Yazar "Bedel, Deniz" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Regional cerebral blood flow abnormalities in patients with primary hyperparathyroidism(Springer, 2007) Cermik, Tevfik Fikret; Kaya, Meryem; Ugur-Altun, Betuel; Bedel, Deniz; Berkarda, Sakir; Yigitbasi, Oemer N.Introduction We assessed the alterations in regional cerebral blood flow (rCBF) in patients with primary hyperparathyroidism (PHP) before parathyroidectomy by semiquantitative analysis of brain single photon emission computed tomography ( SPECT) images. Methods Included in this prospective study were 14 patients ( mean age 47.6 +/- 10.4 years; 3 male, 11 female) and 10 control subjects ( mean age 36.0 +/- 8.5 years, 6 male, 4 female) were SPECT imaging was performed using a dual-headed gamma camera 60 - 90 min after intravenous administration of 925 MBq Tc-99m HMPAO. The corticocerebellar rCBF ratios were calculated from 52 brain areas and reference lower values (RLVs) were calculated from the rCBF ratios of control subjects. The regional ratios that were below the corresponding RLV were considered abnormal (hypoperfused). Results Hypoperfusion was shown in 171 out of 728 regions (23%) and there was a significant correlation between serum calcium, PTH levels and the sum of hypoperfused regions in the patient group (R= 0.75 and P= 0.001, and R= 0.75, P= 0.001, respectively). Significantly reduced rCBF were found in the following cortical regions: bilateral cingulate cortex, superior and inferior frontal cortex, anterior temporal cortex, precentral gyrus, postcentral gyrus and parietal cortex, and right posterior temporal cortex. Conclusion Our results indicate that alterations in rCBF in patients with PHP can be demonstrated with brain SPECT. The correlation between serum calcium, PTH levels and the sum of hypoperfused regions indicates that there may be a strong relationship between rCBF abnormalities and increased levels of serum calcium and PTH. In addition, the degree of rCBF abnormalities could be determined by brain SPECT in PHP patients with or without psychiatric symptoms.Öğe Şizofreni ve şizoaffektif bozukluk akut alevlenmesi olan hastalarda ziprasidon ile risperidon’un klinik etkinlik, ekstrapiramidal, kardiyak ve metabolik yan etkilerinin karşılaştırılması(2009) Sönmez, Mehmet Bülent; Vardar, Mehmet Erdal; Altun, Gülay Durmuş; Abay, Ercan; Bedel, DenizAmaç: Atipik antipsikotik ilaçlar tipik antipsikotik ilaçlardan farklı klinik yan etkilere sahiptirler. Atipik antipsikotik ilaçların arasında da yan etki farklılıkları görülmektedir. Atipik antipsikotik ilaçlar arasında klozapin dışında klinik yararlanım açısından fark olmaması, klinisyen için ilaç tercihinde yan etkileri ön plana çıkarmaktadır. Antipsikotik ilaçların göreceli etkinlik ve yan etki profillerinin belirlenmesi için daha fazla klinik karşılaştırma çalışmasına gereksinim duyulmaktadır. Biz bu çalışmada şizofreni ve şizoaffektif bozukluk akut alevlenmesi olan hastalarda ziprasidon ile risperidon tedavilerinin klinik etkinliğini, ekstrapiramidal, metabolik ve kardiyak yan etkilerini karşılaştırmayı amaçladık.Yöntem: Ruhsal Bozuklukların Tanımlanması ve Sınışandırması El Kitabı, Gözden Geçirilmiş Dördüncü Baskı (DSM-IVTR) tanı ölçütlerine göre şizofreni veya şizoaffektif bozukluk akut alevlenmesi olan toplam 22 hasta, 6 hafta süreyle ziprasidon 80-160 mg/gün (n=11) veya risperidon 4-8 mg/gün (n=11) almak üzere rasgele dağıtıldı. Etkinlik değerlendirmeleri için pozitif ve negatif sendrom ölçeği (PANSS-T) toplam puanı, pozitif semptomlar alt ölçeği (PANSS-P) ve negatif semptomlar (PANSS-N) alt ölçeği kullanıldı. Hareket bozukluğu değerlendirmeleri için Anormal İstemsiz Hareketler Ölçeği (Abnormal Involuntary Movement Scale, AIMS), Simpson-Angus Nöroleptiklere Bağlı Hareket Bozukluklarını Değerlendirme Ölçeği (Simpson-Angus Scale, SAS) ve Barnes Akatizi Ölçeği (Barnes Akathisia Rating Scale, BARS) kullanıldı. Metabolik yan etkiler laboratuar testleri, beden ağırlığı ve beden kitle indeksi ölçümleri ile değerlendirildi. Kardiyak yan etkileri değerlendirmek için elektrokardiyografi ve radyonüklid ventrikülografi (Multigated Equilibrium Acquisition, MUGA scan) incelemeleri yapıldı. Çalışmayı tamamlayan 20 hastanın verileri analiz edildi. Çalışma açık uçlu ve randomize olarak yürütüldü.Bulgular: Her iki antipsikotik ilaç da klinik bulgularda anlamlı düzelme sağladı. Başlangıç ve sonlanım etkinlik değerlendirmelerinde her iki tedavi grubu arasında anlamlı fark yoktu. Risperidon grubunda 7. ve 21. günlerde SAS ölçeğine göre parkinsonizm bulgularında anlamlı artış oldu. Ziprasidon, beden ağırlığı ve glikoz düzeyleri üzerine daha olumlu etkiler gösterdi. Risperidon grubunda 42. günde prolaktin düzeylerinde anlamlı yükseklik vardı. İki ilaç arasında QTc uzaması açısından fark yoktu, ancak ziprasidon grubunda 21. ve 42. günlerde başlangıca göre anlamlı düzeyde QTc uzaması saptandı. Başlangıç ve sonlanım sol ventrikül sistolik ve diyastolik fonksiyonlarının ölçümlerinde, her iki tedavi grubu arasında anlamlı fark yoktu.Sonuçlar: Klinik olarak risperidon ve ziprasidon’un etkinliğinin benzer olduğu bulunmuştur. Risperidon’un ekstrapiramidal ve metabolik yan etkileri ziprasidon’a göre daha fazla görülürken, QTc uzaması ziprasidonda daha fazla görülmüştür. MUGA değerlendirmesinde ise gruplar arasında fark yoktur.Öğe Tek seferlik sigara içiminin tiroid fonksiyonlarına ve tiroid antikorlarına etkisi(2011) Yiğitbaşı, Ömer Necmi; Altun, Gülay Durmuş; Bedel, Deniz; Çiftçi, Şükran; Berkarda, Şakir; Üstün, FundaAMAÇ: Sigara içiminin tiroid fonksiyonları üzerine pek çok farklı etkisi vardır. Ancak insanlarda akut tek doz sigara içiminin serum tiroid hormon ve antikor seviyelerine etkisi olup olmadığı hakkında literatür bilgisi yoktur. Bu çalışmada amaç ötiroid hasta grubunda tek sefer sigara içiminin serum serbest Triiodotironin (sT3), serbest Tiroksin (sT4), Tiriot stimülan hormon (TSH) düzeyi ile serum Anti-tiroglobulin antikor (anti Tg) ve Anti-tiroid peroksidaz antikor (anti TPO) düzeylerine etkisini belirlemekti.GEREÇ ve YÖNTEM: Çalışmaya ultrasonografik, biyokimyasal tetkikler ile sT3, sT4 ve TSH değerleri normal sınırlarda olan; 24'ü kadın, 7'si erkek 31 hasta dahil edildi. Bu hastaların 21'inin kronik sigara kullanım öyküsü varken 10'i hiç sigara kullanmamıştı. Çalışma grubunda yer alan gönüllülerden sigara öncesi ve tek sefer sigara içimi sonrası sT3, sT4, TSH, anti Tg ve anti TPO düzeyleri için kan alındı.BULGULAR: Sigara içen ve içmeyen gruplarda kendi grupları içinde başlangıç ve sigara sonrası tiroid hormon düzeyleri ve antikor ölçüm değerleri arasında anlamlı farklılık bulunmamıştır (p>0.5). Sigara içen hastaların içmeyen hastalara göre başlangıç ve sigara sonrası anti TPO değerlerinin yüksek olduğu görülmüştür. Tek doz sigara içimi öncesi anti TPO değerleri sigara içen ve içmeyen grup arasında anlamlı olarak farklıdır (p<0.04). Tek doz sigara içimi sonrası da anti TPO değerleri farklıdır (p<0.01). Ancak anti Tg değerlerinde istatistiksel olarak farklılık bulunmamıştır (p>0.5).SONUÇ: Tiroid fonksiyonları üzerine sigara içiminin etkileri hakkındaki görüşler tartışmalıdır. Elde ettiğimiz bulgular neticesinde; (i) ötiroid sigara içen hasta grubunda anti TPO değerleri sigara içmeyenlere göre, hem sigara öncesi hem de sonrası yüksek bulunmuştur. Anti TPO, anti Tg'e göre otoimmun tiroid hastalığının hassas bir göstergesidir ve yüksek olması tiroid bezinde henüz yıkım sürecinin başlamadığına işaret etmektedir. (ii) Tek sefer sigara içiminin tiroid hormon düzeylerine, anti Tg ve anti TPO ölçüm değerlerine etkisi saptanmamıştır.Başa Dön Özet Giriş Materyal ve Metot Bulgular