Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 18 / 18
  • Öğe
    Sosyal Bilgiler Öğretmenlerinin Sanal Müze Kullanımına Yönelik Tutumları
    (Trakya Üniversitesi, 2021) Aktaş, Veysi; Yılmaz, Ali; İbrahimoğlu, Zafer
    Bu çalışmanın temel amacı sosyal bilgiler öğretmenlerinin sanal müze kullanım düzeyini ve bu teknik konusunda sahip oldukları tutumları belirlemektir. İlkokul ve Ortaokul öğrencilerinin Sosyal Bilgiler konularını teknolojik imkan ve zaman ölçüsünde daha iyi özümsemeleri için sanal müze uygulamasını kullanmaları gerekmektedir. Bunu için de öncelikle öğretmenlerin rehber olmak ve ardından öğrencileriyle beraber sanal müzeyi kullanabilmesi için bunun farkında olup bu etkinliği özümsemesi gerekmektedir.Sosyal Bilgiler öğretmenlerinin sanal müze kullanımına yönelik tutumlarının belirlendiği bu araştırma karma yöntemle gerçekleştirilmiştir. İstanbul'un farklı ilçelerinden toplam 126 (yüz yirmi altı) öğretmene anket uygulanmıştır. Anket sorularını cevaplayanlar arasında seçilen 13 (on üç) öğretmenle görüşme yapılmıştır. “Sanal Müze Kullanımına Yönelik Tutum Ölçeği” (Peker, 2014) tarafından geliştirilen toplam 21 maddeden oluşan 5'li likert tipi bir ölçek kullanılmıştır.Yapılan araştırmalar sonucunda:Katılımcıların sanal müze kullanımına yönelik toplam puan incelendiğinde madde başı ortalamanın 1,99 olduğu görülmüştür. Bu bağlamda, katılımcıların sanal müze kullanımına yönelik algılarının yüksek olduğu görülmektedir. Cinsiyet değişkeni göz önüne alındığında kadınların ortalamasının, erkeklerin ortalamasından düşük olduğu görülmektedir. Ancak yapılan t-testi sonucunda kadınlar ve erkekler arasından anlamlı bir farkın olmadığı görülmüştür. Ayrıca mesleki kıdem, yaş, eğitim düzeyi değişkenlerinde de anlamlı farkın olmadığı görülmüştür.
  • Öğe
    Enteric Nervous System: a Review
    (Trakya Üniversitesi, 2015) Kurt, Cansu; Göy, Defne Flora; Özden, Gülşah; Barutçu, Öykü; Bozer, Cüneyt
    Enteric nervous system directs and regulates the breakdown, absorption and elimination of food in our digestive system. However, alongside its digestive functions, enteric nervous system has also gained importance because of the discovery of its bidirectional link with intestinal flora, which has recently started to be considered as a separate organ in addiction to its digestive functions. Enteric nervous system contains approximately 100 million nerve cells, operates both independently and in coordination with the central nervous system, interacts with many neurotransmitters and is related to many conditions and structures such as the intestinal flora, mood, immune system and the efficiency of food utilization. It has a clinical importance on account of the diseases it is associated with. Recent studies focus on the connections between the intestinal flora, enteric nervous system and mechanisms of disease development. In order to understand these studies and pathological mechanisms it is essential to know the structure, connections and functioning of enteric nervous system. Considering these, we addressed the enteric nervous system and its communications with other structures of the digestive system
  • Öğe
    Gait Pattern of a Female Patient With Frieberg’S Disease
    (Trakya Üniversitesi, 2017) Nalça, Seda; Arazlı, Haluk Nabi; Öztürk, Gülnur; Parlak, Muhammed; Uluçam, Enis
    Aims: Frieberg’s disease is a chronic painful condition characterized by avascular necrosis of metatarsal head. With this case report, we aimed to analyze the gait pattern of a case presented with Frieberg’s disease. Case Report: A 20-year-old female patient (body weight: 50 kg, height: 1.64 m, body mass index: 18.5 kg/m2 ) with a known Frieberg’s disease during the last 6 years is presented. Her physical examinations showed no anatomical deformity of the foot such as hallux valgus or pes planus. The diagnosis of chronic stage Frieberg’s disease was verified by a conventional posteroanterior X-ray imaging of foot. Gait analysis was performed during a painless period after physical and medical therapy. The average pressure distribution during stance phase was altered due to longterm protective behavior. There was a larger foot rotation on the affected side compared to the intacted side. Conclusion: We considered that this gait pattern is not forced as in the primary pathologies or compensatory. Rather it may be accepted as volitional.
