Yazar "Akgül, Hakan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Adolesanlarda Omurganın Sagital Düzlem Dizilimi(2021) Kılıç, Berivan Beril; Akgül, Hakan; Çolak, Tuğba KuruGiriş ve Amaç: Omurganın fizyolojik sagital düzlem eğriliklerinden olan torakal kifoz ve lumbal lordozdakideğişiklikler adolesanlarda ilerleyen dönemlerde bir çok soruna yol açabilir. Bu çalışmada amacımız; sedanter, sporcuve skolyoz tanısı olan adolesanların omurgalarındaki sagital düzlem parametrelerini değerlendirerek birbirleriylekarşılaştırmak ve saptanan anormal eğrilik varlığında bu eğriliklerdeki değişikliklerden kaynaklanabilecek olasıyaralanmaları önlemektir.Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya 15-18 yaş aralığında olan 27 sedanter, 28 sporcu ve 18 adolesan idiopatik skolyoz(AİS) tanısı alan genç birey olmak üzere toplam 73 kişi (46 kız, 27 erkek) katılmıştır. Sagital düzlem parametrelerininölçümü için yerçekimine bağlı inklinometre (Baseline® Bubble® Inclinometer) kullanılmıştır. Bunlara ek olarakskolyoz tanısı alan katılımcıların gövde rotasyon açısı (Angle of Trunk Rotation, ATR) ve Cobb açısı değerleri deölçülmüştürBulgular: Skolyoz grubunda kifoz açısı her iki gruptan da anlamlı olarak daha az bulunmuştur(p<0,05). Skolyozgrubunun lumbal lordoz açı değerleri, sporcu grubundan anlamlı olarak daha fazla bulunmuştur (p=0,020). Skolyozgrubunun ortalama ATR değeri 9.67° ve Cobb değeri ise 21.11° idi. Cinsiyete göre incelendiğinde ise torakal kifozaçısı erkeklerde, lumbal lordoz açısı ise kızlarda anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur (sırasıyla p=0.000;p=0,003).Sonuç: Sonuçlarımız AİS tanısı alan adolesanlarda sedanter ve sporcu gençlere göre fizyolojik sagital spinalparametrelerde anormal değişiklikler olduğunu; erkeklerde torakal kifoz açısının, kızlarda ise lumbal lordoz açısınındaha fazla olduğunu göstermiştir. Spinopelvik kompleksin de değerlendirildiği, farklı spor branşıyla uğraşansporcuların ve farklı eğrilik paternlerine sahip bireylerin de dahil edildiği çalışmalara ihtiyaç vardır.Öğe Postmenopozal kadınlarda kemik mineral yoğunluğu, denge, postür ve propriosepsiyon ilişkisinin değerlendirilmesi(Trakya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2018) Akgül, Hakan; Demirbağ Kabayel, DeryaMenopoz sonrası kadınlarda yaşın artmasıyla birlikte; kemik mineral yoğunluğunda azalma, denge fonksiyonlarında bozulma, propriosepsiyonda azalma ve postür değişiklikleri ortaya çıkabilir. Bunlar, düşme ve kırıklar için bilinen önemli risk faktörleridir. Amacımız bu faktörlerin birbirleriyle olan ilişkisini değerlendirmektir. Bu sebeple; çalışmaya TÜTF Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon kliniği osteoporoz polikliniğine başvuran postmenopozal dönemdeki 138 birey dahil edildi. Bireylerin demografik özelliklerinin yanı sıra düşme durumu, egzersiz alışkanlığı, ayak bileği burkulma öyküleri kaydedildi. Olguların dinamik dengeleri Berg denge testi, statik dengeleri ise Tandem Romberg ve tek bacak üstünde durma testi ile değerlendirildi. Zebris CMS-20P-2 cihazı ile bilgisayar ortamında üç boyutlu ultrasonik sistem ile omurga postür analizi yapıldı. Propriosepsiyon için her iki taraf diz ve ayak bileğinden gonyometre yardımıyla eklem pozisyon hissi ölçümü yapıldı. Kemik mineral yoğunluğu ölçümü DXA yöntemi ile lomber omurga ve femurdan yapıldı. Yaş arttıkça denge fonksiyonlarının bozulduğunu, vücut kitle indeksinin arttığını, kemik mineral yoğunluğunun azaldığını belirledik. Lomber vertebralarda T skoru azaldıkça lomber lordoz açısının arttığını, omurga postürü bozuldukça denge fonksiyonlarının azaldığını tespit ettik. Propriosepsiyonun kemik mineral yoğunluğu ve postür üzerinde bir etkisi olmadığını bulduk. Sağ diz propriosepsiyonu haricinde diğer propriosepsiyon ölçümleri ile denge fonksiyonlarının bir ilişkisini bulamadık. Kemik mineral yoğunluğu ile denge arasında anlamlı bir ilişki bulmadık. Çalışma sonucunda; postmenopozal dönemde kadın olgularda düşme ve kırık riski açısından risk oluşturduğu düşünülen denge, postür, propriosepsiyon ve kemik mineral yoğunluğu ölçümlerinin, bağımsız risk faktörleri olduğu göz önüne alınarak, her bir parametrenin bireye özgü değerlendirilmesi önerilir.