Yazar "Karamustafaoğlu, Yekta Altemur" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 15 / 15
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bronkojenik Kistler: Opere Edilen 13 Olgunun Analizi(2018) Karamustafaoğlu, Yekta Altemur; Yanık, Fazlı; Balta, Cenk; Yörük, YenerAmaç: Bronkojenik Kistler; embiryojenik primitif ön bağırsağın tomurcuklarının göç ederkenki kalıntılarından oluşan nadir görülen konjenital kistik lezyonlardır. Bu çalışmanın amacı, opere edilen bronkojenik kistlerin klinik özelliklerinin ve cerrahi sonuçlarının araştırılmasıdır.Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda; kliniğimizde bronkojenik kist (BK) tanısı ile Ocak 2008-Haziran 2016 tarihleri arasında opere edilen 13 olgu değerlendirildi. Semptomlar, görüntüleme yöntemleri, kistin lokalizasyonu, cerrahi yöntemler, patolojik bulgular ve cerrahi sonuçları retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Çalışmamıza yaş ortalaması 49±15,7 yıl (dağılım 26-74 yıl) olan 3 (%24) erkek, 10 (%76) kadın olgu dahil edildi. En sık görülen semptomlar sırasıyla öksürük (%70), dispne (%38), göğüs ağrısı (%16), ateş (%16) iken, üç (%24) olgu yakınmasızdı. Lokalizasyonlarına göre; dokuzu (%68) paratrakeal, ikisi (%16) infrakarinal, biri (%8) intraparankimal, biri (%8) paraözofageal yerleşimliydi. On iki olguda (%92) sağ, bir olguda (%8) sol toraks yerleşimliydi. Kistler 10 olguda (%76) torakotomi, iki olguda (%16) VATS (Video Yardımlı Toraks Cerrahisi), bir olguda (%8) video-mediyastinoskopi ile komplet olarak eksize edildi. Ortalama kist çapı 4,6±1,4 cm (3-7 cm) olarak hesaplandı. Ortalama takip süresi ve hastanede kalış süresi sırasıyla, 33±40,4 ay (3-100 ay) ve 3,5±1,7 gündü (1-6 gün). Bir (%8) olguda komplike kist belirlendi. Pnömoni, yara yeri enfeksiyonu, diyafram paralizisi olmak üzere üç (%24) olguda komplikasyon gelişti. Mortalite gözlenmezken, takip süresince nüks saptanmadı.Sonuç: Bronkojenik kistler nadir görülen ancak yaşamı tehdit edici durumlara dahi yol açabilen konjenital kistik lezyonlardır. İleride oluşabilecek semptomlar, çeşitli komplikasyonların gelişebilmesi, maligniteye dönüşüm riski, cerrahi tedavinin başarılı sonuçları gibi nedenler nedeniyle, semptomatik olguların yanı sıra asemptomatik olgularda da temel tedavi düşük mortalite, morbidite ve nüks oranları ile cerrahidir. Son yıllarda geliştirilen minimal invaziv yöntemler olan VATS ve video mediyastinoskopi uygun olgularda torakotomiye alternatif olabileceğini düşünmekteyiz.Öğe Chest wall distant metastases of thyroid carcinoma(2009) Karamustafaoğlu, Yekta Altemur; Yörük, Taner; Angın, Güngör; Tarladaçalışır, Taner; Mammedov, RüstemAmaç: Tiroid bezi kanseri endokrin sistem kanserleri içinde en sık görülen maligniteler olmasına rağmen, tiroid kanserinin yıllık sıklığı bölgeden bölgeye önemli ölçüde, 100 000'de 2-4 arasında değişmektedir. Bu çalışmanın amacı, tiroid bezin kanserinden kaynaklanan göğüs duvarı metastazı olan hastaların klinik karekteristiklerini incelemektir. Hastalar ve Yöntemler: Aralık 2000 - Kasım 2007 tarihleri arasında, dört hastaya tiroid kanserinin göğüs duvarına metastazı tanısı konuldu. Olguların biri erkek (%25), üçü kadın (%75), ortalama yaşları 58 (dağılım 47-70) idi. Tüm hastalar göğüs duvarında ağrı ve şişlik ile başvurdular. Tüm hastalarda tümör ile birlikte göğüs duvarı rezeksiyonu uygulandı. Olguların klinik özellikleri retrospektif olarak analiz edildi. Göğüs duvarına metastaz bir olguda medüller tiroid karsinomu ve üç olguda ise papiller tiroid karsinomu nedeniyleydi. Göğüs duvarı metastazları