Yazar "Varol, Füsun G." seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Anne serumu human korionik gonadotropin değerleri ve obstetrik sonuçlar(1996) Varol, Füsun G.; Yardım, Turgut; Türkyılmaz, Nuray; Yorulmaz, FarukAnne serumunda bakılan human korionik gonadotropin (hCG) düzeyleri Oe obstetrik sonuçlar arasında ûtşkl araştırıldı. İkinci ve UL trimesterdekl 49 gebede hCG değerleri radioimmunoassay metodu ile Ölçüldü. Human korionik gonadotropin değerleri mediamn kat¬lan (MOM) olarak İfade edûdl Obstetrik açıdan, iki MOM ve üzerinde olan değerlerin önemi vurgulandı.Öğe Gestasyonel diabetik ikiz gebede seri amnioredüksiyon ve uygun glisemik kontrol ile olumlu perinatal sonuçlar: Olgu sunumu(2004) Aslan, Gülten; Sayın, N. Cenk; Varol, Füsun G.Gestasyonel diabetes mellitus (GDM) ile komplike gebeliklerde fetal mortalite, morbidite ve obstetrik girişim riski yükselir. İkiz gebeliklerde bazı plasental anomaliler saptanmışsa da monokoryonik plasenta ile birlikte ikiz-ikiz transfüzyon sendromu olmadan polihidramnios-oligohidramnios görülmesi çok nadirdir. Ayrıca GDM?li hastalarda polihidramnios beklenebilen bir problemdir ve sıkı glikoz kontrolü ile düzeltilebilir. Burada muhtemel plasental vasküler patolojiye bağlı polihidramnios-oligohidramnios izlenen GDM?li diamniotik-dikoryonik ikiz gebe sunulmuştur. Böyle hastaların yönetiminde seri amniosentez ve normogliseminin sağlanmasıyla gestasyonel yaş uzatılıp olumlu perinatal sonuçlar elde edilebilirÖğe İnferior Vena Kava İzlenen Fetüste Konjenital Duktus Venozus Agenezisi(2016) Erzincan, Selen Gürsoy; Sayın, N. Cenk; İnan, Cihan; Varol, Füsun G.Duktus venozus (DV) agenezisi, nadir görülen bir vasküler anomalidir. Bu olgu cahsmadada, gastrointestinal ve iskelet sistemi anomalilerine eşlik eden DV agenezisini sunulmuştur. Polihid-- ramniyor nedenile refere edilen olguda yapılan ultrasonografik değerlendirmede, polihidramniyoz yanı sıra özofagus atrezisi ve tek umbilikal arter saptandı. DV'in olmadığı ve umbilikal venin diret inferior vena kavaya drene olduğu izlendi. Preterm doğan yenidoğanda postnatal dönemde hemi-- vertebra da saptandı ve karyotip sonucu normal olarak raporlandı. Postpartum dönemde kardiyovasküler komplikasyon gelişmeyen olgu bronkopulmoner displazi nedenile 71. gün kaybedildi. DV agenezisi, prenatal taramada dikkat edilmesi gereken önemli bir durumdur. Umbilikal venin eks-- trahepatik yolla inferior vena kavaya drene olduğu tip DV agenezilerinde prognoz beklentisi özel-- likle eşlik eden diğer anomalilere göre daha kötüdür.Öğe Normoglisemik gestasyonel diabetes mellitus'lu gebelerde perinatal sonuçlar(2003) Varol, Füsun G.; Vatansever, Ülfet; Duran, Rıdvan; Canda, Tunç; Sayın, N. CenkAmaç: Gestasyonel diabetes mellitus (GDM) tanısı almış gebelerde uygun kan glikoz düzeylerinin perinatal sonuçlar üzerine etkisinin araştırılması. Çalışmanın Yapıldığı Yer: Trakya Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum AD, Edirne. Materyal ve Metod: Antenatal kliniğimize takibe gelen 24-28 haftalar arası gebelere l saat/50 gr. oral glikoz tarama testi yapıldı. Kan 1. saat glikoz değeri >140 mg/dl olanlara 3 saatlik oral glikoz tolerans testi (OGTT) uygulanarak bu testte 2 ve üzeri yüksek değeri bulunan gebelere GDM tanısı konuldu. GDM'li hastalar (n= 64) çalışma grubunu oluşturdu ve bu hastalar doğuma kadar takip edildiler. Aynı dönemde