplarla î'ont-rol-I arasında önemli bir fark bulunmuştur (P<0.05). Ek t kalsiyum verilmesi yem tüketimini arttırmıştır» Yumurta verimleri sırasry-ia ?'63. 3, ^'64.1, ?'6204 ve '/''60o 8 olarak bulunmuş ve gruplar aracında istatistiki olarak bir fark bulunamamıştır. Yemden yararlanma oranları sırasıyla, 3.05, 3.15, 3.25 ve 3.32 olarak bulunmuş ve Şo3"8 ile $4.1 ara-. sında bir fark bulunmazken, bu cru.pl arla IControl grupları arasında önemli bir farklılık seslenmiştir (P<0"05). Yıı.mıı.rt a alırlıkları sırasıyla, 57«35<3, 57.91 s, 57.37 c, ve 57.45 s olarak bulunmuş ve Kont rol-I, $3.8 ve 1 $4» I grupları arasında önemli bir farklılık sürülmekken, bu gruplarla Kontrol-2 srubu arasındaki farklılık önei-ili bulunmuş tur (P { 0. 05 ).
  • Öğe
    Türkgeldi koyunlarında süt verimi ve emdirilen kuzu sayısının sütten kesim ağırlığı ve canlı ağırlık artışı üzerine etkileri
    (Trakya Üniversitesi, 1998) Çeri, Çağlar; Özder, Muhittin
    ÖZET Yapılan araştırmada Türkgeldi Koyunlarında anaların kuzularını emzirme dönemindeki süt verimlerinin ve emdirilen kuzu sayısının, kuzuların canlı ağırlıkları ve canlı ağırlık artışları üzerine etkileri incelenmiştir. 1- Doğum ağırlığına doğan kuzu sayısının istatistiki olarak önemli (P <0.01) etki yaptığı belirlenmiştir. Buna göre tekiz, ikiz ve üçüz doğmuş kuzuların canlı ağırlıkları sırasıyla 3.182+0.469 kg; 2.981 ±0.297 kg ve 2.444±0.428 kg olarak saptanmıştır (P <0.05). Doğan kuzu sayısı ile doğum ağırlığı arasında negatif ve önemli bir korelasyon bulunmuş, belirleme katsayısı r2=0.1950 olarak tespit edilmiştir. Cinsiyet ve ana yaşının ise doğum ağırlığı üzerinde önemli bir varyasyon kaynağı olmadığı gözlenmiştir (P> 0.05). ' 2- Koyunların günlük ortalama süt verimine ana yaşı (P <0.05), kuzuların süt emme süreleri istatistiki olarak (P <0.01) önemli etkide bulunmuştur. Buna göre emzirme döneminde en fazla süt 4 yaşlı analardan (460.8+190.0 g) ve emme süresi en kısa olan (78 gün) 1. grup kuzuların analarından (415. 9± 147.0 g) elde edilmiştir. Kuzunun cinsiyeti, doğan kuzu sayısı ve sütten kesilen kuzu sayısının anaların emzirme dönemindeki süt verimleri üzerine önemli bir etkide bulunmadığı gözlenmiş (P>0.05). Özellikler arasında önemli korelasyonlara rastlanmamıştır (P > 0. 05). 3- Kuzuların sütten kesim canlı ağırlıkları üzerinde cinsiyet, doğan kuzu sayısı, emme süresi, sütten kesilen kuzu sayısı gibi faktörlerin istatistiki olarak önemli (P <0.01) etkide bulundukları saptanmıştır. Buna göre en yüksek sütten kesim canlı ağırlığı erkek kuzularda (22.957±4.839 kg), tek doğan kuzularda (25.594±5.241kg), analarını (102 gün) 3. grup emen kuzularda (23.814±5.133 kg) olarak tespit edilmiştir. Kuzuların sütten kesim canlı ağırlığı üzerine, ana yaşının istatistiki olarak önemli bir etkide bulunmadığı (P>0.05) görülmüştür. Doğan kuzu sayısı, sütten kesilen kuzu sayısı gibi özelliklerle sütten kesim canlı ağırlığı arasında negatif ve önemli (r2 = 0.237 ve r2 =0.049) korelasyonlar hesaplanmıştır. Sütten kesim canlı ağırlığıyla kuzuların süt emme süreleri arasında da pozitif ve önemli (r2 = 0.088) korelasyonlar bulunmuştur.
  • Öğe
    Trakya'da oğul veren bal üretimi amaçlanan kolonilerde verimliliğin karşılaştırılması
    (Trakya Üniversitesi, 1997) Gülcan, Özkan; Doğaroğlu, Muhsin
    ÖZET TRAKYA ' DA OĞUL VEYA BAL ÜRETİMİ AMAÇLANAN KOLONİLERDE VERİMLİLİĞİN KARŞILAŞTIRILMASI Bu araştırma Trakya 'da oğul veya bal üretimi amaçlanan kolonilerde verimliliği karşılaştırmak amacıyla yapılmıştır. Trakya Bölgesi' nde özel bir arı işletmesinden rastgele seçilen 20 koloni nisan 1996 'da deneme için ayrılmış, bu 20 koloni de kendi arasında iki gruba bölünmüştür. 1. Grup sadece bal üretimi, 2. grup ise oğul ve bal üretimi için kullanılmıştır. Eylül 1996 tarihinde yapılan bal hasadıyla araştırmaya son verilmiştir. Hasat sonunda 1. grup bal üretim kolonilerinden net 206,220 kg bal, 2. Grup oğul üretim kolonilerinden ise net 143,980 kg bal + 19 oğul elde edilmiştir. Trakya Bölgesi' nin 1996 fiyat ortalamasına göre 1. gruptan 25.945.000 TL 2. gruptan ise 47.775.000 TL kar elde edilmiştir. Yapılan karlılık analizi sonunda oğul üretiminin daha karlı olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. İstatistiksel analizler sonucunda da farklı iki yaklaşımla yapılan varyans analizi tablolarından iki grup arasındaki farkların önemli olduğu belirlenmiştir (P < 0,01).