iki olguda senkron iken iki olguda metakron metastazdı. Göğüs duvarı rezeksiyonundan sonra oluşan geniş defektler iki olguda çevre dokuların yardımı ile kapatılırken iki olguda politetrafloretilen (PTFE) greft ile kapatıldı. Medüller tiroid kanserli olgu hariç, diğer üç olguda cerrahi tedavinin devamında radyoiyot ablasyon tedavisi uygulandı. Bulgular: İki papiller tiroid kanseri olgusu beşinci ve 36. aylarda, medüller tiroid kanseri olan bir hasta 24. ayda tiroid kanserinin uzak metastazı nedeni ile öldü. Bir hasta ise cerrahiden sonra beşinci yılında halen sağ ve sağlıklıdır. Sonuç: Differansiye tiroid kanserlerinde (papiller ve foliküler) uzak metastazların kaldırılması sağkalımın uzaması ve hayat kalitesinin artırılması nedeniyle önerilmektedir.Öğe Congenital Superior Sternal Cleft Repair Using Primary Closure(2019) Karamustafaoğlu, Yekta Altemur; Yanık, Fazlı; Yörük, Yener; Başaran, Ümit Nusret[Abtract Not Available]Öğe Diffüz İntersitisyel Akciğer Hastalığı Tetkiki Sırasında Rastlantısal Saptanan Karsinoid Tümörlet Olgusu(2015) Mutlucan, Renginar; Hatipoğlu, Osman Nuri; Karamustafaoğlu, Yekta Altemur; Yanık, Fazlı; Korucuoğlu, Cemile; Edis, Ebru ÇakırBronşiyal karsinoid tümör ve tümörletler, akciğerin nöroendokrin kökenli tümörleridir ve oldukça nadir görülürler. Diffüz idiyopatik nöroendokrin hücreli hiperplazi, tümörlet ve karsinoid tümörler benzer olup; biribirlerinin öncüsü ya da birlikte görülen antiteler olabilirler. Diffüz idiyopatik nöroendokrin hücreli hiperplazide progresif fibrozis görülebilmesiyle birlikte bu durum kliniğe interstisyel akciğer hastalığı olarak yansıyabilir. Bu yazıda, diffüz intersitisyel akciğer hastalığı açısından tetkik edilen 55 yaşındaki bayan hastada radyolojik olarak görülmeyen, bronkoskopi- de rastlantısal saptanan karsinoid tümör-tümörlet olgusu sunulmuştur. Diffüz intersitisyel akciğer hasta- lığı kliniği ile gelen hastalarda bu görünümün diffüz idiyopatik nöroendokrin hücreli hiperplaziye eşlik eden tümörlet-karsinoid birlikteliği olabileceğini ve bu olgularda bronkoskopinin tanısal olabileceğini vurgulamak istedik.Öğe Erken dönem göğüs duvarı metastazı oluşturan akciğerin büyük hücreli nöroendokrin karsinomu(2016) Yanık, Fazlı; Karamustafaoğlu, Yekta Altemur; Karataş, Adem; Taştekin, EbruAkciğerin büyük hücreli nöroendokrin karsinomları (BHNK) yüksek gradeli tümörlerdir ve küçük hücreli akciğer kanserine(KHAK) benzer klinik ve biyolojik özellikler taşırlar. Erken dönem göğüs duvarı metas- tazı oluşturan akciğerin bir BHNK'li olguyu tartışmayı amaçladık. Altmış iki yaşında erkek hastanın toraks bilgisayarlı tomografisinde (BT) sol akciğer üst lob anterior segmentte 1,5 cm solid kitle izlendi. Pozitron emisyon tomografisinde kitle malign karakterdeydi. Peroperatuvar frozen sonucu; küçük hücreli dışı akci- ğer kanseri (KHDAK) gelmesi üzerine sol üst lobekto- mi uygulandı. Sonuç gastrointestinal sistem kaynaklı p(T1aN0M0) nöroendokrin karsinom olarak rapor- landı. Primer kaynağa yönelik yapılan oktreotid sintig- rafisi, gastroskopi, kolonoskopi, batın-toraks BT'de bir patoloji saptanmadı. Olgunun 3. ay kontrolünde; göğüs duvarında kitle tespit edildi ve alınan biyopsi BHNK metastazı olarak raporlandı. Olguya kemo- radyoterapi planlandı. Olgu tanıdan bir yıl sonra kaybedildi. BHNK'ler hızlı metastaz yapabilen, agresif seyirli, nüks edebilen tümörler oldukları için diğer KHDAK'lerinden ayrılması önemlidir, bu hastalarda yakından takibe ihtiyaç vardırÖğe Extra-abdominal aggressive fibromatosis presenting as an intrathoracic