Yazar "Alicik, Güray" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 1 / 1
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe ST yükselmeli miyokard infarktüslü vakalarda trombolitik ve primer perkütan koroner girişim ile tedavi edilen vakalarda reperfüzyon aritmisi sıklığının karşılaştırılması(Trakya Üniversitesi, 2011) Alicik, Güray; Yalta, Ahmet KenanST yükselmeli miyokard infarktüsünde tedavinin en önemli aşaması miyokardiyal kanlanmanın mümkün olan en kısa sürede tekrar sağlanmasıdır. Miyokardiyal reperfüzyonu sağlamada günümüzde kullanılan iki ana tedavi yöntemi trombolitik ilaçlar ve perkutan koroner girişimlerdir.Çalışmamızda ucuz ve kolay elde edilebilen bir veri olarak reperfüzyon aritmilerinin, uygulanan tedavi sonrası koroner damar açıklığının invaziv olmayan bir göstergesi olup olmadığı araştırıldı. Çalışmaya akut ST yükselmeli miyokard infarktüsü tanısıyla takip edilen 151 hasta dahil edildi. Hastaların 54'üne primer perkutan koroner girişim ve 97'sine trombolitik tedavi uygulandı ve ilk 48 saat süresince kaydedilen reperfüzyon aritmilerinin sıklığı karşılaştırıldı. Reperfüzyon aritmisi görülmesinin elektrokardiyografide ST segment gerilemesi, infarkt yerleşim bölgesi ile ilişkisi analiz edildi. Ayrıca hastaların anjiografik olarak dokümante edilmiş koroner damar açıklıkları, infarkt ilişkili arteri ve kollateral damar varlığıyla reperfüzyon aritmisi görülmesinin ilişkisi analiz edildi. Çalışmamızın sonucunda iki grup arasında reperfüzyon aritmisi sıklığında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı (p=0,355). Perkutan koroner girişim uygulanan hastalarda anjiografik olarak daha yüksek oranda damar açıklığı tespit edilmesine rağmen, reperfüzyon aritmisi görülen ve görülmeyen hasta oranları istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermedi (p>0,05).Bu çalışma ST yükselmeli miyokard infarktüsünde gözlenen reperfüzyon aritmilerinin tek başına damar açıklığının bir göstergesi olmadığını ortaya koymuştur. Kaydedilen bazı aritmilerin devam eden damar tıkanıklığı sonucunda iskemiye bağlı aritmiler olabileceği ancak bunları reperfüzyon aritmilerinden ayırt etmenin pratik olarak şimdilik mümkün olmadığı sonucunu doğurmuştur.