  • Öğe
    Trakya bölgesindeki un fabrikalarından elde edilen buğday endüstrisi yan ürünlerinin yem değerlerinin in vitro yöntemlerle belirlenmesi üzerine bir araştırma
    (Trakya Üniversitesi, 2006) Taşan, Ebru Adadan; Polat, Cemal
    IÖZETBu çalışma, Trakya Bölgesindeki Un Fabrikalarında üretilen kepek, razmol vebonkalit örneklerinin ham besin maddeleri ve yem değerlerinin belirlenmesi amacı ileyürütülmüştür. Bu çalışmada deneme gruplarını 6 adet Edirne ilinde, 6 adet Kırklareliilinde ve 6 adet Tekirdağ ilinde olmak üzere 18 adet fabrika oluşturmuştur. Yemörneklerinde kuru madde, ham protein, ham yağ, ham selüloz, ham kül analizleriyürütülmüş ve in vitro metabolik enerji değerleri hesaplanmıştır.Kepek, razmol, bonkalit örneklerinin kuru madde, ham protein, ham yağ, hamselüloz ve ham kül içerikleri sırasıyla %88.71-88.98, %13.71-14.22, %3.15-3.56,%12.74-13.23 ve %5.60-6.03; %88.34-89.17, %9.23-10.07, %3.67-4.16, %9.23-10.07ve %4.19-4.65; %88.55-88.65, %14.43-15.70, %3.11-3.40, %2.45-2.77 ve %2.16-2.32arasında bulunmuştur. Metabolik enerji içerikleri ise aynı sırayla 2566-2588 ME kcal/kgKM, 2663-2741 ME kcal/kg, 2874-2897 ME kcal/kg KM arasındadır.Kırklareli ilinde kepeğin kuru madde (P<0.05), bonkalitin ham protein (P< 0.01)ve ham selüloz (P<0.05); Tekirdağ ilinde kepeğin kuru madde (P<0.01), ham protein(P<0.01) ve ham selüloz (P<0.01), razmolün ham yağ (P<0.01), bonkalitin ham kül(P<0.05), ham selüloz (P<0.01), ham yağ (P<0.05) ve metabolik enerji (P<0.05);Edirne ilinde kepeğin metabolik enerji (P<0.05), bonkalitin ham protein (P<0.01) veham selüloz (P<0.01) içerikleri bakımından fabrikalar arasında gözlenen farklılıklarönemli bulunmuştur.Anahtar kelimeler: Buğday, razmol, kepek, bonkalit, ham besin maddeleri, metabolikenerji
  • Öğe
    Trakya bölgesinin farklı ekolojik koşullarında bulunan bal arılarının morfolojileri üzerine bir araştırma
    (Trakya Üniversitesi, 1996) İleri, Hasan; Doğaroğlu, Muhsin
    ÖZET Diğer evcil hayvanlara nazaran ekoloji, bal arısının yaşamını sürdürmesinde ve üretim yapmasında en önemli etmendir. Bu nedenle belli bölgelere yönelik arı ıslahı çalışmalarında, o bölgenin yerel ekotipinin kullanılması bir zorunluluktur. Bu çalışma Trakya Bölgesi arı ekotipinin bazı morfolojik özelliklerinin tanımlanması için yürütülmüştür. Bal arısı üzerinde ekolojik etmenlerin etkisinin büyüklüğü nedeniyle bölge 3 alt ekolojik bölgeye ayrılmıştır. Çalışmada elde edilen morfolojik bulgulara ait değerler arka bacak uzunluğu sırasıyla kıyı, kara ve dağa bölgeleri için 7.58+0.01 8, 7.54+0.013 ve7.44±0.010mmdir. Dil uzunluğu için yine sırasıyla 6.23±0.038, 6.35±0.032 ve 6.58±0.007 mmdir. Kıyı, kara ve dağa ekolojik bölgeleri için kanat genişliği 3.10+ 0.008, 3.09±0.008 ve 3.06+0.006 mm olarak bulunmuştur. Kanat uzunlukları ise yine aynı sıraya göre 9.48+0.013, 9.44+0.01 1 ve 9.47+0.007 mm olarak tespit edilmiştir. Kanat indeksi için yüzde değerleri kıyı bölgesi % 32.75+0.008 kara bölgesi % 32.70+0.008 ve dağ bölgesi için % 32.27+0.06 olarak hesaplanmıştır. Kubital indekse ait a/b oranı da 2.38+0.018, 2.45+0.015 ve 2.42+0.017 bulunmuştur. Kıyı, kara ve dağ bölgeleri için metatarsal genişlik sırasıyla 1.05+ 0.006, 1.05±0.005, 1.09±0.005 mm, metatatarsal yüzde değerleri de sırasıyla %52.00±0.400, 52.00+0.300 ve 55.00+0.200 bulunmuştur. Tergit genişlikleri ise 4.15±0.018, 4.14+0.014 ve 4.29+0.011 mm olarak tespit edilmiştir. Varyans analizi sonuçlan bölgeler arasında istatistiki anlamda fark olduğunu göstermektedir. Özellikle dağ ekolojik bölgesi ortalamalarının diğer bölgelerden farkı belergindir. Kara ve kıyı ekolojik bölgelerine ait morfolojik değerler dağ bölgesi değerlerine nazaran daha geniş bir varyasyon göstermektedirler. Bunun olası nedeni bu iki bölgede yoğun ayçiçeği ekimi nedeniyle göçer arıcı akınına uğraması, dolayısıyla bu arılarla yerel arıların melezlenmeleri olabilir.