  • Öğe
    The agreement between radiographic and surgical measurements of ıntervertebral disc height: A cadaveric study
    (2010) Kutoğlu, Tunç; Kılınçer, Cumhur; Hamamcıoğlu, Mustafa Kemal; Tunçbilek, Nermin; Ökten, Ömür; Mesut, Recep; Çobanoğlu, Sebahattin
    Amaç: Disk yüksekliği ölçümünün birçok klinik anlamı vardır. Disk yüksekliğinin radyolojik ölçümü doğru sonuç vermeyebilir ve bu ölçümün direkt “cerrahi” olarak doğrulanması çalışılmamıştır. Bu çalışmada C2-C3'ten L5-S1'e kadar insan intervertebral disk yüksekliklerinin radyografik ve diskektomi sonrası cerrahi ölçümleri arasındaki uyumu değerlendirilmiştir. Gereç ve Yöntemler: Onbir kadavra omurgasında (243 intervertebral disk) çalışıldı. Diskektomi öncesi, tüm intervertebral disk yükseklikleri Frobin ve ark.'nın lumbal seviyeler için kullandığı yöntemle radyolojik olarak ölçüldü. Daha sonra diskektomiler gerçekleştirildi ve cerrahi disk spacer'leri kullanılarak disk yükseklikleri doğrudan ölçüldü. Bulgular: Disk yüksekliklerinin radyolojik ve doğrudan ölçümlerinin ortalama ve standart sapma değerleri sırasıyla, servikal seviyeler için 4.7±0.6 mm ve 4.5±0.6 mm, torasik seviyeler için 5.1±0.7 mm ve 4.9±0.7 mm ve lumbal seviyeler için 11.3±2.5 mm ve 10.9±1.8 mm idi. Radyolojik ve doğrudan ölçüm değerleri uyumlu bulundu. Sonuç: Bu çalışmanın sonuçları cerrahi öncesi büyütmesiz Lateral X-Ray ile Frobin ve ark.'nın tarif ettiği yöntem kullanılarak, diskektomi sonrası cerrahi intervertebral disk yüksekliklerini tüm omurga bölgeleri için doğru olarak tahmin etmenin mümkün olduğunu desteklemektedir.
  • Öğe
    Middle colic artery originating directly from aorta AS A middle mesenteric artery
    (2009) Uluçam, Enis; Yılmaz, Ali; Cıgalı, Bülent Sabri; Bozer, Cüneyt; Elevli, Levent
    Otuz iki yaşında beyaz, kadın bir kadavrada gerçekleştirilen karın bölgesi disseksiyonu sırasında aortanın ön yüzünden köken alan anormal bir arter bulundu. Bu arterin başlangıç noktası a. mesenterica superior ile a. mesenterica inferior arasındaydı. Çapı 2.2 mm idi ve orta hattan sola doğru bir kavis yaparak yukarı ilerlemekte, colon transversum'u beslemekteydi. Sağ ve sol olmak üzere iki dala ayrılıp sağ dalı ile a. colica dextra, sol dalı ile de a. colica sinistra ile birleşmekteydi. Karın damarlarının teşhis amaçlı görüntülenmesi ve kalın bağırsak cerrahisi sırasında anormal bir arter varlığının olasılığı akılda bulundurulmalıdır.
