Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • DSpace İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Tekgündüz, Emre" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Is fondaparinux an effective alternative anticoagulant in patients with heparin-ınduced thrombocytopenia type II? A case report and review of the literature
    (2009) Tekgündüz, Emre; Akpınar, Seval; Öztürk, Erman; Pamuk, Emel Gülsüm; Turgut, Burhan; Demir, Muzaffer
    Heparine bağlı trombositopeni (HIT) nadir olmasına karşın heparin tedavisinin en çok korkulan komplikasyonlarından biridir. Heparine bağlı trombositopeni heparin ile temas sonrası oluşan, antikor aracılı edinsel ve geçici bir trombotik bozukluktur. Fraksiyone olmayan heparin hemodiyaliz sırasında kullanılan standart antikoagülandır ve heparin ile sürekli temas eden hemodiyaliz hastalarında HIT riski artmıştır. Burada kronik zeminde akut böbrek yetersizliği olan ve hemodiyaliz sonrasında HIT gelişen 75 yaşında bir erkek hastayı bildiriyoruz. Hastada derin ven trombozu saptandı ve fondaparinuks ile başarıyla tedavi edildi. Bu yazımızda ayrıca HIT hastalarında gelişen trombozun profilaksi ve tedavisinde fondaparinuksun endikasyon dışı kullanımını derledik. Fondaparinuks heparin ile reaksiyon veren antikorların çoğunluğunca tanınmayacak kadar küçük olduğundan lepirudin ve danaparoid gibi lisanslı ilaçların bulunmadığı durumlarda, semptomatik HIT hastaları için mantıklı bir alternatif antikoagülan olabilir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Non-Hodgkin lenfoma vakalarımızın klinik özelliklerinin değerlendirilmesi
    (2006) Harmandar, Orbay; Harmandar, Ferda; Demir, Muzaffer; Turgut, Burhan; Vural, Özden; Tekgündüz, Emre; Pamuk, Gülsüm E.
    Non-Hodgkin lenfomalı (NHL) 114 hastamızın klinik özellikleri, histopatolojik tipleri, tedavileri ve yanıtları, ve sağkalım analizi değerlendirildi. Tanıda Cotswold’a göre %10’u evre I, %14’ü evre II, %30’u evre III ve %46’sı evre IV’tü. Olguların 101’ine (%89) tedavi uygulandı. 57 olguda (%56) CHOP ve 17 olguda (%17) rituksimab (R)-CHOP verildi. En yüksek tam remisyon oranı R-CHOP grubundaydı (%83). Hastaların medyan sağkalımı 52 aydı. 3 yıllık sağkalım %54, 5 yıllık sağkalım %46 idi. Çok agresif NHL’lilerin sağkalımı (3 ay), agresif (41 ay) ve indolentlerden (86 ay) kısaydı (p’ler <0.05). Tanıda evre IV olguların medyan sağkalımı (26 ay), evre I (ulaşılamadı), evre II (86 ay) ve III (96 ay) olgulardan kısaydı (p’ler <0.05). Tanıda B semptomlu, ekstranodal ve kemik iliği tutulumu saptananlarla, ilk tedaviye yanıtsız, IPI>2 olanların sağkalımları diğerlerinden kısaydı (p’ler<0.05). Cox regresyon analizinde, ilk tedaviye cevapsızlığın (OR:11.6, p=0.001) bağımsız kötü prognostik faktör olduğu saptandı. İlk tedavide rituksimablı kombine kemoterapiyle yüksek tam remisyon oranı dikkat çekiciydi.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Prognostik faktörler ışığında akut lenfoblastik lösemi
    (2010) Tekgündüz, Emre; Demir, Ahmet Muzaffer; Akpınar, Seval
    Akut lenfoblastik lösemi (ALL) hasta alt grupları arasında farklı seyreden biyolojik ve klinik olarak heterojen hastalıklar grubudur. Minimal toksisite ile yüksek kür oranlarının sağlanabilmesi için hasta gruplarına uygun tedavinin belirlenmesinde prognostik faktörlerin tanımlanması önemlidir. Risk sınıflamasının önemli bir diğer hedefi ilk tam yanıt sonrası allojeneik kök hücre naklinden fayda görebilecek çok yüksek nüks riski taşıyan hastaların belirlenmesidir. Klinik parametreler, immunofenotip, sitogenetik, tedavi yanıtı ve minimal rezidüel hastalık günümüzde akut lenfoblastik lösemi hastalarında risk sınıflamasında kullanılan faktörlerdir. Ancak yakın gelecekte risk temelli tedavi üzerine etkisi olabilecek global gen ekspresyon profili, konak farmakodinamiği-farmakokinetiği ve tedavi protokolleri gibi yeni ortaya çıkan parametreler bulunmaktadır. Biz bu derlemede çeşitli prognostik faktörleri ve bunların erişkin ve çocuk ALL hastalarının klinik seyrine etkisini değerlendireceğiz.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Sistemik lupus eritematozus ve sekonder antifosfolipid sendromlu bir erkek hastada Hodgkin lenfoma gelişimi: Bir olgu sunumu ve literatürün gözden geçirilmesi
    (2007) Turgut, Burhan; Tekgündüz, Emre; Çakır, Necati; Pamuk, G.Emel; Pamuk, Ömer N.; Demir, Muzaffer
    Otoimmün bazı hastalıklarda, malignite sıklığının arttığına dair veriler bulunmaktadır. Sistemik lupus eritematozuslu (SLE) hastalarda, Hodgkin lenfoma gelişimi oldukça nadir olarak bildirilmiştir. Biz burada lupus nefriti nedeniyle yaklaşık 1.5 yıldır siklofosfamid ve kortikosteroid kullanan, reküren trombofilebitleri ve geçirilmiş derin ven trombozu olan, sekonder antifosfolipid sendromlu, genç erkek bir SLE olgusunu sunduk. Olguda, 1.5 yıl izlem sonunda ateş, gece terlemesi, ve lenfadenopati gelişti. Yapılan lenf bezi biyopsisi mikst sellüler tip Hodgkin lenfoma ile uyumlu saptanan hasta, 8 kür ABVD protokolü sonrasında tam remisyona girdi. SLE lenfadenopati ve B semptomlarına yol açabilen bir hastalık olmasına rağmen, remisyonda seyreden SLE’li bir hastada bu semptomlar gelişirse lenfoma gelişimi olasılığı düşünülerek vakit kaybetmeden lenf bezi biyopsisi yaptırılmalıdır

| Trakya Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Edirne, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim