Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim DalıDepartment of Brain and Nerve Surgeryhttp://dspace.trakya.edu.tr/xmlui/handle/trakya/34442024-03-29T11:28:08Z2024-03-29T11:28:08ZYüksek dereceli gliomlarda invazyon belirteçlerinin ekspresyonunun ve klinik öneminin araştırılmasıAktürk, Yenerhttp://dspace.trakya.edu.tr/xmlui/handle/trakya/88302024-03-20T08:18:18Z2022-01-01T00:00:00ZYüksek dereceli gliomlarda invazyon belirteçlerinin ekspresyonunun ve klinik öneminin araştırılması
Aktürk, Yener
Gliomalar primer beyin tümörleri içerisinde en sık rastlanan histolojik tiptir. Erken
dönemde tekrarlayan nüksler ile invaziv seyreden bu tümörlerin ortalama sağkalım süresi 1-2
yıldır (2). İçinde genetik mutasyonlar ve moleküler anormallikler barındıran YDG’lerde
görülen erken nüks ve kısa sağkalım tümörün invazyon ve neoanjiyogenez yolaklarında rol
oynayan moleküllerde çeşitli mutasyonlar ve ekspresyon değişikliklerine bağlanmaktadır (3).
Moleküler ve genetik olarak heterojen bir grup olan bu tümörlerde değişik invazyon ve
anjiyogenez yolakları ile ilgili birçok çalışma yapılmakla birlikte bu çalışmaların tamamına
yakını hücre kültürlerinde ya da deneysel hayvan glioma modellerinde yapılmıştır. Tümörlerin
davranışlarında tümörün in vivo mikro çevresel yapısı önemlidir. Dolayısıyla insan kaynaklı
tümör rezeksiyon materyalleri kullanılarak yapılan çalışmaların tümör davranışı ile ilgili daha
aydınlatıcı olacağını düşünmekteyiz.
Yaptğımız çalışmada 29 hastadan elde edilen insan beyin tümör materyalleri ve
perilezyoner normal beyin dokusu kullanıldı. PI3K/Akt yolağında rol oynadığı kabul edilen
S1P1, S1PR3, SPHK1, CCN1, PLAU genlerinin ekspresyonları incelendi. Çalışmamıza dahil
edilen genlerin hepsinde ekspresyon görüldü. Çalışma grubunda S1PR3’ün kontrol grubuna
göre ekspresyonunun arttığı görüldü. Çalışma grubunda; S1PR1- S1PR3 ve CCN1- PLAU
genleri arasında istatistiksel anlamlı yüksek oranda pozitif korelasyon görüldü. Kontrol
grubunda; S1PR3- SPHK1, S1PR3- PLAU ve SPHK1- PLAU genleri arasında istatistiksel
anlamlı yüksek oranda pozitif korelasyon görüldü. Ki67% değeri ile kontrol grubu CCN1
ekspresyonu arasında istatistiksel anlamlı yüksek oranda pozitif korelasyon görüldü. Kontrol
grubunda, 9 ay ve daha kısa yaşayan hastalarda; S1PR1 ve CCN1 ekspresyonun azalmış olduğu
görüldü. Kontrol grubundaki PLAU geninin nüks olan hastalarda daha az eksprese olduğu
görüldü. Sonuç olarak, S1P1, S1PR3, SPHK1, CCN1, PLAU genlerinin ekspresyonunun insan
gliomalarında nüks ve sağkalım süreleri ile ilişkili olabileceği düşünülmektedir.; Gliomas are histologically the most common type among primary brain tumors. The
average patient survival time of these tumors are 1-2 years. These tumors have an invasive
course, with recurrences in the early period. (2). Early relaps and short survival seen in HGGs,
which contain genetic mutations and molecular abnormalities, are attributed to various
mutations and expression changes in molecules that play a role in the invasion and
neoangiogenesis pathways of the tumor (3). Although many studies have been conducted on
different invasion and angiogenesis pathways of these tumors, which are a molecularly and
genetically heterogeneous group, almost all of these studies have been conducted in cell cultures
or on experimental animal glioma models. The in vivo microenvironmental structure of the
tumor is important for the behavior of tumors. Therefore, we think that studies using humanderived
tumor
resection
materials
will
be more
enlightening
about
tumor
behavior.