doğum yapan ve düşük riskli sağlıklı gebeler ise kontrol grubunu (n= 122) oluşturdu. GDM grubundaki tüm hastalara önce diyet düzenlendi ve uygun kan glikoz düzeyleri sağlanamayan hastalara insulin tedavisi eklendi. Bu iki grubun perinatal sonuçları karşılaştırıldı. Bulgular: GDM'li hastaların 7 tanesinde diyete ek olarak insulin tedavisi ihtiyacı ortaya çıktı (%10,9). Doğum haftası GDM grubunda sağlıklı gebelere göre farklı olmasına rağmen, her iki grubun doğum ağırlığı, boy ve baş çevreleri benzer bulundu. GDM'li hastalarımızda kontrollere göre preterm eylem ve doğum, prematüre membran rüptürü (PROM) ve gestasyonel hipertansiyon gelişimi anlamlı biçimde yüksek saptandı. Makrozomi ve neonatal mortalite oranlarında iki grup arasında fark izlenmedi. Sonuç: GDM'li hastalarda uygun kan glikoz düzeylerinin sağlanması ile perinatal sonuçlar üzerine olumlu etkiler temin edilebilirse de preterm eylem, PROM ve gestasyonel hipertansiyon oranında azalma gözlenmemiştir.Öğe Postpartum hipertansiyon tedavisinde alfametildopa ve nifedipinin etkinliği(2005) Sayın, N. Cenk; Altundağ, Gönül; Varol, Füsun G.Amaç: Postpartum dönemde gebeliğe bağlı gelişen farklı hipertansiyon şekillerinde alfametildopa ve nifedipinin etkinliğini karşılaştırmak. Materyal ve Metot: Kliniğimizde preeklampsi, eklampsi ve kronik hipertansiyon süperimpoze preeklampsi tanılarıyla do¬ğum yapan ve tansiyon değerleri postpartum 24- saatten sonra 160/110 mmHg'nın üzerinde seyrederek antihipertansif te¬davi ihtiyacı gösteren 83 hasta çalışmaya alındı. Hastalar rasgele iki gruba ayrılarak birinci gruptaki hastalara (n=41) al¬fametildopa (750 mg/gün), 2. gruba (n=42) nifedipin (40 mg/gün) bölünmüş dozlarda başlandı. Tek antihipertansif ila¬cın yetersiz kaldığı durumlarda ikinci ve hatta üçüncü antihipertansif ilaç tedaviye eklendi. Tedavi altında tansiyon de¬ğerleri 48 saat normal sınırlarda seyrettiği takdirde tedavi kesildi. Üçlü ve ikili antihipertansif ilaç alan hastalarda ise ön¬ce ilaç sayısı azaltıldı, tedavi daha sonra kesildi. Sonuçların incelenmesinde Mann-Whitney U ve Ki-kare testleri kulla¬nıldı. Sonuçlar: Hastalarımız 17-41 yaşlarında olup 2 grup arasında ortalama±SD yaş açısından fark yoktu (28.1±5.9 karşılık 27.1±5.9 yıl, P=0.48). Antihipertansif tedaviye ihtiyaç duyulan ortalama süre 1. grupta 8.6±5.5, ikinci grupta 6.7±2.5 gün olarak saptandı (P=0.13). Postpartum dönemde alfametildopa alan 41 hastanın 21'i (%51.2) ek bir antihipertansif ilaca ih¬tiyaç duymamış; 19'unda (%46.3) ikili, birinde (%2.4) ise üçlü antihipertansif tedavi kombinasyonu gerekmiştir. Nifedipin başlanan 42 hastanın 29'u (%69) ek bir antihipertansif ilaca ihtiyaç duymamış; ll'inde (%26.1) ikili, üçünde (%4.7) ise üç¬lü antihipertansif tedavi kombinasyonu gerekmiştir. Her iki grupta tekli (P=0.15), ikili (P=0.09) ve üçlü (P=l) ilaç kullanı¬mı yönünden fark izlenmemiştir. Tartışma: Gebeliğe bağlı gelişen farklı hipertansiyon etiyoloj ilerinde postpartum antihipertansif tedavide nifedipin ve alfa¬metildopa eşit derecede etkin bulunmuştur ve postpartum antihipertansif tedavinin kısa süreli verilmesinin yeterli olduğu sonucuna varılmıştır.Öğe Preterm eylem ile başvuran $geq$ 25 haftalık tekil ve ikiz gebeliklerde servikal ultrasonografinin preterm doğumu belirlemede etkinliği(2005) Ömürlü, İmran Kurt; Sayın, N. Cenk; Varol, Füsun G.; Yılmaz, ÖzlemAmaç: Tekil ve ikiz gebeliklerde preterm doğumun saptanmasında servikal ultrasonografinin etkinliğini değerlendirmek. Materyal ve Metot: Kliniğimize gebeliğinin 25-36. haftaları arasında başvurarak preterm eylem tanısı alan toplam 78 hasta (56 tekil, 22 ikiz gebelik) çalışmaya alındı. Hastalara transvajinal ultrasonografi yapılarak servikal uzunluk ölçüldü ve servikal hunileşme olup olmadığı değerlendirildi. Tekil gebelikler için $geq$37. gebelik haftası, ikiz gebelikler için $geq$34. gebelik haftasına ulaşmak olumlu perinatal sonuç olarak kabul edildi. servikal uzunluk sınır değerleri tekil gebelik için <35 mm, ikiz gebelik için <25 mm kabul edildi. Servikal uzunluk ve servikal hunileşme varlığının erken doğumu belirlemedeki sensitivite, spesifisite, pozitif ve negatif prediktif değerleri hesaplandı. Sonuçlar: Servikal ultrasonografinin uygulanma haftası tekil gebeliklerde medyan (min.-maks) 33 (25-36), ikizlerde 31 (25-33) hafta idi. Medyan (min.-maks) doğum haftası tekil gebeliklerde 36 (26-40), ikizlerde 34 (31-36) hafta bulundu. Tekil gebeliklerde servikal uzunluğun <35 mm ve ikiz gebeliklerde servikal uzunluğun <25 mm ölçülmesinin preterm doğumu saptamada sırasıyla, sensitivitesi %67.9 ve %57.1, spesifisitesi %46.4 ve %86.7, pozitif prediktif değeri %55.9 ve %66.7, negatif prediktif değeri %59.1 ve %81.3 olarak saptandı. Servikal hunileşme varlığının preterm doğumu saptamada tekil ve ikiz gebelikler için sırasıyla, sensitivitesi %83.3 ve %55.6, spesifisitesi %50 ve %84.6, pozitif prediktif değeri %44.1 ve %71.4, negatif prediktif değeri %86.4 ve %73.3 olarak saptandı. Tartışma: Preterm eylemle gelen ikiz gebeliklerde 25. gebelik haftasından sonra yapılan servikal ultrasonografi yüksek spesifisiteıve negatif prediktif değerleriyle preterm doğumu saptayabilmektedir. Tekil gebelikler ise servikal uzunluk ölçümünden çok, hunileşme varlığı yüksek sensitivite ve negatif prediktif de¤erine sahiptir.Öğe Serolojik rubella enfeksiyonunda avidite testinin klinik değeri: Olgu sunumu(2007) Sayın, N. Cenk; Ahmet, Nefise; Varol, Füsun G.Yirmi sekiz yaşında gebe hastanın ilk başvurusunda ve gebeliğin 11, 13, 30 ve 36. haftalarında rubella IgM ve IgG testleri pozitif çıktı. Rubella avidite testinin yüksek titreli değer göstermesi üzerine hastanın gebeliği takibe alınarak sağlıklı bir bebek doğurması sağlandı. Rubella enfeksiyonu asemptomatik olabilir ve re-enfeksiyon da subklinik seyir gösterebilir. Rubella antikor titrelerinin tüm gebelik boyunca seyri dikkate alındığında tanıya varmak kolaydır. Kritik nokta hastanın ilk gelişindeki sonuçlarına göre hastalığın durumunu ayırt ederek karar verebilmektir. Avidite testi, bu tip sonuçlar alındığında hasta yönetiminde bize yol gösterecektir.Öğe Sezaryenle doğum yapmış sağlık personelinde doğum sonrası memnuniyet ve takip eden gebelikte doğum şekli tercihi(2004) Sayın, N. Cenk; Berberoğlu, Ufuk; Varol, Füsun G.AMAÇ: Sezaryenle doğum yapmış sağlık çalışanlarında, kendi isteğiyle elektif sezaryen olanların sonuçlarını endikasyon konularak sezaryen yapılanlarla karşılaştırabilmekti.MATERYAL ve METOD: Edirne ilinde halen çalışmakta olan ve son doğumunu sezaryenle gerçekleştirmiş toplam 144 sağlıkçıya (39 doktor, 88 ebe-hemşire, 17 yardımcı sağlık personeli) anket uygulandı. Olgular endikasyon yokken kendi isteğiyle elektif sezaryenle doğum yapmayı seçenler (n=64) ve endikasyon koyularak sezaryenle