Yazar "Temiz, Ergün" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Dimetilsülfoksit ve Metilprednizolon'un deneysel karaciğer sıcak iskemisinde koruyucu etkisinin değerlendirilmesinde elektron mikroskopi ve hepatobiliyer sintigrafinin karşılaştırılması(Trakya Üniversitesi, 2001) Temiz, Ergün; Hatipoğlu, Ahmet RahmiÖZET Bu çalışmada, deneysel olarak Pringle manevrasının uygulanması ile karaciğerde oluşan iskemi-reperfüzyon hasarında dimethylsülfoksidenin (DMSO) ve metilprednizolonun koruyucu etkilerinin belirlenmesinde elektron mikroskopisi ve hepatobiliyer sintigrafıyi karşılaştırdık. Bu çalışma için 24 adet tavşan A: Kontrol (Sham laparotomi), B: Pringle, C:1g/kg DMSO(%90'lık) + Pringle, D: 30mg/kg Metilprednizolon + Pringle gruplarına aynldı. A grubu kontrol olarak alındı ve sadece laparotomi yapıldı., B grubuna sadece pringle manevrası uygulandı. C grubuna pringle manevrası öncesi inferior venakavaya 1g/kg DMSO(%90'lık ); D grubuna 30mg/kg Metilprednizolon verildi. B, C ve D gruplarında pringle manevrasının 30. dakikasında klemp açıldı ve 5 dakika sonra elektron mikroskopisi için biopsi alındı. Bundan 15 dakika sonra HBS yapıldı. Sintigrafide 37MBq Tc-99m IDA kulak venin den bolus halinde enjekte edilerek 60 dakika boyunca birer dakikalık dinamik görüntüler alındı. Alınan dinamik görüntülerde aktivitenin karaciğer tutulumunun pik zamanı (KcPz) ve karaciğer aktivitesinin yarılanma zamanı (KcT-ıc) hesaplandı. B,C ve D grubunun KcPz ve KcT-ıc değerleri A grubuna göre anlamlı derecede uzamıştı Gruplar karşılaştırdığında ise B ve C gruplarının KcPz ve KcTı/2 değerlerinde anlamlı bir farkın olduğu görüldü. D grubu ile B grubu karşılaştırıldığında KcTı/2 37değerlerinde farkın anlamlı olduğu fakat KcPz değerlerinde ise farkın anlamsız olduğu görüldü. D ve C gruplarının KcPz ve KcTıa değerlerine göre farkın anlamsız olduğu görüldü. Elektron mikroskopisi incelemesinde sadece sıcak iskemi oluşturulan B grupunda iskemiye bağlı olarak hepatositlerde, sinüzoidlerde belirgin dejeneratif değişiklikler saptandı. DMSO verilen C grupunda iskemi grubuna göre reversibl değişikliklerin azaldığı D grupunda ise reversibl değişikliklerin nadir olarak izlendiği görüldü. Sonuç olarak; hepatobiliyer sintigrafinin pringle manevrası sonrası karaciğerde oluşan iskemik reperfüzyon hasarının belirlenmesinde ve koruyucu ajanların klinik karşılaştırmasında elektron mikroskopisi standart alındığında kolaylıkla uygulanabilecek bir yöntem olduğu kanısına vanldı. Koruyucu ajan olarak DMSO'nun etkisinin metilprednizolondan daha fazla olduğu tespit edildi. 38Öğe Kolorektal kanserli 57 olgunun analizi(2000) Hatipoğlu, Ahmet Rahmi; Temiz, Ergün; Coşkun, İrfan; Karakaya, KemalAmaç: Mart 1995 ve mayıs 1999 tarihleri arasında Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Kliniğinde efektif olarak ameliyat edilen kolorektal kanserli olgular tanı yöntemleri, uygulanan ameliyatlar, postoperatif morbidite ve mortalite yönünden değerlendirildi. Gereç ve Yöntem: 57 kolorektal kanserli olgu tanı, tanı koyabilmek için başvurulan inceleme yöntemleri, uygulanan cerrahi tedavi ve ameliyat sonrası erken dönem sonuçları açısından retrospektif olarak değerlendirildi. Bulgular: Olguların 40 (% 70) erkek, 17' si (% 30) kadın olup, yaş ortalaması 61.9 olarak bulundu. Olgularda görülen semptomlar sıklık sırasına göre, dışkılama alışkanlığında değişiklik, rektal kanama, kilo kaybı, karın ağrısı ve tenezmdi. Olgulara preoperatif tanı amacıyla radyolojik görüntüleme yöntemleri yanında endoskopik yöntem olarak olguların tümüne rektoskopi, 23 olguya da kolonoskopi uygulandı ve biyopsiler alındı. Tümör lokalizasyonu sırası ile; rektosigmoid bölge % 66, çekum % 14, assendan kolon % 10, transvers kolon % 8 olarak bulundu. Bir olguda familyal adenomatöz. polipozis zemininde gelişen sigmoid kolon tümörü saptandı. Olgularımızdan non-rezektabl olarak kabul edilen sekiz olguya eksploratif laparotomi ve kolostomi, 12' sine sağ hemikolektomi, 18' sine primer rezeksiyon anastamoz, yedisine Miles operasyonu ve birine de total kolektomi ve ileoanal pouch ameliyatları uygulandı. Sonuç: Günümüzde halen yüksek insidansa sahip kolorektal kanserlerde erken teşhis ve tedavi prognozda etkilidir. Ayrıca etkin antibiyoterapi yanında preoperatif, postoperatif nutrisyonel destek sağlanmasının kolorektal cerrahide başarıyı arttırdığı düşüncesindeyiz.