Yazar "Çelik, Aygül Doğan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Atypical renal and gluteal hydatid cysts: Report of two cases(2009) Atakan, İrfan Hüseyin; İnci, Osman; Aktoz, Tevfik; Kaplan, Mustafa; Çelik, Aygül DoğanKist hidatik hastalığı parazitik bir hastalık olup Echinococcus granulosus'un larva formu tarafından oluşturulmaktadır. Kist hidatik hastalığı sıklıkla karaciğer ve akciğerleri etkilemektedir. Böbrek tutulumu nadir olarak görülmekte olup tüm vakaların 2% kadarını oluşturmaktadır. Birinci olgumuz 44 yaşındaki kadın hastada saptanan ve basit böbrek kisti ile uyumlu radyolojik bulgulara sahip bir kist hidatik olgusudur. İkinci olgumuz 27 yaşında 3 yıldır sağ yan ağrısı ve son bir yıldır gluteal bölgede ağrısı olan kadın hasta olup, bilgisayarlı tomografi ile yapılan inceleme sonucu sağ böbrekte 12x12 cm and 5x5 cm boyutlarında iki adet kist saptanmıştır. Aynı zamanda, internal ve eksternal oblik kaslar arasında 5x5 cm boyutlarında ve sağ gluteal bölgede 12x12 cm boyutlarında kist saptanmıştır. Görüntüleme yöntemlerindeki gelişmelere rağmen bazen basit böbrek kisti görünümünde böbrek kist hidatiği olabilir ve aynı zamanda sık görülen bölgeler dışında da kist hidatik saptanabilir.Öğe Perioperatif Antimikrobiyal Profilaksi Uygulamalarında Rehberlere Uyum: Çok Merkezli Bir Çalışma(2017) Koçak, Funda; Balkan, İlker İnanç; Çelik, Aygül Doğan; Durdu, Bülent; Demirel, Aslıhan; Gençer, Serap; Yılmaz, HavaAmaç: Bu çalışmada perioperatif antimikrobiyal profilaksi (PAP) uygulamalarında güncel rehberlere uyum oranlarını ve bu oranları etkileyen faktörleri belirlemeyi amaçladık.Gereç ve Yöntemler: 30 Mayıs - 30 Haziran 2013 tarihleri arasında 15 farklı merkezde uygulanan ankete yedi farklı branştan 410 cerrah katıldı. Çoktan seçmeli ve açık uçlu 40 soru içeren anketler yüz yüze görüşme yöntemiyle uygulandı. Bulgular: Katılımcıların ortalama yaşı 38,01±9,1, %83,4'ü erkek idi. Ankete katılan cerrahların %46,2'si "kurumlarında cerrahi profilaksi rehberi varlığı hakkında bilgisi olmadığını," %34'ü ise "rehberin bulunduğunu ve profilaksi uygulamalarının rehbere uygun olduğunu" belirtti. Ankete katılan cerrahların %56,1'inin kurum içinde cerrahi profilaksi konusunda herhangi bir eğitim toplantısına katılmadığı, son üç yıl içinde cerrahi profilaksi eğitimi alanlarda rehbere uyumun istatistiksel olarak daha yüksek olduğu belirlendi (p <0,001). Kardiyovasküler cerrahlarda uyum diğer branşlardan cerrahlara kıyasla anlamlı olarak daha yüksek saptandı (p=0,012). Uygulanan profilaksinin süresi katılımcıların %56'sında 24 saatten daha uzun idi. Dren kullanılan girişimlerde cerrahların %63,7'sinin cerrahi profilaksiyi dren çekildikten sonra sonlandırdığı belirlendi. Ürologların ikinci kuşak ve üçüncü kuşak sefalosporinleri anlamlı olarak (p<0,001; p=0,002) daha sık kullandığı belirlendi. Cerrahların %87,6'sı cerrahi profilakside kullanılan antibiyotikte rotasyonel değişiklik yapmadığını ifade etti. Merkezlerin %33'ünde 24 saat enfeksiyon konsültasyonu ve mikrobiyoloji laboratuvarı olanağı bulunmadığı belirtildi. Katılımcıların %50'si "Cerrahi profilaksi rehberlerine uyumu engelleyen en önemli nedenler nelerdir?" sorusunu yanıtsız bıraktı. En önemli nedenler; "çalışılan kurumdaki hastane enfeksiyonları ve etken