doğum yapanlar (n=80) olarak ikiye ayrıldı. Anket formu daha önce yapılan çalışmalarda incelenen konular ve konuyla ilişkisi olduğu düşünülen sorular temel alınarak oluşturuldu. İstatistiksel analizler "Minitab" programıyla gerçekleştirildi.BULGULAR: Olgularımızdan elektif sezaryen olanlar doğum ağrısı çekmekten (n=20) ya da doğum sırasında bebeğe travma olur diye korktuğu (n=16), hem doğum ağrısından hem de bebeğe travma olur diye korktuğu için (n=10), daha sonra gelişebilecek olası pelvik relaksasyon nedeniyle (n=7), doktor önerisiyle (n=6) veya sosyal nedenlerle (n=5) sezaryen tercih ettiklerini belirtti. Tüm olguların % 78'i sezaryen olmaktan memnun olduğunu, % 53.4'ü gebeliğin ilk dönemlerinde sezaryenle doğum yapmayı istemiş olduğunu, % 22.2'si de tekrar gebe kalırsa vajinal doğumu tercih edeceklerini söyledi. Elektif sezaryen olanlarda (57/64) hasta memnuniyeti endikasyon konularak sezaryen yapılanlara göre (56/80) daha yüksek (p=0.01) ve komplikasyon oranı daha düşük bulundu (2/64 kişi vs. 13/80 kişi, p=0.02).SONUÇ: Sağlık çalışanlarında sezaryen sonrası vajinal doğum tercihi azdır. Elektif sezaryen sonrası kişilerin memnuniyeti artmakta ve komplikasyon oranı da azalmaktadır.Öğe Spontan ve tedavi ile oluşan ikiz gebeliklerde perinatal ve neonatal sonuçların karşılaştırılması(2005) Acunaş, Betül; Ömürlü, İmran Kurt; Vatansever, Ülfet; Arda, Sezer; Sayın, N. Cenk; Varol, Füsun G.Amaç: İkiz gebeliği spontan oluşan ve yardımla üreme teknikleri (YÜT) kullanılarak oluşan hastaların perinatal ve neonatal sonuçlarını karşılaştırmaktır. Çalışmanın Yapıldığı Yer: Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum AD, Edirne. Materyal - Metod: Ocak 1999-Haziran 2004 tarihleri arasında kliniğimizde takip edilip doğumları kliniğimizde gerçekleştiren diamniotik ikiz gebeler retrospektif olarak tarandı. Spontan ikiz gebeler (n=42) Grup 1, YÜT ile olu¬şan ikiz gebeler (n=27) Grup 2'yi oluşturdu. Araştırılan olumsuz perinatal veya neonatal sonuçlardan herhangi birinin ikiz eşlerinden herhangi birinde saptanması durumunda problemin var olduğu kabul edildi. Ayrıca aynı değişkenler için gruplarda monokoryonik ve dikoryonik olanlar ayrılarak tekrar analizler gerçekleştirildi. Sonuçların incelenmesinde Student-t, Mann-Whitney U ve Ki-kare testleri kullanıldı. Bulgular: Grup 1 'de preterm eylem epizodu geçirme oranı (p=0.046), baş çevresi değeri (p=0.009) ve umblikal kord kalsiyum düzeyleri (p=0.015) Grup 2'deki değerlerden yüksek olduğu bulundu. Birinci grubun monokoryonik ikizleriyle Grup 2'nin monokoryonik ikizleri karşılaştırılınca umblikal kord kalsiyum ve magnezyum düzeyleri Grup 1 'de anlamlı olarak yüksek iken, fetal ağırlık anlamlı olarak düşük saptandı (1503 + 738.8 vs. 2026.7 + 541.1 gr, p=0.011). Grup l'deki dikoryonik gebelerin doğum haftası (32.3 + 3.49 vs. 31.24 + 4.13 hafta, p=0.026); doğum ağır¬lıkları (2210 + 449.5 vs. 1803.2 + 566.9 gr, p< 0.001), boy¬ları (44.82 + 3.61 vs. 41.79 + 5.3 cm, p= 0.005) ve baş çevresi değerleri [32 (21-36) vs. 30.1 (22-36) cm, p=0.002] Grup 2'dekilerden anlamlı olarak fazlaydı Sonuçlar: Spontan ve YÜT kullanılarak oluşan diamniotik ikiz gebeliklerin perinatal ve neonatal sonuçları benzerdir. Diğer yandan, mono- ve dikoryonik ikiz gebeler incelendiğinde doğum ağırlıklarının ve bazı neonatal para¬metrelerin farklı olması plasentasyonun önemini vurgulamaktadır.