Yazar "Top, Hüsamettin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 175 yüz kırıklı hastanın retrospektif incelenmesi(2004) Aygıt, A. Cemal; Top, Hüsamettin; Baş, SedatYüz, vücudun travmalara açık kozmetik açıdan en önemli bölgesidir. Bu çalışmanın amacı; kliniğimizde tedavi edilen yüz kırıklarının etyolojilerini, hastaların yaş gruplarını, mevsimsel oluş zamanlarını, fraktürlokalizasyonlarını, uygulanan tedavi yöntemlerini analiz etmek ve sonuçlarını sunmaktır. Kliniğimize Ocak 1997 ile Aralık 2001 "tarihleri arasında başvuran toplam 175 yüz kırıklı hasta retrospektif olarak incelendi. Sunduğumuz seride en genç hasta 4 yaşında, en yaşlı hasta 78 yaşında idi. Erkek:kadın oranı 4:1 olarak tespit edildi. Hastaların 79'unda etyoloji trafik kazalarıydı. En çok kırılan kemik mandibula idi. Yaz aylarında, tatil günlerinde ve geceleri yüz kırıklarında artış olduğu gözlendi. Yüz kozmetik açıdan önemli bir anatomik vücut bölgesidir. Fasiyal kırıkların tanı ve tedavisinin yanısıra neden olan etyolojilerin önlenmeside önemlidir.Öğe Dermatofibrosarkom protüberans(2009) Karamustafaoğlu, Y. Altemur; Reyhan, Gökay; Top, Hüsamettin; Kement, Bülent; Yörük, Yener; Balkanlı, KunterDermatofibrosarkom protüberans (DFSP) lokal agresif cilt dokudan kaynaklanan nadir bir tümördür. Bu yazıda sol göğüs anterior duvarından kaynaklanan dev kitle ile kliniğimize başvuran iki olgu sunuldu. Her iki olguya da geniş sınırlı cerrahi eksizyon uygulandı. Oluşan cilt defekti serbest deri grefti ile kapatıldı. Histopatolojik tanı DFSP olarak bildirildi. Takip süresi birinci olgu için üç ay, ikinci olgu için 48 ay idi. Ameliyat sonrası her iki olguda da rekürrens veya metastaz görülmedi.Öğe Diyabetik ayak ülserinde yara bakımı ve cerrahi girişimler(2003) Aygıt, A. Cemal; Top, Hüsamettin; Çakır, BeyhanDiyabetik hastalarda, ayak ülseri sık görülen bir komplikasyondur. Diyabetik ayağın temel tedavi yöntemleri yara bakımı ve rekonstrüktif girişimlerdir. Diyabetik ayak ülserinin tedavisinde yara tedavisi temel prensiplerine bağlı kalınması, gerekli cerrahi müdahalelerin zamanında yapılması ve probleme multidisipliner olarak yaklaşılması mortalite ve morbiditenin azalmasına katkıda bulunmaktadır. Bu çalışmada kliniğimize Ocak 1998-Aralık 2002 tarihleri arasında başvuran yaşları 29 ve 81 arasında değişen ve ayaklarında diyabetik yara problemi olan 56'sı erkek, 26'sı kadın toplam 82 hastadaki tedavi yaklaşımlarımız sunulmuştur. Takip edilen 37 hastada debridman ve pansuman ile sekonder iyileşme sağlanırken, 5 hastada greftleme, 13 hastada serbest flep uygulaması, 8 hastada parmak amputasyonu, 4 hastada ray amputasyon, 5 hastada transmet amputasyon, 2 hastada diz altı amputasyon, 2 hastada diz üstü amputasyon ile iyileşme sağlandı. 4 hastaya uygulanan cerrahi işlemin tam şifa vermemesi üzerine birden fazla operasyon yapıldı. 2 hastaya ise bilateral işlem uygulandı. Hastaların ortalama takip süresi 23.6 aydı. Takip esnasında 13 hasta kaybedildi.Öğe Parsiyel kulak defektlerinin rekonstrüksiyonu(2004) Aygıt, A. Cemal; Top, Hüsamettin; Ünal, YasinDeğişik nedenlerle oluşan parsiyel kulak defektlerinin onarımında birçok cerrahi yöntem uygulanmaktadır. Bu çalışmamızda Ocak 1998 Aralık 2002 tarihleri arasında bölümümüze başvuran ve parsiyel kulak defekti nedeniyle onarım yapılan 16 olguda etyoloji, defekt özellikleri ve uygulanan cerrahi teknikler ve sonuçları sunulmuştur. Olguların 14'ü erkek, 2'si kadındı. Hastaların yaşları 23-83 (ortalama 60,6) arasındaydı. 