tumor(2010) Yörük, Yener; Karamustafaoğlu, Yekta Altemur; Sezer, Yavuz Atakan; İbiş, Abdil CemFibröz doku kaynaklı tümörler toraksta ve mediastinumda nadir olarak görülmekte ve rapor edilmektedirler. Biz burada, agresif fibromatozisin, toraks içi dokulardan kaynaklanan nadir bir formunu bildirmek istedik. Otuz altı yaşında bayan hasta hastanemize sol göğüs ağrısı ve sıkışma hissi ile başvurdu. Çekilen PA grafi ve toraks bilgisayarlı tomografisinde, sol toraks alt kısmını üçte iki oranında dolduran dev kitle görüldü. Bunun üzerine hastaya sol yedinci interkostal aralıktan yapılan torakotomi ile geniş rezeksiyon uygulandı. Tümör patolojisi 20x15x15 cm çapında agresif fibromatozis olarak geldi. Hasta 15 aydır takip altında ve kontrollerinde yineleme görülmedi.Öğe An Interesting Cause of Acute Neck-Chest Pain and Dyspnea: Spontaneous Pneumomediastinum(2017) Yörük, Yener; Yanık, Fazlı; Karamustafaoğlu, Yekta AltemurSpontaneous pneumomediastinum can defined as the presence of air in the mediastinum and it is a rare clinical entity. The formation mechanism is unclear but rise of alveolar and intrabronchial pressure is blamed for its formation. The most frequent triggers of spontaneous pneumomediastinum are acute asthma attack, diabetic ketoacidosis, smoking marijuana or cocaine, scuba diving, traveling by plane, excessive exercise, excessive vomiting or cough. Chest-neck pain and dyspnea are the main symptoms. Diagnosis can be confirmed mostly by chest radiography or thorax CT for suspected cases. The treatment of choice is oxygen, analgesics and monitoring the patient. It has a satisfactory outcomes and the recurrence is low. Surgical tretament may be necessary if tension pneumomediastinum, tension pneumothorax or mediastinitis determined. We report two cases with spontaneous pneumomediastinum. First one was an 17-year-old boy who presented emergency service with dyspnea, non-productive cough, chest-neck pain 8 h after the diving about 2 meter depth under the sea. Second one was a 20-year-old woman presented emergency service with acute dyspnea and chest pain. She was complained severe cough 2 days ago in her history. In both patients chest radiography and thorax CT revealed pneumomediastinum and subcutaneous emphysema. The patients admitted to the hospital for conservative treatment and follow up. They were discharged without any problems after follow up with control chest radiography. If patients refer to emergency department with dyspnea, acute neck and chest pain, spontaneous pneumomediastinum should be remembered. Although rare in the literatüre, this condition can develop while diving tubeless or with severe coughing.Öğe İntratorasik Desmoplastik Fibroblastoma: Nadir Bir Lokalizasyon(2013) Yörük, Yener; Karamustafaoğlu, Yekta Altemur; Yanık, FazlıDesmoplastik Fibroblastoma (Kollajenöz Fibroma) yakın zamanlarda tanımlanmış,iskelet kası ya da cilt altı dokudan kaynaklanan son derece nadir bir tümördür. Burada, intratorasik yerleşimli bir desmoplastik fibroma olgusu bildirilmiştir. Ellialtıyaşında erkek bir hasta, ağrısız sağ intratorasik kitle ile kliniğimize başvurdu. Fizikmuayene, elektrokardiyografi, abdominal ultrasonografi, rutin kan ve biyokimyatestleri normaldi. Akciğer radyografisinde sağ alt lobda lobule kontürlü konsolidasyon görüldü. Toraks bilgisayarlı tomografisinde sağ alt hemitoraksı dolduran10x15 cm boyutunda kitle tespit edildi. Tümör sağ posterolateral torakotomi iletamamen çıkartıldı ve histopatolojik tanı nadir görülen desmoplastik fibroblastoma olduğunu ortaya koydu. Postoperatif dönem sorunsuz seyretti.