Yazar "Palüzar, Hatice" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bazı organik bileşiklerin tayini için mikrobiyal esaslı biyosensör geliştirilmesi(Trakya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009) Palüzar, Hatice; Sağıroglu, AytenBu çalışmada fenolik bileşiklerin tayin edilmesine yönelik probiyotik bakteri esaslı bir biyosensör geliştirilmesi amaçlandı ve Lactobacillus acidophilus, Lactobacillus delbrueckii bulgaricus, Streptococcus thermophilus probiyotik bakterilerinin değişik formlarının biyosensör geliştirmede doğal enzim kaynağı olarak kullanılabilirlikleri incelendi. Uygun bulunan probiyotik bakteri formu ile hazırlanan mikrobiyal esaslı biyosensörün optimizasyon ve karakterizasyon çalışmaları gerçekleştirildi. Bu amaçla çalışmalarda substrat olarak kullanılacak fenolik bileşikler belirlendi. Optimizasyon çalışmalarında hazırlanan biyosensörün biyosensör cevapları üzerine pH, tampon konsantrasyonu ve sıcaklığın etkisi incelendi. Ayrıca biyosensörün biyoaktif tabaka bileşenlerini oluşturan probiyotik bakteri, jelatin ve glutaraldehid miktarının biyosensör cevapları üzerine etkisi incelendi. Karakterizasyon çalışmalarında belirlenen optimum koşullarda hazırlanan biyosensörün fenolik bileşiklerin analizi için standart kateşole göre tayin sınırları belirlendi. Ayrıca analiz sonuçlarının tekrarlanabilirliği, operasyonel kararlığı ve depo kararlılığı incelendi. Belirlenen optimum koşullarda hazırlanan biyosensörün çeşitli örneklerdeki fenolik bileşiklerin belirlenmesinde uygulanabilirliği incelendi. Uygun probiyotik bakterinin belirlenmesinde; Lactobacilluslar için uygun olan MRS Broth besi ortamında substrata adapte edilmiş; karışık haldeki Lactobacillus acidophilus, Lactobacillus bulgaricus, Streptococcus themophilus; saflaştırılmış Lactobacillus acidophilus, saflaştırılmış Lactobacillus bulgaricus ve liyofilize formda karışık haldeki Lactobacillus acidophilus, Lactobacillus bulgaricus, Streptococcus themophilus bakterileri kullanılarak biyosensörler hazırlandı. En iyi biyosensör cevabı L. acidophilus, L. bulgaricus ve S. thermophilus'u içeren liyofilize form olarak belirlendi. Optimizasyon ve karakterizasyon çalışmalarında; standart olarak kullanılacak fenolik bileşiğin belirlenmesi için orsinol, rezorsin, p-kresol, laktik asit, L-dopa, fenol, kateşol, gallik asit ve pirogallolün hazırlanan biyosensörle verdiği biyosensör cevapları incelendi ve en uygun cevap kateşol ile elde edildi. Optimizasyon çalışmalarında; hazırlanan biyosensörün optimum pH'ı 8.0, en uygun tampon sistemi 50 mM fosfat tamponu, optimum sıcaklık 37,5 ºC olarak belirlendi. Biyoaktif tabaka bileşenlerinin optimizasyon çalışmalarında; optimum bakteri miktarı, optimum jelatin miktarı ve optimum glutaraldehit yüzdesi sırasıyla 5 mg, 5 mg ve % 0,625 olarak belirlendi. Karakterizasyon çalışmalarında; belirlenen optimum koşullarda hazırlanan probiyotik esaslı biyosensörün fenolik bileşiklerin tayininde standart olarak kullanılan kateşol için tayin sınırları 0,5 ? 5 mM aralığı olarak belirlendi. Operasyonel karalılığın ve tekrarlanabilirliğin belirlenmesinde; 1 mM standart kateşol için arka arkaya ölçümler alındı. Xort=1,022 mM, standart sapma (S.D.) ± 0,045, varyasyon katsayısı (C.V.) % 4,39 olarak belirlendi. Bu durum hazırlanan biyosensörün, fenolik bileşik tayini için uygun ve kararlı bir sistem olduğunu gösterdi. Geliştirilen biyosensörün depo kararlılığının belirlenmesinde; 22 gün boyunca belirli periyotlarla ölçümler alındı. İlk 10 gün, aktivite korundu. Sonra 18. güne kadar biyosensörün başlangıç aktivitesinin % 20'sini kaybettiği gözlendi. 19 günden sonra, biyosensör hızlı bir şekilde aktivitesini kaybetmeye başladı. Geliştirilen biyosensör kullanılarak yapılan ölçümlere ait standart sapma ve varyasyon katsayıları dikkate alındığında; fenolik bileşik analizi yapılan bütün örneklerde uygulanabileceği görüldü. Anahtar kelimeler: Mikrobiyal biyosensör, fenolik bileşik, probiyotik, Lactobacillus acidophilusÖğe DÜZENLİ PİLATES YAPAN ÖĞRENCİLERDE EGZERSİZİN SERUM LİPİT PROFİLİ VEANTİOKSİDAN KAPASİTE ÜZERİNE ETKİSİ(2020) Palüzar, Hatice; Çirzi, Ali ErenBu çalışmanın amacı düzenli pilates egzersizleri yapan bireylerde total antioksidan kapasite ve serum lipit profilinin değişimini incelemektir. Bu amaçla, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu kız öğrencilerinden düzenli pilates egzersizi yapan (n=12) ve pilates egzersizi yapmayan (n=12) olmak üzere egzersiz ve kontrol grubu oluşturuldu. 10 haftalık pilates egzersiz programına başlamadan önce ve egzersiz programı tamamlandıktan sonra egzersiz ve kontrol grubunu oluşturan tüm öğrencilerden toplamda 2 defa kan örneği alındı. Kan numunelerinde, total lipit, tiyobarbitürik asit reaktif bileşenleri (TBARS), süperoksit dismutaz (SOD) ve katalaz (CAT) aktivitesi spektrofotometrik olarak ölçüldü. 10 haftalık pilates egzersizprogramından sonra, egzersiz grubunun total lipit, malondialdehit (MDA), SOD ve CAT aktiviteleri sırasıyla 445±79 mg/dl; 23,82±1,14 µmol/l; 3,25±1,13 U/ml ve 7,96±1,93 U/ml olarak belirlenirken kontrol grubunda bu değerler sırasıyla 595±92 mg/dl; 11,28±1,6 µmol/l, 1,78±0,15 U/ml ve 6,1±1,71 U/ml olarak belirlendi. Verilerin analizinde Spss 23 paket programı kullanıldı. Yapılan çalışmada, egzersiz grubunda uygulanan egzersiz programı öncesi ve sonrası değerleri arasında anlamlı (p<0,05) bir artışın olduğu, kontrol grubunda ise 10 haftalık periyot süresince yapılan analizlerin değerleri arasında anlamlı bir artışın olmadığı (p>0,05) belirlendi. Elde edilen sonuçlara göre egzersiz grubunun kontrol grubundan daha düşük total lipit, daha yüksek plazma MDA konsantrasyonu, SOD ve CAT aktivitesine sahip olduğu görüldü. Egzersiz grubu öğrencilerinin MDA seviyelerinin kontrol grubuna kıyasla daha yüksek bulunması, aynı zamanda egzersiz grubu öğrencilerinin egzersize başlamadan önceki MDA seviyelerinin egzersiz sonrasında önemli ölçüde artması, egzersizin oksijen tüketimi ile birlikte ROS oluşumunu artırmasından dolayıdır. SOD ve CAT aktivitelerinin egzersiz grubunda yüksek bulunması antioksidan savunmanın egzersizler sonrasında arttığı anlamına gelmektedir. Düzenli pilates egzersizi periyotlarının ve şiddetinin arttırıldığı zaman serum lipit profili ve antioksidan kapasite üzerine daha olumlu sonuçlar alınacağı düşünülmektedir.Öğe Investigation of the Effects of Diazinon and Carbaryl Pesticides on Lipase Under In vitro Conditions(2021) Palüzar, HaticeIt is known that the enzyme activities of non-target organisms are influenced in vivo or in vitro by pesticides that play a major role to obtain higher yields in the field of agriculture. It is foreseen that the pesticides used for various purposes may negatively affect lipase, an enzyme of the digestive system, of the non target organisms. Therefore, in this study, in vitro effect of diazinon (organophosphate class) and carbaryl (carbamate class) pesticides, which are known to be widely used in agriculture, was investigated and an effective dosage range of these pesticides on lipase enzyme was determined. It was observed that the lipase enzyme treated with diazinon and carbaryl in the concentration range of 100-2500 ppm was inhibited. Lipase enzyme activity at maximum diazinon concentration was calculated as 2.05%. Carbaryl completely inhibited lipase at maximum concentration The Kinetics conformed to the Michaelis-Menten model and a Lineweaver-Burk graph of the lipase was drawn. Carbaryl showed the strongest inhibitory effect against lipase (Ki: 460.96±28.25 mM; IC50: 2.5±1.3 µM) in comparison to diazinon. In the case of diazinon, Ki and IC50 value were found as 481.32±45.18mM and 3.6±0.9 µM for the lipase, respectively. The results showed that C. rugosa lipase are inhibited by diazinon and carbryl in vitro. It was shown that the catalytic activity of C. rugosa lipase is inhibited competitively by carbaryl but noncompetitively by diazinonÖğe Katalaz Temelli PANI Biyosensörü ile Deltametrinin Belirlenmesi(2017) Palüzar, Hatice; Özcan, Hakkı MevlütPestisitler, tarım alanı başta olmak üzere ürünlerde istenmeyen organizmaların yok edilmesinde yüzyıllardan beri kullanılan kimyasallardır. Özellikle tarım sektöründeki kullanım artışından dolayı, pestisitler en önemli çevresel kirleticiler arasında yer almaktadır. Pestisitlerin dünyada yaygınlaşan kullanımları, bu maddelerin çevresel analizlerine gösterilen ilgiyi arttırmaktadır. Pestisit analizleri genellikle GC ve HPLC gibi yöntemler ile gerçekleştirilmektedir. Ancak bu metodlar genellikle bir takım ön işlemleri gerektirmektedir ve yerinde analizler için kullanımları uygun değildir. Enzim inhibisyonlarını temel alan biyosensör sistemleri ise bu amaca yönelik oldukça kullanışlı sistemlerdir. Bu nedenle bu çalışmada polianilin (PANI) iletken polimer kullanılarak deltametrin tayini için katalaz (CAT) inhibisyonu esaslı bir biyosensör geliştirildi. Geliştirilen biyosensörün optimizasyonu ve karakterizasyonuna ilişkin parametreler incelenerek, deltametrin varlığında lineer inhibisyon aralığı belirlendi. Deltametrin için biyosensörün standart sapma ve varyasyon katsayıları sırasıyla ± 0,0353 ve % 2,33 olarak hesaplandı. Geliştirilen biyosensörün deltametrin tayin sınırı 0,5-2,5 µM olarak belirlendi. Çalışmanın son kısmında, CAT temelli PANI biyosensörü ile atık su örneklerinde deltametrin tayini gerçekleştirilerek, elde edilen sonuçlar spektrofotometre ile elde edilen verilerle kıyaslandı.Öğe Pestisitlerin vücut savunma sistemi enzimleri üzerine etkilerinin in vitro incelenmesi(Trakya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2013) Palüzar, Hatice; Sağıroğlu, AytenTarımda zararlılara karşı yaygın olarak kullanılan pestisitlerin, canlılar üzerinde birçok olumsuz etki yarattığı bilinmektedir. Bu çalışmada, yaygın olarak kullanılan bazı pestisitlerin antioksidan savunma sistemi enzimlerinden katalaz, süperoksit dismutaz ve glutatyon peroksidaz enzim aktiviteleri üzerine etkileri ve bu etkinin 2-PAM ile rejenere edilebilirliği incelendi. Katalaz enzim aktivitesi üzerine pestisitlerin etkisinin ve bu etkinin 2-PAM ile rejenerasyonunun incelenmesi için yapılan denemeler sonucunda pestisitlerden lambda cyhaloetrin için 0.25-2.47 mM konsantrasyon aralığında katalaz enzim aktivitesi üzerine % 25-90 inhbisyon belirlenirken; bu inhibisyon 2-PAM ile % 13-30 rejenerasyon gösterdi. Malation 0.049-0.393 mM konsantrasyon aralığında % 1-88 inhibisyon ve 2-PAM ile % 2-12 rejenerasyon gösterdi. Deltametrin 0.002-0.021 mM konsantrasyon aralığında % 8-90 inhibisyon ve 2-PAM % 8-40 rejenerasyon gösterdi. Diklorvos 0.098-0.980 mM konsantrasyon aralığında % 50-92 inhibisyon ve 2-PAM ile rejenerasyon göstermedi. Süperoksit dismutaz enzim aktivitesi üzerine pestisitlerin etkisinin ve bu etkinin 2-PAM ile rejenerasyonunun incelenmesi için denemeler yapıldı. Pestisitlerden lambda cyhaloetrin 0.25-2.47 mM konsantrasyon aralığında süperoksit dismutaz enzim aktivitesi üzerine % 7-82 inhbisyon gösterdi. Malation 0.049-0.393 mM konsantrasyon aralığında % 17-93 inhibisyon gösterdi. Deltametrin 0.002-0.021 mM konsantrasyon aralığında % 35-9 inhibisyon gösterdi. Diklorvos 0.098-0.980 mM konsantrasyon aralığında % 10-50 inhibisyon gösterdi. 