Tartışma Kaynaklar Giriş Sigaranın insan vücudunda çeşitli metabolik ve biyolojik süreçlere ve aynı zamanda hormon salınımı üzerine etkisi vardır. Sigara karsinojenler (polisiklik aromatik hidrokarbonlar gibi), iritan maddeler, nikotin, karbon monoksit ve diğer gazları içerir. Tiyosiyanat sigara kullananlarda siyanidin detoksifikasyon ürünü olarak meydana gelir. Tiyosiyanat iyodun tiroid bezine girişi ve organifikasyonunu inhibe edici ve iyodun tiroiddeki hücrelerden atılımını arttırıcı etkisi vardır. Bu etkileri endemik guatr bölgesinde daha da artar. Tiyosiyanatın kandaki seviyesi içilen sigara miktarı ile ilişkili olup 1; serum yarı ömrü 6 günden fazladır2. Nikotin tiroid bezindeki iyot döngüsünü etkilemez. Ancak akut olarak sempatik sinir sistemini uyarır3,4. Tiroid bezinin yoğun otonom innervasyonu vardır. Ancak bez fonksiyonunun düzenlenmesinde günümüzde bu innervasyonun rolü hala açık değildir. Nikotinin serum yarı ömrü sigara içen ve içmeyen bireyler arasında farklılık göstermemekte olup, ortalama 1 saattir5,6, ve akut olarak serumda tiroid antikor seviyelerine etkisi olup olmadığı bilinmemektedir.Sigara içimi ve tiroid hastalıkları arasındaki ilişki tartışmasızdır. Ancak kronik sigara kullanımının tiroid fonksiyonları, otoimmun tiroid hastalık gelişimine ve tiroid büyüklüğü üzerine etkileri hakkındaki bilgiler birbirinden farklıdır2,7-9. Bu farklılık, sigarada bulunan maddelerin birbirinden farklı etki mekanizmalarının birleşik net etkisinin sonucudur.İnsanda tek sefer sigara içiminin akut dönemde serum tiroid hormon seviyesi ve tiroid antikor seviyelerine etkisi olup olmadığına dair bir bilgi yoktur. Bu çalışmanın amacı ötiroid hasta grubunda tek sefer sigara içiminin akut dönemde tiroid fonksiyonlarının göstergesi olarak serum serbest Triiodotironin (sT3), serbest Tiroksin (sT4), Tiriod stimülan hormon (TSH) düzeyi ve immün tiroid doku cevabının göstergesi olarak Anti-tiroglobulin antikor (anti Tg) ve Anti-tiroid peroksidaz antikor (anti TPO) düzeylerine etkisini belirlemektir.Öğe Teknezyum 99m dimerkaptosüksinik asid spect görüntülerinde uygulanan filtrelenmiş geri projeksiyon ve iterativ rekonstrüksiyon yöntemlerinin görüntü kalitesi üzerine etkilerinin belirlenmesi Determination of filtered back projection and iterative reconstruction algoritms effect on image quality in technetium-99m dimercaptosuccinic acid renal spect(2006) Bedel, Deniz; Durmuş Altun, GülayÖZET Dimerkaptosüksinik asid böbrek sintigrafisi, çocuk ve yetişkinlerde böbrek parankiminin değerlendirilmesinde yaygın olarak kabul edilen referans yöntemdir. Planar teknikte alınan iki boyutlu görüntülerle böbrek korteksi değerlendirilir. Son çalışmalarda, böbreklerdeki lokalize patolojilerin belirlenmesinde SPECT çalışmasının duyarlılığının daha yüksek olduğu belirtilmektedir. Bu çalışmada, 360° ve posteriyor 180° dimerkaptosüksinik asid SPECT görüntüleri elde edilerek, filtrelenmiş geri projeksiyon ve iterativ yeniden yapılandırma yöntemleriyle işlemlenmiştir. Her iki görüntüleme ve yeniden yapılandırma teknikleri birbiriyle karşılaştırılarak görüntü kalitesi ve lezyon saptanması üzerindeki etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışma grubuna bir yıllık süreçte Tc-99m dimerkaptosüksinik asid ile planar ve SPECT böbrek görüntülemesi yapılan 37 hasta (3 erkek, 34 kadın, ortalama yaş: 20±15 yıl) dahil edildi. Hastalar yaşlarına göre çocuk (grup A, n=23, ortalama yaş: 9±2 yıl) ve erişkin (grup B, n=14, ortalama yaş: 38±9 yıl) hasta olmak üzere iki alt gruba ayrıldı. Hastalar ayrıca Tc-99m dimerkaptosüksinik asid sintigrafisi sonucuna göre normal (n=19) ve patolojik (n=18) olmak üzere iki gruba ayrıldı ve normal grupta yer alanların görüntüleri, farklı işlemleme tekniklerinin görüntü kalitesinin karşılaştırılmasında kullanıldı. SPECT180İR tekniği hem görsel değerlendirmede