9 (%56,2) hastada sağ kulak, 7 (%43.8) hastada sol kulak etkilenmişti. Defekt boyutları 10x5 mm ile 40x40 mm arasındaydı. Cerrahi yöntem olarak 6 olguda eksizyon ve primer onarım, 4 hastada eksizyon ve greftleme, 2 hastada eksizyon ve kondrokütanöz ilerletme flebi, 2 hastada eksizyon ve postauriküler dezepitelize dermal pediküllü flep, 1 hastada eksizyon sonrası temporoparietal fasya flebi ve greftleme yapıldı. Yanık nedeniyle parsiyel cilt defekti olan 1 hastada ise greftleme yapıldı. Olguların 15'inde herhangi bir komplikasyon gözlenmezken, squamoz hücreli karsinom nedeniyle opere edilen bir hastada onarım sonrası 5. ayda nüks tespit edildi. Sonuç olarak parsiyel kulak defektlerinin onarımında defektin ve yakın bölgenin özellikleri göz önüne alınarak en uygun tedavi seçeneği uygulanmalıdır.Öğe Rinoplasti'de depresör septi nazi kası repozisyonunun hafif gülme deformitesine etkisi(2005) Benlier, Erol; Top, Hüsamettin; Aygıt, CemalGülme mimiği sırasında burun ucunun yukarı aşağı hareketi, üst dudakta dikey hatta kısalma ve filtrum ortasında enine katlantı "Gülme deformitesi" olarak tanımlanır. Sebeplerden biri ve belki en çok incelenen etmen, depressor septi nazi kası aşırı aktivitesidir. Ocak 2000 ile Aralık 2002 tarihleri arası 16 olgu bu yöntemle ameliyat edildi. Olguların ikisi dışında hepsi kadın olgular olup yaşları 18 ile 42 arasında idi (Ortalama yaş: 27). Rinoplasti bitiminde ağız içi insizyonla alveoler maksillaya yapışan depresör septi nazi kasları sıyrıldı ve alt uçları ön nazal spina ön ve altında olacak şekilde birbirlerine sütüre edildi. Takip süresi ortalama 2 yıldı. Sonuçlar estetik açıdan tüm hastalarda başarılıydı. Ameliyat sonrası yara sorunu ve frenulum kısalığı komplikasyonları saptanmadı. Depresör septi nazi kası repozisyonunun ameliyat sonrası burnu aşağı çeken vektörü engellediği ve nazolabial açının istenilen duruma getirilmesini kolaylaştırdığı sonucuna vardık.Öğe Septorinoplastide tespitsiz ekstrakorporeal septoplasti(2005) Aygıt, A. Cemal; Benlier, Erol; Top, Hüsamettin; Baş, SedatAğır septum deviyasyonu olan olgularda septum kııkırdağının burun dışına alınıp şekillendirildiğı ve geri iade edildiği yöntem, ekstrakorporeal septoplasti olarak bilinir deforme septal kıkırdağın düzeltiminde var olan dörtgen şeklin ve boyutlarının korunması şartıyla, kıkırdağın yerine iade edilmesi sırasında, sabit arka ve alt kemik yapılara dayandırılmasının tespitin gerekliliğini kaldıracağı ve doğal bir şekillenme olacağı düşüncesiyle bu çalışmayı planladık. Kliniğimizde Ocak-1997 ile Kasım-2003 yılları arasında, eksternal nasal deformitesi gözlenen septumu çeşitli ağırlıklarda deviye 46 olguya kapalı ve açık yöntemle ekstrakorporeal septoplasti yapıldı. Olguların 32 'si kadın 14 'ü erkekti. Olguların yaşları 16 ile 40 arasında değişmekte olup, ortalama yaş 27 olarak saptandı. Rutin rinoplasti işlemleri tüm hastalara uygulandı. Hastaların ameliyat sonrası takiplerinde, mukozal fleplerde ödem her zaman mevcut olmasına karşın hematom saptanmadı. Septal perforasyon ve abse formasyonu hiçbir hastada gözlenmedi. Tüm hastalarda hava yolu açıklığı sağlandı. Minimal burun sırlı düzensizliği saptanan bir olgu lokal anestezi altında eksize edilerek düzeltildi. İki olguda hafif septal deviyasyon saptandı, ancak müdahale gerektirmedi. Takip süresi en kısa 6 ay, en uzun 7 yıldı. Ortalama takip süresi 3 yıldı. Kemik septum eksizyonu gerekmeyen ağır septum deformitesi olgularında, boyutları korunan septum kıkırdağının yerine iadesi sırasında tespit yapılmamasının, sonucu olumsuz yönde etkilemediği ve doğal bir görünüm elde edilebileceği sonucuna vardık.Öğe Spitz nevüs ve dermatofibromdan ayrılması gereken bir tanı: Desmoplastik malign melanom(2005) Top, Hüsamettin; Benlier, Erol; Karaman, DilekDesmoplastik malign melanom (DMM), malign melanomun nadir görülen bir histolojik alt tipidir. DMM’un tedavisi daha az agresif olabilen diğer iyi huylu ve kötü huylu deri lezyonlar ile ayrlması zor klinik ve histolojik özellikleri mevcuttur. Bu çalışmada 44 yaşında sağ bacağında DMM olan bir olgu sunulmuştur. Spesimenin histolojik ve immünohistokimyasal özellikleri DMM ile uyumlu olarak bulunmuştur. DMM tanısı; histolojik incelenmede, lezyonda pleomorfik iğsi hücreler ve stromal desmoplazi mevcut ise mutlaka akla getirilmelidir. Son tanıya götürmede klinik bilgiler, histolojik ve immünohistokimyasal bulgular yardımcıdırÖğe Transsexual Mastectomy: Selection of Appropriate Technique According to Breast Characteristics(2017) Top, Hüsamettin; Balta, SerkanBackground: Subcutaneous mastectomy for femaleto-male transsexuals is usually the first surgical procedure in sexual reassignment. The main objective of subcutaneous mastectomy is to create an aesthetically pleasing male chest contour by removing all glandular tissue while minimizing chest wall scars. Aims: In this paper, we present our experience with subcutaneous mastectomy performed in female-tomale transsexual patients. The authors recommend their point of view to aid in selecting the most suitable subcutaneous mastectomy technique depending on breast characteristics. Study Design: Retrospective cross-sectional study. Methods: Between March 2011 and December 2014, 52 patients underwent bilateral subcutaneous mastectomies (total of 104 mastectomies), performed using the following four techniques: Webster semicircular, concentric circular, vertical, and apron flap. The technique decision depended on the breast size, degree of skin excess, skin elasticity, chest width, nipple areolar complex size and position. Results: Seventeen patients (32.7%) were operated with Webster semicircular, 7 patients (13.5%) with concentric periareolar, 12 patients with vertical (23%); and 16 patients (30.8%) with the apron flap technique. The overall postoperative complication rate was 13.4%. All patients were satisfied with the aesthetic results of their subcutaneous mastectomies within the follow-up period. Conclusion: To obtain higher patient satisfaction with aesthetic results and lower postoperative complication rates, breast characteristics are evaluated in a detailed fashion, while choosing the ideal technique of Femaleto-Male (FtM) subcutaneous mastectomy. The presented surgical new algorithm facilitates the selection of the most reliable surgical technique.Öğe Yüz cildi yenilenmesinde Er: YAG lazer ve dermabrazyon uygulaması(2006) Benlier, Erol; Top, Hüsamettin; Aygıt, A. CemalUltraviyole ışınlarına maruz kalan ciltte oluşan kırışıklıklar ve pigmentasyon artışları ile geçirilmiş akne nedbeleri yüz cildi yenilemeyi gerektiren sebeplerdendir. Yüz cildi yenilenmesinde dermabrazyon, lazer ve kimyasal asitle soyma işlemleri kullanılır. Bu çalışmada Er: YAG lazer kullanarak sağaltımı amaçladığımız 28 olgu ile dermabrazyon uyguladığımız 10 olguyu gözden geçirerek alınan sonuçların etkinliğini sorguladık. Eylül 1999 tarihinden Ocak 2004 tarihine kadar gecen sürede 28 olguya tüm yüze lazer uygulaması, 10 olguya ise dermabrazyon uygulaması yapıldı. Yaş ortalaması 32 ± 2.3 ( 6 - 49 ) olan olguların 26'sı kadın 12'si erkekti. Cilt tiplemesi Fitzpatrick tip II ile V arasına uyan olguların 18'i yüzde mevcut kırışıklıklar nedeniyle, 14'ü geçirilmiş akneler sonucu kalan nedbe çukurları nedeniyle ve 6 olgu ise hiperpigmente alanlar nedeniyle yüz cildi yenilenmesine alındı. Kullanılan lazer cihazı Er: YAG lazer olup 8-20 j / cm2 arasında değişen güçlerde ve 2,5 mm nokta boyutu ile uygulandı. Dermabrazyon uygulaması mekanik olarak motorla veya steril edilmiş su zımparası ile uygulandı. Açık tenli ve ince kırışıklıklara sahip olgularda Er: YAG lazer uygulaması tatmin ediciydi. Ancak derin kırışıklık ve çukur şeklinde akne nedbelerinde Er: YAG lazer uygulaması memnun edici sonuçlar vermedi. Derin akne nedbelerinde dermabrazyonun daha etkili ve güvenilir bir uygulama olduğu kanaatine vardık.