Yazar "Kaynar, Ayşeğül" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 1 / 1
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe LPA1 ve LPA2 reseptör ekspresyonunun endometrioid karsinomlar ve endometriyal hiperplazilerde proliferatif ve prognostik faktörlerle karşılaştırılması(2008) Kaynar, Ayşeğül; Usta, UfukEndometriyal karsinomlar günümüzde kadın genital sisteminde en sık görülen malign tümörlerdir. Olguların %80 den fazlası tip I (endometrioid tip) adenokarsinom olup tanı sırasında genellikle uterusa sınırlı olmaları nedeniyle tedavi edilebilen ve sıklıkla endometriyal hiperplazi ile ilişkisi olan tümörlerdir Lisofosfatidik asit hücreler üzerinde çok geniş etkileri olan temel gliserofosfolipidlerden birisidir. Bu etkilerden başlıcaları; düz kas kontraksiyonu, hücre proliferasyonu regülasyonu, apopitozisin engellenmesi, kemotaksis ve hücreler arası migrasyonun regülasyonudur. Lisofosfatidik asit tüm bu etkilerini G protein bağımlı reseptörleri üzerinden gerçekleştirmektedir. Bu reseptörlerin başlıcaları LPA1, LPA2 ve LPA3'dür. Lisofosfatidik asit ile ilgili başta over olmak üzere, kolon, mide ve meme tümörü üzerine yapılan çalışmalarda daha çok lisofosfatidik asit reseptörlerinin dağılım paterni ve lisofosfatidik asitin tümör progresyonu üzerindeki olası etkisi araştırılmıştır. Bu çalışmalara göre LPA1 normal dokuda, LPA2 kanserli dokuda daha yüksek konsantrasyonda bulunmuştur. LPA3 ise hem kanserli dokuda hem de normal dokuda düşük bulunmuştur. Endometriyumda ve endometriyal tümörlerde lisofosfatidik asit reseptörlerinin ekspresyon paterni ve lisofosfatidik asitin endometriyal tümörlerdeki olası etkisi konusunda henüz yeterince bilgi mevcut değildir. Bu doğrultuda endometrial tümörler ve hiperplazilerde lisofosfatidik asitin boyanma paternini değerlendirmek amacıyla Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı arşivinden seçilen 60 adet tanısal olgu çalışmaya dahil edilmiştir. Olguların 20 tanesi endometrioid karsinom, 20 tanesi atipili endometriyal hiperplazi ve diğer 20 tanesi de atipisiz endometriyal hiperplazi tanısı almıştır. Olguların her birine yeni kesitler yapıldıktan sonra rutin hematoksilen-eozin boyası tekrarlanmış, seçilen tanısal blokların kesitleri immünohistokimyasal olarak LPA1, LPA2, MMP-2 ve Ki-67 antikorları ile boyanmıştır. Elde edilen verilere göre LPA1 boyanmasının en yüksek düzeylere atipisiz endometriyal hiperplazi olgularında eriştiği ancak endometrioid karsinom olgularında da buna çok yakın değerlerde olduğu görülmüştür. Ayrıca LPA1 boyanmasının endometrioid karsinom olgularında histolojik derece ile ters orantılı bir ilişkisi olduğu tespit edilmiştir. LPA2 boyanmasının en yüksek düzeylere atipili endometriyal hiperplazi olgularında eriştiği, en düşük boyanmanın ise endometrioid karsinom olgularında olduğu görülmüştür. Endometrioid karsinom olgularında LPA2'nin derece ile ilişkisi gösterilememiştir. MMP-2'nin endometrioid karsinom olgularında histolojik derece ile doğru orantılı olarak arttığı tespit edilmiştir. LPA1, LPA2 ve MMP-2 antikorları arasında yapılan korelasyon testinde ise sadece endometrioid karsinom olgularında LPA1 ve MMP-2 H-skor değerleri arasında orta derecede bir ilişki saptanmıştır. LPA1 ve LPA2 ile proliferasyon indeksi belirleyicisi olan Ki-67 arasında yapılan korelayon testinde ise anlamlı bir ilişki gösterilememiştir. LPA1, LPA2 ve MMP-2 H-skor değerlerinin endometrioid karsinom olgularında evre ile ilişkilerine bakıldığında LPA1 H-skor ortalaması evre 1'de, LPA2 ve MMP-2 H-skor ortalamaları ise evre 2+3 tümörlerde daha yüksek bulunmuş ancak bu farklar istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. Anahtar Kelimeler: LPA, immunohistokimya, endometrium, karsinom, hiperplazi