Öğe Merkezimizde tanı konulan mide kanserlerinde cerrahi uygulamalarımız(2000) Hatipoğlu, Ahmet R.; Hoşcoşkun, Zeki; Sarıkaya, Serkan; Temiz, ErgünAmaç: Son 5 yıl içinde mide kanseri tanısıyla opere edilen olguları yaş, cinsiyet, başvuru şikayetleri, tümör lokalizasyonu, uygulanan cerrahi yöntemler ve buna bağlı morbidite, mortalite açısından karşılaştırmak, hangi operasyonun uygulanması gerektiğini tartışmak, operasyon seçimine yardımcı olabilecek verileri ortaya koymaktır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışmada 1994-1999 yılları arasında Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi kliniğinde mide kanseri tanısıyla cerrahi uygulanan 81 hasta retrospektif olarak incelendi. Olguların 33 (%40.7) 'ü kadın, 48 (%59.3) 'i erkek olup yaş ortalaması 55 (34-80) idi. En sık tespit edilen semptom karın ağrısı, kilo kaybı ve halsizlikti. Tanıda preoperatif gastro duedonoskopi , biopsi ve görüntüleme yöntemi olarak perkütan ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi ve mide duodenum pasaj grafisi kullanıldı. Bulgular: Tümör lokalizasyonu olarak incelendiğinde; 33 olguda antrumda, 13'ünde antrum ve korpusta, 11 'inde tüm midede, 10 'unda korpusta, 5 'inde kardiada, 5 'inde kardia ve fundusta, 4 'ünde gastrojejunostomi hattında idi. Olguların 22 'sine total gastrektomi, 20 'sine subtotal gastrektomi ve gastroenterostomi, 15 'ine feeding jejunostomi, 13 'üne eksploratif laparotomi ve biopsi, 10 'una gastrojejunostomi yapıldı. Birine Herring tüpü yerleştirildi. Morbidite % 23, mortalite %6.1 'dır. ortalama yatış süresi 11.2 gündür. Sonuç: Mide kanserli olguların çoğunun ileri evrede başvurduğu, endoskopik ve radyolojik tetkiklerin yaygınlaşmasıyla erken evrede yakalanabileceği kanısındayız.Öğe Ratlarda intraabdominal sepsis modelinde selenyum uygulanması(2001) Memiş, Dilek; Temiz, Ergün; Karamanlıoğlu, Beyhan; Erköse, Halnur; Pamukçu, Zafer; Kutlu, Kemal; Turan, NesrinÇalışmamızda; ratlarda çekal ligasyon ve ponksiyon yöntemiyle (ÇLP) oluşturulan deneysel sepsis modelinde, selenyum uygulanmasının serum nötrofil değerleri ve mortalite üzerine etkisinin, ayrıca akciğerlerin semi-kantitatif histopatolojik incelemesinin değerlendirilmesini amaçladık Çalışma için gerekli 45 adet herbiri 220-235 gr ağırlığında tümü erkek Wistar albino türü rat rasgele olarak 3 gruba ayrıldı. Rasgele olarak gruplardan seçilen toplam 7 rata ketamin 50 mg.kg-1 ım verilerek kontrol nötrofil sayısını saptamak amacıyla kardiyak ponksiyon aracılığı ile kan alındı. Ertesi gün, kalan ratlara septik peritonit oluşturmak amacı ile ÇLP yöntemi uygulandı ve ratlar 3 gruba ayrıldı; Sepsis grubu (Grup I, n=12): ÇLP'yi izleyen 7. günde kan ve doku örnekleri alındı. Seftriakson grubu (Grup II, n=11): ÇLP yapıldıktan 1 saat sonra seftriakson 50 mg.kg-1 im tek doz yapıldı. Ratlara, 7 gün süreyle her gün seftriakson 50 mg kg-1 gün-1 im uygulandı. 7. günde kan ve doku örnekleri alındı. Seftriakson+selenyum grubu (Grup III, n=12): ÇLP yapıldıktan 1 saat sonra seftriakson 50 mg.kg-1 + 100 µg selenyum selanit im tek doz yapıldı. Ratlara, 7 gün süreyle her gün seftriakson 50 mg.kg-1 + 100 µgr.gün-1 selenyum selanit im uygulandı. 7. günde kan ve doku örnekleri alındı. Tüm gruplarda nötrofil sayısı değerlendirildiğinde her üç grupta kontrol grubuna göre ileri derecede artma saptandı. Gruplar kendi aralarında değerlendirildiğinde kan nötrofil sayısında Grup II ve Grup III'deki artış, Grup I'e göre istatistiksel olarak anlamlı derecede daha az (p<0.05), Grup II ile Grup III karşılaştırıldığında ise kan nötrofil sayısında ki artış Grup III'de istatistiksel olarak anlamlı derecede daha az (p<0.05) bulundu. Deney gruplarının hiçbirinde akciğer nötrofil sayısı, alveolar-interstisyel ödem ve alveolar hemoraji yönünden istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmadı.Yedinci günün sonunda gruplarda mortalite oranları değerlendirildiğinde seftriakson ve selenyumun beraber uygulandığı Grup III'de her iki gruba göre düşük mortalite oranları saptandı. Sonuç olarak; sepsis gelişen olgularda selenyum uygulamasının mortaliteyi değiştirmeden, kan nötrofil sayısını olumlu yönde etkilediğini düşünmekteyiz.