Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • DSpace İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Turan, Sibel" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    21. Yüzyılda uluslararası ilişkilerde yeni güç rekabet sahası : Siber Uzay
    (Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020) Erdem, Tolga; Turan, Sibel
    Siber uzay sahası, 21. yüzyılın en dikkat çeken söylemlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bilimsel bilgi ve teknolojik ilerlemelerle birlikte değişen Uluslararası İlişkiler, hızla genişleyen bu dijital alana dâhil olmaktadır. Geleneksel Uluslararası İlişkilerdeki güç mücadelesi, bu yüzyılın dinamik koşullarından dolayı fiziksel sınırları aşmak zorunda kalmıştır. Sınırları olmayan, tamamıyla yapay ve belirsizlikler dolu bu karmaşık sahadaki aktör fazlalığı, Siber Uluslararası İlişkilerde güç mücadelesini çok daha karmaşık ve zorlu kılmaktadır. Artan siber yeteneklerin yarattığı güvensizlik ortamı, daha saldırgan siber yeteneklerin geliştirilmesine neden olmaktadır. Bundan dolayı siber alanda daima güçlü kalabilmek mümkün olmamaktadır. Aynı zamanda da siber alanın bir aktörün egemenliği altına girebilmesi zorlaşmaktadır. Bu çalışma üç ana bölümden oluşmaktadır ve Siber Uluslararası İlişkiler tüm boyutlarıyla ele alınmıştır. Birinci bölümde Uluslararası İlişkilerdeki teknolojik dönüşüm, kavramsal ve kuramsal çerçeve içerisinde ele alınmıştır. İkinci bölümde siber uzay ile Uluslararası İlişkiler teknik ve hukuki olarak incelenmiştir. Üçüncü bölümde ise 21. yüzyılın öne çıkan Siber Uluslararası İlişkiler örnek olaylarının sonuçlarına ve etki boyutlarına dikkat çekilmiştir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Geçiş ve Seyir Güvenliğinin Sağlanmasına Yönelik Düzenlemeler Işığında Türk Boğazları
    (Trakya Üniversitesi, 2004) Turan, Sibel
    As famous Russian jurist Frederich de Martens said that “Turkish Straits”, has even more importance in the context of jeo-strategic and jeo-economic features than other water ways that has been used in the world such as Gibraltar, Denmark Straits, Kerc Straits, Korea Straits, Hurmus Straits and Otranto Straits. Turkish Straits because of the intensive geographical and jeo-morphological conditions presents a great importance and also some disadvantages for national and international transport strategies. Both national and international some regulations are valid for the Turkish Straits. Lausanne Treaty as one of the international law conventions that has reached from the past to the present will be mentioned and likely we will mention about the passage regimes of Montreux Convention in details which is still in use. Beside of this, we will mention about the defined methods related with the safety of passage and cruising in the Straits Regulations dated 1994 and 1998, 1982 and 1996 Istanbul and Dardanelles Port Regulations. In the construction period of 1994 and 1998 regulations, Turkey preferred the way to get rules and suggestions even, the approval of the International Maritime Organizations. Turkey had both adjusted to the new global jeostrategic conjuncture and gone towards to provide security for passage with these new regulations but all these regulations can not provide a hundred percent security. Parallel with this, in this paper except the strengthen the precautions we also emphasize the importance to take maritime pilot.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Karar alma yaklaşımı çerçevesinde Abd’nin soğuk savaş sonrası dönemde askeri müdahale
    (Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020) Kaya, Emirhan; Turan, Sibel
    Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) uluslararası siyasette tek süper güç olarak kaldığı Soğuk Savaş sonrası dönemde askeri müdahale imkânlarını nasıl kullanacağı, söz konusu dönemin başlangıcından itibaren akademik açıdan ilgi uyandıran bir araştırma konusu haline gelmiştir. Bu doğrultuda; Soğuk Savaş sonrası dönemde gerçekleşen Amerikan askeri müdahalelerinin karar alma süreçlerini incelemeyi amaçlayan bu çalışmada; 1991 Irak, 1995 Bosna ve 2001 Afganistan müdahaleleri karşılaştırmaya tabi tutulmaktadır. Söz konusu örnek olaylar, ABD’nin Soğuk Savaş sonrasında Başkanlık görevini yürüten ilk üç liderinin kararlarıyla yaklaşık on yıllık zaman diliminde üç farklı bölgeye yönelik gerçekleştirilen askeri müdahaleleri temsil etmektedir. Böylece, Amerikan dış politikasında karar alıcı konumunda bulunanların askeri müdahale kararlarını nasıl, hangi koşullarda ve hangi faktörlerin etkisi altında aldıkları ortaya çıkarılmış olacaktır. Kuramsal olarak Graham Allison’un dış politikada karar alma sürecine ilişkin ortaya koyduğu üç modele dayanan bu çalışma, ABD’nin üç askeri müdahalesinin yanı sıra söz konusu üç modeli de karşılaştırma olanağı sunmaktadır. Bu çerçevede, Soğuk Savaş sonrası Amerikan dış politikasında rasyonel aktör modelinin bürokratik siyaset ve örgütsel süreç modellerine kıyasla örnek askeri müdahale kararlarına dair açıklayıcı gücünün daha yüksek olduğu savunulmaktadır.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Küreselleşme: Dünü, Bugünü, Yarını
    (2002) Turan, Sibel; Aykoç, Emre
    Küreselleşme süreci içerisinde yaşadığımız ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel durumu ifade etmektedir. Küreselleşme aynı zamanda tarihsel bir olgu olarak kapitalizmin tarihsel gelişiminden ayrı olarak ele alınamaz. Günümüzde yaşanan küreselleşme olgusunu önceki dönemdeki küreselleşme süreçlerinden ayıran birtakım karakteristikler bulunmaktadır. Ekonomik anlamda başlayan küreselleşmenin, siyasal, sosyal ve kültürel sonuçlar doğurması gecikmemiştir. Bu çalışmada küreselleşme süreci uluslararası ilişkilerin sujeleri bağlamında ele alınmıştır. Bunlar arasında en fazla etkilenen unsurun ulus devlet olduğu söylenebilir. Kapitalizm tarihi içerisinde özgül bir konuma sahip ulus devlet, bu niteliğini kaybetmeye başlamış, bu unsurun yetki ve işlevlerini ulusüstü yapılanmalar üstlenmeye başlamıştır. Günümüz küreselleşmesinin doğurduğu bir başka önemli sonuç da, küreselleşme karşıtı spontane ve örgütsüz olarak gelişen bir halk hareketinin oluşmasıdır.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Türkiye’nin Kuzey Irak politikası : İç ve dış politika etkileşimi
    (Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018) Şenbaş, Demet; Turan, Sibel
    Etnik kimlikler üzerinden yaşanan çatışmalar, Soğuk Savaş sonrası dünyada ortaya çıkan en önemli sorunlardandır. Bu etnik sorunlar kaynağını “ben” ve “diğerleri” algısından almaktadır. Bu algı da tarihsel deneyimlerle edinilmekte ve toplumsal yapıya, dolayısıyla devletlerin dış politika anlayışlarına yerleşmektedir. Konstrüktivizm’in öncülerinden olan Alexander Wendt, kimliklerin devlet politikalarını etkilediğini, bunların tarihsel deneyimlerle edinildiğini ve devletlerin diğer devletlerin kimliklerinden nasıl bir politika izleyeceğini tahmin ettiklerini söylemektedir. Bu çerçeveden bakıldığında Kuzey Irak Türkiye ilişkileri hiçbir dönemde kolay olmamıştır. Türkiye iç politikasında Kürt sorunu ve Kürt Sorununun tetiklediği Terör Sorunu önemli bir etkendir. Türkiye’yi dış politikasında en çok sınırlandıran konulardan biri olan ve geleneksel olarak savunduğu “kırmızı çizgiler”i, yani Kuzey Irak’ta bağımsız bir Kürt Devleti’nin kurulmasına karşı olma politikası, Kuzey Irak’la olan ilişkilerde en büyük engeldir. Ekonomik ilişkilerin ilerlemesi, Barış Sürecinin ortaya çıkardığı kolaylaştırıcı ortam ve ortak güvenlik algıları nedeniyle bir dönem yakınlaşan ilişkiler,Barış Sürecinin sonlanması ve ardından Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin Referandum kararıyla yeniden çıkmaza girmiştir. Esasında Kuzey Irak’la güvenli bir ilişkinin varlığından söz etmek Türkiye içindeki Kürt sorunu çözülmediği takdirde oldukça zordur. Türkiye’nin tarihsel algı sonucu edindiği Kuzey Irak’ta kurulacak bağımsız bir Kürt Devleti’nin Türkiye’nin içindeki Kürt sorununu tetikleyeceği düşüncesi ve Kürt unsurların Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşanan olaylar nedeniyle Devlete yabancılaşmış oluşu, Türkiye’nin Kuzey Irak’la olan ilişkilerinde belli bir noktadan öteye gitmeyi engellemektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Uluslararası politikada başarısız devletler : Eleştirisel bir analiz
