Yazar "Elmas, Reyhan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe The association between DRESS and the diminished numbers of peripheral B lymphocytes and natural killer cells(Wiley, 2012) Yazicioglu, Mehtap; Elmas, Reyhan; Turgut, Burhan; Genchallac, TugbaDrug reaction with eosinophilia and systemic symptoms (DRESS) is a drug-induced, severe multiorgan system reaction whose exact pathogenesis remains unknown. This study aimed at evaluating specific changes in peripheral blood lymphocyte subtypes associated with DRESS during antibiotic treatment. We analyzed six patients with DRESS. A complete blood count and peripheral blood lymphocytes immunophenotyping were carried out at symptom onset and at follow-up visits. Acute-phase reactants and liver enzymes were measured in all patients. Other tests viral serology, serum immunoglobulin levels, and skin tests were performed when possible. B-cell counts were low in all patients at the onset of DRESS, and natural killer (NK) cells were low in all cases except one. During recovery, B-cell numbers were within a normal range in five patients. In one, there was even a 10-fold increase in B-cell counts, although the level was mildly low after 3 months. NK-cell numbers were within a normal range in three patients. The mean numbers of B cells and NK cells were significantly higher in the second samples compared to the values on admission. Serum IgA and IgM levels were low in one patient. The drug provocation test was positive with cefotaxime in one patient. Viral serology, performed on five patients, was negative. A decrease in B-cell and NK-cell counts was the most consistent finding associated with the onset of antibiotic-induced DRESS in our patients. This immunologic alteration might be a useful predictor of DRESS development.Öğe Prematüre yenidoğanların kronik akciğer hastalığını öngörmede eozinofil aktivasyonunun göstergeleri olan “Eosinophil Derived Neurotoxin” ve hücresel yüzey antijeni düzeylerinin etkinliği(Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2009) Elmas, Reyhan; Acunaş, Betül Ayşeİmmatür yenidoğanların giderek yüksek oranda yaşatılması sonucu kronik akciğer hastalığı insidansı giderek artmakta ise de bu antitenin etyolojisi ve önemli göstergeleri halen belirsizliğini korumaktadır. Kronik akciğer hastalığına yol açan risk faktörleri ve serum "eosinophil derived neurotoxin", hücresel yüzey antijeni düzeyleri ve eozinofil sayısı arasındaki ilişkiyi araştırdığımız çalışmamıza 34 gebelik haftası ve öncesinde doğan 60 olgu ileri dönük olarak alındı. Olgular üç grup olarak değerlendirildi. Kronik akciğer hastalığı ve respiratuar distres sendromu geliştirmeyenler Grup 1 (n=15), respiratuar distres sendromu gelişen ancak kronik akciğer hastalığı gelişmeyenler Grup 2 (n=20), kronik akciğer hastalığı geliştirenler Grup 3 (n= 25) olarak ayrıldı. Prenatal, natal ve postnatal özellikleri kayıt edildi. Tüm olgulardan postnatal 1, 7 ve 28. günlerde kan örneği alınarak serum "eosinophil derived neurotoxin", hücresel yüzey antijeni düzeyleri ve eozinofil düzeylerine bakıldı. Annede erken membran rüptürü, 1. dakika ve 5. dakika Apgar skorunun, apne , nekrotizan enterokolit, prematüre retinopatisi, fototerapi, fototerapi süresi, mekanik ventilatör uygulama, mekanik ventilatörde kalma süresi, beslenme türü, transfüzyon sayısı , teofilin, 1.gün verilen sıvı ve 2. gün verilen sıvı ve ibuprofen kullanılması gereken patent duktus arteriozus varlığı risk faktörü olarak bulundu. Erken membran rüptürü varlığının kronik akciğer hastalığı gelişimini 0,2 kat azalttığı, ibuprofen kullanılması gereken patent duktus arteriozus varlığının ise 7.8 kat artırdığı saptandı. Gruplar karşılaştırıldığında Grup 1 ve Grup 3 arasında 1. gün "eosinophil derived neurotoxin" değerleri arasında sınırda anlamlı fark vardı. Gruplar arasında "Clusters of Differentiation 9" değerleri arasında anlamlı fark saptanmadı. Tüm gruplarda serum eozinofil yüzdelerinin zamanla arttığı saptandı. Değerlendirilen tüm parametreler için özgüllük, duyarlılık, pozitif ve negatif tahmin değerlerinin düşük olduğu saptandı. Çalışmamızda bakılan parametrelerin düzeyleri ile kronik akciğer hastalığının gelişimi arasında anlamlı ilişki saptamadık. Olgu sayımızın az olmasının uygun değerlendirme yapmamızı engellediği ve daha geniş çaplı ileri çalışmalara ihtiyaç olduğu sonucuna varıldı.