  • Öğe
    Trakya bölgesine tarım kredi kooperatiflerince ithal edilen siyah-alaca süt sığırlarının bazı süt ve döl verim karakteristikleri üzerine bir araştırma
    (Trakya Üniversitesi, 1994) Yavuz, Erdinç; Soysal, İhsan
    Araştırma materyalini Tarım Kredi Kooperatifleri Tekirdağ Bölge Birliği tarafından ithal edilen Trakya'daki Holstein-Fresian sığırlarının 1990- î 993 periyodundaki kayıtları oluşturmuştur. Bu araştırmada 1002 baş süt ineğine ait laktasyon verimi, laktasyon süresi, gebelik süresi, servis periyodu, generasyon aralığı ve ilkine doğurma yaşlan ile ilgili kayıtlardan yararlanılmıştır. İllere göre ortalama laktasyon süt verimleri Tekirdağ'da 50îî.54rt 912.745 kg, Edirne'de 5019.194i 804,697 kg, Kırklareli'de 5084.352* 814,984, kg, İstanbul'da 5145.44i 662.515 kg, Çanakkale'de 4722.44i 652.201 kg olarak bulunmuştur. İllere göre ortalama laktasyon süresi Tekirdağ'da 317.018i 31.904 gün, Edirne'de 317.738± 35.514 gün, Kırklareli'de 309.516i 24.024 gün, İstanbul'da 325.4i 24.804 gün Çanakkale'de 294.84± 16.519 gün olduğu tespit edilmiştir. İllere göre gebelik süresi ortalamaları Tekirdağ'da 278.44i 4.467 gün, Edirne'de 278.42i 2.724 gün, Kırklareli'de 277.83i 4.36, İstanbul'da 277.92i 2.914 gün Çanakkale'de 277.29i 3.917 gün olarak bulunmuştur. İllere göre göre servis periyodu ortalamaları Tekirdağ'da 107.11 41.008 gün Edirne'de 104.4Ü 39.462 gün, Kırklareli'de 97.99i 34.483 gün, İstanbul'da 102.24i 22.395 gün, Çanakkale'de 75.2i î 5.403 olarak bulunmuştur. Ötere göre generasyon aralığı ortalamaları Tekirdağ'da 387.93i 40.227 gün, Edirne'de 382.82i 38.533 gün, Kırklareli'de 378.77i 34.466 gün, İstanbul'da 382.92i 24.853 gün, Çanakkale'de 357.56i Î8.18 gün olduğu tespit edilmiştir. İllere göre ilkine doğurma yaşı ortalamaları Tekirdağ'da 867.01i 91.577 gün, Edirne'de 867.50i 92.956 gün, Kırklareli'de 866.76i 91.081 gün, İstanbul'da 855.48i 74.205 gün, Çanakkale'de 849.48i 67.669 gün olarak bulunmuştur.:îv Dler arasında 305 gün süt verim ortalamalarında önemli bir fark olmadığı arüaşîlrnıştır. (P>.25 ) Öter arasında lakiasyon süresi ortalamaları bakamından önemli bir varyasyon olduğu saptanmıştır (.0001<:.005) İller arasında gebelik süresi ortalamaları bakımından önemli bir farkın olmadığı saptanmıştır (. 10.25)
  • Öğe
    Trakya Bölgesi bal arılarının bazı morfolojik karakterleri üzerine çalışmalar
    (Trakya Üniversitesi, 1994) Güneş, Hülya Sibel; Doğaroğlu, Muhsin
    ÖZET Bal anlarında ıslah çalışması yapabilmek için öncelikle ele alınacak materyalin özelliklerinin bilinmesi gerekmektedir. Bu çalışmada amaç ıslah araştırmalarına ışık tutacak bazı ön bilgilerin araştırılmasıdır. Bu amaçla Trakya bölgesi arısının bazı morfolojik özellikleri belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırma materyali Trakya Bölgesinde rast gele seçilen 30 yöreden toplanan bal arısı örneklerinden oluşmaktadır. 272 örnek üzerinde dil uzunluğu, kubital indeks, humuli sayıları belirlenerek, bu değerlerin ortalamaları, standart sapmaları, standart hataları, değişim aralıkları, varyansları ve varyasyon katsayıları hesaplanmış; karakterler arasında ilişki ise korelasyon katsayısı yardımıyla bulunmaya çalışılmıştır. Araştırma sonucunda araştırılan karakterler bakımından örneklerin homojen olduğu saptanmış, varyasyonun dar olması bu populasyonun ırktan ziyade ekotip özelliği gösterdiğini ortaya koymuştur. Dil uzunluğu açısından Trakya Bölgesi anlarının uzun dilli arılar sınıfına girdiği ve bu özellik bakımından ıslah çalışmalarında kullanılabileceği belirlenmiştir.