Öğe An irresectable giant plasmacytoma: Report of a case(2008) Tiryaki, Sevinç; Balkanlı, Kunter; Yörük, Yener; Karamustafaoğlu, Yekta Altemur71 yaşında erkek hasta sol kol, omuz ve sırt ağrısı ile başvurdu. Bilgisayarlı toraks tomografisinde klaviküla, skapula ve humerus başını içine alan kranyokaudal yönde 20 cm genişleyen kitle görüldü. İnsizyonel biyopsinin patolojik değerlendirmesi plazmasitoma olarak doğrulandı. Primer olarak kemoradyoterapi planlandı.Öğe KRONİK POSTTORAKOTOMİ AĞRI SENDROMU(2016) Yanık, Fazlı; Karamustafaoğlu, Yekta AltemurKronik post torakotomi ağrı sendromu (KPAS); torakotomiden 2 ay sonra, devam eden kronikleşmiş ağrı olarak ifade edilmektedir. Minimal invaziv tekniklerin gelişmesiyle son yıllarda insidansında azalma olmakla birlikte, torakotomi geçiren olguların yarıya yakınında görülür. Hastaların günlük yaşamını ve yaşamsal fonksiyonlarını olumsuz yönde etkileyen, etyolojisi tam olarak aydınlatılamamış bir problemidir. Etyolojide en çok torakotomi sırasında ekartör basısı ve kot fraktürü oluşumu suçlanmaktadır. Bu yüzden amaca en uygun ve en az travmatik cerrahi yöntem seçilmelidir. Sendrom klinikte önemli bir hasta populasyonunu etkilemektedir. Tedavi birinci basamak tedavilerden, nöromodülasyon ve sinir bloklarına kadar uzanan geniş bir yelpazede multimodal olarak değerlendirilmelidir ve mutlaka kişiselleştirilmelidir.Öğe Mini aksiller torakotomi ile primer spontan pnömotoraks tedavisinin sonuçları(2011) Yörük, Yener; Mammedov, Rüstem; Kuzucuoğlu, Mustafa; Karamustafaoğlu, Yekta Altemur; Yanık, FazlıAmaç Pnömotoraks sık bir klinik durum olarak bilinir. Mini aksiler torakotomi mükemmel sonuçlarla birlikte kolay apikal wedge rezeksiyon ve plörektomiye olanak vermesi nedeni ile pnömotorakslarda majör endikasyondur. Burada biz pnömotoraksta aksiller torakotomi deneyimimizi anlattık. Gereç ve Yöntemler Kliniğimizde 1996-2008 yılları arasında 56 olguya spontan primer pnömotoraks tanısı ile mini aksiler torakotomi uygulandı. Olgulardan 54’ ü erkek (%96.5), ikisi kadın (%3.5) ve ortalama yaşları 28.2 (17-43) idi. Yirmidokuz olgu (%51.7) sağ pnömotoraks, 27 olgu (48.3%) sol pnömotorakstı. Bulgular Biz 33 olguya (%59) wedge rezeksiyon ve apikal plörektomi, 23 olguya (%41) bül ligasyonu ve apikal plörektomi uyguladık. Dört olguda morbidite gelişti, mortalite görülmedi. Ortalama hastanede kalış süresi 4.5 gün (3-8) idi. Onüç yıllık izlem süresince nüks görülmedi. Sonuç Mini aksiler torakotomi ile, hastanede kalış süresi kısa, ağrı daha az, kozmetik sonuçlar kabul edilebilirdi ve nüks yoktu. Mini aksiler torakotomi spontan primer pnömotorakslar da cerrahi gerektiği zaman hasta için mükemmel sonuçları nedeni ile iyi bir seçimdir.Öğe Penetran travmalı olgularda 13 yıllık deneyimimiz(2009) Karamustafaoğlu, Yekta Altemur; Yavaşman, İlkay; Kuzucuoğlu, Mustafa; Mammedov, Rüstem; Yörük, YenerAmaç: Toraks travmalarının tüm travmalar içindeki oranı %25-30'dur. Bunun %70'i künt, %30'u penetran travmalardır. Bu çalışmada son 13 yıldaki penetran toraks travmalı olgularımızı, klinik deneyimlerimizi sunduk ve literatür eşliğinde irdeledik. Hastalar ve Yöntemler: Kliniğimizde, Ocak 1995 - Haziran 2008 tarihleri arasında penetran toraks travması tanısı ile yatırılarak tedavi edilen 200 hasta (184 erkek (%92), 16 kadın (%8); ort. yaş 27.4; dağılım 11-80) retrospektif olarak değerlendirildi. Bulgular: Penetran travmaların en sık nedeni kesici delici alet yaralanması 153 (%76.5) ve ateşli silah yaralanması 47 (%23.5) idi. 174 hastada (%87) intraplevral patoloji, dokuz hastada