Yazar "Kazezoğlu, Cemal" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Benin ve Melanom Dışı Malin Deri Tümörlü Hastalarda Serum Total ve Lipide Bağli Siyalik Asit Düzeyleri(2007) Kazezoğlu, Cemal; Gökmen, Selma Süer; Sunar, Bendigar; Aygıt, A. Cemal; Çakır, BeyhanSiyalik asit içeren oligosakkaridlerin kanser hücreleri ve endotelyal hücreler arasındaki adezyonda önemli bir rol oynadığı ve tümör hücrelerinin metastaz yeteneğinin hücre yüzeyinin siyalillenmesi ile ilişkili olduğu bildirilmiştir. Bu çalışmada, benin ve melanom dışı malin deri tümörlü hastaların, serum total ve lipide bağlı siyalik asit düzeylerinde bir değişiklik olup olmadığı incelenerek, kanserde serum total ve lipide bağlı siyalik asit düzeylerinin klinik olarak rolü değerlendirilmiştir. Çalışmaya yaş ortalaması 50.78 ± 12.46 olan melanom dışı malin deri tümörlü 16’sı erkek 27 hasta; yaş ortalaması 48.59 ± 16.23 olan, benin deri tümörlü 17’si erkek 39 hasta dahil edildi. Serum total siyalik asit düzeyi Warren’in tiyobarbitürik asit yöntemi kullanılarak, lipide bağlı siyalik asit düzeyi ise Katopodis’in rezorsinol yöntemi kullanılarak ölçüldü. Sonuçların analizi için Student t ve Z testi kullanıldı. Serum total ve lipide bağlı siyalik asit düzeyleri, melanom dışı malin deri tümörlü hastalarda sırasıyla 65.95 ± 7.30 mg/dl ve 16.70 ± 3.80 mg/dl; benin deri tümörlü hastalarda sırasıyla 63.01 ± 11.89 mg/dl ve 15.77 ± 2.44 mg/dl bulundu. Melanom dışı malin deri tümörlü hastalar ile benin deri tümörlü hastalar arasında total ve lipide bağlı siyalik asit düzeyleri bakımından fark yoktu. Lipide bağlı siyalik asit yüzdeleri melanom dışı malin deri tümörlü grupta % 25.3, benin deri tümörlü grupta % 25 olarak bulundu. Yüzde lipide bağlı siyalik asit değerleri bakımından gruplar arasında fark bulunamadı. Metastaz potansiyeli bulunmayan melanom dışı malin deri tümörlü hastalar ile benin deri tümörlü hastalar arasında serum total veya lipide bağlı siyalik asit düzeyleri bakımından bir fark olmadığı bulgusu, siyalik asitlerin metastaz sürecinde önemli rol oynadığını gösteren çalışmaları desteklemektedir.Öğe İsopreterenol ile miyokard infarktüsü oluşturulmuş ratlarda sialik asit metabolizmasının incelenmesi(Trakya Üniversitesi, 2006) Kazezoğlu, Cemal; Gökmen, Selma SüerÖZET Sialik asidin artmış düzeylerinin, kardiyovasküler mortalite ve serebrovasküler hastalıkla ilişkili bir kardiyovasküler risk faktörü olduğu ileri sürülmüştür Miyokard infarktüsünden sonra serum sialik asid düzeylerinde bir yükselme olduğu bildirilmiş, ancak yükselmenin nedeni tam olarak aydınlatılamamıştır. Isoproterenol ile miyokard infarktüsü oluşturulmuş ratlarda serum ve doku total sialik asid düzeylerinde bir artış olduğu gösterilmiş olmasına rağmen, literatürde deneysel olarak miyokard infarktüsü oluşturulmuş ratlarda serum lipide bağlı sialik asid düzeylerini inceleyen bir çalışmaya rastlayamadık. Bu çalışmanın amacı, isoproterenol ile deneysel olarak miyokard infarktüsü oluşturulmuş ratlarda serum total ve lipide bağlı sialik asid düzeylerini birlikte incelemek ve miyokard infarktüsünde gözlenen sialik asid artışında, hücre veya hücre membran yüzeyinden sialik asid dökülmesinin veya salıverilmesinin rolünü irdelemektir. Çalışmaya 12 sağlıklı Wistar albino cinsi yetişkin erkek rat dahil edildi. Bir rat, sağlıklı kalp dokusunun histopatolojik incelemesi için hemen sakrifiye edildi. Diğer ratlara (n=ll) 150 mg/kg dozunda isoproterenol intraperitoneal olarak 24 saat arayla toplam 2 kez uygulandı. Ratlardan 10'unun kan örnekleri ilk dozdan önce ve 2. dozdan 24 saat sonra alındı. ISO uygulanmış bir rat, ikinci ISO dozundan 1 5 gün sonra anestezi