In our study, human brain tumor materials and perilesional normal brain tissue obtained
from 29 patients were used. We examined the expressions of S1P1, S1PR3, SPHK1, CCN1,
PLAU genes, which are considered to play a role in the PI3K/Akt pathway. Expression of all
of these genes were observed in our study. It was observed that the expression of S1PR3 has
increased in the study group compared to the control group. There was a statistically significant
high positive correlation between expression of S1PR1- S1PR3 and CCN1- PLAU genes in the
study group. Also, there was a statistically significant high positive correlation between the
expression of S1PR3- SPHK1, S1PR3- PLAU and SPHK1- PLAU genes. Furthermore, there
was a statistically significant high positive correlation between CCN1 expression and Ki67%
value in the control group. As for patients, the patients who lived less than 9 months; S1PR1
and CCN1 expression were decreased. In the control group it was observed that the PLAU gene
expression in the control group was less in patients with relapse. These results suggest that
S1P1, S1PR3, SPHK1, CCN1, PLAU genes may be associated with invasion, relapses, and
survival.
2022-01-01T00:00:00ZLigamentum flavum fibrozisindeki kollajen liflerinin ekspresyonundaki değişiklikler ve bu değişikliklerin miRNA'lar ile ilişkisiİsaoğlu, İsahttp://dspace.trakya.edu.tr/xmlui/handle/trakya/87802024-02-20T07:32:14Z2022-01-01T00:00:00ZLigamentum flavum fibrozisindeki kollajen liflerinin ekspresyonundaki değişiklikler ve bu değişikliklerin miRNA'lar ile ilişkisi
İsaoğlu, İsa
Omurga kanal darlığı; omuriliğin, onu çevreleyen dokularca bası altında kalmasına bağlı
olarak oluşan bir omurga hastalığıdır. Pek çok nedeni olsa da, omurgada yaşın ilerlemesi ile
beraber görülen dejenerasyon, bu hastalığın en sık nedenidir. Ligamentum flavum, omuriliği
arka ve yan kısımlarından çevreleyen omuriliği koruma görevinin yanında omurga
biyomekaniğine katkı sağlayan ligamandır. Dejenerasyon ile beraber ligamentum flavumun
hücre dışı yatağının protein bileşenlerinin yapısı bozulur ve oran kollajen liflerinin lehine
değişir. Ligamentum flavum hipertrofisine fibrozis eşlik eder. Fibrozis ile ilerleyen
hastalıklarda kollajen tip 1,3,5,6,8 ekspresyonun arttığı gösterilmiştir. Çalışmamız ligamentum
flavum fibrozisinde artan kollajen yapılarının olası miRNA ekspresyonu ile ilşkisini irdelemeyi
amaçlamaktadır. Yapılan çalışmalarda kollajen ekspresyonlarının düzenlenmesinde
miRNA29B, miRNA143, miRNA221, miRNA27B, ADAMTS2, TNXB, SLC39A1 gibi birçok
mikro RNA ve yapısal düzenleyici protein ilişkili gösterilmiştir.
Çalışmamız lomber dar kanal hastalarındaki ligamentum flavum stenozunun
fizyopatolojisini klinik, radyolojik ve moleküler olarak aydınlatmayı amaçlamaktadır.
