Yazar "Pamukçu, Zafer" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 32
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Abdominal cerrahide klonidin ve tramadol premedikasyonu: İndüksiyon, hemodinami ve erken postoperatif ağrı üzerine etkileri(2004) Alagöl, Ayşin; Turan, F. Nesrin; Pamukçu, Zafer; Esgin, Serpil; Arar, CavidanPremedikasyonda klonidin ve tramadol uygulamasının indüksiyon, hemodinami ve erken postoperatif ağrı üzerine etkilerini karşılaştırmak amacıyla, elektif abdominal cerrahi uygulanacak 62 olguya ameliyattan 45 dakika önce atropin 0.5 mg ile; klonidin 2 mg kg-1 veya, tramadol 1.5 mg kg-1 veya, salin intramusküler uygulandı. Ameliyat öncesinde sedasyon skoru; ameliyat öncesi ve süresince kalp atım hızı, periferik O2 satürasyonu, non-invaziv arter basıncı izlendi. İndüksiyon, intravenöz (verbal ve taktil uyarana yanıt kayboluncaya kadar) propofol ve atrakuryum 0.6 mg kg-1 ile sağlandı. Ameliyat bitiminde derlenme odasında; kalp hızı, ortalama arter basıncı, SpO2, ağrı (Numerik Rating Skala), analjezik gereksinimi ve bulantı-kusma, 90 dakika izlendi. Ortalama arter basıncı, indüksiyon sonrasında düştü (p<0.001); entübasyon sonrasında arttı (I. Grup için p<0.05; II. ve III. Gruplar için p<0.001); insizyon sonrasında II. ve III. Grupta yükseldi (p<0.001, p<0.05). Kalp atım hızı, üç grupta, premedikasyon sonrasında yükseldi (p<0.001); indüksiyon sonrasında düştü (p<0.001); entü-basyon sonrasında II. ve III. Gruplarda yükseldi (p<0.001). Gruplar arası değerlendirmede; ortalama arter basıncı, indüksiyon sonrasında III. Grupta en yüksek (p<0.05); kalp atım hızı, indüksiyon sonrasında I. Grupta III. Gruptan (p<0.05); entübasyon ve insizyon sonrasında I. Grupta diğer gruplardan düşüktü (p<0.05, p<0.001). Postoperatif ortalama Arter basıncı ve kalp atım hızı, I. Grupta 30, 60 ve 90. dk'larda; II. ve III. Gruplarda 30. dk.'da düştü (p<0.001). Ağrı skorları I. Grupta 30, 60 ve 90. dk'larda; II. Grupta 60 ve 90. dk'da III. Gruptan düşüktü. İndüksiyonda kullanılan propofol dozu, sedasyon, bulantı ve kusma gruplar arasında farksız bulundu (p>0.05). Sonuçta, abdominal cerrahide klonidin ve tramadol'ün premedikasyonda kullanılabileceği; klonidin'in entübasyon ve cerrahi insizyona hemodinamik yanıtı daha iyi baskıladığı ve daha düşük postoperatif ağrı skorları sağladığı saptandı.Öğe Alt ekstremite kırığı cerrahisinde epidural veya sürekli spinal anesteziye infüzyon veya hasta kontrollü yöntemle eklenen sufentanilin etkisi(2008) Turan, Nesrin; Alagöl, Ayşin; Çolak, Alkin; Pamukçu, ZaferAmaç: Çalışmamızda, alt ekstremite kırığı operasyonlarında uygulanan rejyonal anestezide, spinal veya epidural kateterden sürekli infüzyon veya hasta kontrollü yöntemle sufentanil uygulanmasının anestezi kalitesi, intraoperatif-postoperatif hemodinami, solunum ile postoperatif analjezi üzerine etkilerinin araştırılması amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Grup I ve II’ye % 0,5 bupivakain ile epidural anestezi uygulandı, epidural kateterden Grup I’e (n=15) hasta kontrollü yöntemle; Grup II’ye (n=15) sürekli infüzyon ile sufentanil uygulandı. Grup III ve IV’e % 0,5 bupivakain heavy ile spinal anestezi uygulandı, spinal kateterden Grup III’e (n=15) hasta kontrollü yöntemle; Grup IV’e (n=15) sürekli infüzyon ile sufentanil uygulandı. Postoperatif dönemde bütün olgulara kateterlerden hasta kontrollü sufentanil uygulandı. İntraoperatif ve postoperatif dönemde kalp tepe atımı, sistolik ve diyastolik arter basıncı, dakika solunum sayısı, periferik oksijen satürasyonu, sedasyon skoru, sufentanil kullanımı ve yan etkiler kaydedildi. Postoperatif dönemde vizuel analog skala değerleri kaydedildi.Bulgular: Motor blok düzeyleri Grup III ve Grup IV’te Grup I (p<0.05, p<0.001) ve Grup II’den (p<0.05, p<0.001) yüksek saptandı. Maksimum duysal blok düzeyi T6 olarak saptandı. Bu düzeye ulaşan olgu sayıları Grup II’de Grup I’den (p<0.05) ve Grup IV’den (p<0.05) fazla bulundu. Duyusal bloğun en hızlı oluştuğu Grup III ile, Grup I (p<0.001) ve Grup II (p<0.001) arasında; Grup IV ile Grup I (p<0.001) ve Grup II (p<0.001) arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı. İntraoperatif hasta kontrollü sufentanil uygulanan Grup I ve III’de hiçbir olgu sufentanil bolusu almadı. Sufentanil tüketimi Grup II’de diğer gruplardan (p<0.001), Grup IV’te Grup I ve III’ten yüksek bulundu (p<0.001). Postoperatif 24, 48 ve 72 saatlik sufentanil tüketimi infüzyon gruplarında hasta kontrollü gruplardan düşük (p<0.001); epidural anestezi gruplarında spinal anestezi gruplarından yüksek bulundu (p<0.001). Postoperatif 60., 120. dk ve 4. saatte sedasyon skorları Grup II’de Grup I’den yüksek bulundu (p<0.001, p<0.05, p<0.05).Sonuç: Alt ekstremite kırığı operasyonlarında, intraoperatif dönemde, hem epidural hem spinal kateter aracılığı ile uygulanan sufentanil infüzyonunun, hasta kontrollü bolus yöntemi ile karşılaştırıldığında postoperatif sufentanil tüketimini azalttığı saptanmıştır.