  • Öğe
    A comparison of the urinary system in the first printed modern Turkish anatomy book and contemporary anatomy books
    (2009) Uluçam, Enis; Gökçe, Nilüfer; Çıkmaz, Selman; Yılmaz, Ali
    Amaç: Çalışmamızda basılmış ilk Türkçe (Osmanlıca) anatomi kitabı olan Miratü'l Ebdan fi Teşrih-I Azaü'l İnsan'da açıklanan üriner sistem ile modern anatomi kitaplarında açıklanan üriner sistemi inceledik. Amacımız çalışmamızın sonuçları ile günümüz anatomistlerine Türk tıp ve anatomi tarihinin gelişimi üzerine bir kaynak sağlamaktır. Çalışma Planı: Şanizade'nin çalışmasındaki üriner sisteme ilişkin açıklamalar günümüz Türkçesine tercüme edildi. Miratü'l Ebdan fi Teşrih-I Azaü'l İnsan'da yer alan üriner sisteme ilişkin bilgiler, aynı konuda günümüz modern anatomi kaynak kitaplarında yer alan bilgiler ile mukayese edildi. Bulgular: Miratü'l Ebdan fi Teşrih-I Azaü'l İnsan üriner sistem üzerine böbrek, kapsül ve mesane olmak üzere çeşitli bölümler içermektedir. Üretere ilişkin bilgiler böbrek bölümünde verilmiştir. İlk olarak organların yerleri, daha sonra organların görünümü ve iç yapıları açıklanmıştır. Böbreğin iç yapısının ve damar sisteminin detaylı olarak açıklanmış olması tarafımızdan dikkat çekici bulunmuştur. Sonuç: Şanizade orjinal yabancı kaynağı tercüme ederken Osmanlı Türkçesi terimlerini kullanmıştır. Zamanının bilgisini en iyi şekilde ifade etmiştir. Üriner sistem üzerine pek çok noktada modern bilgi ile uyumludur.
  • Öğe
    Bilateral arcus axillaris case
    (2009) Yılmaz, Ali; Çıkmaz, Selman; Kutoğlu, Tunç
    Rutin kadavra disseksiyonu esnasında 55 yaşında bir erkek kadavrada bilateral arcus axillaris'e rastlandı. Literatürlerde “Arcus axillaris”, “Aksillopektoral kas” veya “Langers'in aksillar arkı” olarak da bildirilen bu yapı fibröz yada muskuler karakterde olabilmektedir. Bizim olgumuzda m. latissimus dorsi'den ayrılan bir kas demeti aksillar damar sinir paketinin önünden geçip m. pectoralis major'un tendonunda sonlanıyordu. Sol muskuler ark interkostobrakiyal sinir tarafından innerve edilmesine karşın sağ taraftakini innerve eden herhangi bir sinire rastlanmadı. Arkus aksillaris, kol, ön kol ve elde nörovasküler semptomlara yol açabilmektedir.
  • Öğe
    Measurement of normal lumbar spine range of motion in the college-aged Turkish population using a 3D ultrasound-based motion analysis system
    (2009) Uluçam, Enis; Cıgalı, Bülent Sabri
    Amaç: Bu çalışmanın amacı Türk toplumunda üç boyutlu hareket analiz metodunu kullanarak lumbal omurga hareket kapasitesi değerlerini tespit etmektir. Hastalar ve Yöntemler: Ölçümlere 100 gönüllü denek (50 erkek, 50 kadın; dağılım 18-22) alındı. Hareket ölçümleri için “Zebris© 3D Motion Analysis System” kullanıldı. Ölçümlerde lateral fleksiyon, fleksiyon, ekstansiyon, pelvik tilt hareketleri değerlendirildi. Bulgular: Lumbal bölge total lateral fleksiyon erkeklerde 51.3°±7.5, kadınlarda 52.7°±9.9 olarak bulundu. Total fleksiyon ekstansiyon hareketi erkeklerde 81.0°±11.1, kadınlarda 80.2°±10.2 idi. L4-L5 fleksiyon, L5-S1 ekstansiyon değerleri istatistiksel olarak kadınlar için daha yüksek iken (p<0.05), L3-L4 total fleksiyonekstansiyon ve L1-L2 total lateral fleksiyon değerleri istatistiksel olarak erkeklerde daha yüksekti. Pelvik tiltin total lumbosakral