  • Öğe
    Trakya bölgesinde yem fabrikalarının üretim ve kapasite durumu üzerine bir inceleme
    (Trakya Üniversitesi, 1993) Cebe, Yusuf; Polat, Cemal
    ÖZET Ülkemizde karma yem üretimi Uluslararası gelişmelere paralel olarak kısa bir sürede hızlı bir gelişme göstermiştir. Fakat bu gelişme yeterli değildir. Ülkemizdeki karma yem üretiminin artması veya azalması ülke hayvancılığının göstergesi durumundadır. Yaptığımız bu çalışma ile Dünya'daki ve Ülkemiz'deki karma yem sanayiin- deki gelişmeler değerlendirilmiş, Dünya'da ve Ülkemiz'deki gelişmelere paralel olarak Trakya Bölgesindeki Karma Yem Sanayiinin ne durumda olduğunun ve sorunlarının ne olduğunun tesbitine çalışılmıştır. Tezimin konusunu oluşturan Trakya Bölgesinde toplam 17 adet yem fabrikasında yaklaşık 401.287 ton karma yem üretilmektedir. Bölgedeki yem fabrikalarının toplam kapasiteleri ise 959.000 ton/yıl'dır. Bu durum Ülkemizde olduğu gibi Trakya Bölgesindede yem fabrikalarının kapasitelerinin çok altında çalıştığını göstermektedir. Trakya Bölgesindeki yem sanayii kısa bir sürede hızlı bir gelişme göstermesine rağmen, ülkemizdeki karma yem fabrikaları yaklaşık % 72.4 gibi bir kapasite kullanım oranıyla çalışmasına rağmen, Bölgedeki yem fabrikalarının % 56.5 gibi bir kapasite kullanım oranı ile çalışmaları Bölgede karma yeme olan talebin yetersiz, yem fabrikalarının fazla olduğunu göstermektedir. Ancak son yıllarda Purina, CP, Erişler gibi yeni yem fabrikalarının kurulması özellikle hayvan varlığı yönünden Bölgenin potansiyel güce sahip olduğunu göstermektedir. Hayvan yetiştiricilerinin hayvan beslemede bilinçlenmeleri Bölge'de karma yeme olan talebi arttıracağı düşünülebilir.Ülkemizde üretilen karma yemin yaklaşık % 63.8 'ini Büyük ve Küçükbaş hayvan yemleri, % 35.6'sını Kanatlı hayvan yemleri oluşturmasına rağmen, Trakya Bölgesindeki karma yem üretimi ana yem grupları itibariyle değerlendirildiğinde; üretilen karma yemin % 92.9'ini Büyük ve Küçükbüş hayvan yemi, % 7 'sini Kanatlı hayvan yemi oluşturmaktadır. Bu durum Trakya Bölgesinde kanatlı hayvan yemine olan talebin düşük olduğunu göstermektedir. Ülkemiz son 3 yıldaki karma yem üretimi azalış eğiliminde olmasına rağmen, Trakya Bölgesinde son 3 yılda üretimde bir artış sağlanmış, 1989 yılında 378.100. ton, olan karma yem üretimi 1991 yılında 401.287 ton'a yükselmiştir. Bölgedeki yem fabrikaları üretim olarak bir artış göstermesine rağmen, kapasite kullanım oranı 1989 yılında % 67.3 iken, 1991 yılında % 56.5 'e düşmüştür. Bu duruma özellikle son iki yılda kurulan yeni fabrikaların neden olduğu düşünülebilir. Ayrıca üretim artışına özellikle son yıllarda bölgeye ithal damızlıkların girmesiyle süt hayvancılığı yetiştiriciliğinin gelişmesi büyük rol oynamıştır. Trakya Bölgesindeki karma yem sanayi özellikle son yıllarda bölgedeki süt hayvancılığının gelişmesinde ve bölge'de istihdam yaratmakta büyük rol oynamıştır. Trakya Bölgesindeki karma yem sanayiindeki bu gelişmelere rağmen, ülke- mizdeki karma yem sanayiindeki sorunlara paralel olarak büyük sorunları olduğu bir gerçektir. Yem sanayiinin hammadde üretimi ve temini ile ilgili, hammadelerin kalitesi ile ilgili, talep yetersizliği ile ilgili sorunlarının yanında organizasyon eksikliği ile finansman ve üretilen karma yemin kalite ve kontrolü yönünden sorunları bulunmaktadır.Ülkemizde kuruluşundan 30 yıl gibi kısa bir sürede hızla gelişen teknoloji ve bilgi birikimi açısından hemen hemen gelişmiş ülkeler seviyesine ulaşan yem sanayii sektörünün hammadde kalitesi ve kantitesi ile finansman sorunlarını, mevcut potansiyel talebin harekete geçirilmesi, yem hammaddeleri üretiminin arttırılması, sektörün finansman yönünden desteklenmesi, hayvansal ürün pazarlamasının geliştirilmesi, bu ürünler bakımından tüketimin teşvik edilmesi ve makro seviyede ülke hayvancılığının desteklenmesi ve gelişmesi ile çözmek mümkün olacaktır.
