Yazar "Kabayel, Derya Demirbağ" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bel ağrılarında, paraspinal kaslardaki yağlı atrofinin TSE-T2 ağırlıklı MR sekansı ile yarıkantitatif olarak belirlenmesi(2008) Alıcıoğlu, Banu; Kabayel, Derya Demirbağ; Süt, Necdet; Emen, SacitAmaç: Bel ağrısı ile lomber paraspinal kasların lipoatrofisi arasındaki ilişkinin belirlenmesidir. Gereç ve Yöntem: Bu kesitsel çalışmaya, bel ağrısı bulunan 74 hasta ve 17 sağlıklı gönüllü katıldı. Bel ağrılı olgular, ağrı süresine göre gruplandırıldı. Grup I? 4 hafta, grup II= 4-12 hafta grup III, >12 hafta ağrısı olan hastalarda oluştu. Bu hastaların lomber manyetik rezonans (MR) görüntüleri lomber paraspinal kasların atrofi bulguları bakımından değerlendirildi. Her bir kas için yağ içeriği, yarı-kantikatif (evre 0-4) olarak derecelendirildi. Ağrının süresi ile yağ içerikleri arasındaki ilişki asemptomatik gönüllüler ile karşılaştırıldı. Verilerin istatistiksel analizinde, bağımsız gruplarda t testi, Spearman korelasyon analizi ve Kruskal Wallis ANOVA testleri kullanıldı. Bulgular: Multifidus, longissimus ve psoas kaslarında lipoatrofi ile bel ağrısı süresi arasında anlamlı ilişki saptandı (multifidus kasında r=0.382, p=0.001; longissimus kasında r=0.398, p<0.001; psoas kasında r=0.311, p=0.007). Multifidus, longissimus ve psoas kaslarında lipoatrofi ağrı süresine göre gruplar ve asemptomatik grup arasında farklılık gösterdi (sırasıyla p<0.001, p=0.001, p<0.001). İncelenen tüm kaslarda atrofi değerleri grup III’de, grup I ve asemptomatik olgulara göre anlamlı yüksek idi. Sonuç: Lomber vertebranın MR görüntülerinin değerlendirilmesinde paraspinal kasların atrofi bakımından incelenmesi gerekmektedir. Bel ağrısı bulunan hastalarda paraspinal kaslardaki lipoatrofinin bilinmesi, daha iyi rehabilitasyon planlaması yapılmasında faydalı olabilir.Öğe The Cut-off Values for the Diagnosis of Hamstring Shortness and Related Factors(2018) Yıldırım, Muhammed Şeref; Tuna, Filiz; Kabayel, Derya Demirbağ; Süt, NecdetBackground: Hamstrings are one of the most frequently evaluated muscle groups for flexibility in the lower extremity. Passive and active knee extension angle values are used as an indirect indicator of hamstring flexibility. However, the lack of consensus on the cut-off values leads to the use of inconsistent angle values in determining the hamstring tightness. Aims: To establish the normative and cut-off values of the passive and active knee extension angles for healthy young adults and to determine the associated factors including the quadriceps strength. Study Design: A cross-sectional study. Methods: A total of 123 volunteer university students, aged 18-24 years, who met the inclusion criteria were included in this study. Passive and active knee extension assessments of the subjects were performed. Subsequently, on the next day, both knee extensor concentric muscle strength of the participants was measured in the isokinetic system. The knee extension angles and the knee extensor strength were recorded as the mean values of the right and the left sides. Results: Passive knee extension angles of 17.1°±9.1° and 9.8°±5.7° and active knee extension angles of 17.8°±9.1° and 13.4°±6° were described as normative values in men and women, respectively. The cut-off values for the diagnosis of hamstring shortness were as follows: passive knee extension angle >32.2° for males and >19.2° for females and active knee extension angle >33.0° for males and >23.4° for females. A significant positive correlation was observed between knee extension angles and isokinetic knee extensor muscle strength in all participants. The knee extension angle and hamstring flexibility were not affected by dominance. Conclusion: The knee extension angles of healthy young people seem to be lower than the results currently reported in the literature. There s a positive correlation between knee extension angles and isokinetic knee extensor muscle strength.