Sanat Tarihi Bölümü Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 8 / 8
  • Öğe
    19.-20. Yüzyıl Hollanda Çini ve Seramiklerinde Osmanlı Etkileri
    (Trakya Üniversitesi, 2010) Yılmaz, Gülgün
    In the process between 1880 and 1940, De Porceleyn Fles factory in Delft, Ravesteijn factory in Utrecht and Plateelbackerij Rozenburg in The Hague where the ceramics are examined to be produced with İznik motifs, is the parallel of the tendency also seen in the other countries of the Europe. In these years, the designs of Théodore Deck and Emile Samson in France, William de Morgan in England, Ulisse and Giuseppe Cantagalli in Italy, Miklos Zsolnay in Hungary which are originates from İznik tiles and ceramics, reflects the interest and tendency of that age. That period is the time when the activity of İznik workshops, were already ended and that the products of İznik was wandering commonly around the European collections. In the same period, also Kütahya workshops started to produce the imitations of İznik products.
  • Öğe
    Eskicuma (Targovişte) Kızana Sultan Tekkesi ve Kızana Sultan Ekseninde Türk-İslam Tasavvufunda Türk Tipi Kadın Evliya Fenomeni
    (Trakya Üniversitesi, 2019) Güray Gülyüz, Bahriye
    In the understanding of traditional religion, the saintswere accepted as people with supernatural and superhuman characteristics bythe inspiration of God.The saints had gained a position close to the prophets in the eyes of thepeople because they believed that the saints have a miracle. Although it isseen that male saints are in majority in terms of gender factor,  the cult of female saints is encountered fromMiddle Asia to the Balkans in every region where Turks live. It is understood that these female saints, who are calledby various names, are a phenomenon with great effect on the people.One of these female saints is Kızana Sultan. Her tekke including tomp islocated at the entrance of Kızana (Momino) Village of Eskicuma (Targovishte)city in Bulgaria. The Kızana Sultan Tekke, which has undergone architectural changes in the historicalprocess, is a center of faith in which sacrife an animal for god, cem ceremonies,and various offerings are dedicated nowadays. It is believed that Kızana Sultan, who is also called by the names of Sultan Ana, Sarı Kız,Zühre and Fatma, has supernatural and superhuman characteristics such astransformation, invisibility and talking to animals.In this study, it isaimed to introduce the Kızana Sultan Tekke and determine the characteristics ofphenomenon of Turkish-type female Saint through the Kızana Sultan as areligious figure in the Turkish-Islamic mysticism
  • Öğe
    İSLAM ÖNCESİ TÜRK KÜLTÜRÜNDE ATEŞ VE ATEŞE HÜKMEDENLER (MADDİ KÜLTÜR İZLERİ IŞIĞINDA)
    (2019) Gülyüz, Bahriye Güray
    Ateşin bulunması ve kontrol edilmesi insanlığın gelişimini dinsel, düşünsel, sosyoekonomik olarak etkileyen, toplumsal yaşayışına yön veren önemli bir unsurdur. Öyle ki bazı inanç sistemlerinde tanrıların hediyesi ya da gazap aracı olarak kabul edilen ateş, başlı başına da bir tapım ve din oluşturacak güce sahip olmuştur. Eski Türklerin de ateşe büyük önem verdikleri, bazı inanışlarını ateş ve onunla ilgili unsurlar etrafında geliştirdikleri anlaşılmaktadır. Ateş ile tanrı, güneş, ocak, alev, ışık, duman, iyi-kötü ruhlar, hastalık, şifa, ödül, ceza gibi fiziki ve metafizik kavramlarla kurulan bağlantı sayesinde ateş kültü bazen esas bazen ise yardımcı bir unsur olarak Türk inanç dünyası içinde önemli bir yer işgal etmiştir. Ateşin sahip olduğu öneme bağlı olarak yakılış yeri, zamanı, şekli ve nedeni etrafında çeşitli ritüeller gelişmiş, kutsal ateşi yakmak ve kontrol etmek ancak seçilmiş kişilerin yetkisine verilmiş, bu kişiler ateş marifetiyle tanrı ve ruhlardan haber aldıkları gibi saçı, adak, kurban ve ölülerin ruhlarını tanrılara ulaştırmayı başarmışlardır. Bu çalışmada İslamiyet öncesi Türk kültüründe ateş kavramı etrafında gelişen inanış ve ritüeller ile kutsal ateşi kontrol etme kudret ve yetkisine sahip kişi ve yaratıkların incelenmesi amaçlanmıştır.
  • Öğe
    SADELİKTEN GÖSTERİŞE EDİRNE OSMANLI DÖNEMİ MEZAR TAŞLARI
    (2018) Kurtişoğlu, Gülay Apa
    Edirne Türk İslâm Eserleri Müzesi ve Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi, Osmanlı mezar taşları açısından oldukça geniş yelpazede örnekler barındırmaktadır. Edirne'nin farklı hazire ve mezarlıklarından getirilen 14. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar pek çok örnek Selimiye Camii arka bahçesinde yer alan sergileme alanında ve müzelerin bahçelerinde yer almaktadır. Bu örneklerden hareketle Osmanlı Dönemi Edirne mezar taşları, mezar taşı tipolojisi, içerik ve süsleme açısından değişen ya da sabit kalan unsurlarıyla genel olarak değerlendirilecektir. Edirne'de 14. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar mezar taşlarının tipoloji, süsleme ve kitabe içeriği açısından değişime uğradığı görülmektedir. 14-15. yüzyılda Bursa üslubunu sürdürürken, başkent olduğu dönemde Fetret devrini yaşayan Edirne'nin kendi mezar taşı formunu yakalaması zaman almıştır. Edirnekâri olarak adlandırılan bu mezar taşları Balkanlardan İstanbul'a kadar pek çok yeri etkilemiş ve sevilerek kullanılan bir form olmuştur. İstanbul'un başkent olmasından sonra sanat merkezlerinin buraya taşınmış olması sebebiyle Edirne mezar taşları İstanbul üslubunda yapılmaya başlanmıştır. 18. yüzyıldan itibaren Avrupa'dan gelen etkilerle mezar taşı formları değişmese de süsleme açısından bütüncül bir değişim gerçekleşmiştir.
  • Öğe
    Orthodox Churches in the Township of Didymoteicho and Soufli
    (2017) Büktel, Yılmaz
    [Abtract Not Available]
  • Öğe
    BİR MEZAR TAŞI, BİR PEHLİVAN: II. MAHMUT PEHLİVANI NAZIR OĞLU ALİ
    (2016) Apa, Gülay Kurtişoğlu
    Mezar taşları ait oldukları dönemi bize çok yönlü olarak yansıtan önemli unsurlardır. Mezar taşları üzerinden sadece sahiplerinin nüfus bilgilerini değil aynı zamanda toplumun sosyal, dinî, edebî vb. pek çok yönünü okumak mümkündür. Dolayısıyla her bir mezar taşı tarihi belge niteliği taşımaktadır. 14. yüzyıldan itibaren Türk yerleşimine sahne olan Kırklareli\'nde Osmanlı Döneminden kalma tarihi mezarlıkların ve pek çok mezar taşının olması gerekirken, ne yazık ki tarihi mezarlıkların yok edildiği görülmektedir. Günümüze çok az bir bölümü ulaşan Kırklareli Eski Mezarlığı\'nda tespit ettiğimiz Pınarhisarlı Pehlivan Ali\'nin mezar taşı çalışmamızın konusunu oluşturmaktadır. Pınarhisarlı Pehlivan Ali\'nin mezar taşından, Sultan II. Mahmut döneminde huzurda güreşen pehlivanlardan biri olduğunu öğreniyoruz.
  • Öğe
    EDİRNE'NİN ERKEN OSMANLI DEVRİ YAPILARINDA ÇİNİ SÜSLEME
    (2015) Yılmaz, Gülgün
    Edirne’deki Erken Osmanlı dönemi (yakl. 1400-1450) yapılarına bakıldığında çininin değişik teknik ve uygulamalar içinde kullanıldığı görülmektedir. Malzeme, üretim ve uygulama türlerinin yapılara göre dağılımı renkli sırlı çiniler (firuze), alçıya gömme (Yıldırım, Şah Melek Paşa ve Gazi Mihal Bey Camileri), taşa kakma (Şah Melek Paşa Camii), duvar kaplama elemanı olarak kullanma (Şah Melek Paşa ve Muradiye Camileri), sırüstü yaldız süsleme (Şah Melek Paşa Camii), sırlı tuğla olarak duvar örgüsü içinde kullanma (Beylerbeyi Türbesi ve olasılıkla Mezid Bey Camii minaresi), sıraltı boya bezemeli çiniler (Muradiye Camii, Üç Şerefeli Cami), çok renkli sır (cuerda seca) tekniğindeki çiniler, mihraplarda (Muradiye Camii), bordür çinisi olarak (Şah Melek Paşa, Muradiye Camileri) şeklindedir. Bu uygulamalar, Anadolu’nun diğer şehirlerindeki çağdaşları ile paralellikler göstermekte, en büyük benzerlikler ise Bursa yapılarında karşımıza çıkmaktadır.
  • Öğe
    OSMANLI GELENEĞİNDE SAKAL-I ŞERİFİN YERİ VE BULGARİSTAN’DA SAKAL-I ŞERİF MUHAFAZALI CAMİLER
    (2019) Gülyüz, Bahriye Güray
    Hz. Muhammed’e duyulan sevgi, her coğrafyada Müslüman Türkler için birleştirici bir unsur olmuştur. Peygamber’in şahsıyla sınırlı kalmayan bu sevgi, O’nun temas halinde olduğu kişi ve eşyaları kapsayacak şekilde geniş tutulmuştur. Özellikle Peygamber’in vücuduna ait parçalar Müslümanlar için ayrı bir öneme sahiptir. Kutsal birer emanet olarak korunan bu unsurlar arasında sakal-ı şerifler sayıca çoğunluktadır. Osmanlı geleneğinde sakal-ı şerifler kıyafetlerin uygun yerlerinde taşınabildiği gibi genellikle camiler, tekkeler ve hanelerde özel muhafazaları içinde korunur, mübarek gün ve gecelerde ziyaret edilirdi. Bu gelenek Osmanlılarla birlikte farklı coğrafyalara da taşınarak devam ettirilmiştir. Balkanlar’da Osmanlılar tarafından fethedilen ilk yerlerden biri olan Bulgaristan topraklarındaki bazı camilerde sakal-ı şeriflerin muhafaza edildiği bilinmektedir. Ancak bölgenin Osmanlı hâkimiyetinden çıkmasına bağlı olarak bu yapıları tespit etmek zorlaşmıştır. Bulgaristan’daki camilerde korunan sakal-ı şeriflerden bazısı günümüze ulaşmayı başarırken, bazısının varlığı unutulmuştur. Bu çalışmada, mevcut örnekler ve mimari gelenekten hareketle Bulgaristan’da sakal-ı şerif muhafaza eden camiiler tespit edilmeye çalışılacaktır.