Yazar "Metin, Melike Sapmaz" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Adriyamisin Sıçan/Fare Modeli Ve Embriyolojide Önemi(2012) Uz, Yeşim Hülya; Özfidan, Gülnur Kızılay; Ferah, Meryem Akpolat; Topçu, Yeter Tarladaçalışır; Metin, Melike SapmazAdriyamisinin teratojenik etkisi ile oluşturulan sıçan ve fare modelleri; güvenilir, kolaylıkla uygulanabilen ve insanlarda VACTERL birlikteliğinde görülen anomalilere benzer oluşabilen bir dizi konjenital anomalinin embriyolojik ve moleküler biyolojik olarak araştırılmasına olanak veren modellerdir. Adriyamisinin VACTERL birlikteliğinde görülen konjenital anomalileri oluşturma mekanizması henüz tam olarak açıklanamamıştır. Bu modellerle yapılan araştırmalarda özellikle anormal notokord morfolojisi üzerinde durulmuş ve embriyo gelişiminde notokordun rolünün ve öneminin anlaşılmasına ışık tutmuştur. Ayrıca hatalı Sonic hedgehog (Shh) sinyal yolu da üzerinde durulan diğer mekanizmayı oluşturmaktadır. Bu derlemede, adriyamisin sıçan ve fare modelleri ile bu modellerin VACTERL birlikteliğinde görülen konjenital anomaliler üzerine etkisinin, güncel literatür bilgileri ışığında ele alınması amaçlanmıştır.Öğe Balb/C türü dişi farelerde uniseksüel gruplamanın östrus siklusu üzerine etkileri(2010) Kanter, Mehmet; Metin, Melike Sapmaz; Ömürlü, İmran KurtSosyal çevreye ait uyarıcılar farelerde östrus siklusunun frekansını ve düzenini etkiler. Kalabalık halde bırakılan dişi farelerin çoğu spontan yalancı gebelik ya da persis-tent diöstrus gösterme eğilimindedir. Bu yüzden dişi fareler arasındaki ilişkiler onların kafesleme koşullarını belirleyen önemli bir faktör olarak dikkate alınmalıdır. Bu çalışmada amacımız; Balb/c türü dişi farelerde kafes popülasyonu yoğunluğunun östrus siklusu ve vajinal sürüntü sitolojisi üzerine etkilerini incelemektir. Hayvanlar bir kafeste iki (Set I, n=40) ya da sekiz fare (Set II, n=40) olacak şekilde kafeslenerek 2 deney seti oluşturuldu. Her bir dişi farenin östrus durumu, 15 gün boyunca her sabah standart vajinal sürüntü metoduyla tespit edildi. İki dişi/kafes grubunda ortalama 4-5 günlük düzenli sikluslar gözlenirken, 8 dişi/kafes grubunda uzayan sikluslar tespit edildi. Set I grubunda her faza ait vajinal sürüntü histolojisi normal hücre popülasyonunu sergilemekte idi. Kalabalık kafes popülasyonunda ise nötrofillerden ve mukustan zengin sürüntüler elde edildi. Deney süresince Set II grubunda östrus ve proöstrus faz frekansları anlamlı oranda azalırken, diöstrus frekansı belirgin derecede artmıştı. Aynı şekilde diöstrus indeksi-nin de Set II grubunda Set I grubundan anlamlı oranda yüksek olduğu gözlendi. Sonuç olarak, elde ettiğimiz bulgular Balb/c türü dişi fareler kullanılırken, östrus senkronizasyonu için kafes yoğunluğunun 2 dişi/kafes şeklinde düzenlenmesi ile hem düzenli siklusların hem de normal vajinal sürüntü histolojisinin elde edilebileceğini göstermektedir.Öğe Beneficial Effects of Quercetin on the Zone of Stasis in an Experimental Burn Model(Aves, 2018) Orhan, Erkan; Sahin, Ertan; Metin, Melike Sapmaz; Tarladacalisir, Yeter TopcuObjective: In burn injury, the zone of stasis determines the width and depth of the necrosis. Our aim is to show the effectiveness of quercetin on the viability within the zone of stasis in burns of rats. Materials and Methods: Forty-eight rats were divided into three groups. The rats in Group 1 (control group) were only applied the comb burn model; the rats in Group 2 (post-burn group) were administered 50 mg/kg of quercetin intraperitoneally, every day after the burn procedure until euthanasia; and the rats in Group 3 (pre-burn group) were administered 50 mg/kg of quercetin intraperitoneally, every day for 7 days before and after the burn procedure until euthanasia. Results: The living tissue calculated was 85.41% (+/- 14.06) in Group 3, 40.37% (+/- 9.75) in Group 2, and 16.81% (+/- 9.4) in Group 1. The level of apoptosis was 30.0 (+/- 10.8) in Group 3, 33.8 (+/- 08.7) in Group 2, and 37.4 (+/- 11.5) in Group 1. The level of autophagy was 49.50 (+/- 8.58) in Group 3, 27.17 (+/- 5.53) in Group 2, and 21.00 (+/- 5.66) in Group 1. All the differences between the groups were statistically significant (p< 0.01). Conclusion: Quercetin reduces apoptosis and increases autophagy, thereby increasing tissue viability in the zone of stasis of burn injury.Öğe The Effects of Cannabinoid Receptor Agonist and Antagonist in Experimental Myoglobinuric Acute Kidney Injury(Wiley, 2022) Erge, Ummuhan; Arslan, Enver; Metin, Melike Sapmaz; Deger, Ecem Busra; Gunduz, Ozgur; Kaya, Oktay[Abstract Not Available]Öğe Fare ve Sıçanlarda Dişi Genital Kanalı Değerlendirmenin Kolay Bir Yolu: Vajinal Sitoloji(2022) Yurtgezen, Zekiye Gülfem; Erçetin, Deniz; Metin, Melike SapmazDişi genital kanalın durumunu izlemek için kullanılan vajinal sitoloji yöntemi, zaman içinde farklı metodlar ortaya çıksa da, kolay ve pratik olması nedeniyle sıklıkla tercih edilmektedir. 1917’de Stockard ve Papanicolaou’nun kobay vajinal lümen epitel hücrelerinin ovulasyon döngüsünün durumuna göre değişiklik gösterdiğini keşfetmelerinin ardından östrus siklusu takibi, dişi genital sistem çalışmalarının vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Vajinal sitolojiyi göstermek için smear örneklerinin alınma zamanı ve yöntemi, uygulayıcının tecrübesi gibi çeşitli faktörler sonuçların doğruluğu üzerine etkilidir. Östrus siklusu, sıçan ve farelerde temel olarak dört faz gösterir: proöstrus, östrus, metöstrus ve diöstrus. Her fazın hücre tipi ve yoğunluğu farklıdır. Bu derlemede; fare ve sıçandan smear alma yöntemleri ve östrus siklus fazlarının özelliklerinin yanı sıra, elde edilen verilerin deneysel çalışmalarda kullanım alanlarına yönelik literatür bilgileri yer almaktadır. Ayrıca bu çalışma, dişi üreme sistemindeki dinamik değişikliklerin takibi, deneysel çalışmaların doğru planlanması ve sonuçların değerlendirilmesi yönünden dikkat edilmesi gereken noktaları belirtmesi ile dişi deneklerle çalışacak araştırmacılara kapsamlı bir bakış açısı sağlamayı hedeflemektedir.Öğe Fukoidanın Diyabetik Sıçan Testis Dokularındaki PCNA, INSL3, JNK, TGF-?1, IL-1? ve Akt İfadelerine Etkisi(2020) Ersoy, Onur; Çerkezkayabekir, Ayşegül; Metin, Melike Sapmaz; Karaca, Turan; Özfidan, Gülnur Kızılay; Bayram, ŞinasiÇalışmamızın amacı, diyabetik testis dokularında gözlenen hasarlarda etkili olabilme potansiyeli yüksek bir antioksidan olan fukoidanın,spermatogenez seri hücrelerine proliferasyon, apoptozis ve inflamasyon yönünden olası etkilerini araştırmaktır. Fukoidan; çeşitli amaçlarlatablet formunda tüketici kullanımına sunulmuş olmasına rağmen, diyabetli erkek hastalarda infertiliteye yönelik bir değerlendirme yapabilmek için yeterli veriler bulunmamaktadır. Bu amaçla, testis dokusunda prolifere hücre nükleer antijeni (PCNA), insulin-benzeri peptid 3(INSL3), fosfo (f)-c-Jun N-terminal kinaz (f-JNK), dönüştürücü büyüme faktörü-?1 (TGF-?1), fosfo-serin/treonin protein kinaz (f-Akt) veinterlökin-1? (IL-1?) gibi biyobelirteçlerin ifadelerinin değerlendirilmesi planlanmıştır. Çalışmamızda yirmi dört adet Wistar albino erkeksıçan kullanılarak 4 deney grubu (n=6); K: Kontrol grubu, D: diyabet grubu; 40 mg/kg streptozotosin (STZ, 5 ardışık gün, intraperitoneal(i.p.) verilen grup, EF grubu: 40 mg/kg STZ i.p (5 ardışık gün) + 50 mg/kg i.p. fukoidan (Diyabet oluşumunun ertesi günü başlanarak 6 haftasüresince, günaşırı bir kez) verilen grup, GF grubu: 40 mg/kg STZ i.p. (5 ardışık gün) + 50 mg/kg i.p. fukoidan (diyabet oluşturulduktan 15gün sonra, 6 hafta süresince günaşırı bir kez) verilen grup oluşturulmuştur. Diyabet indüksiyonuyla; immatur hücrelerde dökülme ve seminifer tübül duvarındaki hücrelerde izlenen sitoplazma kayıpları, belirgin dejeneratif değişiklikler olarak görülmüştür. Bununla birlikte diyabet,proliferasyon indeksinin yanısıra INSL3 ve f-Akt immunoreaktivitelerinde azalmaya; f-JNK, TGF-?1, IL-1? immunreaktivitelerinde iseartışa neden olmuştur. EF ve GF gruplarında ise çalışılan tüm parametrelerde, diyabetin etkilerini azaltma yönünde etki gözlenmiştir. Yaptığımız çalışma sonucunda, moleküler düzeyde etkili olabildiği önceki çalışmalarla da saptanan fukoidanın; diyabetik testis dokusundakihistopatolojik hasarlara karşı koruyucu etkileriyle, infertilite gibi üreme sağlığında oluşabilecek ciddi problemlerin önlenmesine katkı yapacağı kanısındayız.Öğe İstemli Egzersizin Sıçanlarda Fruktozdan Zengin Beslenmeyle Uyarılan Böbrek Fonksiyon Bozukluğu ve Oksidan Durumu Düzeltici Etkisi(2021) Kaya, Oktay; Erçetin, Deniz; Aydın, Muhammed Ali; Metin, Melike SapmazFruktoz tüketimindeki artışın oksidatif stresi artırarak böbrek fonksiyonlarını olumsuz etkilediği bilinmektedir. Egzersizin böbrek için koruyucu etkileri olduğu gösterilmiş olmasına karşın fruktozdan zengin beslenmeye bağlı değişimlerde istemli koşu egzersizinin etkileri bilinmemektedir. Çalışmamızda yüksek fruktozla beslenmenin böbrek fonksiyonu ve histolojisi üzerine meydana getirdiği olası etkiler ve oksidatif hasarda istemli fiziksel aktivitenin rolünü araştırdık. Deneyde kullanılan 21 adet erkek Sprague Dawley sıçan 3 gruba ayrıldı. Sekiz hafta süren deney boyunca Sedanter+su (kontrol) grubu içme suyu alırken sedanter+fruktozlu su (F) ve aktivite+fruktozlu su (A+F) grupları %20 fruktoz içeren içme suyu aldılar. A+F grubu 8 hafta boyunca dönen tekerlek bulunan kafes yardımıyla istemli fiziksel aktivite yaptı. Deney sonunda alınan kan örneklerinde üre ve kreatinin seviyeleri, böbrek dokularında malondialdehit ve glutatyon düzeyleri incelendi. Ayrıca böbrek dokusunun histopatolojik incelemesi yapıldı. Böbrek fonksiyonlarının göstergesi olan serum kreatinin seviyesi F grubunda kontrol grubuna göre yüksek bulundu (p=0,012). Malondialdehit (MDA) seviyesi F grubunda kontrol grubuna göre yüksek iken A+F grubunda kontrol grubuyla benzerdi (sırasıyla p=0,024 ve p>0,99). Glutatyon (GSH) seviyesi F ve A+F gruplarında kontrol grubuna göre yüksekti (sırasıyla p=0,015 ve p=0,001). GSH seviyesi A+F grubunda F grubuna göre anlamlı düzeyde yüksekti (p=0,014). Kontrol grubuna kıyasla F grubunun böbrek kesitlerinde glomerüler çap, glomeruloskleroz oranı ve kollajen yoğunluğunda artış görüldü. A+F grubunda kontrol grubuna benzer histolojik görünüm saptandı. Bu çalışma ile yüksek fruktozla beslenmeye bağlı böbrek yapısı ve fonksiyonlarında meydana gelen olumsuz etkilerin ve oksidatif hasarın istemli fiziksel aktivite ile önlenebileceği ortaya konmuştur.Öğe Kanser tedavisinde curcuminin yeri(2010) Tarladaçalışır, Topçu Yeter; Özfidan, Gülnur Kızılay; Ferah, Meryem Akpolat; Metin, Melike Sapmaz; Uz, Yeşim HülyaBitkisel ajanlar alternatif ve tamamlayıcı tıpta en çok kullanılan ürünlerdendir. Curcumin, Curcuma longa bitki-sinin yumrularından elde edilen sarı renkli bir pigmenttir. Curcuminin antikanser bir ajan olarak; deri, meme bez-leri, oral kavite, mide, özofagus, bağırsak, kolon, akciğer ve karaciğerde tümörogenezi baskıladığı bazı çalışma-larda gösterilmiştir. Ayrıca curcuminin radyoterapinin etkisini artırmak sureti ile tedaviden daha hızlı sonuç alınmasını sağladığı gösterilmiştir. Bu etkilerine ilaveten antioksidan özellik göstermesiyle de alkolün, ilaçların, radyasyonun, ağır metallerin normal dokular üzerinde oluşturduğu hasarları önleyici etkisini vurgulayan pek çok çalışma mevcuttur. Bu derlemede, curcuminin anti-kanser özellikleri ve radyoprotektif etkileri üzerinde durularak, yapılan çalışmalardan elde edilen sonuçlar özetlenmiştir.Öğe Protective Effect of Cannabinoid Receptor-2 Blockage in Experimental Myoglobinuric Acute Kidney Injury(Asoc Regional Dialisis Trasplantes Renales, 2023) Erge, Ummuhan; Arslan, Enver; Deger, Ecem Busra; Kaya, Oktay; Metin, Melike Sapmaz; Gunduz, OzgurAim: Acute kidney injury is an important public health problem worldwide due to the significant morbidities and the economic burden it causes. We aimed to investigate the effects of cannabinoid receptor agonists and antagonists on biochemical and histopathological parameters in myoglobinuric acute kidney injury (MAKI). Methods: Wistar rats were divided into seven groups. Six groups underwent a 50% glycerol injection to establish kidney injury, while one group received physiological saline (PS) injection to serve as a control. Agonist (WIN55,212-2) and antagonist (AM251 or SR144528) injections were administered intraperitoneally at 60-and 75 minutes following glycerol injection. Serum and urine samples were collected, and kidney tissues were removed. Glutathione, malondialdehyde, urea, creatinine, and sodium levels were assayed. Histopathological evaluation was performed semi-quantitatively on the hematoxylin eosin -stained sections. Results: Serum creatinine and urea levels were significantly higher in all kidney injury groups compared to control. Serum creatinine level was significantly lower in the WIN+SR144528 group compared to the AKI group. Histological damage score was significantly lower in the WIN and WIN+SR144528 groups compared to the AKI group. Conclusions: Blockade of cannabinoid 2 receptors improved kidney function and histology against MAKI, while blockade of cannabinoid 1 receptors caused negative results.