Öğe Effect of Static and Dynamic Stretching on Knee Muscle Strength in Trained Players(2020) Ali, Chasan Mola; Tuna, Filiz; Alptekin, Hasan Kerem; Kabayel, Derya Demirbağ; Tuna, HakanObjective: The study examined the effects of two different stretching exercises on knee muscle strength in basketball players in order to determine the most appropriate pre-competition protocols for basketball conditioning.Method: Thirty-two basketball players (mean age 22.75±2.73 years, weight 87.47±10.99 kg, height 188.85±7.35 cm, body mass index 24.46±1.89) participated in this study. They performed two different stretching protocols according to basketball training experience in randomly assigned order: randomized in consecutive manner according to admission order, well-trained basketball players (training frequency = 5 days/week, groups I and II), less-trained basketball players (1 day/week, groups III and IV). Basketball players in groups I and III were exposed to isokinetic tests-one each after dynamic stretching and, 1 week later, after static stretching. In groups II and IV, similar evaluations were made after static stretching and, 1 week later, after dynamic stretching. Five days/week were included in the well-trained group. The less-trained group consisted of basketball players who trained 1 day/week.Results: In less-trained basketball players, static stretching resulted in higher extensor muscular strength and endurance values, whereas dynamic stretching increased knee flexor strength and endurance. Conclusion: Our results suggest that before competitions, stretching exercises should be chosen depending on the conditioning of the basketball player (well-trained, less-trained). Including both static and dynamic stretching into the “stretching” concept seems effective.Öğe Fizik Tedavi Ajanlarına Haksızlık mı Ediliyor?(2014) Yavuz, Selçuk; Kabayel, Derya DemirbağFizik tedavi, çeşitli fiziksel ajanların tıpta tedavi amacıyla kullanılması anlamına gelmektedir. Çok eski tarihlerden beri birçok hastalıkta uygulama alanı bulmuştur. Bu kadar yaygın kullanılıyor olmalarına rağmen, fiziksel ajanlarla yapılan bilimsel araştırmalardaki kısıtlılıklar, klinik etkinlikleri ile ilgili veri sağlamakta yetersizliğe neden olmaktadır. Literatür araştırıldığında, fiziksel ajanlara dair yayınlardaki hasta sayılarının azlığı ve uygulama yöntemlerindeki belirsizlikler dikkati çekmektedir. Bu derlemede; fiziksel ajanların genel tanımları yapılacak, fizyolojik etkileri ve endikasyonları anlatılarak, literatür eşliğinde klinik etkinlikleri üzerinde durulacaktır. Rehabilitasyon sürecinde fiziksel ajanların yeri ve önemi tartışılarak "Fizik tedavi ajanlarına haksızlık mı ediliyor?" sorusuna cevap aranmaya çalışılacaktır.Öğe İnmeli hastalarda nöromüsküler elektriksel stimülasyon uygulamasının yürüme hızı ve mesafesine etkisi(2007) Mesci, Nilgün; Özdemir, Ferda; Kabayel, Derya Demirbağ; Tokuç, BurcuAmaç: Bu çalışmada, inmeli hastalarda alt ektremite rehabilitasyonunda nöromüsküler elektriksel stimülasyon (NMES) uygulamasının yürüme hızı ve mesafesi üzerine etkinliği değerlendirildi. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya inme sonrası hemiparezi gelişen 35 olgu dahil edildi. 