Yazar "Korkmaz, Murat" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe ANALYSIS OF THE FACTORS AFFECTING THE SALES IN THE AUTOMOTIVE INDUSTRY(2015) Korkmaz, Murat; Germir, Hatice Nur; Yücel, Ali Serdar; Aytaç, Ayhan; Şen, Erdal; Yorulmaz, Murat; Şahbudak, ErcanGelişmiş ya da gelişmekte olan tüm dünya ülkelerinde üretimde kullanılan girdileri, sektörler arası bağlantılar ile istihdama sağladığı katkı boyutunda otomotiv sektörü stratejik öneme sahip lokomotif bir sektör olarak kabul edilmektedir. Demir-çelikten lastiğe, camdan elektronik sanayiine, satış sonrası hizmetlerin sunulmasından ulaştırma ve bankacılık-sigorta sektörlerine kadar birçok sektör ile karşılıklı etkileşim halinde olarak talep eden konumunda olan otomotiv sektörü, savunma sanayinin önemli girdilerini üretmesinin yanı sıra hizmetler ile taşımacılık ve ulaştırma sektörlerinin de önemli girdilerini üretmektedir. ABDde üretimi gerçekleştirilen yassı çelik, cam, kauçuk, kurşun ve yarı iletken maddelerin yüzde 25i otomotiv sektörü tarafından talep edilmektedir. Makine ve alet endüstrisinin sürdürülebilir olması için hayati öneme sahip olan otomotiv sektörü, oldukça geniş bir ürün gamına sahiptir. Otobüs, kamyon, kamyonet, midibüs, minibüs, traktör, çekici, otomobil şeklinde başlıca ürünler olarak ifade edilen karayolu taşıt araçlarını üreten otomotiv sektörü, sahip olduğu önem itibariyle dünyada teknolojik gelişmelerin öncelikle uygulanarak üretim tekniklerinin hızla adaptasyon sürecine girdiği ve rekabetin en yoğun yaşandığı sanayilerden birisidir. Uluslararası rekabetin giderek yoğunluk kazanması ile otomotiv sektöründeki firmalar üretimlerinin bir bölümünü ana karalarının dışındaki coğrafyalarda gerçekleştirmektedirler. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının hazırladığı 2013 Yılı Otomotiv Sektör Raporuna göre; yaklaşık 2 Trilyon Euro cirosu, Ar-Ge ve üretim kapsamı olarak 85 milyar Euroluk yatırım harcaması, yatırım yapılan ülkelerde 433 milyar Eurodan daha fazla vergi geliri sağlanması ile otomotiv sektörü dünyanın en büyük yatırımlarını bünyesinde barındırmaktadır. Otomotiv sektörünün ABde doğrudan istihdama katkısı 2.2 milyon kişi ve dolaylı istihdamla birlikte 9.8 milyon kişidir. Bu verilere sahip bir ülke ekonomisi olarak konuya bakıldığında dünyanın altıncı büyük ekonomisine sahip bir ülke görüntüsü vermektedir. Sektörün ileriye yönelik bağlantı etkisinin kuvvetli olması, yerli ve yabancı araçlar arası ikame esnekliğinin yüksek olması, sektörün ilgi alanına giren her parametrenin cari işlemler dengesini direk etkileyen boyutta olması nedenleri başta olmak üzere sanayileşme gayretinde olan bir ekonomi için kilit sektörlerden birisi otomotiv sektörü olarak de- ğerlendirilmektedir. Karayolu taşıt araçları ile bu araçların üretiminde kullanılan parçaları imal eden sektör, iç pazarda meydana gelen talep daralmasından en çok etkilenen sektör olarak kriz ve durgunluk dönemlerinde ilk darbeyi alan sektör olarak büyüme oranlarına karşı son derece duyarlıdır. 1960lı yıllardan itibaren Türkiyede önemli mesafeler kaydedilen sektörde özellikle 1990lı yıllardan sonra dünyanın marka otomotiv firmalarıyla yapılan ortak çalışmalarla Türkiye yabancı markaların adeta üretim ve ihracat üssü konumuna getirilmiştir. 