    (Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020) Başer, Asiye Elif; Turan, Sibel
    Uluslararası sistemde temel örgütlenme birimi olarak kabul edilen ulus devlet sistemi Ortaçağ döneminde Avrupa’dan tüm dünyaya yayılarak gelen bir yapıya karşılık gelmektedir. Bu yapının 1648 Westphalia Antlaşmasından başlayarak bir dizi siyasi, ekonomik ve sosyal gelişmeler sonucunda özellikle Fransız İhtilali sonrasında tüm dünyaya yayıldığı ve uluslararası politikada hakim siyasal örgütlenme biçimi olduğu kabul görmektedir. Modern devlet sistemi olarak adlandırılan bu yapıda tüm devletlerin sınırları belirli bir toprak parçası üzerinde vatandaşları üzerinde son sözü söyleme yetkisine sahip oldukları ve meşru güç kullanma tekelini elinde bulundurdukları genel kabul gören bir anlayıştır. Söz konusu bu modern devlet sistemi tüm devletlerin aynı özelliklere sahip olduğu veya olması gerektiği ön kabulüne dayanmaktadır. Tüm ulus devletlerin benzer gelişmeler neticesinde kurulduğunu öngören bu yaklaşım sistemde var olan tüm devletlerin bazı asgari standartlara sahip olduğunu ve standart kalıplar içinde var olduklarını ifade etmektedir. Bir başka deyişle modern ulus devlet modeli esasında tek tip ve standart bir devlet modeli öngörmektedir. Oysaki ulus devlet sistemi Avrupa dışındaki bölgelerde Avrupa’da yaşanan sürece benzer bir gelişim süreci göstermemiştir. Bu nedenle dünyanın birçok bölgesinde ortaya çıkan ulus devlet modelleri bir ulus devlette olması gereken şartları taşımadan ortaya çıkarak varlıklarını sürdürmektedirler. Özellikle Birleşmiş Milletler Sisteminin kurulmasının ardından bağımsızlıklarını kazanan birçok eski sömürge devleti bir ulus devlette olması gereken asgari standartlara sahip olmadan devletleşme sürecine girmişlerdir. Bu devletler hukuki olarak uluslararası toplum tarafından ulus devlet formunda kabul edilmiş olmalarına rağmen fiili olarak bir ulus devlette olması gereken özelliklere sahip olamadıkları için standart bir ulus devlette olması gereken işlevleri yerine getiremedikleri görülmektedir. Gelinen noktada bu tür devletler başarısız olarak adlandırılarak diğer devletlerden olumsuz olarak ayrışmaktadırlar. ii Bu durum bu devletlerin başarısız ve uluslararası sistemin hatalı veya bozuk parçaları olarak görülmelerine neden olmaktadır. Çünkü bu devletler vatandaşlarına diğer başarılı devletlerin sağladığı güvenlik, sağlık, eğitim gibi temel hizmetleri sağlayamadıkları gibi ülke içinde yaşadıkları silahlı çatışmalar nedeniyle gerek komşuları gerekse küresel sistem için kitlesel göçler, salgın hastalıklar, küresel terörizm gibi birçok soruna neden olmaktadır. Bu çalışma uluslararası politikada başarısız devlet sorununa odaklanarak başarısız devletselliğe neden olan unsurları tartışmaya açmaktadır. Bu noktada çalışmanın ortaya koyduğu tez; başarısız devletselliğin başarısız devletlerin kendilerinden kaynaklanan bir sorun olmasının yanında bu durumun aynı zamanda küresel kapitalist sistem ve sömürge devletlerinin uyguladıkları yanlış politikalardan kaynaklanmasıdır. Bu açıdan çalışma öncelikli olarak modern ulus devletin oluşum süreci ve unsurlarını inceledikten sonra başarısız devletlerin temel özelliklerini ortaya koyarak bu duruma neden olan sebepleri incelemeyi amaçlamaktadır. Ayrıca başarısız devletlerin neden olduğu uluslararası sorunlara dikkat çekerek bu sorunun çözümü için yeni yaklaşımlara ihtiyaç olduğunu vurgulamaya çalışmaktadır.

| Trakya Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Edirne, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim