Yazar "İnan, Cihan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Early Serum Heme Oxygenase-1, Soluble Vascular Endothelial Growth Factor Receptor-1, and B-Cell Lymphoma/Leukemia-2 Levels and Unfavorable Obstetric Outcomes(2022) Sütçü, Havva; Varol, Füsun; İnan, Cihan; Uzun, Işıl; Sayın, CenkOBJECTIVE: To examine early pregnancy levels of serum heme oxygenase-1, soluble vascular endothelial growth factor receptor-1, B-cell lymphoma/leukemia-2 in relation to unfavorable pregnancy outcomes, including preeclampsia, fetal growth restriction, spontaneous preterm birth, gestational diabetes mellitus and fetal macrosomia. STUDY DESIGN: A total of randomly selected 140 pregnancies were included in this prospective study. Peripheral blood samples were obtained between 110/7 and 136/7 gestational weeks. All pregnancies were followed up until the outcomes were obtained and classified as preeclampsia, fetal growth restriction, spontaneous preterm birth, gestational diabetes mellitus, fetal macrosomia, and uncomplicated ones. RESULTS: Significantly high levels of early serum heme oxygenase-1 were found in the cases who subsequently developed preeclampsia, spontaneous preterm birth, and fetal macrosomia (p<0.05), in concordance with high soluble vascular endothelial growth factor receptor-1 levels of the preeclampsia group, however, B-cell lymphoma/leukemia-2 s were similar in all groups. As soluble vascular endothelial growth factor receptor-1 predicted preeclampsia at a value of 11.905 ng/mL, the cutoff values for the heme oxygenase-1 to predict preeclampsia, spontaneous preterm birth, and fetal macrosomia were 0.372 ng/mL, 0.354 ng/mL and 0.494 ng/ml, respectively. CONCLUSION: Elevated first trimester heme oxygenase-1 levels are remarkable in the pregnancies associated with preeclampsia, spontaneous preterm birth, and fetal macrosomia in comparison with uncomplicated ones.Öğe Gebelikle İlişkili Plazma Protein-A Değerinin Preeklampsi Öngörüsündeki Önemi(2015) Ağır, Meriç Çağrı; İnan, Cihan; Başkent, Erdem; Karaalp, Erhan; Bozdağ, HalenurAmaç: Gebelikte gebelikle ilişkili plazma protein-A (PAPP-A)düzeyinin preeklampsi öngörüsünde kullanılabilirliğini be- lirlemek bu çalışmanın temel amacıdır. Gereç ve Yöntem: Preeklampsi gelişen 53 gebe ve normo- tansif olan 50 gebenin birinci trimestr maternal serumPAPP-A MoM düzeyleri belirlendi. PAPP-A için kestirim de- ğeri belirlenerek PAPP-A ve preeklampsi insidansı arasındakiilişki ortaya konulmaya çalışıldı. Bulgular: Preeklampsi gelişen grupta PAPP-A değerininanlamlı bir şekilde daha düşük olduğu görüldü (0.76 MoM,p<0.01). PAPP-A düzeyi azaldığında preeklampsi insidansı- nın arttığı tespit edildi. Geriye doğru eleme analizi ve ROCeğri prosedürleri kullanılarak PAPP-A için kestirim değeri<0.86 olarak bulundu (p<0.05, ROC eğrisi altında kalan alan%66, duyarlılık %68, özgüllük 60%, GA 95° 0.56 0.77). Sonuç: Düşük PAPP-A seviyesi preeklampsi gelişiminin ya- rarlı bir habercisi olarak değerlendirilebilir. Düşük PAPP-Adeğerli bu hastalar daha yakından takip edilebilir.Öğe İnferior Vena Kava İzlenen Fetüste Konjenital Duktus Venozus Agenezisi(2016) Erzincan, Selen Gürsoy; Sayın, N. Cenk; İnan, Cihan; Varol, Füsun G.Duktus venozus (DV) agenezisi, nadir görülen bir vasküler anomalidir. Bu olgu cahsmadada, gastrointestinal ve iskelet sistemi anomalilerine eşlik eden DV agenezisini sunulmuştur. Polihid-- ramniyor nedenile refere edilen olguda yapılan ultrasonografik değerlendirmede, polihidramniyoz yanı sıra özofagus atrezisi ve tek umbilikal arter saptandı. DV'in olmadığı ve umbilikal venin diret inferior vena kavaya drene olduğu izlendi. Preterm doğan yenidoğanda postnatal dönemde hemi-- vertebra da saptandı ve karyotip sonucu normal olarak raporlandı. Postpartum dönemde kardiyovasküler komplikasyon gelişmeyen olgu bronkopulmoner displazi nedenile 71. gün kaybedildi. DV agenezisi, prenatal taramada dikkat edilmesi gereken önemli bir durumdur. Umbilikal venin eks-- trahepatik yolla inferior vena kavaya drene olduğu tip DV agenezilerinde prognoz beklentisi özel-- likle eşlik eden diğer anomalilere göre daha kötüdür.Öğe Kliniğimizde Yapilan Total Abdominal Histerektomi Endikasyonlari ve Operasyon Materyallerinin Histopatolojik Değerlendirilmesi(2017) Altıntaş, Zehra Nihal Dolgun; İnan, CihanAmaç: Bu çalışmada kliniğimizde benign hastalıklar nedeniyletotal abdominal histerektomi olmuş hastaların operasyon endikasyonlarıve operasyon materyallerinin histopatolojik incelemesonuçlarını değerlendirmeyi amaçladık.Materyal ve Metod: 2010-2015 yılları arasında benign endikasyonlarlayapılmış toplam 184 total abdominal histerektomivakası operasyon endikasyonları ve ameliyat sonrası piyeslerinhistopatolojik sonuçları retrospektif olarak değerlendirilmiştir.Bulgular: En sık histerektomi endikasyonu myoma uteri idi(n=120, %65,21). Sonra sırasıyla endometrial hiperplazi(n=19, %10,32), servikal intraepitelyal neoplazi (n=15, %8,15)ve ovarian kistik kitleler (n=9, %4,89) izlenmekteydi. Histopatolojikinceleme sonunda, endikasyonlarla uyumlu olarak en sıktanı myoma uteri (n=68, %35,95) ve diğer tanılar da sırasıylamyoma uteri ve adenomyozis birlikteliği (n=19, %10,32), myomauteri ve endometrial patolojiler (n=19, %10,32), servikalintraepitelyal neoplazi (n=15,%8,15) ve adenomyozis (n=11,n=5,97) olarak bulundu.Sonuç: Kliniğimizde yapılan histerektomiler arasında en sıkendikasyon tek başına myoma uteri iken, histopatolojik incelemesonuçlar değerlendirildiğinde myoma uteri tek başına ve diğer benign jinekolojik hastalık tanılarıyla birlikteliği en sık olan tanıdır.Öğe The Use of Human Epididymis 4 and Cancer Antigen 125 Tumor Markers in the Benign or Malignant Differential Diagnosis of Pelvic or Adnexal Masses(2017) Altıntaş, Zehra Nihal Dolgun; Kabaca, Canan; Karateke, Ateş; İyibozkurt, Cem; İnan, Cihan; Altıntaş, Ahmet Salih; Karadağ, CihanBackground: Ovarian cancer is one of the highest mortality cancers in gynaecology. Discrimination of benign masses from malignant ones may sometimes become a challenge for the clinician since there is not a reliable tumour marker, thus some unnecessary, highly morbid operations can be performed. Aims: To explore the efficacy of human epididymis 4 (HE 4) and cancer antigen 125 (CA 125) markers in differentiating malignant and benign pelvic masses of ovarian origin and to identify the cut-off points for those markers. Study Design: Prospective study. Methods: Fifty-one patients who were diagnosed and planned to undergo surgery for ovarian mass between June 2008 and December 2008 were enrolled into this study. Preoperative venous blood samples were taken and frozen for marker investigation and final diagnoses were concluded by histopathological examination. After recruitment of all cases CA 125 and HE 4 levels were evaluated. Results: The statistical analysis did not indicate any statistically significant difference between the CA 125 levels of the patients with malignant and benign adnexal masses (p=0.105). The HE 4 levels of the patients with malignant adnexal masses were higher at a statistically significant level compared to the patients with benign adnexal masses (p=0.002). For HE 4 tumour marker and at the cut-off point of >25 pM, sensitivity was 1, specificity 0.40, positive cut-off value 0.19, negative cut-off value 1, accuracy 0.47 and positive likelihood ratio 1.65. Conclusion: Human epididymis 4 is a better diagnostic tool than CA 125 in benign-malignant discrimination of adnexal masses. The cut-off value of 25 pmol/L for human epididymis 4 will contribute to providing proper guidance to patients with adnexal masses and applying the proper treatment method.