  • Öğe
    Trakya'da özel bir süt işletme tesisi tarafından değerlendirilen çiğ sütlerin somatik hücre sayısı bazı bileşenlerinin tespiti
    (Trakya Üniversitesi, 2005) Önal, Ahmet Refik; Özder, Muhittin
    Bu çalışmada Trakya bölgesinde üretilen çiğ sütlerin gıda güvenliğine ilişkinstandartlara uygun biçimde üretilip üretilmediğinin ölçütü olan tank sütü somatik hücresayısının (TSSHS) belirlenmesi amaçlanmış olup, ayrıca sütlerin kimyasal vemikrobiyolojik özellikleri de incelenmiştir.Bu amaçla Trakya'nın üç farklı ilinden toplam 36 çiğ süt örneği alınmıştır(Edirne'den 18, Tekirdağ'dan 10 ve Kırklareli'nden 8).Yapılan analizler sonucunda elde edilen ortalama değerler ve standart hatalar;Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli illeri için sırasıyla (%) yağ 3.70 0.052, 3.60 0.098,3.76 0.064; (%) ykm 8.34 0.025, 8.50 0.035, 8.39 0.038; (%) protein 3.050.012, 3.09 0.019, 3.05 0.016 olarak bulunmuştur. Tank sütü somatik hücre sayısıise yine illere göre ortalaması sırasıyla 308.555 26.510 SHS/ml (log 5.459 0.039SHS/ml), 350.200 53.627 adet/ml (log 5.500 0.064 SHS/ml), 254.500 37.645SHS/ml (log 5.370 0.058 SHS/ml); toplam bakteri sayısı 479.481 51.777 adet/ml(log 5.630 0.05 adet/ml), 435.716 91.194 adet/ml (log 5.523 0.116 adet/ml),446.958 81.515 adet/ml (log 5.602 0.075 adet/ml) olarak bulunmuştur.Yapılan çalışma sonunda; sütlerin somatik hücre sayısı ile (%)yağ, (%) ykm, (%)protein ve toplam bakteri arasındaki fenotipik korelasyon katsayıları ise sırasıyla 0.036,0.251, 0.421, 0.219 olarak bulunmuş olup Tank sütü somatik hücre sayısı ile (%) proteinarasındaki korelasyon katsayısı yapılan istatistiki değerlendirme sonucunda önemlibulunmuştur (p<0.05).Anahtar Kelimeler: somatik hücre sayısı (SHS), çiğ süt kalitesi, tank sütüsomatik hücre sayısı (TSSHS), çiğ süt
  • Öğe
    TİGEM Tahirova Tarım İşletmesinde yetiştirilen siyah alaca süt sığırlarının bazı döl ve süt verim özellikleri bakımından genetik yapısı üzerine araştırmalar
    (Trakya Üniversitesi, 1997) Tuna, Yahya Tuncay; Soysal, İhsan
    Bu çalışma ile Tahirova Tarım işletmesinde yetiştirilen Siyah Alaca süt sığırlarının ıslah potansiyellerini ortaya koymak için 1978-1995' yılları arasında laktasyonu bulunan 468 inek ve 78 boğaya ait 1504 Laktasyon süt verim kaydı değerlendirilmiştir. Çalışmada bu bilgiler kullanılarak Siyah Alaca sürünün bazı döl verim özellikleri ve süt verim özellikleri ile bu verim özelliklerine ait genetik parametreler (dar anlamda kalıtım derecesi ve tekrarlanma derecesi), tahmin edilmiştir. Ayrıca farklı metodlarla (Sürü Arkadaşlarını Karşılaştırma (SAK), Çağdaşları karşılaştırma (ÇK) ve En îyi Doğrusal Sapmasız Tahmin ( ELUP) Metodları) boğaların ve ineklerin, damızlık değerleri hesaplanarak, sürünün 1978-1995 yılları arasındaki genetik yönelimi tahmin edilmiştir. Elde edilen sonuçlar maddeler halinde aşağıda özetlenmiştir. 1- îlkine Damızlıkta Kullanma Yaşı'na (İDKY) ait genel ortalama 498. 39±11. 51gün (16.6 ay) olarak bulunmuştur, ölçütün kalıtım derecesi 0.7 40±0.142, olarak bulunmuştur. 2- İlkine Buzağılama Yaşı'na (ÎBY) ait genel ortalama 776.72±12.21 gün (25.9 ay) olarak saptanmıştır, ölçütün kalıtım derecesi o. ai9±o. isi, olarak bulunmuştur. 3- Buzağılama Aralığı ( EA) 'na ait, genel ortalama 377. 90±2. 96 gün olarak bulunmuştur. ölçütün kalıtım derecesi0,060±0,045, tekrarlanma derecesi ise o. oisto. oıı olarak saptanmıştır. 4- Servis Periyodu (SP) süresinin genel ortalaması 97.98±2.92 gün olarak bulunmuştur. ölçütün kalıtım derecesi ve tekrarlanma derecesi ise sırasıyla 0, 058±0,045, 0,015±0,011 olarak saptanmıştır. 5- Kuruda Kalma Süresi \ (KKS)'ne ait genel ortalama 70.95±1,01 gün olarak bulunmuştur. 6- Laktasyon Süresi (LS)'ne ait genel ortalama 304.64±1.86 gün olarak hesaplanmıştır. Laktasyon süresinin kalıtım derecesi 0,050±0,037 tekrarlama derecesi ise 0,001±0,009 olarak saptanmıştır. 7- 305 günlük süt verimine ait genel ortalama 6337. 7 4±93. 47 kg olarak bulunmuştur. îlgili ölçütün kalıtımın derecesi ve tekrarlanma derecesi ise sırasıyla, 0,27±0,077, 0,072±0,019 olarak saptanmıştır. Boğaların farklı metotlar ile elde edilmiş damızlık değerleri arasındaki ilişkiyi belirleyen korelasyon katsayılarının -.0088 ile.4429 arasında değiştiği saptanmıştır. Bina göre ELUP metodlarından Model 2 ve ÇK metodu ile belirlenen damızlık değerler arasındaki ilişki önemsiz (P>0. 05) bulunurken, Model 2 ile SAK metodu arasındaki ilişki ise önemli bulunmuştur (P< 0.01). SAK metodu ile ÇK metodu arasındaki ilişki ise negatif yönde saptanmıştır. Boğaların farklı yöntemlerle hesaplanan sıralanmış damızlık değerleri arasındaki ilişkiyi belirleyen spearman sıra farkları korelasyon katsayıları ise -.0.012 ile.8158 arasında 'değiştiği saptanmıştır. IVAraştırmamızda verilerin elde edildiği 1978-1995 yılları arasındaki genetik eğilimin, önce pozitif olduğu sonra da negatif bir değer aldığı saptanmıştır. Damızlık değerlerini hesaplamada kullanılan ELUP modelleri ile SAK yönteminde birden fazla verim kaydı değerlendirilirken, ÇK yöntemi ile sadece ilk laktasyon verimleri kullanılmıştır. Damızlık değer tahmin yöntemlerinin dayandığı varsayımların farklılığı, kullanılan kayıt sayısındaki farklılıklar, söz konusu metodlar arasındaki korelasyon katsayılarının farklı olmasına yol açmıştır. Hı ilişkiler ve metodların uygulama açısından kolaylıklarını dikkate alarak, ÇK ve SAK metotları ile damızlık değer tahmini önerilebilir. Ancak bu iki metod bireylerin akrabalı yetiştirilme katsayılarını dikkate almamaktadır. Bir nedenle, akrabalı yetiştirme katsayısını ve dişilere ait bütün laktasyon kayıtlarını dikkate alan BLUP metodları en uygun metod olarak görülmelidir.