Öğe Aminofilinin sevofluran anestezisinde derlenme kriterleri üzerine etkisi(2002) Turan, Alparslan; Memiş, Dilek; Karamanlıoğlu, Beyhan; Çolak, Alkin; Pamukçu, Zafer; Turan, NesrinÇalışmamızda, inhalasyon anesteziklerinden sevofluran kullanımı sonrası derlenme üzerine aminofilinin etkisini araştırmayı amaçladık. Çalışma elektif cerrahi girişim planlanan ASA l-II sınıf 100 olgu üzerinde gerçekleştirildi. Tüm olgular 0.01 mg/kg atropin ve 0.06 mg/kg midazolam (İM) ile premedike edildi. Anestezi indüksiyonu 2 mg/kg propofol (İV) ve 0.5 mg/kg atrakuryum (İV); anestezi idamesi ise % 50 oksijen + % 50 azotprotoksit ve % 2 sevofluran ve gerektikçe 0.1 mg/kg atrakuryum (İV) ile sürdürüldü. Sevofluran kesildikten sonra, I. gruba plasebo olarak serum fizyolojik, 11. gruba aminofilin 5 mg/kg (İV) olarak verildi. I. grupta serum fizyolojik öncesi ve sonrası, II. grupta aminofilin öncesi ve sonrası evrelerde; KAH, OAB, SpO2, iki grupta anestezi süresi, sesli uyarıya göz açma, sözlü cevap, ekstübasyon ve üç basit aritmetik işlem zamanı kaydedildi. iki grup arasında OAB, Sp02 ve anestezi süresi açısından istatistiksel olarak fark bulunmazken, II. grupta; grup içi aminofilin öncesi evreye göre aminofilin sonrası evrede ve I. grupla karşılaştırıldığında serum fizyolojik sonrası evreye göre aminofilin sonrası evrede kalp atım hızı değerleri yüksek bulundu (p<0.05). II. grupta I. gruba göre göz açma, sözlü cevap, ekstübasyon ve üç basit aritmetik işlem zamanı kısaydı (p<0.001). Sonuç olarak; aminofilinin sevofluran anestezisinden sonra derlenmeyi kısalttığı ve bunun anestezi pratiğinde hastalar açısından avantaj oluşturabileceği kanısına varıldı.Öğe Çocuklarda desfluran, sevofluran ve halotan anestezilerinin derlenme üzerine etkileri(2004) Pamukçu, Zafer; Karamanlıoğlu, Beyhan; Ceylan, Köksal NilsunÇalışmamızda, çocuklarda desfluranın derlenme özelliklerini sevofluran ve halotanla karşılaştırmalı olarak değerlendirmeyi amaçladık.Fakültemiz etik kurul izni ile yaşları 1-8 arası ASA I-II sınıfına giren elektif minör cerrahi uygulanacak 90 hasta çalışma kapsamına alındı. Olgular her grupta 30 hasta olmak üzere rastgele üç gruba ayrıldı. Her üç grupta anestezi indüksiyonu % 50 O2 +% 50 N2O karışımı içinde % 7 konsantrasyonda sevofluranla gerçekleştirildi. 1.3 minimal alveoler konsantrasyonda I. grupta desfluran, II. grupta sevofluran ve III. grupta halotanla anestezi idamesi gerçekleştirildi. Kalp atım hızı, sistolik ve diyastolik arter basınçları, periferik oksijen satürasyonu ve end-tidal karbondioksit basıncı inhalasyon anestezikleri kesildikten sonra ve derlenme evresinde ölçülerek kaydedildi. Derlenme Aldrete skoru ile olguların ağrıları ise pediyatrik objektif ağrı skalası ile değerlendirildi. Postoperatif ilk parasetamol gereksinim zamanı, 24 saatlik total parasetamol gereksinim dozu ve yan etkiler not edildi.Aldrete derlenme süresinin desfluran grubunda (8.2±2.6 dk.) sevofluran (12.7± 2.8 dk.) ve halotan (19.1±2.8 dk.) gruplarına; sevofluran grubunda halotan grubuna göre anlamlı derecede kısa olduğu belirlendi (p<0.0005). Buna karşın, hemodinamik değişiklikler, oksijenasyon, postoperatif pediyatrik objektif ağrı skorları, postoperatif ilk analjezik gereksinim zamanı ve 24 saatlik total analjezik gereksinim dozu ve yan etkiler üç grup arasında benzerdi.Sonuç olarak, çocuklarda anestezi idamesinde kullanılan desfluranın, anesteziden derlenme süresinin kısa olması nedeniyle sevofluran ve halotana iyi bir alternatif olabileceğini düşünüyoruz.