Ligamentum flavum fibrozisi ile ilişkili kollajen, mi-RNA ları ve kollajen düzenleyici
proteinleri saptayarak hastalığın tanı ve tedavisine katkı sağlayacak teropatik hedef bulmayı
amaçlamaktadır.; Spinal canal stenosis; It is a spinal disease that occurs due to the compression of the
spinal cord by the surrounding tissues. Although there are many causes, degeneration of the
spine with advancing age is the most common cause of this disease. Ligamentum flavum, which
surrounds the spinal cord from its posterior and lateral parts, contributes to the biomechanics
of the spine as well as protecting the spinal cord. With degeneration, the structure of the protein
components of the extracellular bed of the ligamentum flavum deteriorates and the ratio
changes in favor of the collagen fibers. Ligamentum flavum hypertrophy is accompanied by
fibrosis. It has been shown that the expression of collagen type 1, 3, 5, 6, 8 increases in diseases
progressing with fibrosis. Our study aims to examine the relationship of increased collagen
structures in ligamentum flavum fibrosis with possible miRNA expression. Studies have shown
that many microRNAs such as miRNA29B, miRNA143, miRNA221, miRNA27B,
ADAMTS2, TNXB, SLC39A1 are associated with the regulation of collagen expressions our
study aims to elucidate the physiopathology of ligamentum flavum stenosis in patients with
lumbar stenosis clinically, radiologically and molecularly. It aims to find therapeutic targets
that will contribute to the diagnosis and treatment of the disease by detecting collagen and miRNAs
associated
with ligamentum
flavum
fibrosis.
2022-01-01T00:00:00ZOksimatrinin, insan glioblastoma üç boyutlu hücre modellerinde invazyonu engelleyici etkisiÇınkı, Ahmet Hamithttp://dspace.trakya.edu.tr/xmlui/handle/trakya/87562024-02-12T06:20:10Z2022-01-01T00:00:00ZOksimatrinin, insan glioblastoma üç boyutlu hücre modellerinde invazyonu engelleyici etkisi
Çınkı, Ahmet Hamit
Glioblastoma tüm onkolojide tedavisi en zor malignitelerden biridir. Gelişen olanaklara
rağmen glioblastoma tedavisinde istenilen sonuçlar gözlenmemektedir. Glioblastoma hücreleri
ECM’de invazyonu kolaylaştıracak moleküler değişikliklere neden olur. ECM’in yeniden
düzenlenmesinde integrin protein ailesinin etkisi vardır.
Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı’nda yetiştirilen U87 üç
boyutlu insan glioblastoma hücrelerine belirlenen oksimatrinin etkin dozu uygulandı.
MMP’lar beyin ECM bileşenlerini parçalayarak glioblastoma invazyonunda etkilidir.
Bizim çalışmamızda oksimatrin MMP9 gen ekspresyonunu anlamlı derecede baskılandı.
JAK/STAT sinyalizasyon yolağının hücre membranında bağlanarak başlatan
sitokinlerden biri IL6 dır. Klinik çalışmalar IL6 ekspresyonunun düşük sağkalımla ilişkisini
göstermiştir. Oksimatrin IL6 ekspresyonunu anlamlı düzeyde artırmasına rağmen STAT3
ekspresyonunda azalmaya ve SOCS3 ekspresyonunda artmaya neden olduğu izlendi.
TWIST, SNAIL, SLUG ve ZEB2 gliomalarda EMT’yi indükleyen transkripsiyon
faktörlerindendir. Glioblastoma hücrelerinin çoğalması, invazyonu ve angiogenezini
artırdıkları gösterilmiştir. Bizim çalışmamızda oksimatrin tarafından SNAIL ve SLUG
baskılandı.
Çalışma sonucunda Oksimatrinin U87 insan glioblastoma hücrelerinde invazyonu
azalttığı tespit edildi.; Glioblastoma is one of the most difficult malignancies to treat in all oncology. Despite
the developing possibilities, the desired results are not observed in the treatment of
glioblastoma. Glioblastoma cells cause molecular changes in the ECM that facilitate invasion.
The integrin family of proteins has an effect on the rearrangement of the ECM.
The effective dose of oxymatrine was applied to U87 three-dimensional human
glioblastoma cells grown in Trakya University Faculty of Medicine, Department of Medical
Biology.