fleksiyon hareketine katkısı erkeklerde %46.6, kadınlarda %42.1 idi. Ekstansiyon hareketi esnasında katkısı erkeklerde %36.8, kadınlarda %26.2 olarak bulundu. Pelvik tilt fleksiyon ve ekstansiyon değerleri erkeklerde kadınlara göre anlamlı olarak daha yüksek bulundu (p<0.05). Sonuç: Türk toplumunda lumbal omurganın hareketlerinin normal değerleri üç boyutlu hareket analiz sistemi ile tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Yetişkin Türklerde yüz ile ilgili bazı vertikal oranlar
    (2009) Taşkınalp, Oğuz; Erdem, Nuran
    Amaç: Çalışmamızla yetişkin Türk kadın ve erkeklerinde baş ve yüze ait bazı antropometrik ölçüm ve indeks değerlerini belirlemeyi amaçladık. Hastalar ve Yöntemler: Üniversitemizde eğitim gören 250 öğrenci (125 erkek, 125 kadın) çalışmamıza katıldı. Fiziksel kusuru olan deneklerimiz çalışma kapsamının dışında bırakıldı. Yaş ortalaması kadınlarda 19.4±1.0, erkelerde ise 20.1±1.4 idi. Ölçümler aynı araştırmacı tarafından günün aynı saatinde aynı yerde milimetrik kaliper yardımıyla yapıldı. Bulgular: Çalışmamızda baş yüksekliği, yüz yüksekliği, üst yüz yüksekliği ve alt yüz yüksekliği ölçüldü. Sonuçlarımız kadın ve erkeklerde sırasıyla 20.0/21.32 cm, 11.15/11.84 cm, 5.09/5.24 cm and 6.21/6.82 cm idi. Değerlerimiz arasındaki oranlar kadın ve erkek deneklerimiz için sırasıyla; yüz yüksekliğinin baş yüksekliğine oranı %55.75/%55.53, üst yüz yüksekliğinin baş yüksekliğine oranı %25.45/%24.57, alt yüz yüksekliğinin baş yüksekliğine oranı %31.05/%31.98, üst yüz yüksekliğinin yüz yüksekliğine oranı %45.65/%44.25 ve alt yüz yüksekliğinin yüz yüksekliğine oranı ise %55.69/%57.60'tır. Sonuç: Türk insanlarına özgü sonuçlarımızı literatürlerdeki veriler ile karşılaştırdık. Çalışmamızın sonuçlarının Türk insanları üzerinde yapılacak çalışmalar için yararlı olacağı kanaatindeyiz.
  • Öğe
    Measurement of temporomandibular joint mobility with an inclinometer in Turkish males and females
    (2008) Yılmaz, Ali; Elevli, Levent; Mesut, Recep; Tuna, Hakan
    Amaç: Çalışmamızda dijital elektronik inklinometre kullanarak erkek ve kadınlarda temporomandibular eklemin (TME) eklem hareket açıklığı (EHA) değerlerinin belirlenmesini ve interinsizal mesafe ile korelasyonunu araştırmayı amaçladık. Hastalar ve Yöntemler: Üniversitesimizin farklı bölümlerinde okuyan toplam 105 öğrenci (55 kadın, 50 erkek) gönüllü olarak deneye katıldı. Son derece hassas olmasına karşın kolay uygulanabilen bir alet olan elektronik dijital inklinometre ile maksimal açılma, sağ-sol ekskursiyon ve protraksiyon dereceleri belirlendi. Ayrıca maksimum ağız açıklığı esnasında interinsizal mesafe kayan kaliper yardımıyla ölçüldü. Bulgular: Ölçümlerimiz sonucunda erkek ve kadınlarda sırasıyla maksimum açılma derecesi 30.58º, 27.16º; sağ ekskursiyon 4.96º, 6.85º; sol ekskursiyon 5.40º, 7.43º ve protraksiyon ise 13.38º, 11.85º olarak bulundu. İnterinsizal mesafe ise erkek deneklerimizde 52.4 mm, kadınlarda 52.2 mm olarak ölçüldü. Sonuç: Eklem hareketlerini etkileyen romatizmal hastalıklar ve nörolojik kas hastalıklarının tanı ve tedavisinde TME'nin EHA değerleri önemli bir yer işgal etmektedir. Sonuç olarak, bu eklemle ilgili rahatsızlıklarda tanıya en kısa sürede ulaşmak için interinsizal mesafe ölçümlerinin de kullanılabileceği kanaatindeyiz.