altında sakrifiye edildi ve kalp dokusu morfolojik ve histopatolojik inceleme için çıkarıldı. Kan örneklerinde troponin I, kreatin kinaz-MB, total sialik asid ve lipide bağlı sialik asid düzeyleri tayin edildi. Histopatolojik incelemede miyokard infarktüsünün 1. gününde lenfositten zengin mikst tipte yoğun inflamasyon ile birlikte belirgin ödem, 15. gününde ise kalp kaslarında belirgin atrofi, kas demetleri arasında bir miktar inflamasyon ve bu inflamasyona eşlik eden belirgin fibrozis gözlendi. Bulgular miyokard infarktüsü ile uyumlu olarak değerlendirildi. 41isoproterenol ile akut miyokard infarktüsü oluşturulmuş ratlann serum troponin I düzeylerinde, infarktüs ile uyumlu olarak anlamlı bir artış vardı. Serum kreatin kinaz-MB aktivitesi ve total ve lipide bağlı sialik asid düzeyleri de isoproterenol ile oluşturulmuş akut miyokard infarktüsünde anlamlı olarak yüksek bulundu (p<0.01). isoproterenol ile miyokard infarktüs modeli oluşturduğumuz sıçanlarda yaptığımız bu çalışma, miyokard infarktüsüne zemin oluşturan aterosklerozdan kaynaklanabilecek olası bir sialik asid düzeyi yüksekliğini bertaraf etmek ve aynı sağlıklı ratta infarktüs öncesi ve sonrası serum TSA ve LSA düzeylerini karşılaştırma olanağı sağlaması açısından önem arzetmektedir. Bu çalışma aynı zamanda isoproterenol ile deneysel akut miyokard infarktüsü oluşturulmuş ratlarda, serum lipide bağlı sialik asid düzeylerinde bir artış olduğunun gösterilmesi bakımından da bir ilki teşkil etmektedir. Sonuç olarak; çalışmamız isoproterenol ile oluşturulan deneysel miyokard infarktüsünün ratlarda serum total ve lipide bağlı sialik düzeylerinde bir artışa yol açtığını göstermiştir. Sialik asidin hücre membran yüzeyinden sekresyonu veya dökülmesi ya da hücre hasarına bağlı olarak miyokardiyal hücreden dolaşıma salıverilmesi, isoproterenol ile akut myokard infarktüsü oluşturulmuş ratlann serum total ve lipide bağlı sialik asid düzeylerindeki artıştan sorumlu olabilir. Anahtar kelimeler: Total sialik asid, lipide bağlı sialik asid, isoproterenol, akut miyokard infarktüsü 42Öğe Küçük hücreli ve küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastalarda serum total ve lipide bağlı siyalik asidin marker olarak önemi(2007) Gökmen, Selma Süer; Kazezoğlu, Cemal; Tabakoğlu, Erhan; Altıay, Gündeniz; Güngör, Özgül; Türe, MevlütAmaç: Küçük hücreli ve küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastalarda serum total siyalik asit (TSA) ve lipide bağlı siyalik asit (LSA) düzeyleri incelendi ve hastaları sağlıklı bireylerden ve birbirinden ayırmada bu parametrelerin marker olarak rolü irdelendi. Hastalar ve Yöntemler: Çalışmaya henüz hiç kemoterapi ve/veya radyoterapi almamış 102 küçük hücreli dışı ve 57 küçük hücreli akciğer kanserli toplam 159 erkek hasta ve 35 sağlıklı erkek gönüllü dahil edildi. Serum TSA analizinde Warren yöntemi, LSA analizinde Katopodis yöntemi kullanıldı. Bulgular: Küçük hücreli ve küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastaların serum TSA ve LSA düzeyleri sağlıklılara göre anlamlı olarak yüksekti (p<0.001), ancak bu iki hasta grubu arasında bu açıdan anlamlı farklılık bulunmadı. ROC (Receiver operating characteristic) analizinde, küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastaları sağlıklılardan ayırmada TSA'nın özgüllüğünün, LSA'nın ise duyarlılığının daha iyi olduğu görüldü. Öte yandan, küçük hücreli akciğer kanserli hastaları sağlıklılardan ayırmada LSA'nın daha duyarlı olduğu saptandı. Sonuç: Serum total ve lipide bağlı siyalik asit, küçük hücreli ve küçük hücreli dışı akciğer kanserli hastaları sağlıklılardan ayırmada biyokimyasal marker olarak önemli rol oynayabilir.