Öğe Deksmedetomidinin genel anestezi ve epidural anestezide vücut sıcaklığı değişikliği ve titreme üzerine etkileri(2007) Karaçayır, Yücel; Ara, Cavidan; Çolak, Alkin; Pamukçu, Zafer; Süt, NecdetAnestezi sonrası titreme tedavisinde farmakolojik ajanlar tercih edilmektedir. İdeal ve yan etkisi az efektif bir ajan bulmak için çalışmalar devam etmektedir. Çalışmamızda, genel ve epidural anestezi uygulanan olgularda deksmedetomidin infüzyonunun operasyon sırasında ve sonrasındaki ısı değişikliği ile anestezi sonrası titreme üzerine etkisini araştırmayı amaçladık.Olgular rasgele Grup I (n=50) genel anestezi; Grup II (n=50) epidural anestezi olacak şekilde ayrıldı. Grup I indüksiyondan, Grup II blok T6'ya ulaşınca, kendi içinde 2'ye ayrılarak, Grup IA (n=25) ve IIA (n=25)'ya serum fizyolojik ve Grup IB (n= 25) ve IIB'ye deksmedetomidin 2 µg mL-1 olacak şekilde hazırlanmış solüsyon, ilk 10 dk 0.25 mL kg-1 sa-1, sonra 0.1 mL kg-1 sa-1 infüzyon uygulandı. İndüksiyon veya blok sonrası 30., 60. ve 90. dk.'da kalp atım hızı (KAH), sistolik arter basıncı (SAB), diastolik arter basıncı (DAB), periferik oksijen satürasyonu (SpO2), timpanik membran ısı değerleri ve Grup II'de sedasyon skoru (SS) değerleri kaydedildi. Postoperatif 15., 30. ve 60. dk.'da KAH, SAB, DAB, SpO2, timpanik membran ısısı, titreme skoru (TS) ve SS değerleri kaydedildi. TS e3 olan olgulara 25 mg meperidin iv. yapılarak dozu ve sayısı kaydedildi. Postoperatif 60 dk. Aldrete derlenme skoru 9 olan olgular servise çıkarıldı. İntraoperatif 30. ve 90. dk.'da KAH ve DAB değerleri; 30., 60. ve 90. dk.'da timpanik membran ısısı değerleri Grup IA'da, Grup IB'ye göre düşük bulundu (p<0.05). Postoperatif gruplar arasında hemodinamik değerler, timpanik membran ısısı, SS ve TS değerleri, meperidin tüketimi, bulantı, kusma ve yan etkiler açısından anlamlı fark bulunmadı. VAS değerleri; Grup I'de Grup II'den anlamlı yüksek bulundu (p<0.05). Anestezi sonrası TS ?3 olan olguların yaş ortalamaları, TS <3 olanlardan düşük, cinsiyet dağılımları benzer bulundu.Sonuç olarak, çalışmamızda kullandığımız dozda deksmedetomidin infüzyonunun, genel anestezi alan olgularda hemodinamik değerleri ve vücut ısısını intraoperatif dönemde istatistiksel olarak anlamlı düşürdüğü, epidural anestezi alan olgularda bu etkilerin görülmediği belirlendi.Öğe Epidural anestezide emla krem uygulaması(2004) Kaya, Gaye; Turan, Alparslan; Memiş, Dilek; Karamanlıoğlu, Beyhan; Pamukçu, Zafer; Turan, NesrinEutectic Mixture of Local Anaestetics (EMLA) krem sıklıkla damar yolu açılmasında, kateterizasyonda, küçük cerrahi girişimlerde ve spinal anestezide topikal anestezik olarak kullanılmaktadır. Çalışmamızda, epidural anestezide EMLA kremin topikal anestezik olarak kullanımının ağrı skoru ve hasta memnuniyeti açısından lidokain infiltrasyonu ile karşılaştırmayı amaçladık. Etik Komite izni ve hasta oluru alınan, ASA I-II grubu, epidural anestezi altında elektif alt batın ve alt ekstremite cerrahisi geçirecek, toplam 60 hasta çalışmaya dahil edildi. Olgular rasgele iki gruba ayrıldılar. Her iki gruba standart premedikasyon uygulandı. Epidural anestezi uygulanacak L3-4 bölgesine, uygulamadan 1 saat önce Grup I'deki (n=30) olgulara plasebo krem patch, Grup II'deki (n=30) olgulara EMLA krem patch uygulandı. Ayrıca epidural girişimden hemen önce, aynı bölgeye Grup I'de 2 mL % 2'lik lidokain, Grup II'de 2 mL serum fizyolojik ile intradermal ve subdermal infiltrasyon yapıldı. Epidural kateter standart teknikle takıldı ve yerleştirme zamanı kaydedildi. 16 G tuohy iğne girerken 10 cm'lik visual analog skala (VAS) kullanılarak ağrı skoru, katater yerleştirildikten sonra ise anestezi kalitesi ve hasta memnuniyeti belirlendi. Epidural iğne girerken VAS skorları, katater takıldıktan sonra anestezi kalitesi ve hasta memnuniyeti açısından iki grup arasında fark bulunmazken, katater takma zamanı Grup II'de Grup I'e göre anlamlı (p<0.05) bir şekilde kısa bulundu. Sonuç olarak, EMLA kremin epidural anestezide topikal amaçla kullanımının basit, noninvaziv, etkin bir yöntem olduğu ve lidokain infiltrasyonuna alternatif olabileceği sonucuna varıldı.Öğe Genel anestezi öncesinde karbonidrat içeceği kullanımı(2008) Pamukçu, Zafer; Kaya, Gaye; Akalın, Esin; Alagöl, Ayşin; Turan, NesrinPerioperatif aspirasyon riskini azaltmak için anesteziden önce 8 saat süreyle ağızdan sıvı/gıda alımının kısıtlanması, açlık hissi, ağız kuruluğu ve anksiyeteye yol açabilmektedir. Preoperatif açlık hissini yatıştırmak amacıyla, operasyondan önceki akşam ve operasyon sabahı olmak üzere iki kez karbonhidrat içeceği kullanımı önerilmektedir. Plasebo kontrollü bu çalışmada karbonhidrat içeceğinin yalnızca operasyon sabahı kullanımı, iki kez kullanımı ile karşılaştırılmıştır. Genel anestezi altında batın operasyonu planlanan ASA I-II grubundan 45 (n=15’er) ASA I-II olgunun vücut ağırlığı ve triseps çevresi ölçülmüş, gece 24.00’ten itibaren aç bırakılmış, olgulara operasyon sabahı 5 mg metilen mavisi içirilmiştir. Grup I’e operasyondan 2 saat önce 400 mL; Grup II’ye operasyondan önceki gece de 800 mL, operasyondan 2 saat önce 400 mL karbonhidrat içeceği verilmiş, Grup III (kontrol) aç bırakılmıştır. Üç grupta anestezi premedikasyonu, indüksiyonu ve idamesi aynıdır. Karbonhidrat içeceği öncesi ve sonrasında; susama hissi, ağız kuruluğu ve tadı sorgulanmıştır. İntraoperatif dönemde: mide içeriğinin volümü ve pH’sı; 10 dk. aralarla hemodinami; ekstübasyondan sonra kafın rengi kaydedilmiştir. Glikoz, insülin ve albümin düzeyleri; minimental test, anksiyete ve depresyon skorları karbonhidrat içeceğinden ve indüksiyondan önce, ekstübasyonda ve 12 saat sonra; VKİ ve triseps çevresi ölçümleri operasyon öncesinde ve postoperatif 12. saatte değerlendirilmiştir. Grup I ve II’de susama hissi, ağızda kuruma, kötü tad ve sıklığı ile, anksiyete skorları Grup III’ten düşük; indüksiyon öncesinde kan şekeri, indüksiyonda sistolik ve diyastolik arter basınçları Grup III’ten yüksek bulunmuştur (p<0.05). Sonuçlar, operasyon sabahı 400 mL karbonhidrat içeceği kullanımının; açlık hissi, kan şekeri düzeyi, anksiyete ve hemodinami üzerine, kontrole göre göre etkili olduğunu ve akşam+sabah kullanımına bir alternatif olduğunu düşündürmektedir.Öğe Geriyatrik hastalarda sevofluran ve isofluranın derlenme kriterleri üzerine etkilerinin karşılaştırılması(2005) Arar, Cavidan; Kaya, Gaye; Karamanlıoğlu, Beyhan; Alagöl, Ayşin; Özden, Ayça; Pamukçu, ZaferAmaç: Bu çalışmada, geriyatrik hastalarda volatil anesteziklerden sevofluran ve isofluranın derlenme kriterleri üzerine etkileri karşılaştırıldı. Çalışma Planı: Elektif ürolojik ve jinekolojik cerrahi girişim planlanan ASA I-II grubundan 65 yaş ve üzeri 40 hasta rastgele eşit sayıda iki gruba ayrıldı. Tüm olguların premedikasyonu intramusküler 0.06 mgkg-1 midazolam, anestezi indüksiyonu intravenöz 1.5 mgkg-1 propofol, 0.6 mgkg-1 atrakuryum besilat ve 500 ?g alfentanil ile gerçekleştirildi. Anestezi idamesi grup I’de 1 MAC isofluran, grup II’de 1 MAC sevofluran ve gerektikçe intravenöz 0.1 mgkg-1 atrakurium ile sürdürüldü. Ameliyat sonunda her iki grupta da derlenme kriterleri olarak belirlenen spontan göz açma, ekstübasyon, sözel yanıt ve oryantasyon süreleri kaydedildi. Bulgular: Sevofluran grubunda, isofluran grubuna göre spontan göz açma (p=0.0002), ekstübasyon (p=0.0002), sözel yanıt (p=0.0001) ve oryantasyon (p=0.0001) süreleri anlamlı derecede kısa bulundu. Sonuç: Geriyatrik olgularda sevofluranın derlenme kriterleri açısından isoflurana göre daha avantajlı olduğu kanısına varıldı.Öğe Kaflı-orofaringeal havayolu ile laringeal maskenin karşılaştırılması(2001) Memiş, Dilek; Turan, Alparslan; Pamukçu, Zafer; Turan, NesrinÇalışmamızda, kaflı-orofaringeal havayolu (KOFH) ile laringeal maske (LM) uygulamalarının hemodinami üzerine yaptıkları değişiklikleri ve yan etkilerini karşılaştırmalı olarak incelemeyi amaçladık. Çalışmada elektif cerrahi girişim planlanan ASA I ve II sınıflamasına giren, genel anestezi altında, kısa süreli operasyon geçirecek 30 olgu rastgele 2 gruba ayrıldı. I gruba (n=15) KOFH, II. gruba LM uygulandı. Uygulamanın ne kadar sürdüğü kaydedildi. Her iki grup olguda indüksiyondan hemen önce (kontrol), KOFH yada LM yerleştirilmesinin 1. ve 5. dakikalarında ve KOFH yada LM çekildikten hemen sonra ortalama arter basıncı, kalp atım hızı, periferik oksijen saturasyonu, endtidal CO2 basıncı ölçümleri yapıldı. Tüm olgularda peroperatif postoperatif olarak oluşan komplikasyonlar (laringospazın, mide distansiyonu, hipoksi, bulantı, kusma, aspirasyon, havalanma güçlüğü, aritmi) kaydedildi. Her iki grup arasında bu izlediğimiz parametreler açısından istatistiksel bir fark saptanmadı. Sonuç olarak; kısa süreli cerrahi operasyonlarda, trakeal entübasyon yapılamayan veya istenmeyen olgularda KOFH ve LM kullanılmasının güvenli bir solunum yolu sağlayabileceği kanısına varıldı.Öğe Kist hidatik cerrahi girişiminde hipertonik NaCI solüsyon kullanımına bağlı hipernatremi (Olgu sunumu)(2002) Memiş, Dilek; Tükenmez, Barış; Pamukçu, Zafer[Abstract Nıt Available]Öğe Komplikasyonsuz internal juguler venöz kateterizasyon sonrası gelişen Horner sendromu: Olgu sunumu(2008) Şahin, Sevtap Hekimoğlu; Kaya, Gaye; Koyuncu, Onur; Pamukçu, ZaferPerkütan internal juguler ven kateterizasyonu, santral venöz kateterizasyon uygulamalarında oldukça yaygın kullanılmaktadır. Santral venöz kateterizasyon uygulamaları sırasında nadir bir komplikasyon olarak Horner sendromu gelişebilir. Bu yazıda sağ internal juguler ven kateterizasyonundan bir gün sonra miyozis, pitozis ve anizokorinin eşlik ettiği Horner sendromu gelişen 47 yaşında kadın hasta sunuldu. Bir hafta sonra, hastanın klinik bulguları düzeldi.Öğe Koroner arter cerrahisinde, sevofluran ve yüksek doz fentanil anestezilerinin, hemodinami ve postoperatif derlenme üzerine etkilerinin karşılaştırılması(2005) Yorulmaz, Veli; Arar, Cavidan; Turan, Fatma Nesrin; Pamukçu, ZaferAmaç: Çalışmamızda koroner arter cerrahisi geçirecek olgularda iki anestezi tekniğinin, hemodinami ve postoperatif derlenme üzerine etkileri karşılaştırıldı.Gereç ve Yöntem: Etik kurul onayı sonrası, 55 olgu rasgele iki gruba ayrıldı. Grup I'e (n=28) indüksiyonda 0.2 mg kg-1 diazepam, 0.1 mg kg-1 pankuronyum, 10 µg kg-1 fentanil iv; Grup II'ye (n=27) 0.2 mg kg-1 diazepam, 0.1 mg kg-1 pankuronyum, 50 µg kg-1 fentanil 4-5 dakikada iv uygulandı. İdamede Grup I'de end tidal % 2 sevofluran ve 5 µg kg-1 fentanil iv; Grup II'de 15 µg kg-1 fentanil iv uygulandı. Hemodinamik parametreler indüksiyondan önce ve sonra, entübasyondan, insizyondan ve sternotomiden sonra, aort kanülasyonundan önce, pompa çıkışı 15. dk., cerrahi bitimi ve postoperatif 2. saatte kaydedildi. Postoperatif derlenme kriterleri olarak; spontan göz açma, oriyantasyon, ekstübasyon ve yoğun bakım ünitesinde kalış zamanları kaydedildi.Bulgular: Kalp tepe atımı entübasyon sonrasında Grup I'de anlamlı olarak yükseldi, sol ventrikül atım işi ve sol ventrikül atım iş indeksi tüm ölçümlerde başlangıçtakinden düşük bulundu (p<0.05). Grup II'de ortalama arter basıncı sternotomi sonrasında ve aort kanülasyon öncesinde yükseldi ve Grup I'den yüksek bulundu (p<0.05). Kardiyak output ve kardiyak indeks, insizyon sonrası ölçüm dışında tüm ölçümlerde yüksek, sol ventrikül atım işi ve sol ventrikül atım iş indeksi sternotomi sonrası ve postoperatif 2.saat dışında, başlangıç değerlerinden düşük bulundu. İki grubun intraoperatif arteriyel kan gazı analizi sonuçları ile kan, taze donmuş plazma, ilaç gereksinimleri farksız bulundu. Derlenme kriterleri Grup I'de Grup II'ye göre kısa (p<0.01), yoğun bakım ünitesinde kalış süreleri farksızdı (p>0.05).Sonuç: Koroner arter bypass cerrahisinde, sevofluran ve düşük doz fentanil anestezisinin yüksek doz fentanil anestezisi kadar hemodinamik stabilite sağlamasının yanı sıra, daha erken derlenme ve ekstübasyona olanak sağlaması nedeniyle, iyi bir seçenek olduğu düşünüldü.Öğe Kraniyotomilerde çivili başlığa hemodinamik yanıtın önlenmesinde intravenöz sufentanil ile bupivakain infiltrasyonunun karşılaştırılması(2005) Turan, F. Nesrin; Alagöl, Ayşin; Pamukçu, Zafer; Çolak, AlkinAmaç: Bu çalışmada 10 µg intravenöz sufentanil ile cilde bupivakain infiltrasyonu kraniyotomilerde "Mayfield Holder" yerleştirilmesi sırasında ortaya çıkan hemodinamik yanıtın önlenmesi yönünden karşılaştırıldı.Gereç ve Yöntem: ASA I ve II grubundan, kraniyotomi geçirecek 20-58 yaşlarındaki 59 olgu, rasgele üç gruba ayrıldı. Grup S'ye % 09 NaCl infilitrasyonu ve iv 10 mg sufentanil; Grup B'ye çivi uygulanacak bölgelere 10 mg % 0.5 bupivakain ve iv % 09 NaCl; Grup K'ya intravenöz ve infilitrasyon olarak % 09 NaCl uygulandı. İndüksiyondan önce ve sonra; infiltrasyondan önce ve sonra; Mayfield'den önce ve sonra sistolik, diyastolik ve ortalama arter basınçları ile kalp hızları ölçülerek kaydedildi.Bulgular: Grup S'de sufentanil enjeksiyonu, arter basınçları ile kalp hızını anlamlı olarak düşürdü. (p< 0.01); (p< 0.001) Grup B ve K'de ise, infiltrasyon-enjeksiyon sonrasında arter basınçları ve kalp hızında anlamlı değişiklik saptanmadı (p >0.05). Kontrol grubunda Mayfield başlık sonrası arter basınçları ve kalp hızında artış saptandı (p< 0.001) ve 5 dk. sonra, hala yüksekti (p< 0.01, p< 0.001). Grup B'de ise, diyastolik (p< 0.05) ve ortalama arter basınçları (p< 0.01) ile kalp hızı (p< 0.05) yükseldi. Diyastolik ve ortalama (p< 0.01) arter basınçları 5 dk. sonra hala yüksekti. Grup S'de çivili başlık, hemodinamik parametrelerde artışa yol açmadı; bu düşük hemodinamik değerler, sufentanil enjeksiyonundan sonra ve çalışma süresince devam etti.Sonuç: Mayfield başlığı uygulaması sırasında çivili başlığa bağlı hemodinamik yanıtın önlenmesinde intravenöz 10 µg sufentanilin ve 10 mg % 0.5 bupivakain infiltrasyonunun etkili olduğu, ancak sufentanilin kan basıncını ve kalp hızını çalışma periyodu süresince düşürdüğü saptandı.