2-PAM ile yapılan rejenerasyon denemelerinde, çalışılan pestisitlerle muamele edildiğinde süperoksit dismutaz enziminin aktivitesindeki inhibisyonların rejenere olmadığı görüldü. Glutatyon peroksidaz enzim aktivitesi üzerine pestisitlerin etkisinin ve bu etkinin 2-PAM ile rejenerasyonu incelendi. Denemeler sonucunda, lambda cyhaloetrin 0.25-2.47 mM konsantrasyon aralığında glutatyon peroksidaz enzim aktivitesi üzerine % 2-45 inhbisyon gösterdi. Malation sadece 0.393 mM konsantrasyonda % 18 inhibisyon gösterdi. Deltametrin 0.002-0.021 mM konsantrasyon aralığında % 82-94 inhibisyon gösterdi. Diklorvos 0.098-0.980 mM konsantrasyon aralığında % 95-97 inhibisyon gösterdi. Çalışılan pestisitlerle inhibe olan glutatyon peroksidaz enziminin 2-PAM ile yapılan rejenerasyon denemelerinde rejenere olmadığı görüldü. Denemeler sonucunda, çalışılan üç enzim arasından, sadece katalaz enzimi tüm pestisitlerin artan konsantrasyonlarıyla doğru orantılı inhibisyon ve 2-PAM ile rejenerasyon gösterdi. Bu yüzden, tezin amaçlarından biri olan bazı pestisitlerin tayini için biyosensör geliştirilmesinde, çalışılan dört pestisit için de katalaz enzimi ile hazırlanan biyosensörün pestisitlerin tayininde kullanılabilirliği incelendi. Bunun için Pt elektrot üzerine anilin elektropolimerizasyonu yöntemi kullanılmasıyla katalaz immobilize edilerek biyosensör hazırlandı. Biyosensörün ön çalışmalarla katalaz aktivitesi kontrolleri yapıldıktan sonra dört pestisit ile inhibisyonları ve 2-PAM ile rejenerasyon denemeleri yapıldı. Sonuç olarak deltametrin ve diklorvos pestisitlerinin tayini için hazırlanan katalaz biyosensörünün kullanılabilir olduğu görüldü.Anahtar kelimeler : Katalaz, Süperoksit dismutaz, Glutatyon peroksidaz, pestisit, 2-PAMÖğe Trakya Bölgesindeki yağ fabrikalarının rafinasyon atığı olan asit yağlardan biyodizel eldesinin araştırılması(Trakya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021) Kulaksız, Burcu Diger; Palüzar, Haticeİnsanların yaşamsal faaliyetlerini gerçekleştirebilmek için ihtiyaç duydukları en önemli kavramlardan biri enerji’dir. Dünya üzerindeki nüfus artışı ve hali hazırda kullanılan enerji kaynaklarının tükenmeye başlaması, araştırmacıları farklı enerji kaynaklarına yönlendirmiştir. Bu aşamada alternatif bir kaynak olan biyodizel çevre dostu ve yenilenebilir bir enerji kaynağıdır. Toksik olmayan, çevre dostu ve yenilenebilir kaynaklardan üretilebilinen biyodizel dizel motorlarda bazı modifikasyonlar yapılarak ya da modifikasyona ihtiyaç duymadan kullanılabilmektedir. Bu çalışmada Tekirdağ ilinde bulunan Trakya Birlik Entegre Tesislerinden temin edilen ve ayçiçek yağı rafinasyon aşamasının son basamağı olan deodorize basamağının atığı asit yağı kullanılarak biyodizel üretimi yapıldı. Üretilen biyodizelin yakıt özeliklerinin EN 14214 ve ASTM D6751 standartlarına uygun olup olmadığı incelendi. Asit yağdan biyodizel üretimi asidik kataliz yöntemi esas alınarak yapıldı. Katalizör olarak H2SO4, alkol olarak metanol kullanıldı ve katalizör miktarı, metanol: asit yağ oranı, reaksiyon sıcaklığı ve reaksiyon süresi parametleri çalışılarak en yüksek biyodizel veriminin elde edildiği optimum koşullar belirlendi. Yapılan çalışmalar neticesinde en yüksek biyodizel verimi %1 (m/m) H2SO4, 12:1 metanol: asit yağ oranında, 65 °C reaksiyon sıcaklığı ve 9 saat reaksiyon süresinde elde edildi. Elde edilen biyodizelin yakıt özelliklerinin EN 14214 ve ASTM D6751 standardına uygun olduğu belirlendi.