  • Öğe
    Türkgeldi koyun populasyonunda erken yaşta kuzulatmanın çeşitli verim özelliklerine etkisi
    (Trakya Üniversitesi, 1999) Sezenler, Tamer; Özder, Muhittin
    ÖZET Bu araştırmada, Türkgeldi tipi dişi kuzuların erken damızlıkta kullanılma olanakları incelenmiştir. Araştırma Tekirdağ Ziraat Fakültesi deneme ağılında yürütülmüş ve araştırma materyalini Türkgeldi tipi 29 baş dişi kuzu oluşturmuştur. Araştırma materyali dişi kuzuların gebe kalma oranlan, yavrularının doğum ağırlıkları, yavrularının sütten kesim ağırlıkları, iki kuzulama dönemi süresince incelenmiştir. Dişi kuzular ilk kez 1 1 aylık yaşta koça verilmişler ve bu tarihte vücut ağırlıkları ortalama 37.49±0.766 kg, ikinci koç katımı 20 aylık yaşta yapılmış ve bu tarihte ise ortalama vücut ağırlıkları 45.32±0.987 kg olarak hesaplanmıştır. Gebe kalma oranlan 11 aylık yaşta %100, 20 aylık yaşta ise %83 olarak gerçekleşmiştir. İlk doğumda çoğuz doğum olmamış ve ikinci doğumda ikizlik oram %33 olarak gerçekleşmiştir. Kuzularda, sütten kesime kadar ki dönemde yaşama gücü sırasıyla %96.5 ve %96.8 olarak tespit edilmiştir. Her iki grup için doğum ağırlıklan ve sütten kesim ağırlıklan arasındaki fark istatistiki olarak önemli bulunmamıştır. Doğum oram 1 1 aylık yaşta koça verilenlerde %100, 20 aylık yaşta koça verilenlerde ise %83 olarak bulunmuştur.Elde edilen tüm bu verilerin değerlendirilmesiyle Türkgeldi tipi koyun populasyonumın rahatlıkla erken yaşta damızlıkta kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.
  • Öğe
    Türkiye'de kanatlı yemlerinde katkı maddeleri, antikoksidialler ve yağ kullanım durumlarının saptanması üzerine bir araştırma
    (Trakya Üniversitesi, 1998) Kaydı,; Polat, Cemal
    ÖZET Bu çalışmada, Türkiye genelinde üretilen kanatlı yemlerinde kullanılan katkı maddeleriyle (antikoksidiyaller, performans arttırıcı antibiyotikler, enzimler, salmonella önleyiciler, antioksidanlar, küf ve mantar önleyiciler, probiyotikler) yağ kullanım durumlarının saptanması amaçlanmıştır. Bu amaçla kanatlı yemi üretilen 60 yem fabrikasıyla kendi yemini üreten 17 kanatlı işletmesine gidilmiş, birebir görüşme ile anket çalışmasında anektet yapılmıştır. Ankete verilen yanıtların doğruluğu açısından gerekli önlemler alınmıştır. Bu çalışma 1.573.011 ton kanatlı yem üzerinde değerlendirilmiş olup, toplam Türkiye 1997 yılı üretiminin %67.98'idir. Üretilen yemin %49.42'si etlik, %42.06'sı yumurtacı ve %8.52'si damızlık yemleridir. Yine üretilen toplam yemin %72.89'unda performans arttırıcı sürekli, %18.17'sinde zaman zaman kullanılmaktadır. Aynı şekilde enzim kullanımı %20.55'i sürekli, %20.16'sı ise hammaddeye göre zorunlu durumlardadır. Antikoksidiyal ürünler ise etlik yemlerde %98 gibi büyük oranda shuttle programı uygulanarak kullanılmaktadır. Yağ kullanımında ise %87 oranında bitkisel yağ tercih edildiği saptanmıştır.