Öğe Kraniyotomilerde deksmedetomidin infüzyonunun hemodinamik yanıtlar üzerine etkisi(2006) Alagöl, Ayşin; Pamukçu, Zafer; Karaçayır, Yücel; Çolak, Alkin; Turan, F. Nesrin; Kaya, GayeAmaç: Çalışmamızda, kraniyotomi operasyonlarında indüksiyon öncesinde başlayarak cerrahi insizyon öncesine kadar sürdürülen deksmedetomidin infüzyonunun, laringoskopi, çivili başlık ve cerrahi insizyona hemodinamik yanıtı önlemedeki etkinliği araştırılmıştır.Gereç ve Yöntem: Supratentoryal kitle nedeniyle opere edilecek ASA I-II grubundan 40 olgu, indüksiyondan 5 dk. önce rasgele iki gruba ayrılarak çalışma grubuna (n=20) 1 µg kg sa-1 deksmedetomidin, kontrol grubuna (n=20) % 0.9 NaCl infüzyonu başlatıldı. On dakika sonra entübasyon gerçekleştirildi ve iki grupta da infüzyon hızları % 50 azaltıldı. Kontrol grubunda çivili başlıktan 5 dk. önce 1 µg kg-1 fentanil, deksmedetomidin grubunda 2 mL % 0.9 NaCl iv verildi. İki grupta premedikasyon, indüksiyon ve idame ilaçları aynıydı.Bulgular: Deksmedetomidin grubunda infüzyonun 5. dakikasında kalp hızı ile sistolik ve diyastolik arter basınçları, öncesine göre düşük bulundu (p<0.001). Her iki grupta indüksiyondan sonra sistolik ve diyastolik arter basıncı düştü (p<0.001). Kontrol grubunda kalp hızı ve sistolik ve diyastolik arter basıncı, entübasyondan sonra öncesine göre (p<0.001) ve çivili başlık uygulanmasından 1 dk. (p<0.001) ve 5 dk. sonra (p<0.05), öncesine göre yüksek; cerrahi insizyon sonrasında öncesine göre kalp hızı (p<0.001), sistolik (p<0.001) ve diyastolik (p<0.05) arter basıncı yüksek bulundu. Deksmedetomidin grubunda entübasyon ve cerrahi insizyon ile hemodinamik parametrelerde anlamlı değişme saptanmadı; sistolik (p<0.001) ve diyastolik (p<0.05) arter basıncı, çivili başlıktan 5 dk. sonra, 1 dk. sonrasından düşüktü. Kontrol grubunda 6 olguda cerrahi insizyondan sonra fentanil gerekti; deksmedetomidin grubunda fentanil gereksinimi olmadı (p<0.001).Sonuç: Kraniyotomi operasyonlarında indüksiyondan önce başlatılan deksmedetomidin infüzyonu; entübasyon, çivili başlık, insizyon gibi uyaranlara hemodinamik yanıtı önlemede etkili bulundu.Öğe Kısa süreli girişimlerde havayolu kontrolünde alternatif bir yaklaşım: farengeal (PAXpress) havayolu(2003) Turan, Alparslan; Memiş, Dilek; Karamanlıoğlu, Beyhan; Pamukçu, ZaferLaringeal maske ve kaflı orofarengeal havayoluna alternatif olarak kullanıma sunulan PAxpress faringeal havayolunu kısa süreli cerrahi girişimlerde hemodinamik yanıt, oksijenasyon, yerleştirme kolaylığı ve yan etkiler açısından karşılaştırmayı amaçladık. Çalışmamız, elektif kısa süreli cerrahi ameliyat planlanan, ASA I-II grubuna giren 18-65 yaş arasındaki toplam 60 olguda gerçekleştirildi. Standart premedikasyonu takiben, olguların ortalama arter basıncı, kalp atım hızı ve periferik oksijen saturasyonu monitörize edildi. Tüm olgular standart anestezi indüksiyonunu takiben maske ile ventile edildi ve bu olgularda end-tidal CO2 basıncı monitorize edildi, inspire edilen ve expire edilen anestezik konsantrasyon izlenmeye başlandı. Olgular rasgele üç gruba ayrılıp, I. gruba (n=20) farengeal, II. gruba (n=20) laringeal maske, III. gruba (n=20) kaflı orofarengeal havayolu uygulandı, deneme sayısı ve süresi kaydedildi. Anestezi idamesi % 50 O2/N2O ve % 2 sevofluran ile sürdürüldü, kas gevşemesi mivakuryum ile sağlandı. Tüm gruplarda başlangıç ve gereç yerleştirildikten sonra 1., 2., 4. dakikalarda ve çıkarıldıktan hemen sonra ortalama arter basıncı, kalp atım hızı, periferik oksijen saturasyonu ve end-tidal CO2 basıncı ölçümleri kaydedildi. Olgularda in traoperatif komplikasyonlar, havalanma için yapılan ek manevralar, desaturasyon (SpO2 <% 95) ve aritmi sayısı kaydedildi. Postoperatif dönemde ise çıkarılan havayoluna kan bulaşması, bulantı kusma, öksürük ve boğaz ağrısı 1. saatte ve geç dönemde 24. saatte kaydedildi. Gruplar karşılaştırıldığında havayolu yerleştirme süresi, tüm ölçüm zamanlarında hemodinamik parametre değerleri, desaturasyon sayısı ve end-tidal CO2 basınç değerleri ile intraoperatif yan etkiler arasında fark yoktu. Ameliyat sırasında havalanma için ek manevra gereksinimi III. grupta (% 30), I. (% 5) ve II. (% 5) gruplara göre anlamlı olarak daha fazla belirlenirken (p<0.05), I. ve II. gruplar arasında fark saptanmadı. Uygulanan havayolu gerecine kan bulaşması sayısı karşılaştırıldığında; II. grupta (% 5), I. (% 35) ve III. (% 20) gruba göre anlamlı olarak daha az saptanırken (p<0.05), I. ve III. gruplar arasındaki fark anlamsızdı. Üç grup arasında diğer postoperatif komplikasyonlar açısından fark bulunmadı. Sonuç olarak, üç gereçte kısa süreli cerrahi girişimlerde güvenli ve yeterli havayolu sağlamaktadır. Farengeal havayolunun kısa cerrahi işlemlerde laringeal maske ve kaflı orafarengeal havayoluna alternatif oluşturabileceği sonucuna vardık.