İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Ana Hatlarıyla Leo Strauss Açısından Ezoterik Yazım Tarzı ve İslam Filozoflarıyla İlişkisi(Trakya Üniversitesi, 2015) Beşer, Ali SertanLeo Strauss, based on his analysis about the crisis of modern philosophy in 20. Century, states that we fell into chaos of values and nihilism. According to Strauss, return to pre-modern philosophers is necessary due to solving modern crisis which has lost the idea of truth. But, he points out that ancient and Islamic philosophers do not share truth with everybody and hide it because of willing to protect themselves from the tragedy of Socrates and protect both philosophy and society. Therefore, Strauss thinks they developed special writing technique which is called esoteric writing in order to hide their true teachings from majority and through this they can only share their teachings with the ones who are capable of doing philosophy. In this article, it is tried to explain how Strauss reach his esoteric interpretation and then how he connects it with Islamic philosophersÖğe Sabri Ülgener’in İktisat Zihniyeti Çalışmaları(Trakya Üniversitesi, 2014) Mühürdaroğlu, AnılOsmanlı dönemi modernleşme hareketlerinden bu yana önemli bir tartışma konusu haline gelen iktisadi zihniyet meselesi konusunda önde gelen isimlerden birisi Sabri Ülgener’dir. Ülgener, Max Weber’in Protestan etiği konusunda yaptığı çalışmasında kullandığı metodu,n Doğu toplumlarının iktisadi geriliğinin nedenlerini araştırmak için kullanmıştır. Ülgener temel olarak coğrafi keşiflerle beraber ticaret yollarının Atlantik kıyılarına kaymasının başlattığı gelişmelerin Doğu toplumlarında ticarete şüpheyle bakan ve zanaatkarlığa önem veren mistik-kontemplatif bir görüşü ön plana çıkardığını savunur. Ülgener bu tezini Weber’in yaklaşımına paralel olarak, tek taraflı neden-sonuç ilişkilerinden ziyade, benzeşimi olan faktörlerin tarihsel süreç içerisinde bir araya gelmesi üzerinden ortaya koyar.Öğe LEO STRAUSS’UN MODERN FELSEFE ELEŞTİRİSİ VE KLASİK FELSEFEYE DÖNÜŞÜ(2017) Beşer, Ali SertanLeo Strauss'un 20. yüzyıldaki modern felsefenin içinde bulunduğu krize yönelik tespit ve eleştirileri, bu dönemin içine düştüğü tıkanıklığın sebeplerini anlamak açısından önem arz etmektedir. Strauss, modern felsefenin içine düştüğü krizin sebepleri olarak gördüğü rölativizm, pozitivizm ve tarihselci akımların analizini yapmaktadır ve bunların içerdikleri sorunların felsefeye klasik dönemde anlaşılandan tamamen başka bir anlayışı getirdiğine ve evrensel hakikatin peşinde bir arayış olarak felsefenin anlamını yitirdiğine işaret etmektedir. Bundan başka insan yaşayışıyla doğrudan ilişkili olması bakımından siyaset, klasik felsefenin merkezî konusu iken modern düşüncede öznel değerlendirmelerden kaçınma isteği ve bilimsellik endişesi sebebiyle siyaset felsefesinin imkânının sorgulanır hâle geldiğini düşünmektedir. Felsefenin ve özelde siyaset felsefesinin orijinal anlamına yeniden ulaşmak için Strauss, klasik felsefeye dönülmesi gerektiğini ifade etmektedir. Bu çalışmada, genel olarak Strauss'un modern felsefenin karakterine yönelik analizi ve bu analizden hareketle klasik felsefeye dönüş fikrinin nasıl meydana çıktığı açıklanmaya çalışılacaktırÖğe BİLİMSEL PSİKOLOJİNİN TARİHSEL SÜRECİ ÜZERİNE(2017) Ertürk, Elvan MelekPsikoloji tarihi yazılırken çeşitli problemlerle karşılaşılmıştır. Bu problemler arasında en çok öne çıkanlardan biri, dönemin hâkim anlayışının öngördüğü konuların daha sıklıkla ele alınmış olması ve bunun da belli bir yanlılık ve dönemsellik oluşturmasıdır. Psikolojin gelişme sürecinde, önceleri yapılan çalışmalar zihin üzerine yoğunlaşırken, sonraları işlevselliğe önem verilmesiyle psikoloji, farklı amaçlara hizmet eden klinik, adli, okul, endüstri ve örgüt psikolojileri gibi çeşitli alt alanlara ayrılmıştır. Daha sonra davranışçılık ortaya çıkmış ve alandaki tüm çalışmaları katı bir biçimde yönlendirmiştir. Davranışçılık bilimsel yöntemin kurallarını daha net bir biçimde uygulayabilmek adına, sadece bilimsel olarak gözlenebilen davranış ile ilgilenmiş, zihin, bilinç gibi gözlenemeyen her şeyi psikolojinin dışında bırakmıştır. Ancak bu yaklaşım zaman içinde, farklı bakış açılarının, eleştirilerin ve yöntemsel gelişmelerin de etkisiyle yumuşayarak değişmiştir. Geriye dönüp psikoloji çalışmalarına baktığımızda günümüzde, eskiye oranla daha çeşitli bakış açılarının gelişebildiğini, seslerini duyurabildiğini ve varlığını sürdürebildiğini görüyoruzÖğe PROFESYONELLEŞMEDEN MEŞRUİYET KRİZİNE SOSYOLOJİNİN KULLANIMI(2017) Mühürdaroğlu, AnılSosyolojinin bir disiplin olarak kuruluşu ve kurumsallaşması on dokuzuncu yüzyılın sonlarında gerçekleşmekle birlikte sosyolojinin profesyonelleşmesi İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemi buldu. Sosyolojinin profesyonelleşmesini takiben, sosyolojik bilginin meşruiyeti sosyolojinin siyasa yapımıyla ilişkisi bağlamında sorgulandı. Bilgi üreticilerinin kurumlarla ilişkisi yerine bilgi üretiminin kendi kurumsal altyapısına odaklanan görüşlerin yaygınlaşması ile birlikte sosyolojinin bilimsel statüsü üzerine yürütülen tartışmalar yeni bir boyut kazandı. Bu süreçte sosyoloji açısından yeni bir sorunun kaynağı, kendi bilimselliğini ölçmek için referans aldığı pozitif bilimlerin yaşadığı statü kaybıydı. Bu çalışmada öncelikle sosyolojinin profesyonelleşmesinin modernitenin kurumsal altyapısı ile ilişkisi ele alınacak, ardından 1970'lerle birlikte hem bu altyapının, hem de bilimsel bilginin meşruiyetine dair yeni tartışmaların sosyolojinin disipliner kimliği ve meşruiyeti açısından ortaya çıkardığı yeni sorunlar irdelenecek, son olarak bu tartışmalara dair son yıllardaki öneriler değerlendirilecektir