  • Öğe
    Türkiye'de yetiştirilen yerli ve kültür sığır ırklarının genetik yapılarının mikrosatelitler ile incelenmesi
    (Trakya Üniversitesi, 2005) Özkan, Emel; Soysal, İhsan
    TÜRKİYE'DE YETİŞTİRİLEN YERLİ VE KÜLTÜR SIĞIR IRKLARININGENETİK YAPILARININ MİKROSATELİTLER İLE İNCELENMESİÖZETBu çalışmada, Türkiye'de yetiştirilen yerli ve kültür sığır ırklarının genetikyapısı 7 mikrosatellit bölgesi (TGLA122, TGLA227, ETH10, ETH225, HEL5,ILSTS005, ILSTS006) kullanılarak incelenmiştir.Çalışmada genetik varyasyon ölçütlerinden biri olan ortalama gözlenen allelsayısının 11.286 (GAK) ila 7.571 (Jersey) arasında değiştiği, bir diğer ölçüt olanbeklenen heterozigotluk değerlerinin (HE) ise 0.7345 (Jersey ) ila 0.8114 (Yerli Kara)arasında değiştiği belirlenmiştir. Yerli sığır ırklarında ortalama allel sayısının kültürırlarından daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Yedi mikrosatellit bölgesi ileçalışılması sonucunda; toplam 11 ırka özgün allel gözlemlenmiş olup bu allelleringörülme sıklığı düşük olduğu için ırk belirleyici özelliklerinin olmadığıbelirlenmiştir. Çalışmada elde edilen allel uzunluklarına ait frekanslarincelendiğinde, Türkiye'nin doğusundan batısına doğru gidildikçe bazı mikrosatellitbölgesine ait allel uzunluklarının frekanslarında bir azalma olduğu belirlenmiştir(ETH225, ETH10, TGLA227, HEL5, ILSTS005).Yerli ırklarda görülen allel sayısı yüksekliğinin ve bazı allel frekanslarındagörülen doğudan batıya doğru gidildikçe azalmanın nedenlerinin; Türkiye'nincoğrafi konum olarak sığırın evcilleştirme merkezine yakın oluşundankaynaklanabileceği gibi Türkiye'nin doğusundaki ırklarda zebu bireyleri ilekarışımın olması nedeniyle de olabileceği tahmin edilmektedir. Türkiye'deki yerli vekültür ırklarına zebu allelleri ile karışımın olduğu düşünülen allel frekanslarındanyararlanılarak, yaklaşık zebu karışım oranları hesaplanmıştır. Bu karışım oranlarıdeğerlerinin yerli ırklarda %12.58 (DAK) ila %8.11 (Bozırk) arasında değiştiğibelirlenmiş, kültür sığır ırklarında ise bu oranların %0.34 (Jersey) ila %6.2 (SiyahAlaca) arasında değiştiği tespit edilmiştir. Ayrıca çalışmada Türkiye'de yetiştirilenkültür sığır ırklarından yerli sığır ırklarına da bazı allellerin karışmış olduğubelirlenmiştir. Bu karışım oranları incelendiğinde, Jersey ırkından yerli sığır ırklarınakarışımın olduğu düşünülen allellerin yaklaşık oranları değerlerinin %18.84 (YerliKara) ila %30.5 (Bozırk) arasında olduğu belirlenmiştir. Siyah alaca ırkından yerlisığır ırklarına karışımın olduğu düşünülen allellerin yaklaşık karışım oranıdeğerlerinin ise, %7.52 (GAK) ila %15.63 (Bozırk) arasında değiştiği belirlenmiştir.Esmer İsviçre ırkından yerli sığır ırklarına karışımın olduğu düşünülen allellerinyaklaşık karışım oranlarının ise %6.54 (DAK) ila %24.82 (Bozırk) arasında değiştiğibelirlenmiştir.Çalışmada FIS değerlerinin -0.0368 ila 0.1488 arasında değiştiği belirlenmişolup, yapılan önemlilik testi sonucunda populasyonların Hardy-Weinberg dengesindeolduğu belirlenmiştir. FST değerleri incelendiğinde ise, bu değerlerin yerli ırklarda0.0104 ila 0.03442 arasında değiştiği belirlenmiş olup bu değerin aynı ırkın farklıpopulasyonları arasında yapılan karşılaştırmalara eşit yada daha az olduğubulunmuştur. Kültür ırklarında gözlenen FST değerlerinin ise yerli ırklar aralığının enaz üç katı daha fazla değerde olup 0.0445 ila 0.09816 arasında değiştiğibelirlenmiştir.Türkiye'de yetiştirilen yerli ve kültür sığır ırklarının genetik yapıları 7mikrosatellit bölgesi sonuçlarına dayanılarak yapılan AMOVA, FST Değerleri,Genetik Yapı Testi, Irkları Tanımlama Değeri, Faktöriyel Birleştirici Analiz, AllelPaylaşım Uzunluklarının Ölçümü gibi analiz metodlarının sonuçlarına göre yerli sığırırklarının birbirlerinden net olarak ayrılamadığı, çalışılan farklı ırklara ait bireylerinbirbirleri ile öbeklendiği görülmüştür. Yerli sığır ırkları arasında çalışılan 7mikrosatellit bölgesi açısından ırklar arasında az bir genetik farklılaşmanın olduğubelirlenmiştir. Yapılan Mantel test sonucunda, allellerin doğu-batı geçişlideğişiminden de bekleneceği gibi, coğrafik uzaklık ve DS genetik uzaklık değerleriarası korelasyonun önemli olduğu belirlenmiştir. Irkların yok olma tehlikesi geçiripgeçirmediğinin test (bootleneck testi) edilmesi sonucunda yakın geçmişte hiçbir ırkınyok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmadığı belirlenmiştir.Elde edilen tüm sonuçlar birlikte değerlendirildiğinde, 7 mikrosatellitedayalı çalışılma sonucunda fenotipik olarak o ırka ait olan yerli ırklar, genetik olarak
  • Öğe
    Ülkemizde kanatlı yemlerinde enzim kullanımının durumu
    (Trakya Üniversitesi, 1999) Öztuna, Aslı; Polat, Cemal
