Yazar "Bilik, Abdurrahim" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bir İslam Sanatı olarak soru sormak: İlmu'l-ihtilaf ve görüş ayrılıklarının kurumsallaşması(Trakya Üniversitesi, 2019) Bilik, AbdurrahimIn this article of him, John Walbridge, an historian of Philosophy,provides with a general overview of the attitudes towards differences ofopinions in the Islamic world. In this regard, he discusses his study ascentred on the idea that diversity of approaches in Islamic studies is regardedto be correct and on the education system of Islamic studies. He explains thebigotry seen today in the Islamic world, which is in complete contradiction tothe tolerance showed in the past towards different opinions, by linking it tosuch factors as the cessation of the classical education and the rise of newHanbalite movement. He concludes his paper by offering his solutions to theproblems on the matter.Öğe Hilaf Literatürü İçin Bir Taksim Önerisi(2018) Bilik, Abdurrahimİslam hukukundaki hüküm farklılıklarını sebepleriyle birlikte ele alan İlmu’l-hilaf,fıkhın temel alanlarından biridir. Bu alan hakkında birbirinden farklı açıklamalaryapılmış ve bundan hareketle çeşitli yaklaşımlar geliştirilmiştir. İlmu’l-hilaf hakkındayapılan bu açıklamalarda genel olarak alana dair literatür çeşitliliğinin dikkatealınmadığı görülmektedir. Bu makalede hilaf literatürü için bir taksim önerisisunulacaktır.Öğe Hz. İbrahim (as) ve Nemrud Kıssası Bağlamında Tevhidin Hukuk ve İktisat ile İlişkisi(Trakya Üniversitesi, 2024) Bilik, Abdurrahimİslam dininin temel çağırısı hiç şüphe yok ki tevhid inancıdır ve bu inancın Müslümanların hayatının her aşamasında kendisini göstermesi beklenmektedir. Tevhid inancının hayatın farklı boyutlarıyla ne şekilde bir etkileşim içerisinde olacağı, öncelikli olarak Kur’ân-ı Kerîm’in açık ifadeleri ile Peygamber Efendimizin (sav) açıklama ve uygulamalarından öğrenilmektedir. Kur’ân-ı Kerîm’de yer alan eski ümmetlerin hikâyeleri, tevhid inancının hayatın farklı alanlarıyla ne şekilde bir etkileşim içerisinde olduğuna dair Müslümanlar için bilgiler sunmakta ve insanlık tarihinin bu kadim tecrübeleri üzerinden Müslümanların ders çıkarmaları ve aynı hatalara düşmemeleri istenilmektedir. Bu bakımdan tevhid inancının diğer birçok alanla olduğu gibi iktisat ve hukuk alanlarıyla da ilgisi ve etkileşimi bulunmaktadır. Bu çalışmada klasik tefsirlerde yer alan ilgili rivayetlerden hareketle Hz. İbrahim (as) ile Nemrud kıssası özelinde bu ilgi ve etkileşime odaklanılmaktadır. Makalenin temel iddiası; tevhid inancının hukuk ve iktisat alanlarındaki temel ilkeleri belirlemiş olduğu ve bu alanlarda yapılan ve devam ettirilen bazı hataların zamanla tevhid inancını olumsuz etkilediği şeklindedir.Öğe SİYASET VE FIKIH Yazar: Ahmet Yaman (İstanbul: İz Yayıncılık, 2015), 174 s.(Trakya Üniversitesi, 2019) Bilik, AbdurrahimFıkıh, Kelam ve İslam Felsefesi gibi alanların siyaset hakkındaki kendi zaviyelerinden açıklamaları, siyasetle ilgili zengin bir İslamî literatürün oluşmasını sağlamıştır. Bunun yanında daha çok devlet idaresi tecrübesine sahip kişilerce kaleme alınmış olan siyasetnameler, âdâb literatürü ve Osmanlı döneminde kaleme alınan ıslahatnâmeler, genel olarak hitap ettiği idareciye kendi iktidarı çerçevesinde nasıl davranması ve uzun vadede ne gibi tedbirler alması gerektiğine dair öğütlerde bulunmakta ve görülen aksaklıkların sebeplerini ve çözüm önerilerini barındırmaktadır.1 Bununla beraber ulema ve ümera arasındaki ilişki sadece ulemanın ümerayı doğru olana yönlendirmesi biçiminde tahakkuk etmemiş, kimi idareciler de belli başlı konularda ulemayı yönlendirmeye çalışmıştır. Bu yönüyle söz konusu iki sınıf arasında tarih boyunca farklı dozajlarda olsa da çift yönlü bir etkileme gayretinin var olduğunu söylemek mümkündür. Güç erkini elinde bulunduran idarecilerin temsil ettiği siyaset mekanizması ile insanlar arasındaki ilişki açısından adaleti gerçekleştirmeyi, bu yönüyle güçlü olanın güçsüz olana zulmetmesini engellemeyi de amaç edinen fıkıh arasındaki ilişki, asırlar süren tecrübesiyle her dönemde insanlığa söyleyecek sözü olan çok değerli bir çalışma alanıdır. Bu alanın inceliklerini günümüz okuyucusu ile buluşturmak adına bir taraftan İslam siyaset düşüncesine dair klasik eserler tercüme ve tahkik edilmekte, diğer yandan da özellikle siyaset ve fıkıh arasındaki ilişkiye dair genel ve spesifik akademik çalışmalar yürütülmektedir.2 Bu alanda yazılan önemli eserlerden biri de, fıkıh alanındaki kıymetli çalışmalarıyla bilinen Ahmet Yaman’ın kaleme aldığı Siyaset ve Fıkıh isimli eserdir.3 Burada değerlendirmesini yapmaya çalışacağımız söz konusu bu eser, İslam siyaset düşüncesi alanındaki çağdaş çalışmalar arasında öncü bir özelliğe sahiptir. Yaman, siyaset ve fıkıh ilişkisinin çeşitli yönlerine ilgi duyan ve bu alanlarda birçok akademik çalışmaya imza atan bir isimdir. Yazarın konuyla ilgili olarak özellikle İslam hukukunda uluslararası ilişkiler, İslam devletler hukukunda savaş, hilafet saltanat ilişkileri ve klasik dönem Müslümanların reel siyaset