1990lı yıllardan başlayarak her yıl düzenli bir şekilde yüzde 25 düzeyinde otomotiv sektörünün ana ve yan sanayi başlıklarında gerçekleştirilen yatırımlar yanısıra teknolojik yenileme, yeni model çalışmaları ve Ar-Ge çalışmalarının hız kazandığı bu bağlamda 2002 yılında 1.021.000 adet olan motorlu taşıt yıllık üretim kapasitesi, 2007 yılında 1.317.000e, 2012 yılında ise 1.638.000 adede ulaşmıştır. Otomobilden çeşitli amaçlarla fayda sağlamaya çalışan bireyler, aracı kullanmanın yanısıra statü kazanmak, gösteriş, prestij, yenilik, özgürlük, yaşamın kolaylaşması amaçlarıyla da otomobil satın almaktadırlar. Bireyin satın alma davranışlarını en fazla hangi parametrenin neyin etkilediği veya etkilemediği dikkate alındığında marka tercihinde aile unsurunun öncelikli etken olduğu gelir, meslek, eğitim gibi sosyal sınıflarında otomobil alımında marka tercihini belirleyen diğer unsurlar olarak karşımıza çıktığı görülmektedir. Otomobil kullanmanın getirdi- ği fayda dolayısıyla bu anlamda duyulan ihtiyaç satın alma davranışını tetikleyen ilk aşamadır. Otomobilin fiyatı kısa vadede satın alma kararını etkileyen en önemli parametredir. Yakıt ve tamir gibi değişken olmakla birlikte kullanım masraflarının tek başına çok da etkili olmadığı, orta vadeli perspektifte yakıt kullanımı tasarruflu olan araçlara yönelimin olduğu, değişken masraflardan daha ziyade araç üzerindeki vergi, sigorta şeklindeki sabit masrafların talep üzerindeki etkisinin daha yoğun olduğu dikkat çekmektedir. Yeni otomobillerin nispeten daha pahalı olması eski modellere ilgi duyulmasını beraberinde getirmekte bu durum da eski modellerin kullanımını arttırmakta ve hurdaya çıkma yaşını büyütmektedir. Bütün bu unsurların yanı sıra Türkiyede karar mekanizmalarının ithalat politikaları, ücret artışları, yatırımlara uygulanan teşvik tedbirleri, kredi faiz oranlarındaki değişim şeklindeki makro ekonomik kararlar otomobil sektöründeki arz talep dengesinde ani değişimler yaşanmasına sebep olabilmektedir. Belirtilen parametreler dikkate alındığında uzun vadeli satış tahminleri yapılması zorlaşmakta ve talebe dair perspektiflerde revizyona gidilme ihtiyacı doğabilmektedir. TUIK-Haber Bulteni / Motorlu Kara Taşıtları verileri baz alınarak 2002-2015 arasındaki dönem için belirlenen değişkenler incelenmiş ve araştırmadan elde edilen veriler E-Views 8.0 programı ile analiz edilerek regresyon ve korelasyon analizleri sonucunda işgücünü en çok etkileyen faktörler belirlenmiştir. Buna göre her yıl toplam araç satışında bir önceki yıla göre 2.1 milyonluk bir artış gerçekleşirken bunun otomobil satışlarında 1.1 milyon, otobüs satışlarında 27bin, minibüs satışında 52bin dü- zeyinde artışla gerçekleşeceği, benzinli otomobil satışlarının toplam otomobil satışlarını 2,17 birim etkilediği, LPGli otomobil satışlarının toplam otomobil satışlarını 2,63 birim etkilediği, dizel otomobil satışlarının toplam otomobil satışlarını 4,15 birim arttırdığı bildirilmektedir.Öğe AN ANALYSIS OF THE WORLD PAPER INDUSTRY WITH A FOCUS ON EUROPE AND TRADE PERSPECTIVE(Sciendo, 2022) Aytac, Ayhan; Korkmaz, MuratThe pulp and paper manufacturing industry is currently facing sweeping changes due to the fact that supply and demand are dominated by different global players. These changes have significant effects not only on the paper and pulp production of countries but also on world economies thanks to the high level of trade between countries around the world. Based on the historical development of paper, our study examines today's production around the world economies, shows the latest commercial trends in the paper and pulp trade, and