ekstratorasik organ yaralanması mevcuttu. Hastaların 173'ü (%86.5) tüp torakostomi, 27'si (%13.5) diğer konservatif yöntemlerle tedavi edildi. Otuz dokuz (%19.5) hastaya torakotomi uygulandı. Morbidite %7.5 (15 olgu) mortalite, %0.5 (bir olgu) olarak gerçekleşti. Sonuç: Penetran toraks travmalarının acil torakotomi gerektirenleri hariç, büyük çoğunluğu tüp torakostomi veya konservatif yöntemlerle tedavi edilebilir. Eşlik eden intratorasik organ yaralanmaları mortalite ve mobiditeyi artıran nedenlerdir; multidisipliner hızlı ve iyi değerlendirme gerektirir.Öğe Plevranın soliter fibröz tümörleri(2011) Yağcı, Sevinç; Karamustafaoğlu, Yekta Altemur; Yörük, YenerAmaç: Bu çalışmada plevranın soliter fibröz tümörlerinin klinik görünümü ve cerrahi yaklaşımı irdelendi. Çalışma planı: Aralık 2006 - Mayıs 2010 tarihleri arasında soliter fibröz tümör nedeniyle cerrahi tedavi uygulanan beş olgunun (3 erkek, 2 kadın; ort. yaş 50.2 yıl; dağılım 24-76 yıl) demografik verileri, cerrahi işlemleri, histopatolojisi, morbidite ve mortaliteleri, ameliyat sonrası adjuvan tedavileri ve uzun dönem izlemleri hasta kayıtlarından incelendi. Bulgular: Temel cerrahi yaklaşım olarak olguların tamamına eksploratris torakotomi yapıldı. Tümörlerin dördü viseral plevradan, biri pariyetal plevradan kaynaklanıyordu. Histopatolojik tanı plevranın soliter fibröz tümörü olarak bildirildi. Ortalama izlem süresi 20 ay (dağılım 1-67 ay) idi ve ameliyata bağlı herhangi bir mortalite veya morbidite görülmedi. Sonuç: Plevranın soliter fibröz tümörleri nadirdir ve benign ve malign tipleri vardır. Radyoterapi ve kemoterapinin etkinliğinin kanıtlanamadığı bu hastalıkta, tam cerrahi eksizyon hala altın standarttır.Öğe Transaksiller tek port yaklaşımıyla gerçekleştirilen videotorakoskopik sempatektomi(2011) Yörük, Yener; Mammedov, Rüstem; Karamustafaoğlu, Yekta Altemur; Tarladaçalışır, Taner; Kuzucuoğlu, MustafaAmaç: Bu prospektif çalışmada avuç içi veya koltuk altı terlemesi olan bir ardışık hasta dizisinde transaksiller tek port yaklaşımıyla gerçekleştirilen sempatektominin sonuçları ve önemi değerlendirildi. Çalışma planı: Haziran 2007 - Haziran 2009 tarihleri arasında, kliniğimize avuç içi veya koltuk altı aşırı terlemesi ile başvuran toplam 28 hastaya (14 erkek, 14 kadın; ort. yaş 23.4 yıl; dağılım 13-36 yıl) kliniğimizde tek porttan video yardımlı torakoskopik T2-T4 gangliyonu sempatik zincir elektrokoterizasyonu uygulandı. Bu olguların 14'ünde (%50) avuç içi ve koltuk altı, 14'ünde (%50) ise sadece avuç içi terlemesi vardı.Bulgular: Cerrahi komplikasyon minimal idi ve sadece bir hastada plevral efüzyon gelişti. Ölen hasta olmadı. Tüm hastalarda avuç içi ve koltuk altı terlemesinde iyileşme görüldü.Sonuç: T2-T4 sempatik sinirlerin tek porttan videotorakoskopik elektroelektrokoterizasyonu hiperhidrozisli hastalarda en iyi sonuçlarla birlikte mükemmel kozmetik ve fonksiyonel sonuçlar vermektedir.Öğe Uyanık video yardımlı torakoskopik büllektomi ve plevral abrazyon(2017) Yanık, Fazlı; Karamustafaoğlu, Yekta Altemur; Çopuroğlu, Elif; Balta, CenkUyanık video yardımlı torakoskopik cerrahinin avantajları arasında genel anestezinin ve entübasyonun risklerinden korunmak, hastanede kalış süresini ve genel maliyeti azaltmak sayılabilir. Bu yazıda, primer spontan pnömotoraks tanısıyla sedasyon ve torasik epidural analjezi altında uyanık video yardımlı torakoskopik cerrahi ile büllektomi uygulanan 31 yaşında bir erkek hasta sunuldu. Ancak tüm riskleri ve yararları değerlendirmek için daha ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.