Yazar "Dilek, Filiz" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe İleri Evre Demans Hastasında Hemşirelik Bakımı: Olgu Sunumu(2017) Dilek, Filiz; Ünal, Aysun; Ünsar, SerapAlzheimer, yaşlılarda en sık görülen demans tipidir. Nöral yapılarda ilerleyici hücre kaybıyla karakterize, ilerleyici bir hafıza kaybı tablosudur. 65 yaş ve üzeri yaşa sahip her 9 kişiden birini etkilemektedir. Uzun süreli bakım gerektiren Alzheimer hastalığında hasta ve ailesi bir bütün olarak ele alınmalıdır. Bu olgu sunumda; Gordon'un fonksiyonel sağlık örüntüleri modeli doğrultusunda ileri evre bir Alzheimer hastası değerlendirilerek hemşirelik bakım planı oluşturulması amaçlanmıştır.Öğe Koroner arter hastalarında yaşam kalitesinin değerlendirilmesi(Trakya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2008) Dilek, Filiz; Ünsar, SerapAraştırma; KAH olan bireylerin yaşam kalitesini ve yaşam kalitesini etkileyen faktörleri değerlendirmek ve aynı zamanda bakım gereksinimlerinin belirlenmesinde rehber olacak öneriler geliştirmek amacı ile planlanmış kesitsel bir araştırmadır. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kardiyoloji Polikliniğinde 30 Ağustos 2006-30 Aralık 2006 tarihleri arasında ayaktan tedavi gören ve rastgele örneklem yöntemiyle seçilmiş toplam 118 Koroner Arter Hastası oluşturmaktadır. Yaşam kalitesi 15D anketi ile değerlendirilmiştir. Elde edilen verilerin değerlendirilmesinde yüzdelik, ortalama, Student's T testi, Mann-Whitney-U test, Kruskal-Wallis Varyans analizi kullanılmıştır. Araştırmaya katılan hastaların %78.8' i erkek, % 34.7'si 56-65 yaş arası, %58.5'i ilkokul mezunu, % 84.7' si evli, % 50.4' ünün geliri 481-900 YTL ve % 62.7' si invaziv tedavi görmüştür. Araştırma bulgularına göre erkeklerin yaşam kalitesi kadınlardan daha yüksek bulunmuştur. Yaş, eğitim düzeyi, medeni durum, yaşantının geçtiği yer, gelirin gideri karşılama durumu, tedavi yöntemi, ilave kronik hastalık yaşam kalitesini etkilemektedir. Araştırmadan elde edile sonuçlar doğrultusunda; 'Hemşirelerin KAH tanısına sahip hastaların yaşam kalitesini etkileyen bireysel ve hastalık ile ilgili özelliklerini dikkate alarak bakım vermeleri ve eğitim programları düzenlemeleri,'KAH tanısına sahip bireylere bakım veren hemşirelerin yaşam kalitesi ve bunları etkileyen faktörler konusunda bilgilendirilmesi ve bu bilgileri hemşirelik bakımına yansıtmaları önerilebilir.Öğe MULTİPL SKLEROZ’ DA ÜÇ SEMPTOM VE HEMŞİRELİK YÖNETİMİ: YORGUNLUK, MESANE PROBLEMLERİ, CİNSELLİK(2019) Dilek, Filiz; Bitek, Deniz Ezgi; Erol, Özgül; Ünsar, SerapMultipl Skleroz genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe yol açan merkezi sinir sisteminin inflamatuar birhastalığıdır. İş gücü kaybına yol açması, sosyal ve ekonomik sorunlara neden olması, yüksek tedavi maliyetleriyleönemli bir halk sağlığı problemidir. Belirti ve bulgular tutulan bölgeye göre ve aynı bireyde ataktan atağa farklılıkgöstermektedir. Hastalığın kontrol altına alınması ve semptom yönetiminde etkin hemşirelik bakımı, eğitim vedanışmalık hizmetleri bireylerin yaşam kalitesini arttırmaktadır. Bu makalede; en sık görülen bireylerin iş-aile vesosyal yaşantısını etkileyen üç semptom yorgunluk, mesane işlev bozuklukları ve cinsel işlev bozukluklarındahemşirelik bakımına yer verilmiştir.