  • Öğe
    Artistik anatomi açısından Türk erkeklerinde “Vitruvius Karesi” ve eşitlikleri
    (2007) Çıkmaz, Selman; Yılmaz, Ali; Mesut, Recep
    Amaç: Marcus Vitruvius Pollio “De Architectura” adlı eserinde, kişinin boy yüksekliğinin kolaç uzunluğuna eşit olduğunu ve bir kareye denk düştüğünü, ayrıca kişinin boy yüksekliğini dört parçaya ayırarak, her bir mesafenin boy yüksekliğinin %25'ine denk geldiğini söylemiştir. Bu çalışmada Türk erkeklerinin Vitruvius karesi ve eşitliklerine ne ölçüde uyduğu araştırıldı. Çalışma Planı: Elli erkek öğrencinin bazı vücut bölümleri, antropometrik tekniklerle ölçülüp önceden hazırlanan formlara kaydedildi. Daha sonra her bir mesafe için grubun aritmetik ortalaması ve standart sapması hesaplanıp, Vitruvius karesi ve eşitlikleriyle karşılaştırıldı. Bulgular: Katılımcıların boy yüksekliği 173.3±6.83 cm ve kolaç uzunluğu 178.4±7.38 cm olarak hesaplandı. Katılımcıların yalnızca %16'sının kareye uyduğu, %12'sinin karenin içinde kaldığı ve %72'sinin karenin dışına taştığı saptandı. Eşitliklerin ise çok az bir oranda karşılandığı görüldü. Sonuç: Türk erkeklerinin büyük çoğunluğun Vitruvius karesi ve eşitliklerine uymadığı görüldü.
  • Öğe
    Anatomical dimensions of lateral ulnar collateral and annular ligaments
    (2007) Gürbüz, Hülya; Kutoğlu, Tunç; Mesut, Rcep; Çalpur, Osman Uğur; Özcan, Mert
    Amaç: Bu çalışmada lateral ulnar kollateral ve anuler ligamanların boyutları araştırıldı. Hastalar ve Yöntemler: Ölçümler 10 kadavranın 20 dirseğinde yapıldı. Lateral ulnar kollateral ve anuler ligaman tüm dirseklerde diseke edildi. Uzunlukları ve genişlikleri ölçüldü. Bulgular: Sağ anuler ligamanın ortalama uzunluğu 55.6 mm, ortalama genişliği 12.6 mm, sağ lateral ulnar kollateral ligamanın ortalama uzunluğu 23.2 mm, ortalama genişliği 13.6 mm bulundu. Sol anuler ligamanın ortalama uzunluğu 55.4 mm, ortalama genişliği 11.5mm, sol lateral ulnar kollateral ligamanın ortalama uzunluğu 19.3 mm, ortalama genişliği 12.1 mm ölçüldü. Sonuç: Genellikle bu ligamanların yırtılması dirsek çıkıklarında meydana gelir. Bu ligamanların greftlenerek yapılan cerrahi onarımı sırasında, ligamanların boyutları greft seçimini belirleyeceği için oldukça önemlidir. Çünkü bu ligamanların boyutları rekonstrüksiyonu yapacak cerrah için oldukça yardımcıdır. Böylece kaç cm uzunlukta ve kalınlıkta grefte ihtiyaç olduğu önceden kestirilebilir. Çalışmamızda bulduğumuz ortalamalarla yola çıkarak lateral ulnar kollateral ligaman ve anular ligaman tamiri için en az beş katı uzunluk olan 10 cm'lik grefte ihtiyaç vardır. İnanıyoruz ki daha büyük olgu sayısındaki çalışmalarla daha yüksek sonuçlar elde edilebilecektir.
  • Öğe
    Türk erkeklerinde "Leonardo Çemberi" ve üst ekstremite ile ilgili oranlar
    (2005) Yılmaz, Ali; Çıkmaz, Selman; Mesut, Recep
    Amaç: Leonardo da Vinci sanatla anatomiyi bütünleştiren bir sanatçıdır. Yüzyıllar önce yaptığı çizimde erkek figürünü göbek merkezli bir çembere yerleştirmiştir. Ayrıca, aynı figürde önkol uzunluğu, kol uzunluğu ve omuz genişliği ile kulaç arasında bazı oranlar tanımlamıştır. Çalışmamızda Türk erkeklerinde ölçülen değerlerin Leonardo’nun çemberine ve eşitliklerine ne ölçüde uyduğu araştırıldı. Çalışma Planı: Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okuyan 50 erkek öğrencinin bazı vücut ölçüleri, antropometrik ölçüm teknikleri