Yazar "Tikveşli, Melek" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe A Case Report on Aspergillus lentulus Pneumonia(2013) Gürcan, Şaban; Tikveşli, Melek; Üstündağ, Sedat; Ener, BeyzaBackground: Aspergillus lentulus was described as a new species in 2005 but it was isolated from Turkey for the first time. Case report: A. lentulus was isolated as the cause of pneumonia from a patient who had renal transplantation 4 months ago. The patient received immunosuppressive treatment after transplantation. A. lentulus was isolated from his sputum as an agent in pneumonia developed 4 months after the transplantation. Leukocytes, blastospores, and hyphae were seen in both Gram- and Giemsa-stained smears of the sputum. The isolate was identified by using the Maren A. Klich algorithm and molecular methods and confirmed by the reference laboratory of the CBS Fungal Biodiversity Centre (The Netherlands). In the susceptibility tests of the isolate, minimal inhibitory concentrations for amphotericin B, voriconazole, posaconazole, and caspofungin were found to be 0.5 µg/mL, 0.25 µg/mL, 0.125 µg/mL, and 0.25 µg/mL, respectively. The patient recovered with voriconazole treatment (2x200 mg/day).Conclusion: The use of the molecular tests is important for identification of A. lentulus strains because they are very easily confused with A.fumigatus strains according to phenotypic characteristics.Öğe Dermatofitozlarda etkenlerin ve risk faktörlerinin araştırılması: hastane bazlı bir çalışma(2008) Gürcan, Şaban; Tikveşli, Melek; Eskiocak, Muzaffer; Kılıç, Haluk; Otkun, Ali MetinBu çalışmada, dermatofitozlu hastaların klinik örneklerinden izole edilen dermatofitlerin dağılımı ve dermatofitozlar için risk faktörlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Ocak-Aralık 2005 tarihlerinde gerçekleştirilen çalışmaya, 301 hastaya (151'i erkek; yaş aralığı 2 ay-80 yıl; medyan yaş: 42 yıl) ait 441 deri, tırnak ve saç/saçlı deri örneği ile 221 kontrol bireye (110'u erkek; yaş aralığı 5-75 yıl; medyan yaş: 36 yıl) ait 884 el ve ayak derisi ile tırnak örnekleri dahil edilmiştir. Tüm örnekler direk mikroskopik (DM) olarak incelenmiş ve kültürleri yapılmıştır. Hastaların 63'ünde hem kültür hem de DM inceleme ile, yedisinde sadece kültür ile, 51'inde ise sadece DM ile olmak üzere toplam 121'inde (%40.2) dermatofit varlığı saptanmıştır. Kültür pozitif 70 hastaya ait 92 örneğin dokuzunda (%9.8) DM incelemede mantar elemanları görülmemiş, buna karşın DM pozitif olan 114 hastaya ait 168 örneğin 85'inde (%50.6) kültürde üreme saptanmamıştır. DM pozitif, kültür negatif olan hastaların %23.5'inin (12/51) daha önceden antifungal tedavi aldığı belirlenmiştir. Kültürlerden en sık izole edilen etken %68.4'lük oran ile Trichophyton rubrum (63/92) olmuş, bunu 17 (%18.4) izolat ile T.mentagrophytes; 3 (%3.3) izolat ile T.violaceum;, ikişer izolat ile T.verrucosum, T.tonsurans ve Epidermophyton floccosum (%2.2); birer (%1.1) izolat ile T.schoenleini, Microsporum canis ve Trichophyton sp. izlemiştir. Kültür pozitifliği olan hasta örneklerinin %45'i ayak derisine aittir. Kontrol grubundaki bireylerde dermatofit varlığı ise %3.2 (7/221) olarak belirlenmiş, bunlardan beşinin (%2.3) ayak derisinden T.rubrum, ikisinin (%0.9) ayak derisinden ise T.mentagrophytes izole edilmiştir. Örneklerin yaklaşık %42'sinin Aralık-Şubat döneminde başvuran hastalara ait olduğu izlenmiştir. Dermatofitozların risk faktörleri kontrollerle karşılaştırmalı olarak incelendiğinde; travmaya maruziyet, evcil hayvanlarla temas, abdest alma ve