makes a prediction on the effects of the data belonging to this sector on the trade of countries through using panel regression models. According to our results, we determined a significant relationship between the total world paper and cardboard production in Turkey and the European Union and the amount of pulp. On the other hand, a partial relationship was found between the European Union and Turkey's paper production. In addition, we concluded that the amount of pulp used in paper and cardboard production was the factor causing the total paper production in the European Union and Turkey. In other words, we have established as a result of the analysis that as the amount of pulp used in paper and cardboard production increases, paper and cardboard production also increases at the same rate.Öğe DANIŞTAY DAİRELERİNİN FAALİYETLERİNDEKİ BAŞARISINA İLİŞKİN BİR İNCELEME: PANEL VERİ ZAMAN SERİSİ ANALİZLERİ(2023) Korkmaz, Murat; Aytaç, Ayhan; Korukluoğlu, Hasan BasriBu çalışmada Türk yargı kurumlarından olan Danıştay’ın iş yükü ile iş yükünün oluşturduğu sorunlara yönelik elde edilen panel veriler yine farklı analiz yöntemleri ile analiz edilerek değerlendirme- ye çalışılmıştır. Araştırmada kullanılan panel veriler Danıştay tarafın- dan kendi internet sitesinde yayımlamış olduğu verilerden oluşmak- tadır. Bu veriler SPSS ve Eviews istatistik programları kullanılarak analiz edilmiştir. Analiz yöntemi değişkenlerin durağanlığı Augmen- ted Dickey-Fuller, nedenselliklerin tespiti için ise Granger nedensel- lik testi ve model olarak da Anova yöntemleri kullanılmıştır. Yapılan analiz ve istatistiksel değerlendirme sonrasında Danıştay’a bağlı tüm dairelerin iş yükünün oldukça yüksek olduğu, birçok dairenin ise yeni yargı dönemine/yılına geçmiş dönemden aktarılan dava dosyaları ile başladığı tespit edilmiştir. Ayrıca her yıl giderek artan dava dosya- sı olduğu, bu dava dosyalarındaki karar sürecinin ise giderek uzun süreçlere yayıldığı saptanan sonuçlar arasında yer almaktadır. Genel olarak her yıl dava dosyalarında bir artışın olduğu buna bağlı olarak iş yükünün arttığı, çalışan yargı mensuplarının artan iş yükü nedeniyle performans ve verimlilik anlamında olumsuzluk yaşadığı sonucuna ulaşılmıştır.Öğe HEALTH TOURISM IN TURKEY AND PRACTICAL EXAMPLE OF ITS ECONOMIC DIMENSIONS(2014) Korkmaz, Murat; Aytaç, Ayhan; Yücel, Ali Serdar; Kılıç, Bülent; Toker, Fikriye; Gümüş, SeferDünyanın pek çok bölgesindeki insanlar, ülkelerindeki sağlık hizmetlerinin teknolojik olanaklara sahip olmaması, sağlık hizmetlerinin pahalı sunulması, yetersiz insan gücü kaynakları ya da düşük hizmet kalitesi gibi nedenlerden ötürü daha ucuz ve daha kaliteli tedavi imkanlarına sahip farklı ülkelere gitmektedirler. Sağlık turizmi alanında Türkiye geçmiş 20 yıllık süreç içerisinde önemli gelişmeler kaydetmiş ve dünyanın sağlık turizmi alanındaki en başarılı ülkeleri ile rekabet etmeye başlamıştır. Ayrıca sağlık turizminden elde edilen gelir Türkiyede sağlık sektörü gelirlerinde önemli etkiye sahip olmakla beraber ülke ekonomisine de büyük katkı sağlamaktadır. Bu nedenle Sağlık Bakanlığının 2013-2017 stratejik eylem planında ele alınan bu konuya ilişkin olarak 2023 vizyonu kapsamında Türkiyenin sağlık alanında pek çok ülkeyle işbirliği içerisinde olarak bölgesinde üstün bir konum elde etmesi hedeflenmektedir. Çalışmada sağlık turizminin sağlık sektörü içerisinde yeri ve etkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu bağlamda 2004-2013 yılları arasındaki sağlık harcamaları ve sağlık turizmi ile ilişkili çeşitli istatistiksel verilerden faydalanılmıştır. TUİKden (Türkiye İstatistik Kurumu) elde edilen veriler PASW Statistic 18 (SPSSStatistical Package for Social Sciences) paket programında analiz edilmiştir. Analiz kapsamında, frekans tabloları kullanılmıştır. Ayrıca toplam sağlık turizmi verileri, yabancı ve Türk vatandaşların dağılımları, toplam sağlık turizmi harcaması verileri değerlendirilmiş ve aralarındaki ilişkinin belirlenmesi amacıyla regresyon metodu kullanılmıştır. Araştırma bulgularına göre, sağlık turizminde özel hastanelerin daha çok tercih edildiği, Almanya, Bulgaristan ve Irakın en çok sağlık turisti gönderen ülkeler arasında yer aldığı, hizmet alımında diğer branşlar ile göz ve onkoloji alanında daha çok hizmet alındığı ve sağlık turizmi gelirlerinin turizmci sayısından etkilediği belirlenmiştir. Bununla beraber Toplam sağlık turizmi gelirleri, toplam ziyaretçi sayısından 2,3 birim, yabancı ziyaretçilerden 3,1 birim, Türk ziyaretçilerden ise 8,6 birim etkilenmektedir. Toplam turizm gelirleri ise, toplam sağlık gelirlerinden 49,9 birim etkilenmektedir. Bir diğer önemli bulgu ise bütün sağlık branşlarında özel hastaneler ilk sırada yer alırken, kamu hastaneleri diğer sağlık branşlarında (göz, onkoloji, kardiyoloji, ortopedi, plastik cerrahi, beyin cerrahi ve diş dışındaki branşlar) daha fazla tercih edilmektedir. Araştırma sonunda, 2013 yılı toplam sağlık turistlerinin %70ini yabancıların oluşturduğu, sağlık turizminde sağlık harcamaları oranının %2.3 olduğu ve sağlık turizmi gelirlerinin toplam sağlık gelirlerinde önemli bir artış sağladığı sonucuna ulaşılmıştır.Öğe KAMU VE ÖZEL SAĞLIK KURUMLARINDA ÇALIŞAN PERSONELİN ÜCRET BEKLENTİ DÜZEYLERİNİN UYGULAMALI ÖRNEĞİ(2015) Korkmaz, Murat; Yücel, Ali Serdar; Kılıç, Bülent; Toker, Fikriye; Gümüş, Sefer; Aytaç, AyhanGünümüzde daha kaliteli, etkin, verimli ve sürekli bir sağlık hizmeti sunumunda sağlık kurumu çalışanlarının kurum amaçları doğrultusunda etkin ve verimli bir biçimde organize edilmeleri gerekmektedir. İyi bir personel yönetimine sahip kurumlar çalışanlarının özelliklerini ve beklentilerini değerlendirerek bu yönde tedbirler almalı ve iyileştirmelerde bulunmalıdırlar. Sağlık kurumlarında hem iş doyumu hem de örgütsel bağlılığın artmasında çalışanların beklentilerinin karşılanması ve uygun çalışma koşulları göz ardı edilmemesi gereken bir konudur. Özellikle İş doyumunu etkileyen çevresel ve örgütsel faktörlerden biride ücret-maaş faktörüdür. Çalışanların ücret yönünden tatmin edilmelerinin iş doyumunu artıracağı söylenebilir. Bu çalışmada katılımcı görüşleri doğrultusunda başta ücrete yönelik olmak üzere çalışma koşullarının kalite ve yeterliliği, iş değişikliği ve ücretle ilişkili olarak sosyal hayattaki olumsuzluk konularına dair genel bir durum değerlendirmesi yapılması amaçlanmıştır. Bu bağlamda araştırmaya rast gele yöntemle seçilmiş toplam 1350 özel ve kamu sağlık kurumlarında çalışan sağlık personeli katılım sağlamıştır. Araştırma Türkiye evreni içerisinde İstanbul, İzmir, Bursa, Ankara, Diyarbakır, Trabzon, Tekirdağ, Adana, Edirne ve Çorum illeri örneklemi çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmada 5'li likert ölçekten oluşan 30 soruluk bir anket kullanılmıştır. Kullanılan anketin Cronbach's Alpha değeri 0.872 bulunmuştur. Analize tabi tutulan veriler SPSS 18 İstatistik programı ile analiz edilmiştir. Analiz kapsamında, güvenilirlik analizi, frekans tabloları, betimleyici istatistikler, faktör analizi ve Kruskal Wallis analizlerinden faydalanılmıştır. Araştırma sonunda, katılımcıların cinsiyet, yaş, eğitim, iş tecrübesi ve kurumdaki konum değişkenlerine göre çalışma koşulları, iş değişimi, ücret ve gelir düzeyinin sosyal hayattaki olumsuz etkileri boyutlarında etkili olduğu, kurum tipi değişkeninin ise sadece çalışma koşulları boyutunda etkili olduğu saptanmıştır.