Öğe Laparoskopik kolesistektomi sonrası analjezide intraperitoneal bupivakaine meperidin eklenmesi(2002) Tükenmez, Barış; Turan, F. Nesrin; Alagöl, Ayşin; Çolak, Alkin; Pamukçu, ZaferLaparoskopik kolesistektomi sonrası analjezi amacıyla intraperitoneal (İP) uygulanan lokal anestezik ajana hem İP, hem de İV olarak meperidin eklenerek postoperatif ağrı, analjezik gereksinimi, hemodinamik ve yan etkiler karşılaştırıldı. Bu amaçla ASA I ve II grubundan 35 kadın ve 30 erkek hasta çalışma kapsamına alındı. Premedikasyon, anestezi indüksiyonu ve idamesi standart bir protokolle uygulandı. Ameliyat sonunda Grup I'deki olgulara (n=21) % 0.5 bupivakain 20 mL İP ve l mL serum fizyolojik (SF) İV; Grup II'deki olgulara (n=22) % 0.5 bupivakain 20 mL İP ve 50 mg meperidin İP; Grup III'teki olgulara (n=22) % 0.5 bupivakain 20 mL İP ve 50 mg meperidin İV uygulandı. Postoperatif ağri, analjezi süresi, analjezik gereksinimi, ortalama arter basıncı ve kalp atım hızı ; 0 ve 30 dk.,1, 2, 4, 8, 12 ve 24. saatlerde değerlendirildi. Her üç grupta da yeterli analjezi sağlandığı, VAS değerlerinin İP meperidin uygulanan grupta sadece bupivakain uygulanan gruba göre 0, 2 (p<0.05), 12 ve 24. (p<0.01) saatlerde düşük olduğu saptandı. İntraperitoneal meperidin uygulanan grupta VAS değerleri, İV meperidin uygulanan gruba göre 4 (p<0.01), 12 ve 24. (p<0.05) saatlerde düşük, bulundu (p<0.05). Analjezi süresi ve ek analjezik gereksinimi gruplar arasında istatistiksel olarak farklı bulunmadı. Gruplar arasında yan etkiler açısından fark saptanmadı. Sonuç olarak meperidinin İP uygulamada etkili olduğu ve İP bupivakaine eklendiğinde, tek bupivakainden daha düşük ağrı skorlarıyla birlikte olduğu saptandı.Öğe Masif kan transfüzyonu nedeniyle gelişen ARDS (Olgu sunumu)(2001) Memiş, Dilek; Kaya, Gaye; Pamukçu, ZaferAkut sıkıntılı solunum sendromu (ARDS); başka bir şekilde açıklanamayan akut dispne, FiO2 artışına cevap vermeyen hipoksemi, azalmış akciğer kompliyansı, bilateral pulmoner infitrasyonların varlığı ile tanımlanmış akut bir tablodur. Direkt ve indirekt pulmoner nedenlerle oluşan ARDS'nin seyrek görülen nedenlerinden birisi de masif kan transfüzyonudur. Biz, masif kan transfüzyonu sonrası ARDS gelişen bir olgumuzu literatür bilgileri ışığı altında sunmayı amaçladık.Öğe Monitörize anestezi bakımında: Propofol ve deksmedetodiminin karşılaştırılması(2004) Pamukçu, Zafer; Turan, Alparslan; Karamanlıoğlu, Beyhan; Şapolyo, Özgür; Ömürlü, İmran KurtÇalışmamızda, septoplasti ve endoskopik sinus ameliyatlarında, monitorize anestezi bakımında, propofol ile deksmedetomidinin, hemodinami, analjezi, sedasyon ve yan etkiler açısından karşılaştırılması amaçladı. 40 olgu, her grupta 20 olgu olacak şekilde rastgele iki gruba ayrılarak, 0.06 mg kg-1 midazolam ve 0.01 mg kg-1 atropin ile premedike edildi. Sedasyon indüksiyonu grup I hastalarda 0.8 mg kg-1 iv propofol ile gerçekleştirildikten sonra, 2 mg kg-1 sa-1 dozda propofol infüzyonuna başlandı, grup II hastalarda 1 mg kg-1 iv deksmedetomidin (5 dk'da) yapıldıktan sonra, 0.4 mg kg-1 sa-1 dozda deksmedetomidin infüzyonuna başlandı ve sedasyon skalasına göre infüzyon ayarlandı. Tüm olgulara sedasyon indüksiyonunu takiben 1 mg kg-1 ve ameliyat sırasında verbal ağrı skoru (VRS) 4 ve üstü, veya hasta talep ettiğinde 0.5-1 mg kg-1 iv fentanil uygulandı. Ameliyat sırasında 5., 10., 20., 30., 40. ve 50. dk'larda hastaların ortalama arter basıncı, kalp atım hızı, periferik oksijen satürasyonu ve VRS kaydedildi. Postoperatif dönemde Aldrete skorları değerlendirildi. Postoperatif 1., 2., 4., 6., 12. ve 24.saatlerde ortalama arter basıncı, kalp atım hızı, dakika solunum sayısı ve ağrı visual analog skala (VAS) ile değerlendirildi. VAS skorları 4 ve üstü olduğu zaman 75 mg diklofenak yapıldı. Aldrete skorları 15.dk'da Grup II'de daha düşük bulundu (p<0.05). VRS değerleri farklı bulunmazken, postoperatif VAS değerleri 1., 2., 4. ve 6.saatlerde Grup I'de Grup II'ye göre anlamlı olarak yüksek bulundu (p<0.05). İntraoperatif sedasyon skorları ölçülen tüm zamanlarda, Grup II'de Grup I'e göre yüksek bulundu (p<0.05). İlk analjezik gereksinim zamanı Grup II'de Grup I'e göre anlamlı uzun bulundu (p<0.05). Total diklofenak tüketimi Grup I'de 123.8±83.5 mg, Grup II'de 33±48.7 mg ve Grup I hastalarında anlamlı olarak fazla bulundu (p<0.05). Sonuç olarak, deksmedetomidinin monitorize anestezi bakımında kullanılabileceği ve propofole alternatif olabileceği sonucuna varıldı.