Öğe Müzik Terapi ve Alzheimer(Trakya Üniversitesi, 2023) Dilek, Filiz; Ünal, AysunBu derleme, müzik terapisini tanımlamak ve Alzheimer hastalarında farmakoterapi ile birlikte müzik terapisinin önemini vurgulamak amacıyla yazılmıştır. Demanslı kişilerin müzikten hoşlandıkları ve sözlü iletişim artık mümkün olmadığında bile yanıt verme yeteneklerini korudukları bilinmektedir. Müzik, hasta ve bakıcısının başka türlü mevcut olmayacak bir bağı paylaşmasına yardımcı olabilir. Hastalığın tedavi sürecinde farmakolojik tedaviye ek olarak uygulanan müzik terapisinin hastaların bilişsel yeteneklerinin korunması ve davranışsal semptomların kontrolü üzerinde olumlu etkileri olduğu gösterilmiştir.Öğe Sigara içen akut koroner sendromlu hastalara uygulanan motivasyonel görüşme yönteminin sigarayı bırakma, öz-etkililik- yeterlilik ve anksiyete düzeylerine etkisinin incelenmesi(Trakya Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2019) Dilek, Filiz; Ünsar, SerapBu araştırma; sigara içen akut koroner sendromlu hastalara uygulanan motivasyonel görüşme yönteminin, sigarayı bırakma, öz-etkililik-yeterlik ve anksiyete düzeylerine etkisinin belirlenmesi amacıyla randomize kontrollü olarak planlandı. Araştırma Nisan 2017- Mayıs 2018 tarihleri arasında bir Üniversite Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalında Akut Koroner sendromlu sigara içen 98 hasta (50 müdahale 48 kontrol grubu) ile yürütüldü. Veriler “Hasta Bilgi Formu”, “Öz-Etkililik-Yeterlik Ölçeği”, “Hastane Anksiyete Ölçeği” “Karar Verme Dengesi Ölçeği” ve “Fagerström Nikotin Bağımlılık Testi” ile toplandı. Çalışmamızda müdahale grubundaki hastalara 0,3 ve 6. ayda formlar uygulandı, 0.ay ve 3.ayda motivasyonel görüşme yapıldı. Kontrol grubudaki hastalara yalnızca 0, 3, ve 6. ayda formlar uygulandı. Çalışmadan elde edilen veriler NCSS (Number Cruncher Statistical System) programında medyan, frekans, student- t Test, Mann Whitney U testi, Pearson Ki-Kare testi, Fisher-Freeman-Halton Exact testi, Fisher’s Exact test, Pearson Korelasyon Analizi, Spearman’s Korelasyon Analizi, Friedman test, Wilcoxon Signed Ranks test kullanılarak değerlendirildi. Anlamlılık düzeyi p<0.05 kabul edildi. Çalışmada motivasyonel görüşme uygulanan müdahale grubunda ilk sigara başlama yaş ortalaması 16,62±5,08, sigara kullanım süresi yıl ortalaması 34,92±11.17, günlük içilen sigara sayısı adeti ortalaması 26,32±18,58 idi. Kontrol grubunda ilk sigaraya başlama yaş ortalaması 15,42±4,20 sigara kullanım süresi yıl ortalaması 33,60±11.95, günlük içilen sigara sayısı adeti 26,35±14,03 bulundu. Motivasyonel görüşmenin sigara bırakmada erkek hastalar üzerinde kadın hastalardan daha etkili olduğu belirlendi. Motivasyonel görüşme yapılan müdahale grubunda yaş arttıkça sigaranın olumsuz yönlerini algılama düzeylerinin arttığı, eğitim durumu