hem de lezyon saptanmasında planar teknikle en uyumlu sonuçları vermiştir (κ=0.57, p=0.001, r=0.70, p=0.0001). Görüntü kontrastı 180° SPECT görüntülerinde, 360° SPECT görüntülerinden daha yüksek bulunmuştur. SPECT360FBP en fazla yalancı pozitif sonuç veren yöntemdir. Hem SPECT180İR hem de SPECT180FBP ile planar görüntülemeden daha fazla sayıda defekt saptanmıştır. SPECT180İR'nin defekt saptama gücü SPECT180FBP ile benzerdi, ancak görüntü kalitesi göreceli olarak daha iyiydi. Tc-99m DMSA, böbrek, sintigrafi, SPECT, yeniden Anahtar Kelimeler: yapılandırmaÖğe Ziprasidone versus risperidone: Comparison of clinical efficacy and cardiac, extrapyramidal, and metabolic side effects in patients with acute exacerbation of schizophrenia and schizoaffective disorders(Kure Iletisim Grubu A S, 2009) Sonmez, Buelent; Vardar, Erdal; Altun, Guelay Durmus; Abay, Ercan; Bedel, Denizobjective: Atypical antipsychotics have different clinical side effect profiles than typical antipsychotic agents. Also, side effect profiles of atypical antipsychotic agents are different from each other. As there are no proven significant clinical superiority among atypicals other than clozapine, clinicians make their atypical choice decisions according to side effect profiles. More clinical comparison studies are needed to discern the relative efficacy and side effect profiles of atypical antipsychotics. In this study we aimed to compare clinical efficacy and extrapyramidal, metabolic, and cardiac side effects of ziprasidone and risperidone in patients with acute exacerbation of schizophrenia and schizoaffective disorders. Method: A total 22 patients diagnosed with acute exacerbation of schizophrenia or schizoaffective disorder based on the Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, Fourth Edition, Text Revision (DSM-IV-TR) were randomly assigned to receive ziprasidone 80-160 mg/day (n=11) or risperidone 4-8 mg/day(n=11) for 6 weeks. Positive and Negative Syndrome Scale total score (PANSS-T), positive symptoms subscale (PANSS-P) and negative symptoms subscale (PANSS-N) were used as efficacy measures. Abnormal Involuntary Movement Scale (AIMS), Simpson-Angus Scale (SAS), Barnes Akathisia Rating Scale (BARS), were employed for movement disorder evaluations, Metabolic side effects were tested by checking laboratory tests, body weight, and body mass index measures. Electrocardiography and radionuclide ventriculography (Multigated Equilibrium Acquisition-MUGA scan) scan were used for cardiac side effect assessments. The data for twelwe patients, who complated the study were analyzed. The study was designed and conducted as a randomized open label trial. Results: Both antipsychotic drugs improved clinical symptoms significantly. The two treatment groups did not differ significantly in efficacy measures at the initial and endpoint assessments. There was statistically significant increase in parkinsonism symptoms on the 7th and 21st day evaluations in risperidone group according to SAS. Ziprasidone exhibited more beneficial effects on body weight and glucose levels. There was significant increase in prolactin levels on the 42th day lab result with risperidone, There was no difference betweeen the two drugs in terms of prolongation of QTc interval. But, ziprasidone induced more QTc prolongation on the 21st and 42th day ECGs according to baseline than risperidone. The two treatment groups did not differ significantly in left ventricular systolic and diastolic function measures at initial and endpoint assessments. Conclusions: Both drugs demonstrated significant clinical improvement. Risperidone had more extrapyramidal and endocrine side effects than ziprasidone. Ziprasidone had more QTc prolongation than the risperidone. MUGA results did not differ significantly between two groups.