kullanılarak alındı. Ölçümlerde bez mezura, tahta metre ve pelvimetre kullanıldı. Bulgular: Deneklerin ayak tabanı-göbek mesafesi ortalama 107.1±5.4 cm, el ucu-göbek mesafesi 108.5±4.3 cm olarak hesaplandı. Olguların sadece %28’inde bu iki uzunluğun eşit olduğu ve bu nedenle çembere uyduğu görüldü. Bu iki ölçüm değerleri açısından, deneklerin %54’ünde el ucu-göbek mesafesi daha uzun olduğu için çember aşılmakta, %18’inde ise bu mesafe daha kısa olduğundan çember içinde kalmakta idi. Ayrıca, el-önkol uzunluğunun, kol segmentinin ve omuz genişliğinin kulaça oranı sırasıyla %25.9, %11.9 ve %24.3 olarak hesaplandı. Sonuç: Türk erkeklerinin büyük bir kısmının Leonardo’nun çemberine ve eşitliklerine uymadığı gözlemlendi. Ancak, daha kapsamlı çalışmaların değişik yörelerde yapılması gerektiğini düşünüyoruz
  • Öğe
    Temporomandibüler eklem hareketlerinin inklinometre ile değerlendirilmesi
    (2005) Yılmaz, Ali; Mesut, Recep
    Amaç: Çalışmamızda, dijital elektronik inklinometre kullanarak, normal kişilerde temporomandibüler eklemin hareket açıklığı (ROM) değerlerinin belirlenmesi ve bu eklem için ölçümlerde bir yöntem geli.tirilmesi amaçlandı. Çalışma Planı: Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okuyan sağlıklı 30 erkek öğrenci (ort. yaş 20.5) gönüllü olarak deneye katıldı. Son derece hassas ve hastalara kolay uygulanabilen bir alet olan elektronik dijital inklinometre ile temporomandibüler eklemin maksimum açılma, sağ-sol ekskursiyon ve protraksiyon dereceleri belirlendi. Ölçümler günün aynı saatinde, aynı kişi tarafından üç kez yapıldı ve bulunan değerlerin ortalaması hesaplandı. Yöntem belirlemeyi amaçlayan bir önçalışma olduğu için yaş ve cinsiyet farkları dikkate alınmadı. Bulgular: Ölçümler sonucunda ortalama değerler olarak, ağzın maksimum açılması 31.5°, sağ ekskursiyon 5.0°, sol ekskursiyon 5.2° ve protraksiyon 13.9° bulundu. Sonuç: Literatür taramasında inklinometre ile açısal değerleri ölçen benzer bir çalışmaya rastlanmadı. Bulunan değerlerin ilgili tıp dalları tarafından, temporomandibüler eklem hastalıklarının tanı ve tedavi sürecinde objektif ölçüt olarak kullanılabileceğini düşünüyoruz.
  • Öğe
    Futbolcularda gövde ile ilgili antropometrik ölçüler ve oranlar
    (2005) Çıkmaz, Selman; Taşkınalp, Oğuz; Uluçam, Enis; Yılmaz, Ali; Çakıroğlu, Metin
    Amaç: Sportif egzersizlerin vücut oranları üzerindeki etkisi daima araştırılan bir konu olmuştur. Bu çalışmada gelişme sürecindeki futbolcularda bazı vücut oranları araştırıldı. Çalışma Planı: Spor Yüksekokulunda okuyan 28 futbolcuda (ort. yaş 20.6) bazı antropometrik ölçüm teknikleri kullanılarak boy yüksekliği, oturma yüksekliği, biakromiyal genişlik, bideltoid genişlik, toraks genişliği, bikristal genişlik, bispinal genişlik, bitrokanterik genişlik ölçümleri yapıldı. Bulgular: Oturma yüksekliğinin boya oranı %53.57 bulundu. Omuz genişliklerinde, biakromiyal çap, bideltoid çap ve göğüs genişliği sırasıyla 36.88, 43.57 ve 28.64 cm olarak ölçüldü. Pelvis genişliklerinden bikristal çap, bispinal çap ve bitrokanterik çap sırasıyla 27.55, 25.89 ve 30.98 cm bulundu. Sonuç: Antropometriyle ilgili kaynaklarda tanımlanan indeksler ışığında göze çarpan özellikler, futbolcuların uzun gövdeli, akromio-iliyak indekse göre orantılı bir gövde yapısına sahip ve kalça indeksine göre de dar kalçalı kişiler olmalarıdır.