    m ÖZET Ülkemiz kanatlı yemlerinde enzim kullanımın durumu konulu Literatür çalışmasında; yumurta tavuklarında, etlik piliçlerde ve bıldırcınlarda bu enzimlerin karma yemlere ilavesi sonucu etkileri irdelenmiştir. Yapılan literatür araştırmalarında; etlik piliçlerde arpa ve buğday ağırlıklı rasyonlarda barsak içi viskozite, besi performansı, enerjiden yararlanma, besin maddelerinin değerlendirilmesi, canlı ağırlık artışı, yemden yararlanma gibi kriterlerin sonuçlan yer almaktadır. Yumurta tavuklarında ise yumurta ağırlığı, kabuk kalınlığı, yumurta kırılma mukavemeti, yumurta verimi, canlı ağırlık, ve yemden yararlamna gibi kriterler değerlendirilmiştir. Ayrıca bıldırcınlarda da yine diğer kanatlılarda olduğu gibi enzimlerin canlı ağırlığa, yem tüketimine ve yemden yararlanma oranının etkileri sunulmuştur. Karma yemleri oluşturan yem hammaddelerinden buğday, arpa, yulaf, çavdar gibi tahıllardaki anti besleme faktörleri kanatlılarda bir takım olumsuz etkilere yol açmaktadır. Bu anti besleme faktörleri arabinoksilanlar, f3-glukanlar, selüloz gibi (NOP) bitkilerin hücre duvarında bulunan nişasta olmayan polisakkaritlerdir. Kanatlılarda bu maddeleri parçalayarak enzim salgılaması bulunmamaktadır. Bu nedenle kanatlı karma yemlerine bu NOP'i parçalayacak enzimler ilave edilmektedir. Bunun sonucunda da hem bunların olumsuz etkisi ortadan kalkmakta hem de bu NOP'den yararlanım sağlamaktadır.IV Yapılan bu literatür çalışmasının sonucunda ülkemizde yürütülen ve ticari olarak piyasada satışı yapılan enzim karışımlarının etkilerinin araştırılması sonucu elde edilen bulguların birbirinden farklılık gösterdiği görülmüştür. Ülkemizde yaygın olarak üretimi yapılan arpa, buğday, yulaf, çavdar gibi tahıllara daha fazla yer verilmesi, enzim katkısı ile mümkün olacaktır. Ancak karmaya girecek tahılların besin madde içeriği tanınarak ve bu tahıla veya tahıllara uygun enzim karışımları kullanılarak enzim katkısındaki başarı arttırabilecektir. Azıahtar sözcükler; Yemlik enzim, anti besleme faktörleri, tahıllar, kanatlı hayvanlar.V SUMMARY At the literature study named the position of the use of the enzyme at the feed for the winged in our country; the effects of these enzymes addition to the mixed feed at the hens, chickens and quails have been researched. At the literature researches having been made; the results of the criteria such as the interior of intestine viscosity, nutrition performance, benefitting from energy, being evaluated of nourishment subitances, the increase of living weight, utilization from the feed appear at the chickens, at the rations which has a certain barley and wheat emphasis. On the other hand; at hens the criteria such as the weight of egg, the thickness of eggshell, the egg refraction resistance, the fertility of egg, living weight and benefitting from the feed have been utilized. Furthermore, the effects of the enzymes to the living weight and, to the proportion of feed consumption and benefitting from the feed have been presented not only at the other wingeds but also at the qualis. The anti-nutrition factors at the grains such as wheat, barley, oat, jye which are the ones of the feed raw materials that constitute the mixed feed cause some negative effects at the wingeds. These anti-nutrition factors are arabinocsilans, P-glucans, polysaccarrits which are sitvated in the cell wall of the plants such as cellulose and which are nut starch (NOP) there is no enzyme secretion which seperates these substances into many small pieces at the wingeds. For that reason, the enzymes which are able to seperate NOP into small pieces are added to the winged mixed feed. As a
  • Öğe
    Un fabrikalarında ikincil ürün olarak elde edilen kepek, razmol, bonkalit, kavuz ve kırık buğdayın fabrika ekonomisine katkısı ve bu ürünlerin yem sanayii için önemi
    (Trakya Üniversitesi, 1999) Temel, Kemal; Polat, Cemal
    Buğdaygiller insanoğlunun varoluşundan beri temel besin gruplarından birini oluşturmuştur. Un sanayiinde buğdaydan ekmeklik un elde edilirken bir takım atık ürünler açığa çıkar. Bunlar kırık buğday, kepek, razmol, bonkalit, kavuz ve ruşeymdir. Üretimin %27-30'da atık ürünlerdir. Açığa çıkan bu atıklar gerek un fabrikaları gerekse yem sanayii için oldukça önemli olup bu sektörde kullanılan ham maddelerin başında gelir. Sahip oldukları besin değerlerinden yem sınıflandırmalarında enerji verici yemler grubunda yer alır. İstenilen protein ve enerji düzeyinde yem formülleri hazırlanırken gerek dolgu, gerekse dane yemlerle birlikte formüle alınmakta ve oranlan da buna göre ayarlanmaktadır. Yine bu atıklar çiftliklerde taze ve kuru yemlerle birlikte direkt olarak ta tamamlayıcı ve destekleyici yem olarak da kullanılır. Dolayısıyla kullanıldıkları yemlerin daha lezzetli ve daha kolay hazım olmasını sağlarlar. Bu atık ürünlerin yem sanayiinde her zaman tercih edilmesinin sebeplerinden biri de her mevsim, her an temin edilebilir olması ve aynı gruptaki diğer yem hammaddelerine nazaran daha ekonomik olmasıdır. Un fabrikalarının sayılarının çokluğu ve sürekli çalışmaları bu atıkların her zaman mevcut olmasına olanak vermektedir. Anahtar Kelimeler: Buğday, Razmol, Kepek, Bonkalit, Kırık Buğday, Kavuz ve Ruşeym.