Yazar "Özdemir, Hande" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe BREAST CANCER IN A WOMAN WITH GUILLAIN-BARRÉ SYNDROME: A REMINDER TO CONSIDER PARANEOPLASTIC NEUROLOGICAL SYNDROME(2016) Tuna, Filiz; Taştekin, Ebru; Özdemir, Hande; Düzce, Ela; Tuna, HakanGuillain-Barré sendromu saptanan 72 yaşındaki kadın hasta, rehabilitasyon amacıyla tarafımızayönlendirildi. Rehabilitasyon sürecinde, fonksiyonel düzeyinde bir kazanım elde edildi (Hughesskoru 3'ten 2'ye, Functional Ambulation Classification düzeyi 2'den 4'de, Functional Independence Measure skoru 99'dan 120'ye değişim gösterdi). Bu gelişmeye rağmen, son vizitten bir günönce sol meme ucundan gelen kanlı akıntı şikayeti nedeniyle taburcu işlemi ertelendi. Eksizyonelbiyopsi sonucu nihai tanı apokrin özellik taşıyan invasiv ductal carcinoma olarak tanımlandı. Guillain-Barré sendromu akut, hızlı progresyon gösteren bir inflamatuar polinöropati dir. Bu hastalarda çoğunlukla reflex kaybının eşlik ettiği, simetrik, asendan güçsüzlük saptanır. Güncel literaturde, Guillain-Barré sendromu muhtemel paraneoplastik sendrom ve kanser öncüsü olarak tanımlanır. Bu tür bir Guillain-Barré sendromu, yani paraneoplastik sendrom; tümör veya metastaz infiltrasonunun doğrudan etkisi dışında, immünolojik mekanizmalara bağlı oluşan uzak bir etkidenkaynaklanabilir. Guillain-Barré sendromu; bir paraneoplastik sendrom olabilir, kanserle birlikte tesadüfi olarak veya tedaviye ikincil olarak gelişebilir. Bununla birlikte, paraneoplastik sendromunmetastazlar oluşmadan önce, kanserin erken evresinde ortaya çıkması, Guillain-Barré sendromuolarak değerlendirilen tüm hastalarda paraneoplastik sendromu düşünmeyi elzem kılarÖğe Eklem hipermobilitesinin fiziksel fitness üzerine etkileri(Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi, 2019) Özdemir, Hande; Demirbağ Kabayel, DeryaEklem hipermobilitesinin fiziksel fitness üzerine etkisini incelediğimiz çalışmamıza 18-23 yaş arası, asemptomatik, eklem hipermobilitesi bulunan 39 bayan gönüllü ile eklem hipermobilitesi bulunmayan 42 bayan gönüllü dahil edildi. Her iki gruba da maksimal bisiklet ergometri testi, 6 dakika yürüme testi, solunum fonksiyon testleri, maksimal inspiratuvar ve ekspiratuvar basınç ölçümü, vücut ağırlığı ve vücut kitle indeksinin belirlenmesi, deri kıvrım kalınlığı ölçümü, biyoelektriksel impedans analizi, otur eriş testi, izometrik ve izokinetik ölçümlerle kas kuvveti ve kas dayanıklılığı değerlendirmesi yapıldı. Eklem hipermobilitesi bulunan grupta VO2max, metabolik eşlenik birimi, maksimum watt/kilogram ve otur-eriş testi sonuçlarının eklem hipermobilitesi bulunmayan gruba göre daha yüksek olduğu görüldü (p<0.05). Bisiklet ergometri testini bırakma sebepleri, kalp hızı toparlanma indeksi, 6 dakika yürüme testi, solunum fonksiyon testleri, maksimal ekspiratuvar ve inspiratuvar basınçları, deri kıvrım kalınlığı ölçümleri, vücut kompozisyonu değerleri, dirsek fleksör ve ekstansör kas kuvvetleri, el kavrama kuvvetleri, diz fleksör ve ekstansör pik tork, yapılan toplam iş, hamstring/quadriceps oranları açısından iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark gözlenmedi (p>0.05). Buna göre eklem hipermobilitesi bulunan bireyler; hipermobil olmayan bireylerle aynı hatta daha yüksek seviyede fiziksel fitness kapasitesi sergileyebilirler. Ancak bu durum daha az stabil, daha zayıf ve yaralanmalara daha açık olan gevşek kapsül ve bağlara sahip olmaları nedeniyle daha fazla kas iskelet sistemi sorunu ile karşı karşıya kalmalarına yol açabilir. Toplumda oldukça sık rastlanması nedeniyle bireylerin hipermobilite açısından değerlendirilmesi akılda tutulmalı ve hipermobilite saptanan bireyler bu fiziksel özelliğin ilişkili olduğu durumlar, avantajları ve dezavantajları açısından bilgilendirilmelidir.Öğe Is there a difference in 25-hydroxyvitamin D levels between female university students with and without joint hypermobility?(2019) Tuna, Filiz; Özdemir, Hande; Kabayel, Demirbağ Derya; Doğanlar, Zeynep BanuObjectives: Individuals with joint hypermobility (JH) constitute a sensitive group with regard tomusculoskeletal problems. This study aimed to investigate whether females with generalized jointhypermobility (GJH) are at risk of hypovitaminosis D compared with non-GJH female participants and whetherthere is a relationship between vitamin D levels, Beighton score and musculoskeletal complaints.Methods: In this cross-sectional, descriptive and case-control study, 76 female participants aged 18-25 yearswere included. The Beighton score with a cut-off of 4/9 was applied for defining GJH. In addition, serumbiochemical (the enzymatic colorimetric method) and hormonal (the electrochemiluminescence method)parameters were evaluated.Results: The mean serum 25-hydroxyvitamin D (25[OH]D) levels of GJH (n = 38) and non-GJH (n = 38)groups were 15.70 ± 7.96 ng/mL and 16.80 ± 5.45 ng/mL, respectively. There was no statistically significantdifference between the groups in terms of biochemical and hormonal parameters. We found vitamin Ddeficiency in 89.5% of participants with GJH, and 84.2% of controls. There was no correlation between vitaminD, Brighton criteria, and musculoskeletal complaints.Conclusion: The female participants with GJH showed similar frequency of musculoskeletal complaints andsimilar low level of 25(OH)D in relation to controls.Öğe Kırıktan önceki son durak: Yaşlıda düşme ve denge kaybının değerlendirilmesi(2017) Koyuncu, Gülay; Tuna, Filiz; Yavuz, Selçuk; Kabayel, Derya Demirbağ; Koyuncu, Mesut; Özdemir, Hande; Süt, NecdetAmaç: Bu çalışmada, denge bozukluğu yakınması olmayan geriatrik nüfusta denge bozukluğu oranları ve düşme riski araştırıldı.Hastalar ve yöntemler: Mayıs 2012 - Eylül 2012 tarihleri arasında kliniğimize başvuran 68 yaşlı katılımcı (24 erkek, 44 kadın; ort. yaş 72.1±5.5 yıl) çalışmaya alındı. Demografik veriler kaydedildi. Katılımcılar genç yaşlı (65-74 yıl) ve yaşlı (75-85 yıl) olmak üzere iki gruba ayrıldı. Statik denge Tandem Romberg ve tek bacak üstünde durma testi ile değerlendirildi. Bireylerin dinamik denge ve yürümeleri zamanlı kalk yürü (ZKY) testi, Berg denge ölçeği (BDÖ), Tinetti (Denge ve Yürüme) testi ve 20 metre yürüme testi ile ölçüldü.Bulgular: Katılımcıların hiçbiri denge kaybı ya da düşme nedeniyle doktora başvurmamıştı. Katılımcıların %41'i BD testine göre orta, %66'sı TT'ye göre orta ve yüksek, %63'ü ZKY testine göre yüksek düşme riskine sahipti. Yaşlıların %34'ü son bir yılda en az bir kez düşmüştü. Kadınlarda denge kaybı daha anlamlı ve düşme sayısı daha fazlaydı (p<0.05). Genç yaşlı grubundaki bireylerin, yaşlı gruptaki bireylere kıyasla ZKY ve TT toplam test değerlendirmeleri denge açısından daha iyi idi.Sonuç: Geriatrik bireylerde denge kaybı sık bir bulgudur ve düşme riski ile ilişkilidir. Geriatrik nüfus ile sık karşılaşan hekimlerin, denge bozukluğundan şikayet etmeyen hastalarında da bu durumu göz önünde bulundurması gerekir. Bu sayede, dengenin değerlendirilmesi ile düşme ve buna bağlı komplikasyonların önüne geçmek için rehabilitasyona fırsat tanınabilir