Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 6 / 6
  • Öğe
    Hüsn Ü Aşk’ta Gece ve Kış Tasviri
    (Trakya Üniversitesi, 2015) Doğan, Ramadan
    To examine a masterpiece such as “Husn u Ashq” of Seyh Gâlib, who was the last great master of our classical poetry, from the point of literary description and to analyze a topic on which a great deal studies have been made, is challenging but at the same time a difficult task. As the meaning and interpretation of our Diwan Poetry is still accessible, Husn u Ashq remains also untouched and thus needs to be unveiled. It is a fact that all works of art and particularly the literary ones become enriched by new meanings in each time one reads them. It is quite natural that Husn Ashq would gain new meanings throughout an analysis as such. Even though the gap between the artist and his readers or interpreters becomes narrow, it would continue to exist as the following saying implies: “the meaning of a poem resides inside the poet” (Mana al-sh’ir fî batn al-shaîr). As a matter of fact, many pieces of art have been re-assessed and new findings have been acquired
  • Öğe
    Xvııı. Yüzyıl Osmanlı Dönemine Ait Bir Gayrimüslim Vakfiyesi Örneği: Edirneli Keresteci Agop’un Vakfiyesi
    (Trakya Üniversitesi, 2016) Kazancıoğlu, Habibe
    Even though there are many different opinions about how the waqfs has been developed for the first time, it is Islam religion that has encouraged by its signs and teaching of the prophet Muhammed. Also it is possible to say the waqfs were the foundations wich were based according to Islamic law. Ottoman Empire has followed Islamic law as other Islamic countries when they founded the waqf. According to Islam religion the main aim to found a waqf is, to gain Allah’s consent, spiritually near to Allah. Therefore it is not relevant who founds the waqf regardless to their race, religion and nationalitiy. There are many waqfs founded in Ottoman Empire both by müslims and nonMüslims. However non-muslims were not allowed to found a waqf which would help directly to churches, monasteries and synagogues to be repaired or built and to print or distribute Bible and Torah. Nevertheless non-muslims were alloved to give waqf to the poor of the churches, monasteries and synagogues. Therefore non-muslims were able to give charity to their worship places. Apart from this the non-muslims in Ottoman Empire, were allowed to found waqfs for social aim and building fountains, roads, bridges etc. Edirneli Lumberman Agop’s waqf is about fountain, road and poor and ill people of a church in the 18th century. His waqf’s aims were social and community affairs. In Agop’s foundation’s waqfiyya; donated properties, who will work in the fouindation, how much the workers will be paid, where and how much the foundation income will be distributed and the legal side of the foundation etc. are elaborately included. Agop’s foundation gives information about 18th century socio-cultural and economic life in Ottoman Empire
  • Öğe
    Üsküplü İshak Çelebi Dîvanı'nda Beşerî Hayat
    (Trakya Üniversitesi, 2019) Doğan, Ramadan
    İshâkÇelebi (?-1538), Osmanlı İmparatorluğu’nun Rumeli’deki mühim kültürmerkezlerinden biri olan Üsküp’te on beşinci yüzyılın ikinci yarısında doğmuştur.Ailesi de Üsküp’ün yerlisidir. Babası kılıç ustası olduğu için Kılıççı İbrahimdiye anılırdı. İshâk Çelebi’nin Üsküp’te başladığı tahsil hayatını neredetamamladığı kesin olarak bilinmemektedir. Biraz baba mesleğine tevessül etse dedaha sonra ilim tahsiline koyulmuş ve Kara Bali Efendi’den mülâzim olmuştur.Üsküp, Serez, Edirne ve Bursa’da müderrisliklerde bulunmuş, Şam’da kadılıkyapmıştır. On altıncı yüzyıl Klasik Türk şiirinin önemli temsilcilerinden biriolan İshâk Çelebi’nin Divanı’ndan başka Selîmnâme’si ve Risâle-i İmtihâniyye’sivardır.Üsküplüİshâk Çelebi, yaşadığı döneme dair, iyi bir gözlem ve tahlil yaparak günlükhayata kayıtsız kalmamış, bu gözlem ve tahlillerini çeşitli hayallerlesüsleyerek Divan’ına ustaca yansıtmasını bilmiştir.Buçalışmamızda, Üsküplü İshâk Çelebi’nin Divanı’nda yaşadığı asırdaki beşerîhayatı yansıtan unsurlar, muhtelif başlıklar altında tasnif edilerek bunlaraşiirlerinden örnekler verilecektir.
  • Öğe
    Mustafa Behcet Bin Muhammed Sâlim’in Azvâu’l-Behçe Fî Şerhi’l-Münferice Adlı Eseri
    (Trakya Üniversitesi, 2020) Doğan, Ramadan
    Kasîde-i Münferice, the verse of 40 couplets written by Ebû'l-Fazl Yûsuf bin Muhammed bin Yûsuf, is believed to contain the names of Allah – ismi- a’zam- and it was studied in Arabic and Persian literature, translation, commentary and predictions were written about. It has been an instrument in the emergence of remarkable studies in the Turkish literature which is believed to be the acceptance of the reader's prayer, which became the “dhikr” of distressed and sad people. Various commentaries and translations have been made about this verse in Turkish literature. In this article; brief information was given about the annotation and translations of the aforementioned verse in Turkish literature. Then the text of the commentary of Mustafa Behcet bin Muhammed Sâlim who told he wrote the ninth copy -however only one copy was reached- and which he said he completed on the eleventh Thursday of March 1937 and named "Azv'au'l-Behçe fî-Şerhi'l-Münferice", was revealed. Mustafa Behcet bin Muhammed Sâlim, will not be mentioned as no information is available in the sources
  • Öğe
    A Commentary On Qaside-i Munfarijah By An Anonymous Author
    (Trakya Üniversitesi, 2021) Doğan, Ramadan
    Kasîde-i Münferice adıyla bilinen bu manzumenin yazarı Ebu’l-Fazl Yûsuf b. Muhammed b. Yûsuf et-Tevzerî’dir. Daha çok İbnü’n-Nahvî lakabıyla tanınır. Daha çok tasavvuf muhitlerinde ilgi gördüğü anlaşılan bu manzume Farsça ve Türkçe farklı dönemlerde çok kez tercüme edilmiş, Arapça, Farsça ve Türkçe şerh ve tahmisler yazılmıştır. Bu makalede söz konusu kaside ve müellifi hakkında kısaca bilgi verilmiş, akabinde yazarı bilinmeyen ve İstanbul Belediyesi Atatürk Kitaplığı’nda O.E. 1648 numara ile kayıtlı olan kırk beyitlik bir Kaside-i Münferice şerhinin metni sunulmuştur.
  • Öğe
    KASÎDE-İ NÛNİYYE VE ŞERHLERİNDE ÖNCEKİ ŞERİATLARIN NESHİ MESELESİ
    (2016) Altaytaş, Muhammet
    Bu makalede Osmanlı ilim geleneğinin önemli halkalarından birini teşkil eden, parlak bir âlim ve İstanbul’un ilk kadısı olan Hızır Bey’in el-?asîdetü’n -Nûniyye adlı manzum akâid risalesinin kelam tarihindeki yerine ve önemine işaret edilmiştir. Akabinde el-?asîdetü’n- Nûniyye ve şerhleri çerçevesinde genel olarak nübüvvet ve son Peygamber’in nübüvveti bağlamında neshin imkân ve vukuu ile önceki şeriatların neshi meselesi ele alınarak değerlendirilmiştir. Bu bağlamda Yahudilerin neshin Allah hakkında cehl ve bedâyı gerektireceğine dair iddiaları ele alınmış, bu iddiaları reddederken kelamcıların ortaya koyduğu akli ve naklî deliller üzerinde durulmuştur. Son olarak nesih meselesinden hareketle Osmanlı düşüncesinde şerh ve haşiyelerin yerine temas edildikten sonra ulaşılan sonuçlar günümüz açısından genel olarak değerlendirilmiştir.