Öğe THE RELATION BETWEEN REAL EXCHANGE RATE IN TURKEY AND FOREIGN TRADE: AN APPLIED ANALYSIS(2015) Korkmaz, Murat; Dilbaz, Nur Alacahan; Aytaç, Ayhan; Aksoy, Muzaffer; Germir, Hatice Nur; Kart, NurullahBu çalışmada reel döviz kuru ile ihracat ve ithalat arasındaki ilişki 2003:01-2013:04 dönemlerini kapsayan Türkiye ekonomisine ait verilerle zaman serisi yöntemi kullanılarak incelenmeye çalışılmıştır. Elde edilen bulgular İthalat değişkeninin bağımlı değişken olduğu modelde ihracat ve döviz kuru değişkenleri anlamlı bulunmuştur. İthalat seviyesi ihracat ve döviz kuru değişkenlerinden etkilenmektedir. Döviz kurunun bağımlı olduğu modelde ise yalnızca ihracat değişkeni anlamlı bulunmuştur. İhracatın seyri döviz kurunun artırıcı bir etki yapmaktadır. Ayrıca granger nedensellik testi sonuçlarına göre ihracat ve ithalat değişkenleri döviz kurunun, ithalat ise ihracatın Granger nedenleridir. Giriş: Bir ülkenin gerek yurtiçi gerek yurtdışı ekonomisinin konumu açısından ülkenin ihracat fiyatlarının ithalat fiyatlarına oranı olarak bilinen dış ticaret hadleri son derece önem arz etmektedir. Çünkü bir ülke için dış ticaret hadleri ülkenin rekabet gücünü ifade etmektedir. Özellikle sermaye piyasasının sığ olduğu gelişmekte olan ülkeler açısından döviz kuru ve dış ticaret arasındaki ilişkinin boyutunun bilinmesi ayrı bir gerekliliktir. Bu bağlamda çalışmanın amacı, döviz kuru dış ticaret ilişkisini önce teorik sonra Türkiye ekonomisindeki gelişimini ekonometrik olarak analiz etmektir. Yöntem: Analize dahil edilen seriler farklı kaynakların internet veri tabanları kullanılarak elde edilmiştir. Bu bağlamda ithalat ve ihracat ile ilgili veriler TUİK in her ay açıkladığı aylık dış ticaret ile ilgili raporlarından elde edilmiştir. Reel efektif döviz kuru ise TCMBnin elektronik veri dağıtım sistemi üzerinden TÜFE bazlı reel efektif döviz kurları sekmesinden Gelişmiş ülkeler bazlı reel efektif döviz kuru (2003=100) verisinden elde edilmiştir. Sonuç: Çalışmada reel döviz kuru ile ihracat ve ithalat arasındaki ilişkinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Oluşturulan modelin sahte regresyonla ile sonlanmaması için öncelikle bütün zaman serilerine durağanlık analizi uygulanmıştır. Bu amaçla 2003:012013:06 dönemini kapsayan zaman serileri analize tabi tutulmuştur. Sonuç- lar incelendiğinde zaman serilerinin birinci farklarının durağan olduğu ve serilerde trend ve sabitin bulunmadığı görülmüştür. Sonrasında yapılan analizlerde her bir seri için diğer serilerin bir dönemli gecikme değerleri modele dahil edilmiştir. Elde edilen ilişkinin deterministik trendden arındırılması için 2009:03 öncesi ve sonrası için bir kukla değişken modele dahil edilmiştir. Anlamsız değişkenler modelden arındırılarak nihai modeller belirlenerek analiz yapılmıştır. Buna göre ihracat modelindeki bütün değişkenler anlamlı bulunmuştur. İhracat değişkeni ithalat ve döviz kurundan etkilenmektedir. İhracat değişkeni