Yazar "Aygün, Güray" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Investigation of the Parameters That May Predict Hemodialysis Frequency(Trakya Üniversitesi, 2020) Kıral, Gökhan; Certel, Alperen Taha; Özyiğit, Irmak İrem; Söyleyici, Begüm; Aygün, Güray; Gökalp, CenkAims: This study investigates the relationship between the clinical parameters at the beginning of hemodialysis therapy and the changing in the frequency of weekly hemodialysis sessions in ongoing treatment. Methods: The study population was composed of all of the patients that were started chronic hemodialysis treatment between January 2015 and January 2020. The patients were classified as twice-weekly (2/7) and thrice-weekly (3/7) groups according to the hemodialysis schedule at the start of treat- ment. The 3/7 group is additionally subdivided according to the dialysis schedule switches to the thrice-weekly program. Basal demographics and biochemical parameters were obtained from medical records at the start of hemodialysis. Results: The total number of subjects in the study was 433 (141 in the twice-weekly program, 292 in the thrice-weekly program). Forty-six (32.6%) patients in twice-weekly hemodialysis program were shifted to a thrice-weekly program during the follow-up. The female/ male ratio in the 2/7 program is different from the 3/7 program. Serum creatinine and C-reactive protein levels were higher in patients on the 3/7 program. Serum calcium and albumin levels were higher in patients on a 2/7 program. The statistically sig- nificant increments were found in calcium, hemoglobin, hematocrit, urea, creatinine, and potassium levels between the before and after switch results of the 3/7 group which switched from 2/7. Conclusion: Urea, creatinine, and potassium levels can guide the decision to compose a hemodialysis schedule. However, patients' future weekly treatment schedules cannot be predicted by biochemical parameters obtained at the start of hemodialysis.Öğe Venöz tromboembolizm tanılı hastaların demografik özelliklerinin ve risk faktörlerinin geriye dönük değerlendirilmesi(Trakya Üniversitesi, 2023) Aygün, Güray; Demir, Ahmet MuzafferVenöz tromboembolizm genellikle alt ekstremite DVT ve PE tanılarını kapsayacak şekilde kullanılsa da splanknik, serebral ve üst ekstremite venleri başta olmak üzere tüm venöz sistemde oluşabilmektedir. Edinilmiş ve kalıtımsal yatkınlıklar ile klinik risk faktörlerinin bir araya gelmesiyle oluşan çoklu etmenli karmaşık bir hastalık olan VTE gelişiminde risk faktörleri arasında ilerleyen yaş, uzamış immobilite, malignite, majör cerrahi, çoklu travma, geçirilmiş VTE ve kronik kalp yetmezliği bulunmaktadır. Çalışmamızda Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde takip ve tedavisi yapılan VTE tanılı hastaların epidemiyolojik özelliklerinin ve klinik risk faktörlerinin değerlendirilmesi, hasta profilinin geriye dönük olarak incelenmesi hedeflenmiştir. Olguların ortalama yaşı 57,94±16,71 olup erkeklerin yaş ortalaması 57,61±16,18, kadınların yaş ortalaması ise 58,28±17,27 olarak saptanmıştır. 1646 hastanın 268'i (%16,3) 40 yaş altı, 749'u (%45,5) 40-65 yaş arası, 629'u (%38,2) 65 yaş ve üzeri olarak bulunmuştur. DVT, PE veya DVT+PE tanılı olgular çalışmamızdaki olguların %77,2'sini oluşturmaktadır (%30,4'ünde alt ekstremite DVT, %30,7'sinde PE, %16,1'inde DVT+PE). DVT tanılarının %7,0'ını üst ekstremite DVT'leri oluşturmaktadır. 170'inde (%10,3) olağan dışı bölgelerde VTE saptanmıştır. Olağan dışı bölgelerde tromboz tanılarının 105'i portal sistem ilişkili, 35'i serebral venöz sinüs trombozu (SVST), 21'i VCI trombozu, 5'i hepatik ven trombozu, 4'ü renal ven trombozu tanısı almıştır. 110 splanknik sistem trombozu olgusunun lokalizasyonları incelendiğinde %73'ünde PVT, %30'unda mezenterik ven trombozu, %23,7'sinde çoklu vende tromboz, %21,8'inde splenik ven trombozu, %4,5'inde BCS tanısı mevcuttu. VTE gelişme ihtimalini arttıran risk faktörlerinin sıklıkları incelendiğinde; aktif kanser varlığı (%31,8), immobilite (%12,2), son 3 ayda hastane yatış öyküsü (%10,6), cerrahi operasyon öyküsü (%8,5), IV katater öyküsü (%5,6), majör travma (%3,6), gebelik (%1,1), postpartum dönem (%0,9), OKS kullanımı (%1,2) olarak saptanmıştır. Hastane ilişkili tromboz 320 (%19) olguda tespit edilmiştir. Hastane ilişkili VTE'lerin 145'i (%45,3) yatış sırasında tanı almışken 175'i (%54,7) taburculuk sonrası ilk 3 ay içerisinde tanı almış, hastane ilişkili VTE'nin en sık görüldüğü medikal servis nöroloji servisi (hastane ilişkili VTE'lerin %8,2'si) iken, cerrahi bilimlerde ortopedi servisi (hastane ilişkili VTE'lerin %11,9'u) olmuştur. ÜEDVT olgularının %44,8'inde IV katater öyküsü, %51,7'sinde aktif kanser tanısı bulunmaktadır. Splanknik VTE tanısı olan hastaların %36'sında aktif solid kanser, %29'unda karaciğer sirozu, %8,1'inde MPN tetikleyici faktör olarak değerlendirilmiştir. SVST daha genç yaşta ve kadınlarda daha sık görülmüştür. Çalışmamızdaki SVST olgularının %14,2'sinde gebelik/postpartum dönemde olma, %11,4'ünde oral kontraseptif kullanımı, %11,4'ünde Behçet hastalığı, %2,9'unda AFAS, %2,9'unda nefrotik sendrom tetikleyici faktör olarak değerlendirilmiştir. Olguların %4,5'inde FVL heterozigot, %0,9'unda FVL homozigot saptanmıştır. %2,2'sinde PGM heterozigot varyasyonu saptanmıştır Majör travma öyküsü olmayan grupta VTE tekrarlama durumu, majör travma öyküsü olan gruba göre anlamlı olarak yüksek saptanmıştır (p=0,0026).İntravenöz katater öyküsü olmayan grupta VTE tekrarlama oranı IV katater öyküsü olan gruba göre anlamlı olarak yüksek saptanmıştır (p=0,003).Hastane ilişkili trombozu olmayan grupta VTE tekrarlama oranı hastane ilişkili trombozu olanlara göre anlamlı olarak yüksek saptanmıştır (p=0,002).Hareketsizlik öyküsü olmayan grupta VTE tekrarlama oranı hareketsizlik öyküsü olan gruba göre anlamlı olarak yüksek saptanmıştır (p:0,004). Olguların %58,1'i yatarak, %41,9'u sadece ayaktan tedavi almış, %55'i DMAH, %16,3'ü VKA, %26,1'i DOAK tedavisi almıştır.