17 olgu NMES, 18 olgu kontrol grubuna alındı. Tüm olgulara 4 hafta süre ile konvansiyonel rehabilitasyon programı uygulandı. NMES grubundaki hastalara bu tedaviye ek olarak, hemiplejik ayak dorsifleksörlerine NMES tedavisi uygulandı. Klinik değerlendirmeler tedavi öncesi ve sonrasında grup içi ve gruplar arasında karşılaştırıldı. Bulgular: Tedavi öncesi ve tedavi sonrası değerlendirmeler grupların kendi içinde karşılaştırıldığında, hem NMES hem de kontrol grubunda ayak bileği dorsifleksiyon eklem hareket açıklığı (EHA), alt ekstremite Brunnstrom evresi, 20 m yürüme testi, 6 dk yürüme testi ve fonksiyonel ambulasyon seviyesinde (FAS) anlamlı fark saptandı. NMES grubunda Modifiye Ashworth Skalasında (MAS) anlamlı azalma saptanırken, kontrol grubunda fark yoktu. Tedavi ile ortaya çıkan değişiklik düzeyi gruplar arasında karşılaştırıldığında; ayak bileği EHA, alt ekstremite Brunnstrom evresi ve MAS’ın NMES grubunda kontrol grubundan farklı olduğu görüldü. Fakat 20 m yürüme testi, 6 dk yürüme testi ve FAS’taki değişiklik açısından gruplar arasında fark yoktu.Sonuç: İnmeli hastalarda konvansiyonel rehabilitasyon programına ek olarak ayak dorsifleksör kaslarına NMES uygulanmasının yürüme hızı ve mesafesi üzerine etkisinin tek başına konvansiyonel rehabilitasyon uygulamasına üstün olmadığı düşünülmüştür.Öğe Kantitatif bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans görüntülemenin osteoporoz tanı ve takibindeki rolü: Bir derleme(2016) Kabayel, Derya DemirbağKantitatif bilgisayarlı tomografinin (QCT) kemik mineral yoğunluğunu (KMY) ölçmek amacıyla kullanımı tarihsel olarak çift-enerjili X-ray absorbsiyometri yönteminden (DXA) eskilere dayanır. Bununla birlikte, Dünya Sağlık Örgütü'nün, osteoporozu DXA ile ölçülen T skoruna göre tanımlamasıyla, DXA dışındaki tüm KMY ölçüm yöntemleri geri plana itilmiştir. QCT'nin rağbetini azaltan bir diğer faktör radyasyon korkusudur. Kantitatif bilgisayarlı tomografi trabeküler ve kortikal kemiği ayrı ayrı değerlendirebilir. Kemik mineral yoğunluğu hacimsel olarak ölçülür ve kemik üç boyutlu olarak analiz edilir. Kantitatif bilgisayarlı tomografinin artrozik değişimler ve vasküler kalsifikasyonlardan etkilenmemesi önemli bir avantajıdır. Vertebra, femur ve periferik iskelette kullanılabilir. Periferik uygulamalarda radyasyon dozu yok denecek kadar azdır. Manyetik rezonans görüntüleme (MRG), osteoporoz tanısı için rutinde kullanılmasa da gerek ayırıcı tanıda ve gerekse kemiğin mikroyapısını değerlendiren araştırmalarda oldukça değerli bir gereçtir. Son zamanlarda, kemik gücü QCT ve MRG ile de değerlendirilebilmektedir. Bu derlemede; osteoporoz tanı ve takibinde QCT ve MRG'nin rolünden bahsedilecektirÖğe Kırıktan önceki son durak: Yaşlıda düşme ve denge kaybının değerlendirilmesi(2017) Koyuncu, Gülay; Tuna, Filiz; Yavuz, Selçuk; Kabayel, Derya Demirbağ; Koyuncu, Mesut; Özdemir, Hande; Süt, NecdetAmaç: Bu çalışmada, denge bozukluğu yakınması olmayan geriatrik nüfusta denge bozukluğu oranları ve düşme riski araştırıldı.Hastalar ve yöntemler: Mayıs 2012 - Eylül 2012 tarihleri arasında kliniğimize başvuran 68 yaşlı katılımcı (24 erkek, 44 kadın; ort. yaş 72.1±5.5 yıl) çalışmaya alındı. Demografik veriler kaydedildi. Katılımcılar genç yaşlı (65-74 yıl) ve yaşlı (75-85 yıl) olmak üzere iki gruba ayrıldı. Statik denge Tandem Romberg ve tek bacak üstünde durma testi ile değerlendirildi. Bireylerin dinamik denge ve yürümeleri zamanlı kalk yürü (ZKY) testi, Berg denge ölçeği (BDÖ), Tinetti (Denge ve Yürüme) testi ve 20 metre yürüme testi ile ölçüldü.Bulgular: Katılımcıların hiçbiri denge kaybı ya da düşme nedeniyle doktora başvurmamıştı. Katılımcıların %41'i BD testine göre orta, %66'sı TT'ye göre orta ve yüksek, %63'ü ZKY testine göre yüksek düşme riskine sahipti. Yaşlıların %34'ü son bir yılda en az bir kez düşmüştü. Kadınlarda denge kaybı daha anlamlı ve düşme sayısı daha fazlaydı (p<0.05). Genç yaşlı grubundaki bireylerin, yaşlı gruptaki bireylere kıyasla ZKY ve TT toplam test değerlendirmeleri denge açısından daha iyi idi.Sonuç: Geriatrik bireylerde denge kaybı sık bir bulgudur ve düşme riski ile ilişkilidir. Geriatrik nüfus ile sık karşılaşan hekimlerin, denge bozukluğundan şikayet etmeyen hastalarında da bu durumu göz önünde bulundurması gerekir. Bu sayede, dengenin değerlendirilmesi ile düşme ve buna bağlı komplikasyonların önüne geçmek için rehabilitasyona fırsat tanınabilirÖğe Omuz ağrısının sık görülmeyen bir nedeni: radyasyon pleksopatisi: olgu sunumu(2007) Kabayel, Derya Demirbağ; Özdemir, Ferda; Ünlü, Ercüment; Balcı, Kemal; Bilgili, NilgünBrakial pleksit (BP), omuz ağrısının nadir nedenlerinden biridir. BP tablolarından olan radyasyon pleksiti; supraklavikuler bölge ve göğüs kafesi üst bölümüne radyoterapi uygulaması sonrası görülür. Biz; sağ omuz ağrısı ile gelen, ‘radyasyon pleksiti’ düşündüğümüz bir hastayı sunmayı amaçladık. 48 yaşında bayan hastanın, sağ omuzda ağrı ve güçsüzlük yakınması vardı. Hasta 4 yıl önce meme kanseri tanısı ile opere edilmiş ve sonrasında 5 hafta radyoterapi görmüştü. Hastanın fizik muayenesinde omuz kuşağı kaslarında kas gücü 2/5 olarak saptandı. Ağrısı vizüel analog skalaya (VAS) göre 9 düzeyinde idi. Yapılan elektromiyografik inceleme ve sağ brakiyal pleksus manyetik rezonans görüntüleme tetkiki sonucunda BP düşünülen hastaya metastaz ayırımı için farklı bir merkezde pozitron emisyon tomografi yaptırıldı ve brakial pleksusa metastaz saptanmadı. Medikal tedavi için gabapentin ve amitriptilin verilen hastanın ağrısı VAS 3 düzeyine geriledi. Malignite ve radyoterapi öyküsü olan hastalarda omuz ağrısı durumunda BP tanısı göz önünde bulundurulmalıdır. BP’ye bağlı ağrı tedavisinde gabapentin ve amitriptilin yararlı olabilir.Öğe Postmenopozal osteoporotik kadınlarda aile hikayesinde osteoporoz varlığının Önemi(2006) Özdemir, Ferda; Kabayel, Derya Demirbağ; Türe, MevlütAmaç: Osteoporoz (OP), kemik kütlesinde azalma ve mikro yapısının bozulması sonucu ortaya çıkan ve postmenopozal dönemde yaygın olan sistemik bir kemik hastalığıdır. Etyolojik risk faktörlerinin araştırılması ve gerekli önlemlerin alınması, OP'un ve olumsuz sonuçlarının önlenmesine katkıda bulunabilir. Bu çalışmada, postmenopozal kadınlarda ailede OP öyküsü olması durumunun, Dual Enerji X-ray Absorbsiometri (DEXA) ile belirlenen T skorları üzerine etkisinin araştırılması amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Bu amaçla yaşları 42-84 olan 200 postmenopozal kadın olgu retrospektif olarak incelendi. Tüm olguların demografik özellikleri, menopoza girme yaşları, menopoz süreleri ve ailelerinde OP veya osteoporotik fraktür öyküsü olup olmadığı sorgulandı. Kemik mineral yoğunluğu (KMY) değerlendirmeleri lomber omurga ve femurdan DEXA ile yapıldı. Aile hikayesi pozitif olan grup ile negatif olan grup arasında T skorları karşılaştırıldı. Bulgular: Çalışma bulgularında yaş ve menopoz süresi ile T skorları arasında negatif korelasyon saptandı (p<0,05). Ailesinde OP veya osteoporotik fraktür hikayesi olanlarda aile hikayesi negatif olanlara göre T skorları daha düşük bulundu (p<0,05). Sonuç: Sonuç olarak, postmenopozal kadınlarda ailede OP veya osteoporotik kırık hikayesi olmasının OP ile ilişkili bir risk faktörü olduğu düşünüldü. (Osteoporoz Dünyasından 2006;12:60-3)