mikroorganizmalar hakkında düzenli bilgi verilmemesi" (%30), "profilaktik ilacın sağlık personeli tarafından planlanan zaman ve dozda uygulanmaması" (%27) ve kurum içi PAP rehberinin hekim tarafından yetersiz bulunması (%17) şeklinde belirlendi.Tartışma ve Sonuç: Kanıta dayalı PAP uygulamalarının yerleşebilmesi için bilimsel rehberler ve kurum içi kılavuzların varlığı kadar cerrahi birimlerin bu kılavuzların hazırlık aşamasına etkin katılımı ve ayrıca düzenli eğitim ve geri bildirim toplantıları ile branşlar arası aktif iletişimin sürdürülmesi de son derece önemlidir.Öğe Trakya Üniversitesi hastanesi sağlık çalışanlarına 2006 yılında uygulanan grip aşısının değerlendirilmesi(2008) Kuloğlu, Hüsnüye Figen; Çelik, Aygül Doğan; Yuluğkural, Zerrin; Erkan, Tülay; Keskin, Serap; Akata, FilizÜlkemizde Doğu Anadolu Bölgesi'nde Ocak 2006 tarihinde insanlarda avian influenza (H5N1) enfeksiyonunun saptanmasından sonra Sağlık Bakanlığı tarafından "Pandemik influenza Ulusal Faaliyet Planı" yayınlanmıştır. Bütün sağlık kurumlarının kendi acil eylem planlarını hazırlamalarının istenmesi üzerine, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde 2006 Ağustos ayında çalışmalar başlamıştır. Bu kapsamda sağlık çalışanlarına pandemik influenza ve korunma yolları ile ilgili temel hizmet içi eğitim verilmiş ve sağlık çalışanları Kasım ayında Sağlık Bakanlığı tarafından sağlanan mevsimsel inaktive grip aşısı (Vaxigrip, Sanofi Pasteur, France) ile aşılanmıştır. Bu anket çalışmasında, aşılama sırasında Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi sağlık çalışanlarının grip aşısı konusundaki görüş ve düşüncelerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Aşılama öncesi, her sağlık çalışanı aşının endikasyonları, kontrendikasyonları ve istenmeyen etkileri hakkında bilgilendirilmiş ve aşılama hakkında hazırlanan anket formunun ankete katılanlar tarafından yanıtlanması istenmiştir. Katılımcıların, aşılama sonrasında herhangi bir yan etki olduğunda tekrar başvurmaları gerektiği belirtilmiştir. Toplam 1041 sağlık çalışanı (560 kadın, 481 erkek; yaş ortalaması 32.8±8.2 yıl) ankete katılmış, 884 kişi (%85) aşı olmayı kabul ederken, 157 kişi (%15) kabul etmemiştir. Yetmiş iki kişinin (%6.9) 2005 yılında grip aşısı olduğu, 38 kişinin (%3.7) ise ilaç kullanmasını gerektiren kronik bir hastalığı olduğu tespit edilmiştir. Altta yatan hastalığı olan altı kişi (%16) 2005 yılında da aşılanırken, 66 kişi (%6.6) altta yatan hastalığı olmadığı halde 2005 yılında kendi isteği ile grip aşısı olmuştur. Aşı olmayan yedi kişi (%0.7) yumurta alerjisi olduğunu bildirmiş, 84 kişi (%8) ise 2006 sezonunda kendi olanaklarıyla grip aşısı yaptırmıştır. Aşılanmayı kabul etmeyen 66 kişi (%6.3), influenza aşılamasının etkili olmadığını düşündüğünü bildirmiştir. Aşılama sonrası iki kişide (%0.2) deri döküntüleri gelişmiştir. Sonuç olarak, sağlık çalışanlarında influenza aşılamasının, enfeksiyon kontrolünün bir parçası olduğu ve aşı uygulamasının bir hasta güvenliği konusu olduğu bilincinin sağlanması ve yüksek riskli hastalarla teması olan sağlık personelinin aşılanmasının, bu hastalarda influenza enfeksiyonlarının morbidite ve mortalitesinin azalmasına önemli katkılar sağlayacağı konusunda gerekli eğitim ve girişimlerin yapılması yararlı olacaktır.