diabetes mellitus varlığının dermatofitoz riskini etkilemediği; erkek cinsiyetin, aile bireylerinde mantar hastalığı varlığının, belirli mesleklerin (çiftçi, işçi, emekli) ve immün süpresif ilaç kullanımının dermatofitoz riskini artırdığı belirlenmiştir. Dermatofitozlu olgu sayısı 20 yaşından itibaren artmaya başlamış ve 40-59 yaşları arasında en yüksek düzeye ulaşmıştır. Sonuç olarak, çalışmamızda dermatofitozlu hastalardan en sık izole edilen dermatofit türü T.rubrum, en sık rastlanılan klinik form da tinea pedis olarak belirlenmiş ve yüksek morbiditeye sahip yüzeyel mantar enfeksiyonlarında erken tanı ve etkin tedavinin büyük önem taşıdığının bir kez daha vurgulanması gerektiği düşünülmüştür.Öğe Edirne'de üç ayrı camideki halı ve havadaki mikobiota(Trakya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013) Tikveşli, Melek; Asan, AhmetEdirnede 3 ayrı Caminin iç ve dış ortam hava ve halısındaki mikrofungus içerik ve sayılarının belirlenmesi amacıyla yapılan bu çalışmada seçtiğimiz 3 istasyondan Ekim 2008 Eylül 2009 tarihleri arasında örnekleme yapılmıştır. Ekim 2008 - Eylül 2009 tarihleri arasında 12 ay boyunca yapılan iç ve dış ortam havası örneklemelerinde mikrofunguslar için kullanılan 216 petri plağında toplam olarak 5289 KOB/m3 (1998 iç -3291 dış ortam) mikrofungus kolonisi saptanmıştır. Halı ortamı örneklerinde kullanılan dermatofit fungus ve mikrofungus için sırasıyla 180 ve 108 petri plağında toplam olarak dermatofit funguslar için kullanılan 180 petri plağında da toplam olarak 83 KOB/g dermatofit fungus, 78937 mikrofungus KOB/g izole edilmiştir. İzole edilen mikrofungus örneklerinin teşhisleri yapılmış ve 22 cins ve 69 tür tespit edilmiştir. Teşhis edilen mikrofungus cinsleri için genel dağılımda, havaya ait mikrofunguslar arasında ilk sırayı 2345 KOB/m3 ve % 52,91 ile Cladosporium cinsi almıştır. Bunu 870 KOB/m3 ve % 19,61 ile Penicillium cinsi ikinci, 457 KOB/m3 ve % 10,29 ile Alternaria cinsi üçüncü sırada takip etmiştir. İzole edilen mikrofungus çeşitlerine bakıldığında iç ortam halı örneklerinde 24 cinse ait 58 tür tespit edilmiştir. Teşhis edilen mikrofungus cinsleri için genel dağılımda, halıya ait mikrofunguslar arasında ilk sırayı 18533 koloni ve % 49,03 ile Penicillium cinsi almıştır. Bunu 13666 koloni ve % 25 ile Trichoderma cinsi ikinci, 9666 koloni ve % 12,34 ile Cladosporium cinsi üçüncü takip etmiştir Araştırma periyodu boyunca izole edilen mikrofungus cinslerinin ve toplam mikrofungus konsantrasyonlarının çeşitli meteorolojik faktörlerle arasında ilişki olup olmadığını tespit etmek için istatistiksel analizler yapılmıştır.Anahtar Kelimeler: Hava ve toz ortam mikrofungusları, cami iç ve dış ortam havası, alerjen, dermatofit.Öğe FLUKONAZOLE DİRENÇLİ CANDIDA SPP. İZOLATLARINDA, GENTAMİSİNİN FLUKONAZOLÜN ETKİNLİĞİ ÜZERİNE ETKİSİ(Trakya Üniversitesi, 2022) Genç, Bahar; Ökten, Suzan; Tikveşli, MelekAmaç: Antifungal ilaçlara karşı gelişen direnç, antifungallerin etkinliğinin azalmasına katkıda bulunmaktadır. Bu nedenle kullanılmakta olan ilaçların başka moleküller ile kombine kullanımları, yeni ilaç keşfine kıyasla daha gerçekçi bir yöntem olduğu düşünülmektedir. Bu çalışmada, flukonazolün gentamisin ile kombine kullanılmasının, flukonazole dirençli kandida izolatlarının flukonazolün MİK değeri üzerine etkisi saptanarak, flukonazol direncini ortadan kaldıran ideal gentamisin konsantrasyonlarının hesaplanması ve böylece flukonazole dirençli kandida enfeksiyonlarının tedavisi için alternatif olabilecek bir flukonazol+antibiyotik kombinasyonu belirlenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Flukonazol ve gentamisinin birlikte etkisininin belirlenmesi için dama tahtası testi yapılmıştır. Bu yöntemle, ilaçların 96 kuyucuklu plak üzerinde karşılaştırılarak kombinasyon etkinlikleri test edildi.Bulgular: Çalışmamıza dahil edilen 33 adet C. albicans izolatının 14’nün (%42) flukonazole dirençli olduğu tespit edilmiştir. Flukonazol dirençli C. albicans izolatları üzerinde gentamisinin tek başına etkili olduğu gözlenmemiştir. Ancak gentamisin ve flukonazol birlikte kullanıldığında aditif ve sinerjik etkiler gözlemlenmiştir. Bu çalışmanın sonunda 14 örnekten iki tanesinde sinerjik etki 11 tanesinde aditif etki tespit edilmiştir. İlaçların, çalışmaya alınan izolatlar üzerine herhangi bir antagonistik etkisi saptanmamıştır.Sonuç: Flukonazole dirençli C. albicans izolatlarında gentamisin'nin flukonazol etkinliği üzerindeki etkileri belirlenerek flukonazol duyarlılığını artıracak uygun gentamisin konsantrasyonları hesaplandı ve alternatif olabilecek gentamisin+flukonazol kombinasyonları belirlenmiştir.Öğe Fungal Biodiversity on Slippers and Carpets Dusts in Three Mosques of Edirne City, Turkey(2020) Tikveşli, Melek; Asan, Ahmet; Gurcan, Saban; Sen, BurhanThis study was conducted for the purpose of identifying the microfungi types and numbers in carpets, carpet dusts and slippers in three mosques in the Edirne City and surveying of microfungi during perform an ablution. It was isolated 78.937 CFU/g microfungi in total during 12 months from the samples taken between the dates of October 2008 and September 2009 from the stations. Of the microfungi 83 CFU/g were dermatophyte. It was identified only one dermatophyte in the slippers. It was identified 24 fungal species in carpet samples. The genus Penicilium was on the first rank with 18.553 CFU/g and 49.03 % in carpets, followed by Trichoderma with 13.666 CFU/g and 25 %, and followed Cladosporium ranked three with 96.666 CFU/g and 12.34 %. It was found the dermatophyte Trichophyton rubrum in the mosques only for once (July 2009). Statistical analysis for identifying whether the fungal types and the total microfungi concentrations are related with various meteorological factors. The highest value in indoor carpets was isolated as 6.084 CFU/g on the October. As a result, it was identified that the carpet dust fungus concentrations in three mosques are within the range of healthy limit values.Öğe İnvazif aspergillozlu olgulardan izole edilen aspergıllus spp. suşlarının antifungal duyarlılıkları(2010) Gürcan, Şaban; Tikveşli, Melek; Eryıldız, Canan; Evci, Canan; Ener, BeyzaÇevrede ve hastane ortamında yaygın olarak bulunan Aspergillus türleri, özellikle bağışıklık sistemi yetersiz ya da baskılanmış hastalarda ciddi morbidite ve mortalite etkenidir. Bu retrospektif çalışmada, hastanede yatan hastaların klinik örneklerinden etken olarak izole edilen Aspergillus spp. suşlarının antifungal duyarlılıklarının araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmaya, Ocak 2002-Ekim 2007 tarihleri arasında mantar enfeksiyonu şüphesi ile laboratuvarımıza gönderilen 569 hastaya ait toplam 678 örnek (420 solunum yolu örneği, 202 steril vücut sıvısı örneği, 56 biyopsi/doku örneği) dahil edilmiştir. Örnekler, beyin kalp infüzyonlu kanlı agar ve Sabouraud dekstroz agara ekilerek 25°C ve 35°C’de inkübe edilmiş; ayrıca tüm örneklerden hazırlanan Gram ve Giemsa boyalı preparatlar direkt mikroskobik olarak incelenmiştir. Küf mantarı üreyen örneklerde tanımlama konvansiyonel yöntemlerle yapılmış; olgularda “invazif aspergilloz” tanımı ise, Avrupa Kanser Araştırma ve Tedavi Kuruluşu, İnvazif Fungal Enfeksiyon Çalışma Grubunun aspergilloz tanı kriterlerine göre yapılmıştır. Çalışmada, tümünde malignite gibi altta yatan bir faktör olan 12 (%2.1) olgunun klinik örneklerinden (9 alt solunum yolu, birer asit, beyin biyopsisi ve plevral sıvı örneği) Aspergillus spp. izole edilmiş ve bu suşlar A.fumigatus (n= 8), A.flavus (n= 2) ve A.niger (n= 2) olarak tanımlanmıştır. İzolatların, kaspofungin, vorikonazol, itrakonazol ve amfoterisin B’ye karşı duyarlılıkları buyyon mikrodilüsyon yöntemiyle, posakonazole karşı duyarlılıkları ise E-test (AB Biodisk, İsveç) yöntemi ile araştırılmıştır. Aspergillus spp. suşlarında en düşük minimum inhibitör konsantrasyonu (MİK) değerleri kaspofungin ve posakonazol için (? 0.125 µg/ml); en yüksek MİK değerleri ise amfoterisin B için (? 1 µg/ml) tespit edilmiştir. Vorikonazol ve itrakonazol için, biri hariç tüm suşlarda MİK değerleri ? 0.5 µg/ml saptanırken, sadece bir A.niger suşunda itrakonazol için 2 µg/ml değeri elde edilmiştir. Diğer türlerin sayısının az olması nedeniyle, MİK50 değerleri sadece A.fumigatus için hesaplanmış ve A.fumigatus için en yüksek MİK50 değeri amfoterisin B (2 µg/ml) için saptanırken, en düşük MİK50 değerleri sırasıyla; posakonazol (0.064 µg/ml), kaspofungin (0.064 µg/ml), itrakonazol (0.25 µg/ml) ve vorikonazol (0.25 µg/ml) için belirlenmiştir. Sonuç olarak, suş sayımızın az olmasına rağmen, kaspofungin ve posakonazol için en düşük MİK değerlerinin tespit edilmiş olması, bu yeni antifungallerin hastanemizde aspergillozlu olguların tedavisinde akılda tutulması gereken seçenekler olduğunu vurgulamaktadır.Öğe Trakya bölgesinde hastalardan izole edilen Brucella kökenlerinin in vitro antibiyotik duyarlılığı(2022) Tikveşli, Melek; Mayda, Pelin Yüksel; Kuloglu, FigenAmaç: Bu çalışmada, Brucella kökenlerinde tür tayini yapılması ve in vitro olarak doksisiklin, rifampisin, streptomisin, seftriakson, siprofloksasin ve ofloksasinine karşı antimikrobiyal duyarlılık oranlarının belirlenmesini amaçladık. Yöntem: Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Klinik Mikrobiyoloji Laboratuvarında, yatan hastalardan alınan klinik örneklerde (bir adet BOS ve 41 adet kan kültürü örneğinde) 42 Brucella suşu izole edildi. Konvansiyonel yöntemler ile 42 Brucella suşunun, 41’i Brucella. melitensis, bir tanesi ise Brucella abortus olarak tanımlandı. Agar dilüsyon yöntemi ile farklı iki pH’da (pH: 5, pH: 7) 48 ve 72 saatlik inkübasyon süreleri sonunda antibiyotiklerin etkinliği karşılaştırıldı. Minimum inhibitör konsantrasyonu (MİK) değerleri, intraselüler patojenlerin antibiyotik duyarlılık testi için hazırlanmış ‘Eucast Discussion Document E.Dis 6.1’de önerildiği şekilde değerlendirildi. Bulgular: pH: 7’de 48 ve 72 saatlik inkübasyonlar sonrası elde edilen sonuçlar karşılaştırıldığında, sadece ofloksasinin MİK50 ve MİK90 değerlerinin iki katına yükseldiği görüldü. pH: 5’te 72 saatlik inkübasyon süresi sonunda rifampisinin etkinliği artarken, doksisiklin etkinliğinin değişmediği gözlenirken, Streptomisin, seftriakson, siprofloksasin ve ofloksasinin ise etkinliklerinin azaldığı gözlenmiştir. Sonuç: Bu çalışmada pH: 7’de ve 48 saatlik inkübasyon süresi sonunda MİK90 değerlerine göre antibakteriyel ilaçlar Brucella kökenleri üzerine etkili olarak saptandı. Doksisiklin, pH: 5 ve pH: 7’de, 48 ve 72 saatlik inkübasyon süreleri sonunda MİK90 değerlerine göre en etkili antibakteriyel ilaç olarak saptandı. Brucella cinsinde yer alan bakteriler fakültatif hücre içi mikroorganizmalardır ve hücre içi benzeri pH: 5 olan ortamda streptomisin, seftriakson, siprofloksasin ve ofloksasinin etkinlikleri azalmaktadır. Bruselloz tedavisinde bu durum göz önünde bulundurulmalıdır.