Öğe Omurga cerrahisinde IV nimodipin ve oral nifedipinin postoperatif epidural morfin analjezisi üzerine etkileri(2002) Turan, F. Nesrin; Pamukçu, Zafer; Alagöl, Ayşin; Çolak, AlkinOmurga cerrahisi sonrası hasta kontrollü epidural analjezi (HKEA) yöntemi ile morfin uyguladığımız 54 olguda, kalsiyum kanal blokerle rinden oral nifedipin ve IV nimodipinin morfin tüketimini azaltıp azaltmadığı değerlendirildi. Olgular rasgele 3 gruba ayrılarak, çift kör yöntemle, kontrol grubu ve IV nimodipin grubuna oral plasebo; kontrol ve oral nifedipin grubuna IV plasebo uygulandı. Nimodipin, indüksiyondan sonra 30 $mu$g/kg/sa infüzyonla başlatılarak 20 saat süreyle uygulandı. Nifedipin, ameliyattan 2 saat önce verildi. Uç grupta da epidural analjezi protokolü aynı idi. Epidural analjeziye ek olarak, morfin tüketimi ilk 8 saatte 10 mg'ı geçen ve ağrı skorunu >4 olarak belirten olgulara tenoksikam 20 mg IV uygulandı. Postoperatif ağrı skorları gruplar arasında farklı bulunmadı. Nimodipin grubunda ilk 24 saatte (p<0.05), 48 (p<0.05) ve 72 (p<0.001) saatteki toplam morfin tüketimi kontrol (sadece HKEA uygulanan) grubundan düşüktü. Nifedipin grubunda 24 saatteki morfin tüketimi kontrol gru-bundan farklı değilken, 48 (p<0.05) ve 72 saatteki toplam morfin tüketimi kontrol grubundan düşük bulundu (p<0.001) Sonuç olarak, preoperatif nifedipin ile, per ve postoperatif IV nimodipinin, omurga cerrahisi sonrasında, postopertif 72 saatlik epidural morfin tüketimini azalttığına karar verildi.Öğe Postanestezik titremenin tedavisinde ondansetron ve tramadol'un karşılaştırılması(2003) Memiş, Dilek; Turan, Alparslan; Karamanlıoğlu, Beyhan; Süt, Necdet; Pamukçu, ZaferAmaç: Çalışmamızda postanestezik titreme gelişen olgularda 5-HT3 antagonisti olan ondansetron ile 5-HT geri alınımını inhibe eden tramadolun etkinliğini karşılaştırmayı amaçladık. Materyel ve Metod: Çalışmamız, elektif cerrahi geçirecek 30 olgu üzerinde gerçekleştirildi. Operasyon odasına alınan olguların, ortalama arter basıncı, kalp atım hızı, periferik oksijen saturasyonu monitorize edildi. Standart anestezi indüksiyonundan sonra özofageal ısı probu yerleştirildi. End-tidal CO2 32-35 mmHg-1 basınçları arasında ve operasyon odasının ısısı 21-22 C'de sabit tutuldu. Operasyon bitiminde ekstübe edilen olgularda görülen postanestezik titreme 4 dereceli bir skala ile belirlendi. Ondansetron 8 mg iv verilen olgular Grup I (n=15), tramadol 1 mg.kg-1 iv verilen olgular Grup II (n=15) olarak rastgele iki kısma ayrıldı. Olguların ilaç verilmeden önce ve sonra ortalama arter basıncı, kalp atım hızı, periferik oksijen saturasyonu, özofageal ısı derecesi, titremenin ne kadar zamanda geçtiği değerlendirildi. Eğer postanestezik titreme ilaç verildikten sonra ilk 5 dakika içinde geçmezse 25 mg iv meperidin verilmesi planlandı. Bulgular: Olguların postanestezik titreme sırasında ve titreme geçtikten sonra ölçülen ortalama arter basıncı, kalp atım hızı, periferik oksijen saturasyonu ve ısı değerleri ortalaması ve titreme skorları arasında istatistiksel fark bulunmadı. Grup I' de titreme 3.97±1.76 dakikada geçerken, Grup II'de 1.82±1.37 dakikada geçti, ve bu fark istatistiksel olarak ileri derecede anlamlı bulundu (p<0.01). Grup I'de 6 olguda, Grup II'de 1 olguda titreme 5 dakika içinde geçmedi ve bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p>0.05). Ondansetron verdiğimiz grupta 1 olguda, tramadol verdiğimiz grupta ise 6 olguda 1 şiddetinde postoperatif bulantı kusma görüldü. Bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu (p<0.05).Sonuç: Sonuç olarak; tramadolun, ondansetrona göre postanestezik titremenin tedavisinde daha etkili olduğunu belirledik, ancak tramadolun yan etkisinin gözardı edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.