MMPs are effective in glioblastoma invasion by degrading brain ECM components. In
our study, oxymatrine significantly suppressed MMP9 gene expression.
One of the cytokines that initiates the JAK/STAT signaling pathway by binding to the
cell membrane is IL6. Clinical studies have shown that IL6 expression is associated with poor
survival. Although oxymatrine significantly increased IL6 expression, it was observed that it
caused a decrease in STAT3 expression and an increase in SOCS3 expression.
TWIST, SNAIL, SLUG, and ZEB2 are transcription factors that induce EMT in gliomas.
They have been shown to increase proliferation, invasion and angiogenesis of glioblastoma
cells. In our study, SNAIL and SLUG were suppressed by oxymatrine.
As a result of the study, it was determined that Oxymatrix reduced invasion in U87
human glioblastoma cells.
2022-01-01T00:00:00ZGlioblastoma (U-87) üç boyutlu tümör modelinde ruksolitinib ve nifuroksazid ile jak/stat sinyal yolağının iki farklı düzeyde engellenmesi ve bunun anjiogenezisi engelleyici etkisiYazıcı, Mervehttp://dspace.trakya.edu.tr/xmlui/handle/trakya/87422024-02-07T08:10:34Z2022-01-01T00:00:00ZGlioblastoma (U-87) üç boyutlu tümör modelinde ruksolitinib ve nifuroksazid ile jak/stat sinyal yolağının iki farklı düzeyde engellenmesi ve bunun anjiogenezisi engelleyici etkisi
Yazıcı, Merve
Glioblastoma multiforme (GBM), beyin tümörünün en agresif formudur. Tedavi
genellikle GBM'nin yüksek anjiyojenik kapasitesi nedeniyle başarısız olur. JAK/STAT
sinyalizasyon yolağı bir hücre içi sinyalizasyon yolağı olup, GBM dahil olmak üzere pek çok
kanserde etkili bir rol alır. Bu yolak anjiogenez ile yakından ilişkilidir. JAK aktivasyonu,
sitoplazmada bulunan STAT'ların seçici olarak fosfatlanmasına ve sitoplazmada STAT
dimerlerinin oluşmasına neden olur. STAT dimerler, birçok sitokinin düzenlenmesine neden
olan bir transkripsiyon faktörüdür. Ruksolitinib ve nifuroksazid bu yolayın selektif
inhibitörleridir. Bu çalışma da ruksolitinib tedavisine nifuroksazid ekleyerek JAK/STAT
yolağının genlerinin ekspresyon profiline baktık. Kullandığımız iki ajanın (Nifuroksazid ve
ruksolitinib) özellikle yükselen dozlarda JAK/STAT yolak genlerini inhibe ettiği görülmüştür.
Bu inhibisyon invazyonu da engellemiştir. Sonuçlarımızı doğrulamak için western blot
analizlerini gerçekleştirdik.; Glioblastoma multiforme (GBM) is the most aggressive form of the brain tumor. The
treatment often fails due to the high angiocenic capasity of GBM. JAK / STAT (janus kinase /
signal transducer and activator of transcription-STAT-) pathway is an intracellular signaling
pathway that plays an essential role in many cancers inculiding GBM. This pathway strongly
associated with angiogenesis. JAK activation causes STATs located in the cytoplasm to be
selectively phospated and STAT dimers to form in the cytoplasm. STAT dimers are a
transcription factor that caused up regulation many cytokines. Ruxolitinib ve nıfuroxazid are
selective inhibitors of this pathway. In this study, we looked at the expression profile of the
genes of the JAK / STAT pathway by adding nifuroxazide to ruxolitinib treatment. The two
agents we used (Nifuroxazid and ruxolitinib) were found to inhibit JAK / STAT pathway
genes, especially at increasing doses. This inhibition also prevented invasion. We performed
western blot analysis to verify our results.
2022-01-01T00:00:00Z