Öğe Trakya bölgesindeki hastalardan izole edilen Brucella kökenlerinin in vitro antibiyotik duyarlılığı(Trakya Üniversitesi, 2004) Tikveşli, Melek; Kuloğlu, FigenÖZET TÜTF, Klinik Mikrobiyoloji Laboratuvarı' nda Mayıs 1997-Ocak 2002 tarihleri arasında hastalardan alınan 41 adet kan kültürü ve bir adet BOS örneğinden, standart metodlarla izole edilen ve Brucella olarak adlandırılan 42 suş çalışmaya alındı. İzole edilen suşlardan 41 'i B. melitensis, biri B. abortus olarak adlandırıldı. In vitro olarak doksisiklin, rifampin, ofloksasin, siprofloksasin, streptomisin, azitromisin, seftriaksonun etkinliği araştırıldı. Antibiyotik duyarlılık testi intraselüler patojenlerin antibiyotik duyarlılığı için hazırlanan 'Eucast Discussion Document E.Dis 6.1' de önerildiği gibi agar dilüsyon yöntemi ile yapılarak, sonuçlar 48 saat ve 72 saat süre sonunda okundu. pH:7'de doksisiklin, rifampisin, streptomisin, seftriakson, siprofloksasin ve ofloksasin Brucella kökenleri üzerine etkili bulundu. pH:5'de rifampisinin etkinliği artarken doksisiklinin etkinliği değişmedi, streptomisin, seftriakson, siprofloksasin ve ofloksasinin etkinlikleri azaldı. Anahtar Kelimeler: Brucella, antibiyotik duyarlılığı 44Öğe Trakya Üniversitesi Hastanesi’nde solunum yolu örneklerinde Aspergillus spp. izolasyonları(2007) Gürcan, Şaban; Demir, Muzaffer; Altıay, Gündeniz; Tikveşli, Melek; Kılıç, Haluk; Otkun, Ali MetinOcak 2002-Mayıs 2006 döneminde Trakya Üniversitesi Hastanesi Mikoloji Laboratuvarı’na gelen solunum yolu örneklerinden izole edilen Aspergillus spp. kökenleri ve olası aspergilloz tanısı konan hastaların özellikleri irdelendi. Bu dönemlerde 85 hastaya ait 137 bronkoalveoler lavaj, 95 balgam, dokuz trakeal aspirat, üç akciğer biyopsisi ve bir bronş biyopsisi örneği mikolojik olarak incelendi. Örnekler beyin kalp infüzyonlu kanlı agar ve Sabouraud dekstroz agara ekimler yapılarak 25ºC ve 35ºC’de enkübe edildi. Direkt preparat hazırlanarak Gram ve Giemsa boyama ile lökositler ve mantar elemanlarının varlığı araştırıldı. Klinik bulgu ile birlikte radyolojik olarak akciğerde infiltrasyon veya mantar topu görünümü olan, aspergilloza eğilim yaratan faktörlerden en az birine sahip olan ve alınan alt solunum yolları örneklerinde Aspergillus spp. üreyen hastalarda herhangi bir mantar dışı enfeksiyon varlığı delili yoksa olgu aspergilloz olarak tanımlandı. Aspergillus spp. üreyen 22 hastanın 13’ü Göğüs Hastalıkları, altısı Hematoloji, ikisi Beyin Cerrahisi ve biri Onkoloji kliniklerinde yatmaktaydı. Üremelerin yedisi aspergillozun bir bulgusu olarak değerlendirildi. Üç hastada A.fumigatus ürerken, ikişer hastada A.flavus ve A.niger izole edildi. Direkt mikroskobide sadece bir örnekte mantar elemanına rastlanabildi. Beşi erkek, ikisi kadın olan ve yaşları 15-60 arasında değişen olguların altısında altta yatan hastalık akut lösemi ve birinde akciğer kanseriydi. Beş olgu nötropenik iken birinde lökosit sayısı normal, birinde de yüksekti. Bir olguda akciğerde kavite ve akciğer radyolojisinde mantar topu görünümü vardı. Olguların hepsinin tedavisinde klasik Amfoterisin B kullanılırken ikisinde kaspofungin, birinde itrakonazol ile tedaviye devam edilmişti. Üç olgu izolasyon tarihinden sonraki 4 hafta içinde öldü. Hastanemizde kemik iliği ve organ nakli yapılmadığından olgu sayımız yüksek değildir.