  • Öğe
    Kolda brakiyalis kasından köken alan biseps kasının aksesuvar başı: Olgu sunumu
    (2005) Yılmaz, Ali; Taşkınalp, Oğuz; Gürbüz, Hülya
    Rutin diseksiyon çalışmaları sırasında 65 yaşında bir erkek kadavranın sol kolunda biseps kasının bir aksesuvar başına rastlandı. Bu oluşum brakiyalis kasından ve medial intermusküler septumdan köken alıyordu. Beslenmesi brakiyal arterden gelen kısa musküler bir dal ile sağlanmaktaydı. İnnervasyonunu ise muskülokutanöz sinirden kısa ayrılan ince bir dal gerçekleştirmekteydi. Aksesuvar başın genellikle brakiyalis kasının üst-iç kısmından kaynaklandığı bilinmektedir; olgumuzda ise alt-iç kısımdan kaynaklanmaktaydı.
  • Öğe
    History of Islamic Medical Schools in Turkey’s Territory
    (2020) Çıkmaz, Selman; Mesut, Recep
    In today’s political borders of the Republic of Turkey, there exist very old institutions that train physicians according to Islamic medical science. In this study, 19 health institutions whose locations have been determined and documents finalized were approached in a chronological order and classified according to the historical periods: XIIth and XIIIth centuries (Seljukian period)-10, XIVth century (Ilkhanate dominion)-1, and XVth-XVIIth centuries (Ottoman period)-8 institutions. Some of them have a history of 900 years (Konya Mâristan-ı Atik, 1113; and Mardin Eminüddin Bimaristanı, 1122). In addition, some are in the form of a medical madrasah and an application hospital (Kayseri, 1206; Sivas, 1217). In these institutions, great masters of Islamic medicine (Razi, Fârâbî, Bîrûnî, İbni Sina) and ancient authorities (Hippocrates, Dioscorides, Aretaeus, Galenos) were taught. These institutions had builders, rulers (sultan, melik) or mothers, wives, daughters, and sisters (the presence of female builders in these institutions attracted attention). During the Seljuk period, powerful viziers also built such institutions. These hospitals also provided free services which were considered as “charities” according to the Islamic religion. These institutions were financed by sources (shops, inns, Turkish baths, bridges, mills, vineyards, gardens, fields and annual taxes of many villages) that donated funds through the “foundation” method. Donations were made in the presence of the “kadi” (muslim judges) and many witnesses, with the written document “endowment.” These foundations were not touched by subsequent monarchs. Payment of fees, daily expenses of the physicians, assistant personel and repairing of buildings was done by the board of trustees. Twelve of these institutions are still in use for public interest (polyclinic, museum, health museum, library, university, and education center). When modern medical schools (1827) and hospitals (1842) began to be established as of the XIXth century, these historic buildings were allocated to mental patients, while some were devastated by neglect. However, in the Republic period, they have been restored and used for health and educational purposes.
  • Öğe
    The effects of the communicating branch between medial and lateral plantar nerves on the innervations of the foot lumbrical muscles
    (Elsevier Science Bv, 2018) Bozer, Cuneyt; Uzmansel, Deniz; Donmez, Didem; Parlak, Muhammed; Beger, Orhan; Elvan, Ozlem
    Introduction: The communicating branches between the medial (MPN) and lateral (LPN) plantar nerves aren't frequently observed in relation to the innervation of the foot muscles in previous studies. In this study, the number and localization of the communicating branch on the innervations of foot muscles were evaluated to open a new sight considering the innervations of lumbrical muscles. Material and methods: 30 formalin-fixed feet (15 right-15 left feet), with an average age of 76 from the inventory of Trakya and Mersin University Anatomy Departments in 2015 were dissected. The innervations of the lumbricals and the communicating branches were revealed and then photographed. Results: In all feet, first lumbricals were observed to be innervated by MPN, while the remaining muscles were innervated by deep branches of LPN. In four cadaveric feet, communicating branches of MPN, LPN and deep branch of LPN were appeared but, in one of them, proximal to the branches of MPN and LPN to lumbricals, a communicating branch between MPN and deep branch of LPN were observed. Discussion: Data about the innervations of the lumbricals were found to be consistent with the previous studies. Taking into account the localization of the communicating branches between the MPN and LPN, it should be considered that nerve injuries during surgical procedures such as flexor tendon transfers, island flap surgery, treatment of hallux valgus or lesser toes deformity in the foot and ankle region may unexpectedly lead to different functional failures. (C) 2018 Anatomical Society of India. Published by Elsevier, a division of RELX India, Pvt. Ltd. All rights reserved.