Yazar "Memi, Gülsün" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Obezite ile indüklenen kardiyak hemodinamik değişimler üzerine egzersiz ve obestaninin koruyucu rolü(Trakya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2015) Memi, Gülsün; Öztürk, LeventYağdan zengin, yüksek enerjili beslenme tarzının önemli sonuçlarından biri olarak obez ve aşırı kilolu popülasyonu hızla artmaktadır. Obezitenin ve kilolu olmanın kalp hastalıklarını arttırdığı bilinmektedir. Bu çalışmada, yüksek yağlı diyet ile beslenen sıçanlarda kalp hemodinamisinde meydana gelen değişiklikler üzerine egzersizin ve obestatin uygulamasının etkileri ilk defa karşılaştırmalı olarak araştırılmıştır. Çalışmaya 8 grup (n=9) sıçan (Sprague-Dawley; ortalama ağırlık, 250-300g) dahil edildi. Gruplar 8 hafta boyunca normal veya yüksek yağlı diyetle beslendi. Her beslenme grubu kendi içinde kontrol (sedanter), egzersiz, sedanter+obestatin, egzersiz+obestatin olmak üzere 4 gruba ayrıldı. Egzersiz protokolü 4 hafta süreyle haftada 5 gün, günde 20 dk yüzme egzersizinden oluşturuldu. Obestatin uygulaması yine 4 hafta süreyle günde 25µg/kg dozda intraperitoneal olarak uygulandı. Egzersiz ve ilaç uygulamalarından sonra tüm hayvanlar sakrifiye edilerek Langendorff düzeneğinde hemodinamik ölçümler alındı. Veriler Graphpad Prism 6.0 ile analiz edildi, p<0.05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Yüksek yağlı diyet alımına bağlı olarak Lee indeksi kontrol (309.6±1.18 3 ve 303.1±1.458) ve obestatin (301.5±2.378 ve 294.3±3.079) gruplarında arttı. Kalp atım hızı kontrol gruplarında yüksek yağlı diyet alımına bağlı olarak azalırken (90.8±14.07 ve 61.84±6.665) egzersiz+obestatin (102.9±8.903) alımıyla arttı. Sonuç olarak, bu çalışmada yüksek yağlı beslenme modelinde kalp kontraktilite ve hemodinamisi değerlendirilmiş, kronik obestatin uygulaması ve egzersizin bu modeldeki etkileri birlikte ilk defa çalışılmıştır. Obestatinin kalp parametreleri üzerine egzersizle karşılaştırılabilir düzeyde koruyucu etkilerinin olduğu gösterilmiştir. Bu koruyucu etkilerin mekanizması olarak ilk defa BNP yoluna dikkat çekilmiştir. Benzer şekilde obestatin ve AT2R1 arasındaki ilişki yüksek yağlı beslenme zemininde ilk defa çalışılmıştır. Obestatininyüksek yağlı diyetle beslenenlerde kalp işlevlerinin korunması açısından bir potansiyeli olduğunu düşünmekteyiz.Öğe Sıçanlarda Psikolojik Strese Bağlı Oksidan Doku Hasarında(2016) Yegen, Berrak C; Memi, GülsünAmaç: Hipotalamus-hipofiz-gonad aksının etkisiyle, stres yanıtının cinsiyetlerarasında farklılıklar gösterdiği bilinmektedir. Bu çalışmada postmenopozaldönemde over hormonlarının yokluğunun, psikolojik stres yanıtıve oksidatif hasar üzerindeki rolünün araştırılması amaçlandı.Yöntemler: Dişi Sprague-Dawley sıçanlar (250-300 g, n=56) kontrol, taklitcerrahi ve overektomi (OVX) olarak 3 gruba ayrıldı. Anestezi sonrası taklitcerrahi ve OVX işlemi uygulandı. Cerrahi işlemden 60 gün sonra psikolojikstres oluşturmak üzere sıçanlar elektrik şokunun uygulandığı özel bir bölmeyeyerleştirildiler. Ardından 3 gün daha aynı bölmede, aynı süre ile şokuygulanmadan tutuldular. Stres uygulamalarının 10'ar dakika öncesindesıçanlara intraperitoneal yolla glukokortikoid reseptör antagonisti RU-486(10 mg/kg) veya oksitosin reseptör antagonisti atosiban (1 mg/kg) veyaserum fizyolojik verildi. Dördüncü günde delikli levha testi uygulanmasınıtakiben sıçanlar dekapite edilerek, doku ve kan örnekleri alındı.Bulgular: Psikolojik stres, RU-486 verilen gruplarda kortizol düzeylerini anlamlıolarak arttırırken atosiban verilen gruplarda azalttı. Stres uygulamasıile serum IL-1? düzeyleri artarken, serum TNF-? düzeylerinde değişiklikgözlenmedi. Stres, özellikle overektomi uygulanmış sıçanlarda mide, kolonve beyin dokularında oksidatif hasarı arttırırken (p<0,05-0,001), RU-486'nınbu hasarı daha fazla arttırdığı, atosibanın ise bu etkiyi kısmen geri döndürdüğügözlendi. Stres uygulaması ile azalan doku antioksidan miktarını RU-486 tedavisi değiştirmedi, ama atosiban kısmen arttırdı.Sonuç: Çalışmanın bulguları, psikolojik stres durumunda over hormonları-nın yokluğunun kortizol düzeyinde ya da anksiyete düzeyinde değişikliğeneden olmadığı halde, sitokin düzeylerinde ve dokuların oksidatif hasar durumlarındadeğişikliklere yol açabildiğini ortaya koymuştur.