ayrıca 2009:03. ayında gerçekleşen kırılmadan da etkilenmektedir. Sabitin modeldeki anlamı ise diğer değişkenlerin sıfıra eşit olması durumunda ihracatın belirli bir bazının olduğu ve asla sıfır olmadığıdır. İthalat değişkeninin bağımlı değişken olduğu modelde ihracat ve döviz kuru değişkenleri anlamlı bulunmuştur. İthalat seviyesi ihracat ve döviz kuru değişkenlerinden etkilenmektedir. Döviz kurunun bağımlı olduğu modelde ise yalnızca ihracat değişkeni anlamlı bulunmuştur. İhracatın seyri döviz kurunun artırıcı bir etki yapmaktadır. Ayrıca granger nedensellik testi sonuçlarına göre ihracat ve ithalat değişkenleri döviz kurunun, ithalat ise ihracatın Granger nedenleridir.Öğe Servikal Dar Kanalda Doğal Seyir ve İzlem Araçlarının Yeri(2018) Korkmaz, Murat; Kılınçer, CumhurOrtalama yaşam süresi uzayıp popülasyon yaşlandıkça dejeneratif omurga hastalıklarının yarattığı sağlık problemlerinin önemi artmaktadır. Sıklık açısından lomber dejeneratif hastalıklardan sonra gelse de, sahip olduğu defisit/sakatlık yaratabilme potansiyeli yüzünden servikal dar kanal dejeneratif omurga hastalıkları arasında özel bir öneme sahiptir. Yaşlanma başta olmak üzere çevresel, çalışma koşulları ve genetik faktörlerin etkisiyle beraber proteoglikan içeriğindeki değişikliğe bağlı olarak diskin dehidrasyonu disk yükseklik kaybına bağlı olan dejeneratif değişiklikler zincirini başlatır. Yük dağılımında ortaya çıkan bozulma unkovertebral ve faset eklemlerdeki stresin artmasına, osteofit oluşumuna ve ligamentum flavumun içe kıvrılmasına sebep olur. Bu değişiklikler ilerlediğinde servikal omurilik kanalının kesit alanında azalmaya ve omurilikte sıkışmaya yol açar. Kanal kesit alanı omurilik kesit alanından daha az ise omurilik sıkışır ve bu durum myelopatiye kadar ilerleyebilir. Bu yazı servikal dar kanalın doğal seyrini, yaratabileceği klinik tabloları ve izlem araçlarının hasta takibi ve kararlarımızı yönlendirmedeki yerini aktaracaktır.Öğe YARGITAY DAİRELERİNİN KURUMSAL PERFORMANSININ PANEL VERİ ZAMAN SERİSİ ANALİZLERİ İLE İNCELENMESİ(2022) Korkmaz, Murat; Oral, Mükerrem Atalay; Derman, Giray Saynur; Korukluoğlu, Hasan Basri; Baykan, Onur; Aytaç, AyhanGün geçtikçe büyüyen kamu sektörü ve artan nüfus vb. faktörler düşünüldüğünde kamu sektöründe iş yükünün her geçen gün artığı bir gerçektir. Bu durum verimliliği, etkinliği ve kurumsal performansı etkilemektedir. Bu çalışmada Türkiye Cumhuriyeti Yar- gıtay Başkanlığı’nın genel ve daireler bazında karar alma hızları ile iş yükleri ele alınarak Yargıtay Dairelerinin kurumsal performansı belirlenmiştir. Yargıtay dairelerinin karar alma hızını incelemek için daireler bazında sonuçlanan ve devreden dosya sayıları ve dairelerin toplam iş yükündeki payları incelenmiş ve ilgili modellerin test edil- mesi ve kullanılan değişkenlere ilişkin ampirik analizler, amaca uy- gun analiz programları kullanılarak yapılmıştır. Araştırma sonucunda Yargıtay dairelerinin başarısına etki eden en önemli bileşenin toplam dosya sayısındaki artışlar olduğu anlaşılmıştır. Devreden dosya sayı- sındaki azalmanın dairenin toplam başarısındaki artışta direkt olarak rol oynadığı düşünülmektedir. Ayrıca Yargıtay dairelerinin iş yüküne etki eden faktörler sonuçlandırılan dosya sayısı ve devreden dosya sayısı olarak belirlenmiştir. Devreden dosya sayısındaki artışın, so- nuçlandırılan dosya sayısı kadar olmasa da toplam iş yükündeki deği- şimde direkt olarak rol oynadığı düşünülmektedir.