ortaokul ve altı olan hastalarda sigara içmenin olumlu yönlerini algılama düzeylerinin azaldığı, aylık geliri düşük olarak tanımlayan hastaların anksiyete düzeylerinin azaldığı bulundu (p<0.05). Motivasyonel görüşme uygulanan müdahale grubunda kontrol grubuna göre; nikotin bağımlılığında azalma, sigaranın zararlarını algılamada ve öz-etkililik-yeterlik davranışı tamamlama boyutunda artma olduğu belirlendi (p<0.05). Sonuç olarak; motivasyonel görüşme uygulanan AKS’li hastaların sigarayı bırakma oranları kontrol grubuna göre daha yüksek belirlendi. Sigara içen AKS’ li hastalarda sigarayı bırakmada motivasyonel görüşme yönteminin etkili olduğu bulundu.Öğe Tonsil Kanseri Tanısı Alan Hastanın Hemşirelik Bakımı: Olgu Sunumu(2018) Dilek, Filiz; Bıtek, Deniz Ezgı; Erol, ÖzgülBaş boyun bölgesi kanserleri arasında yer alan tonsil kanseri dünyapopülasyonunda farklı yaygınlıkta olmakla birlikte, görülme sıklığı artmaktadır.Hastalığın erken semptomları genellikle asemptomatik olduğundançoğunlukla bölgesel metastaz olduğunda teşhis edilmektedir.Tonsil kanserinin erken evrede tanılanması, tedavi ve bireyin yaşamkalitesinin arttırılması bakımından önemlidir. Altmış iki yaşındaki erkekhasta, son dönem kanser hastasıdır ve ağrı yakınması ile bir eğitimve araştırma hastanesine yatış için başvurmuştur. Olgu 1982 deGordon tarafından geliştirilmiş ‘’Fonksiyonel Sağlık Örüntüleri (FSÖ)’’modeli ile değerlendirilerek, hemşirelik girişimleri planlanmıştır.Öğe YAŞLI BAKIMI PROGRAMI ÖĞRENCİLERİNİN YAŞLI AYRIMCILIĞINA İLİŞKİN TUTUMLARI VE ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN BELİRLENMESİ(Trakya Üniversitesi, 2023) Bitek, Deniz Ezgi; Dilek, Filiz; Erol, Özgül; Ünsar, SerapAmaç: Bu araştırmanın amacı, yaşlı bakımı programı öğrencilerinin yaşlılara yönelik tutumlarını ve etkileyen faktörleri belirlemektir. Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel türdeki bu araştırmaya, 2015-2016 eğitim-öğretim yılında iki farklı devlet üniversitesinin yaşlı bakımı programında öğrenim gören öğrenciler dahil edilmiştir. Çalışma 185 gönüllü öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmada veriler öğrencilerin sosyo-demografik özelliklerini içeren “Kişisel Bilgi Formu” ve Yaşlı Ayrımcılığı Tutum Ölçeği" (YATÖ) kullanılarak toplanmıştır. YATÖ’den alınan toplam puan arttıkça yaşlı ayrımcılığına ilişkin olumlu tutum artmaktadır. Verilerin analizinde tanımlayıcı istatistikler ve ileri istatistiksel yöntemler kullanılmıştır. İstatistiksel olarak p< 0.05 değeri anlamlı kabul edilmiştir. Bulgular: Öğrencilerin %73.5’i kadın, %64.3’ü 18-20 yaş grubundadır. %54.1’i birinci sınıfta öğrenim görmekte, %38.4’ü normal lise mezunu ve %82.2’si bölümü isteyerek seçtiğini belirtmiştir. Yaşlılık kavramının, öğrencilerin %71.9’unda olumsuz çağrışım yaptığı belirlenmiş olup YATÖ puan ortalamaları 84.62±10.01 olarak bulunmuştur. Mezuniyet sonrası yaşlılarla çalışmak isteyen ve bölümü isteyerek seçen öğrencilerin YATÖ ölçek puan ortalamalarının diğerlerine göre istatistiksel olarak daha yüksek olarak bulunmuştur (p